Bacak Damar Tıkanıklığı Nedir?
Bacak damar tıkanıklığını zihninizde daha kolay canlandırabilmek için vücudunuzdaki atardamar ağını, bir şehrin her köşesine su taşıyan karmaşık bir boru hattı sistemi gibi düşünün. Kalp bu sistemin ana pompasıdır ve atardamarlar, oksijen ve besin dolu temiz kanı (yani yaşam suyunu) vücudun en ücra köşelerine kadar ulaştıran ana borulardır. Bacak damar tıkanıklığı, işte bu sistemin bacaklara giden ana borularının içinde zamanla pas, kir ve kireç birikmesine benzer bir durumun yaşanmasıdır. Tıp dilinde bu birikintiye “plak”, sürecin kendisine ise “ateroskleroz” yani “damar sertliği” diyoruz.
Bu plaklar damarların iç duvarlarında biriktikçe, kanın akması için gereken alanı daraltır. Tıpkı zamanla kireçlenen bir su borusundan daha az su akması gibi, daralan bir atardamardan da bacak kaslarına daha az kan ulaşır. Özellikle yürüdüğümüz, merdiven çıktığımız veya koştuğumuz zamanlarda kaslarımızın enerji ihtiyacı artar ve daha fazla kan talep ederler. Ancak daralmış damarlar bu artan talebi karşılayamaz. İşte bacak damar hastalıkları belirtileri de tam bu noktada yani arzın talebi karşılayamadığı anlarda ortaya çıkmaya başlar.
Unutulmaması gereken en önemli nokta şudur: Bacaklardaki boruları tıkayan bu “paslanma” süreci, büyük ihtimalle vücudun diğer boru hatlarında, yani kalbi besleyen koroner damarlarda veya beyni besleyen şah damarlarında da yavaş yavaş devam etmektedir. Bu yüzden bacak damar tıkanıklığı, sadece bir bacak ağrısı meselesi değil tüm vücut için bir alarm zilidir.
Damarlarımızdaki Bu Sessiz Tehlike Olan Bacak Damar Tıkanıklığı Neden Kaynaklanır?
Bacak damar tıkanıklığı neden olur? Bu sorunun cevabı tek bir kelimede gizlidir: Ateroskleroz. Yani damar sertleşmesi. Bu genellikle orta yaş ve sonrasında belirti verse de aslında gençlik yıllarında, hatta çocuklukta başlayan çok yavaş ve sinsi bir süreçtir. Sağlıklı bir atardamarın iç yüzeyi, teflon bir tava gibi pürüzsüz ve kaygandır. Bu sayede kan hücreleri bu yüzeye yapışmadan rahatça akıp gider. Ancak bazı zararlı alışkanlıklar ve sağlık sorunları, bu hassas iç yüzeyde zamanla minik çizikler ve hasarlar oluşturur.
Bu hasarın oluşmasındaki baş şüpheliler sigara dumanındaki toksinler, kontrolsüz yüksek tansiyonun damar duvarına yaptığı sürekli baskı ve yüksek kan şekeri seviyeleridir. Vücudumuz bu hasarı bir yara olarak algılar ve hemen bir onarım ekibi yollar. Ancak bu iyi niyetli onarım süreci, kanda dolaşan fazla “kötü” kolesterol (LDL) ve diğer yağlı maddeler nedeniyle kontrolden çıkabilir. Hasarlı bölgeye yapışan kolesterol, kalsiyum ve diğer hücresel atıklar, zamanla katılaşarak “plak” adı verilen birikintileri oluşturur.
Bu plaklar ilk başta yumuşakken zamanla sertleşir ve büyüyerek damar içindeki kan akış yolunu bir tepecik gibi daraltır. İşte bacak damar sertliği belirtileri bu daralmanın kritik bir seviyeye ulaşmasıyla başlar. Süreç genellikle iki şekilde ilerler. Ya plak yavaş yavaş büyüyerek damarı yıllar içinde giderek daha fazla daraltır ve kronik şikayetlere yol açar ya da çok daha tehlikeli bir senaryo gerçekleşir. Bazen bu plağın yüzeyi bir yanardağ gibi aniden çatlayabilir. Vücut bu çatlağı yine bir kanama olarak algılar ve pıhtılaşma mekanizmasını devreye sokar. O bölgede hızla bir kan pıhtısı (trombus) oluşur ve bu pıhtı, zaten dar olan damarı aniden ve tamamen tıkayarak kan akışını tamamen kesebilir. Bu durum bacağın aniden soğumasına, şiddetli ağrıya ve acil müdahale edilmezse doku ölümüne (kangren) kadar gidebilen son derece ciddi bir tabloya neden olur. Damar tıkanıklığının gelişimindeki ana adımlar:
- Damar iç yüzeyinde hasar oluşumu
- Hasarlı bölgede yağ ve kolesterol birikimi
- Plak adı verilen yapının oluşması ve büyümesi
- Damar içindeki geçiş yolunda daralma (stenoz)
- Plağın dengesizleşip aniden yırtılması
- Yırtık üzerinde kan pıhtısı oluşumu (trombus)
- Damarın pıhtı ile aniden ve tamamen tıkanması.
