Damar tıkanıklığı, tıbbi adıyla ateroskleroz, atardamarların iç duvarında kolesterol ve yağ içeren plakların birikmesiyle damarın daralması veya tamamen tıkanmasıdır. Damar tıkanıklığının belirtileri, tıkanıklığın hangi vücut bölgesinde olduğuna göre farklılık gösterir. Kalp damarlarında olduğunda en sık görülen belirti göğüs ağrısı ve nefes darlığıdır. Bacak damarlarında ise yürüme sırasında ortaya çıkan baldır ağrısı (kladikasyo) tipiktir. Beyin damarlarını etkilediğinde ise ani gelişen konuşma bozukluğu, yüzde kayma veya tek taraflı kol ve bacakta güçsüzlük gibi inme semptomlarına yol açar. Bu işaretler ciddiye alınmalıdır.
Tanım | Damarların, genellikle ateroskleroz, pıhtı ya da başka bir nedenle tıkanması |
Nedenler | Ateroskleroz (damar sertliği), kan pıhtısı, emboli, damar iltihabı, travma, diyabet, yüksek kolesterol, sigara kullanımı, hipertansiyon |
Risk Faktörleri | Yaş, ailede damar hastalığı öyküsü, sigara, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, diyabet, obezite, hareketsiz yaşam tarzı |
Belirtiler | Tıkanıklığın yerine göre değişmekle birlikte; ağrı, uyuşma, güçsüzlük, soğukluk, morarma, ani organ fonksiyon kaybı (örneğin felç, kalp krizi, bacakta ani ağrı) |
Tanı Yöntemleri | Anjiyografi, Doppler ultrasonografi, BT-anjiyografi, MR-anjiyografi, kan tetkikleri |
Tedavi Yöntemleri | Yaygın darlıklar nedeniyle cerrahi girişim (bypass), yaşam tarzı değişiklikleri |
Komplikasyonlar | Organ hasarı, doku ölümü (gangren), felç, kalp krizi, inme, uzuv kaybı |
Önleme Yöntemleri | Sigara bırakma, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, tansiyon ve kolesterol kontrolü, diyabet yönetimi, kilo kontrolü |


Prof. Dr. Yavuz Beşoğul
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı
2012 ve sonrası tv programları & Haberler
Damar Tıkanıklığı Nedir?
Bu konuyu daha iyi anlamak için iki terimi birbirinden ayırmak gerekir: arteriyoskleroz ve ateroskleroz. Arteriyoskleroz, “atardamar sertleşmesi” anlamına gelen genel bir ifadedir. Yıllardır kullanılan eski bir bahçe hortumunun zamanla esnekliğini kaybedip sertleşmesi ve kırılganlaşması gibi düşünebilirsiniz. Bu damarların doğal yaşlanma sürecinin bir parçası olarak sertleştiği birçok durumu kapsar.
Ancak bizim asıl odaklanmamız gereken ve “damar tıkanıklığı” dediğimizde kastettiğimiz durum aterosklerozdur. Bu arteriyosklerozun en yaygın ve en tehlikeli türüdür. Aynı bahçe hortumu örneğine dönersek; ateroskleroz, hortumun sadece sertleşmesi değil aynı zamanda iç duvarında yosun, kireç ve çamur gibi birikintilerin oluşarak suyun geçtiği yolu tıkamasıdır. İşte bu “tıkayıcı” birikintilere biz plak diyoruz. Bu plaklar kolesterol, yağ, kalsiyum ve hücresel atıkların bir karışımıdır. Plaklar büyüdükçe, kanın akacağı alanı daraltır ve organlarımızın oksijensiz kalmasına neden olur. Bu ayrım çok önemlidir, çünkü “sertleşme” kulağa çaresiz bir durum gibi gelse de “plak birikimi” bize bu süreci yavaşlatabileceğimiz, hatta durdurabileceğimiz somut hedefler (kolesterolü düşürmek, doğru beslenmek gibi) sunar.
Damar Tıkanıklığı Neden Olur?
Damar tıkanıklığı, yani ateroskleroz, bir gecede olup biten bir olay değildir. Genetik olarak geçen ve çocukluk veya ergenlik döneminde başlayan, on yıllar boyunca sessizce ilerleyen yavaş ve karmaşık bir süreçtir. Bunu, damar duvarında başlayan bir tür plak halkaları ve ileri yaşlarda bu plaklara kolesterol taşlarının yerleşmesi süreci olarak düşünebiliriz. Her şey, atardamarların içini döşeyen ve endotel adını verdiğimiz o narin, tek katlı hücre tabakasının hasar görmesiyle başlar.
