Kalp hastalarının oruç tutup tutamayacağı, hastalığın türüne, evresine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlıdır. Hafif ve kontrol altında olan kalp hastalıklarında, doktor onayı ile oruç tutulabilir. Ancak ileri kalp yetmezliği, kontrolsüz ritim bozukluğu veya yakın dönemde kalp krizi geçirenlerde oruç önerilmez.
Oruç süresince uzun süre sıvı almamak, özellikle sıcak havalarda vücutta sıvı kaybına yol açarak kan basıncı ve dolaşımı olumsuz etkileyebilir. Bu durum, kalp yükünü artırarak ritim bozuklukları veya göğüs ağrısını tetikleyebilir.
Kalp ilacı kullanan hastalar için, ilaç saatlerinin değişmesi gerekebilir. İlaçların iftar ve sahur arasında dengeli şekilde alınması, tedavinin aksamasını önler. İlaç dozlarının ve zamanlamasının hekimle birlikte yeniden düzenlenmesi gerekir.
Oruca başlamadan önce mutlaka kardiyak kontrolü yapılmalı, sıvı alımı iftar ve sahur arasında yeterli düzeyde sağlanmalı, aşırı tuzlu ve yağlı gıdalardan kaçınılmalıdır. Ani göğüs ağrısı veya nefes darlığında oruç sonlandırılmalı ve derhal tıbbi yardım alınmalıdır.
Kalp hastaları genel olarak oruç tutabilir mi?
Bu sorunun cevabı, hastalığınızın “ne kadar kontrol altında” olduğuyla doğrudan ilişkilidir. Tıbbi durumu stabil, yani dengede olan ve düzenli olarak doktor kontrolünden geçen pek çok kalp hastası, gerekli önlemleri alarak güvenle oruç tutabilir. Peki, “stabil olmak” ne anlama geliyor?
Şöyle düşünelim; eğer son birkaç aydır göğüs ağrısı, ani nefes darlığı, çarpıntı gibi şikayetleriniz artmadıysa, günlük işlerinizi yaparken zorlanmıyorsanız, ilaçlarınızı düzenli kullanıyor ve bu ilaçlar şikayetlerinizi kontrol altında tutuyorsa, durumunuz stabil kabul edilebilir. Araştırmalar, bu gruptaki hastaların Ramazan ayını, kalp sağlığı açısından ek bir sorun yaşamadan geçirebildiğini gösteriyor. Hatta bazı çalışmalarda, orucun kan yağları ve kan basıncı üzerinde geçici de olsa olumlu etkileri olabileceği belirtiliyor.
Ancak durumu dalgalı olan sık sık şikayetleri tekrarlayan veya yüksek risk grubunda yer alan hastalar için oruç tutmak tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle “Ben kendimi iyi hissediyorum,” diyerek hekime danışmadan oruç kararı vermek, sağlığınızla ilgili alınabilecek en büyük risklerden biridir.
Oruç tutma kararı öncesinde doktora danışmak neden hayati önem taşır?
Oruç tutma kararı, sadece kişisel bir tercih değil aynı zamanda ciddi bir tıbbi karardır. Vücudunuzun gün boyu aç ve susuz kalması, kalp ve dolaşım sisteminiz üzerinde bir dizi etkiye neden olur. Doktorunuzla Ramazan öncesi yapacağınız görüşme, bu süreci güvenle yönetmenizin anahtarıdır. Bu görüşmenin temel nedenleri şunlardır:
- Kişiye Özel Risk Analizi: Doktorunuz, sizin sağlık durumunuzu bir bütün olarak ele alır. Kalp hastalığınızın türü, şiddeti, kullandığınız ilaçlar ve diyabet veya böbrek rahatsızlığı gibi eşlik eden başka hastalıklarınız olup olmadığı değerlendirilir. Bu değerlendirme sonucunda, oruç tutmanızın sizin için ne derecede riskli olduğu (düşük, orta, yüksek veya çok yüksek risk) belirlenir.