Hayat Kalitesini Düşüren Bacak Damar Tıkanıklığı Hangi Erken Belirtilerle Kendini Gösterir?
Bacak damar tıkanıklığı genellikle kendini ilk olarak hareket halindeyken belli eder. En tipik ve en sık rastlanan erken belirti, tıp dilinde “intermitan kladikasyo”, halk arasında ise “vitrin hastalığı” olarak bilinen durumdur. Adının vitrin hastalığı olmasının sebebi, bu ağrıyı yaşayan kişilerin sık sık dinlenme ihtiyacı hissetmesi ve bunu çevreye belli etmemek için mağaza vitrinlerine bakıyormuş gibi yapmalarıdır. Bu belirli bir mesafe yürüdükten veya merdiven gibi bir efor sarf ettikten sonra bacak kaslarında, özellikle de baldırlarda ortaya çıkan ağrı, kramp, sıkışma veya yorgunluk hissidir.
Bu ağrının en önemli özelliği, dinlenmeye geçince birkaç dakika içinde tamamen kaybolmasıdır. Yürümeye başladığınızda ise yine aynı mesafede tekrar ortaya çıkar. Bu durumun sebebi, hareket halindeki kasların artan oksijen ihtiyacını, daralmış damarların karşılayamamasıdır. Kaslar adeta “oksijensiz kaldım, imdat!” diye bağırır ve bu sinyali biz ağrı olarak hissederiz. Dinlenince kasların oksijen ihtiyacı normale döner ve ağrı geçer. Bu ağrı kesinlikle yaşlanmanın doğal bir sonucu veya basit bir kas ağrısı değildir. Sağlıklı bir bireyde, yaşa bağlı olarak yürüme ile düzenli olarak tekrarlayan bir bacak ağrısı beklenmez.
Ağrının hissedildiği bölge, damardaki tıkanıklığın yeri hakkında da değerli bilgiler sunabilir. Örneğin ağrı en sık baldır bölgesinde hissediliyorsa, sorun genellikle uyluk (femoral) veya diz arkası (popliteal) atardamarlarındadır. Eğer ağrı kalça, kaba et veya uyluk bölgesindeyse, bu daha yukarıdaki damarlarda, hatta kasıkta damar tıkanıklığı belirtileri veya karın içindeki ana damarlarda (iliak arterler) bir daralma olabileceğine işaret eder. Bazen sol kasıkta damar tıkanıklığı belirtileri sağ taraftan daha farklı veya daha belirgin olabilir, çünkü hastalık her iki bacağı her zaman simetrik olarak etkilemez. Bu klasik yürüme ağrısının temel özellikleri:
- Sadece efor sırasında (yürüme, koşma) ortaya çıkar
- Dinlenmekle 1-2 dakika içinde tamamen geçer
- Ağrıdan çok kramp, sıkışma veya yorgunluk gibi hissedilebilir
- En sık baldır kaslarında görülür
- Uyluk veya kalça kaslarında da olabilir
- Genellikle her seferinde benzer bir yürüme mesafesinden sonra başlar.
İlerlemiş Bacak Damar Tıkanıklığı Hangi Ciddi Uyarılara Yol Açar?
Erken belirtiler ciddiye alınmaz ve altta yatan damar sertliği süreci devam ederse, bacak damar tıkanıklığı daha ciddi ve tehlikeli bir evreye ilerleyebilir. Bu aşamada artık sadece hareket halindeyken değil dinlenirken bile sorunlar yaşanmaya başlar. Bu kan akışının o kadar azaldığının bir işaretidir ki kaslar ve dokular dinlenme halindeki minimum oksijen ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale gelmiştir. Bu durum “Kritik Bacak İskemisi” olarak adlandırılır ve uzuv kaybı riski taşıyan acil bir durumdur.