Bu hasarı tetikleyen başlıca faktörler arasında yüksek tansiyonun damar duvarına yaptığı sürekli mekanik baskı, sigara dumanındaki zehirli kimyasallar veya kandaki yüksek seviyedeki kötü kolesterol ve şekerin yarattığı kimyasal tahriş yer alır.
Vücudumuz, bu hasarlı bölgeyi onarmak için bir “acil durum” ekibi yollar. Bu ekibin bir parçası olan akyuvarlar (beyaz kan hücreleri), hasarlı bölgeye yapışır ve damar duvarının içine sızar. Burada, kandaki bol miktarda bulunan kötü kolesterolü (LDL) adeta bir sünger gibi emmeye başlarlar. Kolesterolle tıka basa dolan bu hücreler, mikroskop altında köpüğe benzedikleri için “köpük hücreleri” olarak adlandırılır. Bu köpük hücrelerinin birikmesiyle, damar duvarında hastalığın ilk gözle görülür işareti olan “yağlı çizgilenmeler” oluşur.
Yıllar geçtikçe bu bölgede daha fazla kolesterol, kalsiyum ve hücresel çöp birikir. Vücut, bu birikintiyi kontrol altına almak için üzerini sert bir kabukla (fibroz kapsül) örtmeye çalışır ve böylece “plak” adını verdiğimiz yapı ortaya çıkar. Bu plağın yapısı, hastanın gelecekteki kaderini belirler. İki tür plak vardır:
- Stabil Plak
- Anstabil (Hassas) Plak
Stabil plaklar, kalın bir kabuğa sahip, daha sert ve genellikle yavaş büyüyen plaklardır. Damarı yavaşça daraltarak efor sırasında ortaya çıkan göğüs ağrısı gibi kronik belirtilere yol açabilirler. Asıl tehlikeli olanlar ise anstabil, yani hassas plaklardır. Bunların kabukları ince, içleri ise yağdan zengin ve oldukça iltihaplıdır. Bu ince kabuk, bir sivilce gibi aniden yırtılabilir. Kabuk yırtıldığında, plağın içindeki pıhtılaşmayı tetikleyici maddeler kanla temas eder ve o bölgede hızla bir kan pıhtısı (trombüs) oluşur. İşte bu pıhtı, damarı dakikalar içinde tamamen tıkayarak kalp krizine veya inmeye neden olan son ve en ölümcül adımı oluşturur.
Damar Tıkanıklığı İçin Risk Faktörleri: Erkeklerde Ve Kadınlarda
Damar tıkanıklığının gelişimini hızlandıran ve bu süreci adeta körükleyen bir dizi risk faktörü vardır. Bunları, değiştiremeyeceğimiz ve müdahale ederek değiştirebileceğimiz faktörler olarak ikiye ayırmak, durumu anlamamızı kolaylaştırır.
Değiştirilemeyen Risk Faktörleri:
Ne yazık ki bazı risk faktörleri kontrolümüz dışındadır:
- İlerleyen yaş
- Aile öyküsü (Birinci derece akrabalarda erken yaşta kalp hastalığı görülmesi)
- Erkek cinsiyeti (Kadınlarda menopoz sonrası risk eşitlenir)
Bu faktörlere sahip olmanız, damar tıkanıklığına yakalanacağınız anlamına gelmez; ancak daha dikkatli olmanız ve diğer risk faktörlerini daha sıkı kontrol altında tutmanız gerektiğini gösterir.