- İlaçların Yeniden Düzenlenmesi: Kalp hastaları için ilaçların zamanlaması ve dozu hayati önemdedir. Oruçla birlikte değişen yeme-içme düzeni, ilaç saatlerinin de yeniden ayarlanmasını zorunlu kılar. Örneğin idrar söktürücü bir ilacın yanlış zamanda alınması ciddi sıvı kaybına, tansiyon ilacının saatinin değiştirilmesi ise tehlikeli tansiyon dalgalanmalarına yol açabilir. Bu düzenlemeyi sadece doktorunuz yapabilir.
- Beslenme ve Sıvı Planı: Doktorunuz, oruç tutmanız durumunda sahur ve iftarda nasıl beslenmeniz gerektiği, günlük ne kadar sıvı almanızın uygun olacağı konusunda size özel bir plan çizer. Özellikle kalp yetmezliği gibi sıvı dengesinin çok hassas olduğu durumlarda bu plan, hayati bir yol haritasıdır.
- Acil Durum Bilinci: Hangi belirtilerin tehlike işareti olduğunu ve hangi durumda orucunuzu derhal bozup en yakın sağlık kuruluşuna başvurmanız gerektiğini en net şekilde doktorunuzdan öğrenirsiniz. Bu bilgi, olası bir acil durumda hayat kurtarıcı olabilir.
Hangi kalp hastalıkları oruç için yüksek risk taşır?
Bazı kalp rahatsızlıkları, orucun getireceği fizyolojik değişiklikleri tolere edemeyebilir. Bu durumlarda oruç tutmak, mevcut durumu kötüleştirebilir ve hayati tehlike yaratabilir. Bu nedenle aşağıda belirtilen durumlara sahip kişilerin oruç tutması genellikle önerilmez ve bu kişiler oruç tutması sakıncalı olan hastalar grubunda kabul edilir.
Çok Yüksek Risk Taşıyan ve Oruç Tutmaması Gereken Durumlar:
- Eğer aşağıdaki tanılardan birine sahipseniz, oruç tutmanız kesinlikle önerilmez.
- İleri evre kalp yetmezliği (istirahat halinde bile nefes darlığı, bacaklarda ciddi şişlik)
- Son 6 hafta içinde geçirilmiş kalp krizi
- Yakın zamanda (genellikle ilk 3 ay) kalp damarına stent takılması
- Kontrol altına alınamayan ve sık tekrarlayan göğüs ağrısı (stabil olmayan anjina)
- Ciddi ve ileri derecede kalp kapak hastalığı (özellikle aort darlığı)
- Kontrol altına alınamayan, hayatı tehdit eden ritim bozuklukları
- Kalpten kan çıkışını engelleyen ciddi kalp kası kalınlaşması (Hipertrofik obstrüktif kardiyomiyopati – HOKM)
- Şiddetli pulmoner hipertansiyon (akciğer atardamar basıncının çok yüksek olması)
Yüksek tansiyon hastaları oruç tutarken nelere dikkat etmeli?
Yüksek tansiyon hastaları oruç tutabilir mi sorusu, en sık karşılaştığımız sorulardan biridir. Cevap, tansiyonunuzun ne kadar kontrol altında olduğuna bağlıdır. Eğer ilaçlarınızı düzenli kullanıyor ve kan basıncınız hedef değerlerde (genellikle 140/90 mmHg’nin altında) seyrediyorsa, doktorunuzun onayı ve yapacağı ilaç düzenlemesi ile büyük ihtimalle güvenle oruç tutabilirsiniz. Hatta bazı çalışmalarda, Ramazan orucunun kontrol altındaki tansiyonu bir miktar daha düşürebildiği gözlemlenmiştir.
Ancak dikkat edilmesi gereken çok önemli noktalar vardır:
- İlaç Düzeni: İlaçlarınızı kendi başınıza asla değiştirmeyin. Doktorunuz, genellikle uzun etkili ve günde tek doz kullanılan ilaçları iftar veya sahur vaktine göre ayarlayacaktır.
- Tuz Tüketimi: İftar ve sahurda tuzdan kesinlikle uzak durulmalıdır. Turşu, salamura, işlenmiş et ürünleri gibi tuz içeriği yüksek gıdalar, hem susuzluğu artırır hem de tansiyonu aniden yükseltebilir.