Bu evrenin en önemli belirtisi “istirahat ağrısı”dır. Bu ağrı, genellikle ayaklarda ve ayak parmaklarında, özellikle geceleri yatağa uzandığınızda ortaya çıkan, sürekli, şiddetli ve yanıcı bir ağrıdır. Hastalar bu ağrıyı tarif ederken genellikle “ayaklarım yanıyor” veya “iğneler batıyor gibi” ifadelerini kullanır. Ağrı o kadar şiddetlidir ki uykudan uyandırabilir. Birçok kişi, bu ağrıyı hafifletmek için içgüdüsel olarak bacaklarını yataktan aşağı sarkıtma ihtiyacı hisseder. Çünkü yerçekiminin yardımıyla ayaklara bir miktar daha fazla kan gitmesi, geçici bir rahatlama sağlar. İstirahat ağrısının varlığı, bacak damar tıkanıklığının artık sadece yaşam kalitesini bozan bir sorun olmaktan çıkıp, uzvun geleceğini tehdit eden bir tehlikeye dönüştüğünün en net işaretidir.
İlerlemiş hastalığın bir diğer çok önemli ve tehlikeli belirtisi ise ayak bacak damar tıkanıklığı belirtileri arasında sayılan, iyileşmeyen yaralardır. Normalde küçük bir çizik, ayakkabı vurması veya tırnak batması gibi basit bir yaralanma birkaç günde iyileşirken, kan dolaşımı ciddi şekilde bozulmuş bir bacakta bu mümkün olmaz. Yaranın iyileşmesi için bölgeye bol miktarda oksijen, besin ve enfeksiyonla savaşacak bağışıklık hücrelerinin kan yoluyla taşınması gerekir. Yetersiz kan akışı nedeniyle bu “destek ekibi” yara bölgesine ulaşamaz. Sonuç olarak en basit bir yara bile aylarca açık kalabilir, kolayca enfekte olur ve “arteriyel ülser” adı verilen, genellikle çok ağrılı ve tedavisi zor açık yaralara dönüşür. Bu yaralar genellikle ayak parmakları, topuk veya ayakların yan tarafları gibi basınca maruz kalan bölgelerde görülür. İlerlemiş hastalığın alarm veren belirtileri şunlardır:
- Geceleri ortaya çıkan ve uykudan uyandıran ayak ağrısı
- Ayaklarda ve parmaklarda sürekli uyuşukluk veya hissizlik
- Ayakkabı vurması gibi basit yaraların bile haftalarca iyileşmemesi
- Ayakta veya bacakta kendiliğinden açılan ağrılı yaralar (ülserler)
- Ayak parmaklarında veya topukta başlayan siyahlaşma, renk değişikliği (kangren başlangıcı)
- Bacakta aniden başlayan, çok şiddetli ağrı ve bacağı hareket ettirememe durumu.
Bacak Damar Tıkanıklığı Riskini Artıran Değiştirilebilir Alışkanlıklar Nelerdir?
Bacak damar tıkanıklığı kader değildir. Ortaya çıkmasında ve ilerlemesinde rol oynayan faktörlerin büyük bir kısmı, bizim yaşam tarzı seçimlerimizle ve alışkanlıklarımızla doğrudan ilişkilidir. Bu aynı zamanda iyi bir haberdir. Çünkü bu riskleri kontrol altına alarak hastalığın önüne geçebilir, ilerlemesini yavaşlatabilir ve hatta gerilemesini sağlayabiliriz. Bu kontrolün bizim elimizde olduğu anlamına gelir.
Bu faktörlerin başında, damarların bir numaralı düşmanı olan sigara ve tütün ürünleri gelir. Eğer bacak damar tıkanıklığı için tek bir sorumlu seçmemiz gerekseydi, bu kesinlikle sigara olurdu. Sigara içindeki binlerce zehirli kimyasal, damarların o pürüzsüz iç yüzeyine doğrudan saldırarak hasar verir, kanın pıhtılaşma riskini artırır, “iyi” kolesterolü düşürüp “kötü” kolesterolün damar duvarına yapışmasını kolaylaştırır. Sigara içen bir kişide bacak damar tıkanıklığı gelişme riski, içmeyen birine göre katbekat daha fazladır ve hastalık çok daha hızlı ilerler.