Değiştirilebilen ve Asıl Odaklanmamız Gereken Risk Faktörleri:
İyi haber şu ki damar tıkanıklığına yol açan en önemli faktörlerin çoğu yaşam tarzı alışkanlıklarımızla doğrudan ilişkilidir ve kontrol altına alınabilir:
- Yüksek LDL (kötü) kolesterol
- Düşük HDL (iyi) kolesterol
- Yüksek tansiyon (Hipertansiyon)
- Tütün kullanımı (Sigara, nargile, elektronik sigara)
- Şeker hastalığı (Diyabet)
- Fazla kilo ve özellikle karın bölgesi yağlanması (Obezite)
- Hareketsiz yaşam tarzı
- Sağlıksız beslenme alışkanlıkları
- Yoğun ve yönetilemeyen stres
Bu faktörlerden “Yüksek LDL (kötü) kolesterol”, plakların ana yapı taşıdır; adeta duvardaki tuğlalar gibidir. “Yüksek tansiyon” ise o duvara sürekli bir çekiçle vurarak hasar veren ve yeni tuğlaların (kolesterolün) yapışmasını kolaylaştıran bir işçi gibidir. “Tütün kullanımı” ise bu süreci her aşamada hızlandıran en büyük sabotajcıdır. Damar iç yüzeyine doğrudan zarar verir, kanın pıhtılaşma eğilimini artırır ve kolesterol dengesini bozar. Şeker hastalığı da damar duvarlarını zayıflatarak ve iltihaplanmayı artırarak süreci ciddi şekilde hızlandırır. Bu risk faktörleri genellikle bir arada bulunur ve birbirlerinin olumsuz etkilerini katlayarak artırırlar. Bu nedenle tedavi, bu faktörlerin tümünü hedef alan bütüncül bir yaklaşım gerektirir.
Bölge ve Etkilenen Damarlar | Sonuçları ve Belirtileri |
Kalp – Koroner Arterler | Göğüs ağrısı (anjina), kalp krizi, nefes darlığı |
Beyin – Serebral Arterler | İnme (felç), baş dönmesi, konuşma bozukluğu, bilinç kaybı |
Bacaklar – Periferik Arterler | Bacak ağrısı, kramp, soğukluk, yara iyileşmesinde gecikme, gangren |
Böbrek – Renal Arterler | Hipertansiyon, böbrek yetmezliği, idrarda değişiklik |
Boyun – Karotis Arterler | Geçici iskemik atak (TIA), inme riski, görme bozukluğu, baş dönmesi |
Karın (Bağırsaklar) – Mezenterik Arterler | Şiddetli karın ağrısı, mide bulantısı, bağırsak iskemisi |
Erkeklerde Cinsel Organ – Penil Arterler | Sertleşme problemi (erektil disfonksiyon), cinsel işlev bozukluğu |
Sağ ve Sol Kol – Brakiyal, Radial ve Ulnar Arterler | Kollarda ağrı, uyuşma, güç kaybı, soğukluk, solukluk, nabız zayıflığı |
Kalpteki Damar Tıkanıklığı Belirtileri Nelerdir?
Damar tıkanıklığı kalbi besleyen ve “koroner arterler” adını verdiğimiz damarları etkilediğinde, buna koroner arter hastalığı diyoruz. Kalp kası yeterince kan ve oksijen alamadığında ortaya çıkan belirtiler hastalığın en yaygın yüzünü oluşturur. Kalp damar tıkanıklığı belirtileri genellikle sinsi başlar ve eforla kendini gösterir.
Hastalığın kronik (uzun süreli) evresindeki en tipik belirti “anjina pektoris” yani göğüs ağrısıdır. Bu ağrı genellikle şu şekillerde hissedilir:
- Göğüs ortasında veya sol tarafında baskı, sıkışma, yanma ya da ağırlık hissi
- Sanki göğsün üzerine bir fil oturmuş gibi tarif edilen yoğun bir baskı
- Sol kola, omuza, boyuna, çeneye veya sırta yayılabilen bir ağrı veya rahatsızlık
- Eforla (yürüme, merdiven çıkma, koşma) ortaya çıkan ve dinlenmekle geçen nefes darlığı
- Normalin çok üzerinde, açıklanamayan bir yorgunluk ve halsizlik
Bu klasik belirtiler herkeste aynı şekilde görülmeyebilir. Özellikle kadınlarda, yaşlılarda ve diyabet hastalarında kalp damar tıkanıklığı belirtileri daha belirsiz olabilir. Bu gruplarda göğüs ağrısı yerine hazımsızlık, bulantı, ani terleme, sırtta veya çenede hissedilen atipik ağrılar ön planda olabilir. Bu nedenle bu tür şikayetler asla “gaz sancısı” veya “kas ağrısı” diyerek geçiştirilmemelidir.
Hastalığın akut yani ani gelişen ve en korkulan yüzü ise kalp krizidir. Bu bir plağın yırtılıp damarı aniden tıkamasıyla oluşur ve acil tıbbi müdahale gerektiren hayati bir durumdur. Kalp krizi belirtileri genellikle daha şiddetlidir ve dinlenmekle geçmez:
- Göğüste başlayan, genellikle 20 dakikadan uzun süren, ezici ve şiddetli ağrı
- Yoğun soğuk terleme
- Mide bulantısı ve bazen kusma
- Baş dönmesi, sersemlik hissi
- Yoğun bir endişe ve ölüm korkusu
Beyin ve Boyun Damarlarındaki Damar Tıkanıklığı Hangi Belirtilere Yol Açar?