- Sıvı Alımı: İftar ile sahur arasında yeterli miktarda (günde en az 2-2.5 litre) su tüketilmelidir. Yetersiz sıvı alımı, kanın yoğunlaşmasına ve böbrek fonksiyonlarının olumsuz etkilenmesine neden olabilir.
- İdrar Söktürücüler (Diüretikler): Eğer idrar söktürücü bir tansiyon ilacı kullanıyorsanız, durum daha da hassastır. Bu ilaçlar vücuttan sıvı atılımını artırdığı için oruçla birleştiğinde ciddi sıvı kaybına ve tansiyon düşüklüğüne yol açabilir. Doktorunuz, Ramazan ayı için ilacınızın dozunu ayarlayabilir veya geçici olarak farklı bir ilaca geçebilir.
Hangi durumlarda doktor onayıyla oruç denenebilir?
Bazı kalp rahatsızlıkları, “yüksek riskli” kategorisine girmese de oruç tutma kararının mutlaka doktor kontrolünde verilmesini gerektirir. Aşağıdaki durumlarda, hekiminizin yapacağı detaylı bir değerlendirme ve size özel oluşturacağı bir yol haritası ile oruç tutmanız mümkün olabilir.
Bu grupta yer alan bazı durumlar şunlardır:
- Stabil koroner arter hastalığı (kalp damarlarında bilinen ama kontrol altında olan darlık)
- Hafif veya orta dereceli kalp yetmezliği (günlük yaşamı ciddi etkilemeyen, kontrol altındaki durum)
- İlaçlarla kontrol altına alınmış hipertansiyon
- Hafif veya orta derecedeki kalp kapak hastalıkları
- Kontrol altındaki, hayati tehlike oluşturmayan ritim bozuklukları (örneğin atriyal fibrilasyon)
- Kalp krizi veya stent uygulamasının üzerinden 3-6 aydan daha uzun süre geçmiş ve durumu tamamen stabil olan hastalar
Oruç tutarken vücudumuzda neler olur?
Oruç sırasında vücudumuz bir dizi fizyolojik adaptasyon sürecine girer. Bu değişiklikleri anlamak, olası riskleri daha iyi kavramamıza yardımcı olur.
Uzun saatler boyunca sıvı alınmaması, vücutta “dehidrasyon” olarak bilinen sıvı kaybına yol açar. Bunu, arabanın motor yağının azalmasına benzetebiliriz. Kan, sıvı kaybettiğinde daha yoğun ve akışkanlığı daha az bir hale gelir. Bu durum kalbin bu daha yoğun kanı damarlarda pompalayabilmek için daha fazla yorulmasına neden olur. Ayrıca dehidrasyonun bazı olası sonuçları şunlardır:
- Kan basıncında düşme (hipotansiyon)
- Baş dönmesi ve bayılma hissi
- Kalp hızında artış (çarpıntı)
- Kanın pıhtılaşma eğiliminde artış (tromboz riski)
- Böbrek fonksiyonlarında bozulma
Sıvı kaybıyla birlikte vücuttan atılan sodyum ve potasyum gibi elektrolitler, kalbin düzenli bir elektrik sinyali üreterek kasılması için hayatidir. Bu minerallerdeki dengesizlikler, özellikle altta yatan bir ritim bozukluğu varsa, ciddi aritmileri tetikleyebilir.
Sahurda kalp sağlığını korumak için neler yenmeli?
Sahur, gün boyu enerjinizi ve sıvı dengenizi koruyacak en önemli öğündür. Sahuru atlamak veya sadece su içip yatmak, gün içinde kan şekerinizin tehlikeli seviyelere düşmesine ve aşırı halsizliğe neden olabilir. Kalp dostu bir sahur sofrasında olması gerekenler şunlardır:
Sahurda Tüketilmesi Önerilenler:
- Yulaf ezmesi
- Tam buğday veya çavdar ekmeği
- Bulgur pilavı
- Haşlanmış yumurta
- Az tuzlu peynir çeşitleri
- Yoğurt veya kefir
- Ceviz, badem, fındık (çiğ ve tuzsuz)
- Domates, salatalık, yeşillik gibi taze sebzeler
- Bol su
Sahurda Uzak Durulması Gerekenler:
- Beyaz ekmek, poğaça, simit gibi basit karbonhidratlar
- Reçel, bal, çikolata gibi şekerli gıdalar
- Salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş et ürünleri
- Tuzlu zeytin ve peynirler
- Kızartmalar ve hamur işleri
- Çay ve kahve (vücuttan su atımını artırabilir)
İftarda kalp dostu bir sofra nasıl kurulur?