İkinci büyük suçlu ise kontrolsüz diyabet, yani şeker hastalığıdır. Yüksek kan şekeri, damarları adeta içeriden “şekerle kaplayarak” yapısını bozar ve damar sertliği sürecini inanılmaz derecede hızlandırır. Diyabetli hastalarda, özellikle bacakta kılcal damar tıkanıklığı belirtileri gibi küçük damarları etkileyen sorunlar da sık görülür. Ayrıca diyabetin sinir uçlarına verdiği hasar (nöropati) nedeniyle ayaktaki ağrı hissi azalabilir. Bu hastanın ayağındaki bir yarayı fark etmesini engelleyerek çok tehlikeli enfeksiyonlara ve iyileşmeyen yaralara zemin hazırlar.
Yüksek tansiyon (hipertansiyon) ve yüksek kolesterol de bu tehlikeli denklemin önemli parçalarıdır. Yüksek tansiyon, damar duvarlarına sürekli bir çekiçle vurmak gibi bir etki yaratır, onları yorar ve hasara açık hale getirir. Yüksek kolesterol ise, bu hasarlı duvarları sıvamak için kullanılan ve zamanla damarı tıkayan harcın ana malzemesidir. Hareketsiz bir yaşam tarzı ve sağlıksız beslenmenin yol açtığı fazla kilo ve obezite de bu risk faktörlerinin hepsini bir arada barındıran veya tetikleyen bir durumdur.
Değiştiremeyeceğimiz Hangi Faktörler Bacak Damar Tıkanıklığı İçin Zemin Hazırlar?
Yaşam tarzı seçimlerimiz damar sağlığımız üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olsa da maalesef kontrol edemediğimiz bazı risk faktörleri de mevcuttur. Bu faktörleri değiştiremeyiz, ancak bunların farkında olmak, değiştirebileceğimiz faktörler konusunda neden daha da dikkatli ve titiz olmamız gerektiğini anlamamıza yardımcı olur.
Bunların en başında ilerleyen yaş gelir. Zaman, her organımızda olduğu gibi damarlarımızda da bir miktar yıpranmaya neden olur. Yaş aldıkça atardamarlarımız doğal esnekliklerini bir miktar kaybeder ve plak birikimine daha yatkın hale gelirler. Bacak damar tıkanıklığı riski genellikle 50 yaşından sonra belirginleşmeye başlar ve 70’li yaşlarda görülme sıklığı oldukça artar.
Bir diğer önemli faktör ise genetik mirasımızdır, yani aile öyküsü. Eğer birinci derece akrabalarınızda (anne, baba veya kardeşler) erken yaşta ortaya çıkmış bir bacak damar tıkanıklığı, kalp krizi veya inme öyküsü varsa, sizin de bu hastalıklara yakalanma riskiniz ortalamadan daha yüksek olabilir. Bu damar yapınızın veya vücudunuzun kolesterolü işleme biçiminin genetik olarak bu duruma daha yatkın olduğu anlamına gelebilir.
Erkek cinsiyet de bir risk faktörü olarak kabul edilir, çünkü bacak damar tıkanıklığı erkeklerde kadınlara göre daha erken yaşlarda ortaya çıkma eğilimindedir. Ancak menopoz sonrası dönemde, koruyucu östrojen hormonunun azalmasıyla birlikte kadınlarda da risk hızla artar ve erkeklerle eşitlenir. Ayrıca kronik böbrek hastalığı gibi bazı sistemik rahatsızlıklar da damar sertliği sürecini hızlandırarak bacak damar tıkanıklığı için önemli bir risk oluşturur.
Doktora Gittiğinizde Bacak Damar Tıkanıklığı Nasıl Anlaşılır?
Ayak damar tıkanıklığı nasıl anlaşılır veya bacaklarımdaki sorunun bu olup olmadığını nasıl öğrenebilirim diye endişeleniyor olabilirsiniz. Teşhis süreci aslında oldukça basittir ve genellikle korkulacak bir şey içermez. Süreç sizin hikayenizi dinlemekle başlar. Bir hekim olarak bizim için en değerli bilgi, sizin anlattıklarınızdır. Şikayetlerinizin ne zaman başladığı, neyin tetiklediği, neyin azalttığı, ağrının tam olarak nerede ve nasıl bir his olduğu gibi detaylar, teşhise giden yolda ilk ve en önemli adımlardır.