Kalpten sonra damar tıkanıklığının en sık vurduğu ikinci kritik organ beyindir. Beyni besleyen ana damarlar olan boyundaki şah damarları (karotis arterler) veya beyin içindeki daha küçük damarlar tıkandığında, inme (felç) tablosu ortaya çıkar. İnme, beyin dokusunun bir kısmının kanlanamaması sonucu kalıcı olarak hasar görmesidir.
Bazen büyük bir inme gelmeden önce vücut bir “uyarı” gönderir. Buna “Geçici İskemik Atak” (GİA) veya “mini inme” diyoruz. GİA’da damardaki tıkanıklık geçicidir ve belirtiler genellikle birkaç dakika veya saat içinde tamamen düzelir. Ancak bu yaklaşan büyük bir felaketin habercisidir. GİA geçiren bir kişinin ilk birkaç gün içinde kalıcı bir inme geçirme riski çok yüksektir. Bu nedenle GİA, tıpkı kalp krizi gibi bir acil durumdur ve hemen tıbbi değerlendirme gerektirir.
İnme ve GİA’nın belirtileri aniden başlar ve oldukça tipiktir. Bu belirtileri kolayca akılda tutmak için uluslararası olarak kullanılan “F.A.S.T.” (Face, Arms, Speech, Time) kısaltmasını Türkçe’ye uyarlayabiliriz. Unutmayın belirtiler genellikle vücudun tek bir yarısını etkiler.
- Yüzde kayma: Kişiden gülümsemesini istediğinizde yüzünün bir tarafı aşağı doğru kayar.
- Kollarda güçsüzlük: Kişiden iki kolunu da öne doğru kaldırmasını istediğinizde bir kol aşağı doğru düşer veya hiç kalkmaz.
- Konuşmada bozulma: Kişi basit bir cümleyi tekrar etmekte zorlanır, kelimeleri geveler veya anlamsız konuşur.
- Zaman kaybetme: Bu belirtilerden herhangi birini fark ederseniz, hemen zaman kaybetmeden acil yardım çağırmalısınız.
Diğer olası inme belirtileri şunlardır:
- Vücudun bir yarısında (yüz, kol, bacak) ani uyuşma veya his kaybı
- Ani gelişen kafa karışıklığı veya anlama güçlüğü
- Tek veya her iki gözde ani görme kaybı, bulanık görme veya çift görme
- Ani baş dönmesi ile birlikte yürümede zorluk, denge ve koordinasyon kaybı
- Daha önce benzeri yaşanmamış, ani ve şiddetli baş ağrısı
Bacak ve Ayaklarda Damar Tıkanıklığı Belirtileri Nelerdir?
Damar tıkanıklığı sadece kalp ve beyni değil bacakları besleyen damarları da etkiler. Bu duruma “periferik arter hastalığı” (PAH) diyoruz. Bacakta damar tıkanıklığı belirtileri genellikle yürüme gibi efor gerektiren durumlarda ortaya çıkar ve hastalığın varlığı, kalp ve beyin damarlarının da risk altında olduğunun önemli bir işaretidir.
PAH’ın en klasik belirtisi, “intermittan kladikasyo” adı verilen durumdur. Bu belirli bir mesafe yürüdükten sonra bacak kaslarında (genellikle baldırda, ancak uyluk veya kalçada da olabilir) ortaya çıkan kramp tarzı, sıkıştırıcı bir ağrıdır. Bu ağrı, egzersiz yapan kasların artan oksijen ihtiyacının, daralmış damarlar tarafından karşılanamamasından kaynaklanır. Kişiyi durup dinlenmeye zorlar ve dinlenmeyle birkaç dakika içinde geçer. Yürümeye başlayınca aynı mesafede tekrar ortaya çıkar.