Uzun bir açlığın ardından iftarda mideye aniden ve aşırı yüklenmek, kalbin iş yükünü bir anda artırarak “iftar riski” olarak bilinen tehlikeli durumlara yol açabilir. Kan basıncında ve kan şekerinde ani dalgalanmalar yaşanabilir. Bunu önlemek için iftarı aşamalara bölmek en doğrusudur.
İftarı Aşamalı Olarak Açmak İçin:
- Orucunuzu 1-2 bardak ılık su ve 1-2 adet hurma ile açın.
- Ardından bir kase ılık ve az yağlı bir çorba (mercimek, ezogelin, sebze çorbası gibi) için.
- Ana yemeğe geçmeden önce 15-20 dakika kadar ara verin. Bu mola, midenizin ve sindirim sisteminizin ana öğüne hazırlanmasını sağlar.
İftar Ana Öğününde Tercih Edilmesi Gerekenler:
- Izgara, fırında veya haşlama yöntemiyle pişirilmiş balık, tavuk veya hindi eti
- Az yağlı kırmızı et (haftada 1-2 kez ile sınırlı)
- Zeytinyağlı sebze yemekleri
- Kuru baklagiller (nohut, mercimek, fasulye)
- Bol yeşillikli ve zeytinyağlı salata
- Bulgur pilavı veya tam buğday makarna
İftarda Kaçınılması Gerekenler:
- Kızartmalar, kavurmalar ve aşırı yağlı yemekler
- Hamur işleri (börek, pide, mantı)
- Şerbetli ve hamurlu tatlılar (baklava, kadayıf vb.)
- Asitli ve şekerli içecekler
- Turşu, şalgam suyu gibi aşırı tuzlu yiyecek ve içecekler
Hangi belirtilerde oruç derhal bozulmalı ve acil yardım alınmalı?
Oruç tutarken vücudunuzu dinlemek ve alarm sinyallerini tanımak kritik öneme sahiptir. Aşağıdaki belirtilerden herhangi birini yaşamanız durumunda, “birazdan geçer” diye beklemek son derece tehlikelidir. Bu belirtiler kalbinizin strese girdiğinin ve acil tıbbi müdahale gerektiren bir durumun habercisi olabilir. Derhal orucunuzu bir miktar su ile bozmalı ve vakit kaybetmeden 112 Acil Servis’i aramalısınız.
Acil Durum Belirtileri Şunlardır:
- Göğüste baskı, sıkışma, yanma veya ağırlık hissi
- Kollara, sırta, boyuna veya çeneye yayılan göğüs ağrısı
- Ani başlayan ve dinlenmekle geçmeyen şiddetli nefes darlığı
- Düzensiz, çok hızlı veya çok yavaş kalp atışları (çarpıntı)
- Şiddetli baş dönmesi, göz kararması
- Bayılma veya bayılacak gibi hissetme
- Soğuk terleme ve bulantı
- Ani başlayan ve şiddetli halsizlik, bitkinlik hali

Prof. Dr. Yavuz Beşoğul graduated from Erciyes University Faculty of Medicine in 1989 and completed his specialization in Cardiovascular Surgery in 1996. Between 1997 and 2012, he served at Eskişehir Osmangazi University Faculty of Medicine as Assistant Professor, Associate Professor, and Professor, respectively. Prof. Dr. Beşoğul, one of the pioneers of minimally invasive cardiovascular surgery in Türkiye, has specialized in closed-heart surgeries, underarm heart valve surgery, beating-heart bypass, and peripheral vascular surgery. He worked at Florence Nightingale Kızıltoprak Hospital between 2012–2014, Medicana Çamlıca Hospital between 2014–2017, and İstinye University (Medical Park) Hospital between 2017–2023. With over 100 publications and one book chapter, Prof. Dr. Beşoğul has contributed significantly to the medical literature and is known for his minimally invasive approaches that prioritize patient safety and rapid recovery.