Sonrasında basit bir fizik muayene yapılır. Bu muayenenin en önemli kısımlarından biri, bacaklarınızdaki ve ayaklarınızdaki nabızların kontrol edilmesidir. Ayak sırtı, ayak bileği iç kısmı ve diz arkası gibi belirli noktalardaki atardamar nabızlarını kontrol ederiz. Tıkanıklık olan bir damarın ilerisindeki nabızlar ya çok zayıf alınır ya da hiç alınamaz. Bu tıkanıklığın varlığı için çok güçlü bir fiziksel bulgudur. Ayrıca bacakların rengi, ısısı, cildin durumu ve olası yaralar dikkatle incelenir.
Bu ilk değerlendirmelerden sonra, teşhisi doğrulamak için genellikle “Ayak-Bilek İndeksi” (ABI) adı verilen çok basit, ağrısız ve hızlı bir test yapılır. Bu testte, bir tansiyon aleti ve küçük bir ultrason cihazı (Doppler) kullanılarak kolunuzdaki kan basıncı ile ayak bileğinizdeki kan basıncı ölçülür ve birbirine oranlanır. Sağlıklı bir kişide ayak bileğindeki basıncın koldakine eşit veya biraz daha yüksek olması beklenir (oranın 1.0 veya üzeri olması). Eğer damarlarda bir daralma varsa, bilekteki basınç düşer ve bu oran 0.9’un altına iner. Oran ne kadar düşükse, tıkanıklık o kadar ciddidir. Çoğu durumda hastanın hikayesi, fizik muayene ve ABI testi teşhis için yeterlidir. Eğer daha detaylı bir inceleme veya bir girişim planlanıyorsa, o zaman damarların haritasını çıkarmak için Renkli Doppler Ultrasonografi veya Anjiyografi gibi ileri görüntüleme yöntemlerine başvurulabilir. Doktorunuza başvururken paylaşmanız gereken önemli bilgiler şunlardır:
- Hissettiğiniz ağrının tam olarak nerede olduğu (baldır, uyluk, kalça)
- Ağrının ne zaman başladığı (örneğin 100 metre yürüdükten sonra)
- Ağrının karakteri (kramp, yanma, sıkışma)
- Dinlenince ağrının geçip geçmediği
- Bacaklarınızda veya ayaklarınızda fark ettiğiniz renk veya ısı değişikliği
- İyileşmeyen herhangi bir yaranızın olup olmadığı
- Sahip olduğunuz diğer tüm tıbbi durumlar (şeker, tansiyon, kolesterol)
- Düzenli olarak kullandığınız tüm ilaçların listesi
- Sigara içme durumunuz (içiyorsanız ne kadar, bıraktıysanız ne zaman).
Tedavi nasıldır?
Sigaranın bırakılması,diyet, kandaki kolesterol ve diğer yağ düzeylerinin düşürülmesi ve kan basıncının kontrol altında tutulmasına yardımcı olur.Şeker hastalığının kontrol altında tutulması,
Egzersiz, hem kasların oksijeni daha etkin olarak kullanabilmesi için yardımcı olmakta hem de kollateraldolaşımın (tıkanıklık ötesine doğru gelişmiş küçük atardamar dallarından oluşan yeni damar ağı)gelişmesini hızlandırmaktadır.
Kan sulandırıcı ilaçlar (örneğin aspirin ve clopidogrel),Kolesterol düşürücü ilaçlar (statinler)
Cerrahi tedavi (Periferik Bypass)
Periferik damar hastalığının tedavisi için uygulanan cerrahi tedavi yöntemleri arasında periferik bypass işlemleri ve endarterektomi bulunmaktadır. Günümüzde minimal invaziv girişimlerle ayak bileğine kadar olan seviyelerde bile yapılmaktadır. Damar içerisinde tıkanıklığa neden olan lezyonlar, birden fazla darlık içeren damarlar veya uzun segmentli ciddi darlıklar cerrahi tedavi gerektiren durumlardır. Bypass cerrahisi, vücudunuzdan alınan bir toplardamar veya sentetik bir damar (greft olarak bilinir) ile tıkalı alanın öncesinden sonrasına oluşturulan yan bir yol ile kan akışının sağlanmasıdır. Endarterektomi işleminde ise kol veya bacaklara giden atardamar içerisinde tıkanıklığa neden olan plak tabakasının çıkarılmasıdır.