Hastalık ilerledikçe, kan akışı daha da azaldığı için başka belirtiler de ortaya çıkmaya başlar. Ayak ve bacak damar tıkanıklığı belirtileri arasında şunlar sayılabilir:
- Özellikle diğer bacağa kıyasla bacaklarda ve ayaklarda belirgin bir soğukluk hissi
- Bacak derisinde parlak, gergin bir görünüm ve renk değişikliği (soluk veya morumsu renk)
- Bacaklardaki ve ayak üstündeki kılların dökülmesi
- Ayak tırnaklarının yavaş uzaması, kalınlaşması ve matlaşması
- Bacaklarda veya ayaklarda, özellikle parmak araları ve topukta kolayca oluşan ve çok geç iyileşen yaralar (ülserler)
- Dinlenme halinde bile, özellikle gece yatağa uzanınca ortaya çıkan ve bacağı yataktan aşağı sarkıtınca hafifleyen şiddetli ayak ağrısı (Bu “kritik bacak iskemisi” adı verilen acil bir durumun işaretidir)
- Ayak sırtında veya bileğin iç kısmında nabızların zayıflaması veya hiç alınamaması
Anjiyo Olmadan Kalp Damar Tıkanıklığı Nasıl Anlaşılır?
Hastalarımızın sıkça sorduğu “Anjiyo olmadan kalp damar tıkanıklığı nasıl anlaşılır?” sorusunun cevabı evettir. Anjiyografi, özellikle tedavi planlanan durumlarda başvurduğumuz bir yöntemdir; ancak teşhis sürecinde kullandığımız birçok daha basit ve müdahalesiz yöntem bulunmaktadır. Teşhis süreci, iyi bir hekim-hasta görüşmesi ile başlar. Şikayetlerinizi, yaşam tarzınızı ve aile öykünüzü dinledikten sonra yapacağımız fizik muayene, ilk ipuçlarını verir. Sonrasında ise şüphelerimizi doğrulamak veya dışlamak için bazı testlere başvururuz.
Damar tıkanıklığının varlığını ve ciddiyetini anlamak için kullandığımız temel tanı yöntemleri şunlardır:
- Kan Testleri: Kolesterol (LDL, HDL) ve trigliserit seviyeleri, kan şekeri ve iltihaplanma belirteci olan hs-CRP gibi değerler, genel risk profilinizi ortaya koyar.
- Elektrokardiyogram (EKG): Kalbin elektriksel aktivitesini kaydederek ritim bozukluklarını veya geçmiş bir kalp krizinin izlerini gösterebilir.
- Efor (Stres) Testi: Sizi bir yürüme bandında yürütürken EKG ve tansiyonunuzu takip ederek, kalbinizin yük altında nasıl tepki verdiğini gözlemleriz. Eforla ortaya çıkan EKG değişiklikleri veya göğüs ağrısı, koroner damarlarda bir sorun olduğuna işaret edebilir.
- Doppler Ultrasonografi: Bu ağrısız ve radyasyon içermeyen yöntemle, ses dalgaları kullanarak boyun, bacak veya karın içi organları besleyen damarlardaki kan akışını görüntüler, darlık veya tıkanıklıkları tespit edebiliriz.
- Ayak Bileği-Kol İndeksi (ABİ): Periferik arter hastalığından şüphelenildiğinde kullanılan çok basit bir testtir. Ayak bileğinizden ve kolunuzdan ölçülen tansiyon değerlerinin oranlanmasına dayanır.
- Bilgisayarlı Tomografi (BT) Anjiyografi: Damardan kontrast madde verilerek çekilen bu test, atardamarların üç boyutlu detaylı bir haritasını çıkarır ve darlıkların yerini ve derecesini net bir şekilde gösterir.
Bu testler sonucunda tedavi gerektirebilecek kritik bir darlık saptanırsa veya tanı hala belirsizse, “altın standart” olarak kabul edilen kateter anjiyografisine başvurulur. Bu işlemde, genellikle el bileği veya kasıktaki atardamardan ince bir tüp (kateter) ile girilerek, kalbi veya diğer organları besleyen damarların içine kadar ulaşılır. Buradan verilen özel bir boya madde sayesinde, damarların röntgen filmi çekilir ve tıkanıklıklar net bir şekilde görüntülenir. Anjiyografinin en büyük avantajı, teşhisle aynı anda tedaviye (balon/stent) imkan tanımasıdır.
Damar Tıkanıklığı Nasıl Açılır? Tedavisi Nasıl Yapılır?
Damar tıkanıklığı kronik bir hastalıktır ve tedavisi ömür boyu sürer. Tedavinin amacı, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak, belirtileri kontrol altına almak ve kalp krizi, inme gibi ciddi olayları önlemektir. Bu amaçla üç temel tedavi yaklaşımını bir arada kullanırız.
Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Tedavinin Olmazsa Olmazı
Bu tedavinin temel direğidir. Hiçbir ilaç veya ameliyat, sağlıklı bir yaşam tarzının yerini tutamaz.
Kalp Dostu Beslenme: Akdeniz diyeti gibi beslenme modelleri temel alınmalıdır. Sofranızdan eksik etmemeniz gerekenler:
- Bol taze ve çeşitli renklerde sebzeler
- Meyveler
- Tam tahıllı ürünler (tam buğday ekmeği, bulgur, yulaf)
- Baklagiller (nohut, mercimek, fasulye)
- Balık (özellikle somon, sardalya gibi yağlı balıklar)
- Ceviz, fındık, badem gibi çiğ kuruyemişler
- Zeytinyağı
Uzak durmanız veya ciddi şekilde sınırlamanız gerekenler ise şunlardır:
- İşlenmiş et ürünleri (salam, sosis, sucuk)
- Şekerli ve gazlı içecekler
- Beyaz unla yapılmış hamur işleri, poğaçalar, kekler
- Kızartmalar ve trans yağ içeren paketli ürünler
- Aşırı tuz ve şeker
Düzenli Fiziksel Aktivite: Haftanın en az 5 günü, 30-45 dakika tempolu yürüyüş yapmak bile büyük fark yaratır. Yüzme ve bisiklet de harika seçeneklerdir.
Sigaranın Tamamen Bırakılması: Eğer sigara içiyorsanız, yapabileceğiniz en iyi şey derhal bırakmaktır.
İdeal Kilonun Korunması: Fazla kilolardan kurtulmak, tansiyon, kolesterol ve kan şekeri üzerinde mucizevi etkiler yaratır.
İlaç Tedavisi
Yaşam tarzı değişikliklerine ek olarak risk faktörlerini kontrol altına almak için genellikle ilaç tedavisine ihtiyaç duyarız.
- Statinler: Kötü kolesterol (LDL) seviyelerini düşüren ve plağı stabilize eden en önemli ilaç grubudur.
- Kan Sulandırıcılar (Antiplateletler): Aspirin, klopidogrel gibi ilaçlar, pıhtı oluşumunu engelleyerek kalp krizi ve inme riskini azaltır.
- Tansiyon İlaçları (Antihipertansifler): Kan basıncını hedef seviyelerde tutmak için kullanılır.
- Diyabet İlaçları: Kan şekeri kontrolü, damar sağlığı için hayati önem taşır.
Girişimsel ve Cerrahi Tedaviler
İlaç tedavisi ve yaşam tarzı değişikliklerine rağmen belirtiler devam ediyorsa veya damardaki darlık kritik seviyedeyse, kan akışını yeniden sağlamak için müdahaleler gerekebilir.
- Balon Anjiyoplasti ve Stentleme: Tıkalı damarın, ucunda küçük bir balon bulunan bir kateter yardımıyla açılması ve tekrar daralmaması için “stent” adı verilen küçük bir metal kafesin yerleştirilmesi işlemidir. Genellikle damar içinde çok kısa ve tek bir segment darlığında uygulanabilir.
- Bypass Ameliyatı: Özellikle çok sayıda damarda ciddi darlıklar varsa, vücudun başka bir yerinden (genellikle göğüs veya bacaktan) alınan bir damar parçası kullanılarak, tıkanıklığın ilerisine kan taşıyan yeni bir “köprü” yol oluşturulur.
- Endarterektomi: Özellikle şah damarı (karotis) gibi ulaşılabilir damarlarda, damarın cerrahi olarak açılarak içindeki plağın kazınıp temizlenmesi işlemidir.
Bu yöntemlerden hangisinin sizin için uygun olduğuna, hastalığınızın durumu ankiografide görülen darlıkların yeri ve sayısı gibi birçok faktör göz önünde bulundurularak karar verilir.
Damar Tıkanıklığı Nasıl Geçer ?Önlenebilir veya Geri Döndürülebilir mi?
Bu hastalarımızın en çok merak ettiği ve umut aradığı sorudur. Bu sorunun cevabı hem evet, hem de hayır. Sertleşmiş, kireçlenmiş bir plağı tamamen “silip yok etmek” şu anki teknolojiyle pek mümkün değildir. Ancak bu çaresiz olduğumuz anlamına gelmez. Modern tedavilerin ve yaşam tarzı değişikliklerinin asıl amacı, plağın büyümesini durdurmak, onu stabilize etmek (yani yırtılma riskini azaltmak) ve damar içindeki iltihabı söndürmektir.
Yapılan bilimsel çalışmalar göstermiştir ki özellikle yüksek doz statin tedavisi ve çok sıkı bir yaşam tarzı değişikliği ile plakların içindeki yağlı ve iltihaplı kısım azalabilmekte, yani plak bir miktar “küçülebilmektedir”. Bu damarı tıkayan pıhtı riskini ve dolayısıyla kalp krizi veya inme riskini önemli ölçüde azaltır. Yani evet, hastalığın ilerlemesini durdurmak ve tehlikeli sonuçlarını “geri döndürmek” kesinlikle mümkündür.
Damar tıkanıklığı ile mücadelede en güçlü silahınız, bilgi ve kararlılıktır. Risk faktörlerinizi bilmek, düzenli olarak doktor kontrolünden geçmek ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını bir yaşam biçimi haline getirmek, bu sinsi düşmana karşı vereceğiniz savaşta sizi galip getirecektir. Unutmayın damarlarınız ne kadar sağlıklıysa, siz de o kadar sağlıklısınız.
Damar Tıkanıklığına Ne İyi Gelir?
Damar tıkanıklığına iyi gelen yöntemler maddeler halinde şöyledir:
Sağlıklı Beslenme
- Omega-3 açısından zengin balıklar tüketmek (somon, sardalya, uskumru)
- Ceviz, badem, avokado gibi sağlıklı yağlar içeren gıdalar tüketmek
- Yulaf, tam tahıllar ve lifli sebzeler ile beslenmek
Antioksidan Tüketimini Artırmak
- Nar, yaban mersini, çilek, üzüm gibi antioksidan açısından zengin meyveler
- Yeşil çay tüketimi
- Brokoli, ıspanak gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler tüketmek
Sarımsak Kullanımı
- Düzenli sarımsak tüketimi damar genişlemesini sağlar ve kan akışını düzenler.
Egzersiz Yapmak
- Düzenli yürüyüş, yüzme ve bisiklet gibi kardiyo aktiviteleri yapmak
- Haftada en az 150 dakika orta tempolu egzersiz yapmak
Zararlı Alışkanlıkları Bırakmak
- Sigara kullanımını bırakmak
- Alkol tüketimini azaltmak veya bırakmak
Kilo Kontrolü Sağlamak
- Fazla kilolardan kurtulmak ve ideal kiloya ulaşmak
Stres Yönetimi
- Yoga, meditasyon, nefes egzersizleri yapmak
- Stresi azaltıcı aktivitelerle ilgilenmek (doğa yürüyüşleri, hobiler)
Yeterli Su Tüketimi
- Günlük en az 2 litre su içmek, kan dolaşımını desteklemek
Düzenli Sağlık Kontrolleri
- Kolesterol ve tansiyon değerlerini düzenli takip ettirmek
- Düzenli doktor kontrolüne gitmek
Bu yöntemler damar sağlığını koruyup, damar tıkanıklığını önlemede ve hafifletmede oldukça faydalıdır.
Damar Tıkanıklığı Ameliyatı’nı Yapan Doktorlar ve Hastaneler
Damar Tıkanıklığı Ameliyatı'nı kalp ve damar cerrahları ,KVC yoğun bakımı olan özel hastanelerde veya devlet hastanelerinde yapılır.
Damar Tıkanıklığı Ameliyatı Fiyatları 2025
Ortalama Damar Tıkanıklığı Ameliyatını online ortamda yazamıyoruz. Hastanın durumuna, ameliyatın yapılacağı hastane, İzmir İstanbul veya Ankara gibi ameliyatın yapılacağı şehirlere göre fiyatlar değişmektedir.
Damar Tıkanıklığı Ameliyatı Olanların Yorumları
Prof. Dr. Yavuz Beşoğul'un hasta yorumları için Google Haritalar ve Doktor Takvimi 'ni ziyaret edebilirsiniz.
En iyi Damar Tıkanıklığı Ameliyatı yapan doktorlara bile başvurursanız, kontrolleri ihmal ederseniz sorun yaşanabileceğini unutmamak gerekir.
Sıkça Sorulan Sorular
Damar tıkanıklığının tedavisi kişiye özel bir yol haritası ile planlanır. Tıkanıklığın yeri ve derecesine göre yaşam tarzı değişiklikleri (sağlıklı beslenme, egzersiz, sigarayı bırakmak), ilaçlar, balon/stent uygulamaları veya bypass ameliyatı gerekebilir. Amacımız, kan akışını güvenli ve sağlıklı şekilde yeniden sağlamaktır.
Vücudunuz sinyal verir; kalp damarlarında göğüs ağrısı veya nefes darlığı, bacak damarlarında yürürken baldırda kramp ve dinlenince geçen ağrı, şah damarında ise ani görme kaybı veya konuşma bozukluğu gibi bulgular görülebilir. Bu belirtiler varsa mutlaka doktora başvurmalısınız.
Kan tahlilleri doğrudan tıkalı damarı göstermez, ancak damar tıkanıklığı için riskinizi ortaya koyar. Kötü kolesterol (LDL), şeker ve iltihap belirteçleri yüksekse risk artar. Tıkanıklık şüphesi varsa ultrason, anjiyografi gibi görüntüleme yöntemlerine başvurulur.
EKG, damarın kendisini değil, o damarın beslediği kalp kasını gösterir. Kritik tıkanıklık varsa veya kalp krizi geçirmişseniz EKG’de bulgular görülebilir. Ancak normal bir EKG tıkalı damar olmadığını garanti etmez. Gerekirse eforlu EKG gibi ileri testler yapılır.
Stres tek başına damar tıkamaz ama bu süreci ciddi şekilde hızlandırır. Stres hormonları damar duvarında iltihabı artırır, kan basıncını yükseltir ve sağlıksız alışkanlıklara yönlendirebilir. Stres yönetimi, damar sağlığı için en az sağlıklı diyet ve egzersiz kadar önemlidir.
Kalple ilgili belirtilerde Kardiyoloji’ye, bacak/kol/şah damarı gibi bölgelerde ise Kalp ve Damar Cerrahisi’ne başvurmalısınız. Gerekli durumlarda iki bölüm bir arada çalışarak en uygun tedaviyi planlar.
Kolda kullanım sırasında ağrı, kramp, yorulma; dinlenince geçen ağrı, soğukluk, solukluk, nabzın zayıf alınması, parmaklarda uyuşma gibi şikayetler tıkanıklık belirtisi olabilir. Bu durumda bir uzmana başvurmanız gerekir.
Ne yazık ki tıkalı damarlar kendiliğinden açılmaz. Vücudun plakları tamamen eritme mekanizması yoktur. Ancak tedaviyle plaklar stabil hale getirilebilir, ilerleme durdurulabilir ve güvenli bir yaşam sağlanabilir.
Blog Yazıları
Açık Kalp Ameliyatı: Başarı Oranları ve Ölüm Riski
Günümüz tıbbında açık kalp ameliyatı özellikle tecrübeli merkezlerde ve planlı vakalarda oldukça yüksek başarı oranları [...]
Tem
Kalp ve Dolaşım Sistemi Hastalıkları ve Tırnak
Evet, kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları ile tırnak sağlığı arasında doğrudan ve önemli bir bağlantı [...]
Tem
İç Varis Belirtileri: Tanı ve Tedavi Yöntemleri
İç varis belirtileri, bacaklarda hissedilen derin ağrı, ağırlık hissi, kramp ve şişlik olarak kendini gösterir; [...]
Tem
Varis Ağrı Yapar mı? Varis Ağrısı Nasıl Geçer?
Evet, varis kesinlikle ağrı yapar. Bacaklarda gün boyu artan bir sızlama, ağırlık hissi ve özellikle [...]
Tem
Zayıflayınca Varis Geçer mi?
Hayır. Çünkü bir kez oluşmuş varis, yapısı kalıcı olarak bozulmuş ve genişlemiş bir toplardamardır; bu [...]
Tem
Limonla Evde Varis Tedavisi Mümkün Mü?
Hayır, bilimsel olarak mümkün değildir. Limonun içerisinde damar sağlığı için faydalı olabilecek bileşenler bulunsa da [...]
Tem
Venöz Yetmezlik İle Varis Arasındaki Fark Nedir?
Venöz yetmezlik ile varis arasındaki temel fark, birinin hastalığın kendisi, diğerinin ise bu hastalığın gözle [...]
Tem
Varise Hangi Doktor Bakar? Varis için Hangi Doktora Gidilir?
Bacaklarınızdaki varisler için başvurmanız gereken doğru tıbbi uzmanlık alanı Kalp ve Damar Cerrahisi’dir. Bu yaygın [...]
Tem