İçindekiler Tablosu
Kalp kapakçığı ameliyatı, yani kalp kapakçığı tamir ve değişim ameliyatları rutin eski açık kalp ameliyatı şeklinde iman tahtası kemiğinin 35-40 cm kesi yapılarak yapılması ve komplikasyonların fazla olmasıyla birlikte kemik kaynamasının gecikmesi nedeniyle son 30 yıl içinde minimal invazif teknikler geliştirilmiştir. Kalbin içine girilerek kalp kapakçığının çıkarılması ve yerine yeni kapak takılmasının da 50-60 yıldır uygulanması çok büyük tecrübe sağlamıştır ve yeni tip kalp kapakçıklarının geliştirilmesine imkan sağlamıştır. Günümüzde hem minimal invazif (koltukaltı minitorakotomi) tekniklerin başarılı uygulanması hem de gelişmiş bileaflet (çift yaprakçıklı) metal ve biyolojik kalp kapakçıkları bu ameliyatlarda başarı oranını çok yükseltmiştir. Yapılan ameliyatlar ömrü 30-40 yıl gibi yüksek oranlarda uzatmaktadır.
Tüm kalp kapakçığı tamir ve değişim ameliyatları minimal invazif (sağ koltukaltı) tekniklerle yapılabilir.
İlk olarak 1997 de başladığımız ve 1999, 2001, 2014 yıllarında uluslararası bilimsel çalışmalarını yayınladığımız bu tekniğin bir çok faydasını ortaya koyduk. Bu faydaların başında; hastanın günlük yaşamına erken dönmesidir. Özellikle bedenen çalışan hastaların tercih nedenidir. Hastaların erken taburcu olması, göğsünü korumak zorunda kalmaması, yan yatabilmesi, enfeksiyon riskinin çok düşük olması, taşıt kullanabilmesi diğer faydaları olarak sayılabilir.
Hastane sürecindeki faydaları ise; kanama , enfeksiyon gibi komplikasyonların az olması, yoğun bakım sürecinin 24 saati geçmemesi, hastane de kalış süresinin 4-5 gün olmasıdır. Hasta açısından tek dezavantajı erken dönem ağrısının rutin kalp ameliyatına göre biraz fazla olmasıdır. Nedeni de akciğer dış zarının ağrıya duyarlı olmasıdır. Fakat 8-10 saat sonra ağrısı kalmaz. Bu teknikle yapılan kalp ameliyatında göğüse sağ koltukaltı minitorakotomiyle girilir ve kalp akciğer pompasına bağlanarak kalp kapakçığına ulaşılır. Aşırı kireçli olmayan kalp kapakçıkları tamir edilebileceği gibi kapakçık çıkarılarak yerine metal veya biyolojik kapak dikilir.
Özellikle akciğer problemi olmayan hastalarda uygulanması komplikasyonları azaltması yanı sıra hayatın ilerleyen yıllarında ikinci ameliyat gereksinimi olması durumunda kalp ameliyatı riskini düşürmektedir. Kapakçık tamiri olan hastalarda 15-20 yıl sonra kapak değişimi gerektiğinde rahatlıkla açık kalp ameliyatı olabilir. Bu da ömrü uzatan diğer bir avantajıdır.
Kalp, sağ ve sol kulakçıklardan (atrium) oluşan üst bölüm, sağ ve sol karıncıklardan (ventrikül) oluşan alt bölüm olmak üzere 4 odadan oluşmaktadır. Kalbin sağ tarafı kirli kanla ilgilenirken sol tarafı ise temiz kanla ilgilenmektedir. Kalpte 4 adet kapak bulunmaktadır. Kalbin sol kulakçığı ile sol karıncığı arasındaki kapağa mitral kapak, sağ kulakçık ile sağ karıncık arasındaki kapağa triküspit kapak denir. Kanın sağ karıncıktan temizlenmek üzere akciğerlere geçiş yaptığı kapak pulmoner kapak iken temizlenmiş kanın sol karıncıktan vücuda yayıldığı kapak ise aort kapaktır. Kalpteki bu kapakların en önemli görevi kanın doğru yönde akmasını ve geri kaçmamasını sağlamaktır. En sık görülen kalp kapak hastalıkları arasında kalp kapak darlığı ve kalp kapak yetmezliği bulunmaktadır. Kalp kapakçığı ameliyatı süreci değerlendirilmelidir.
Yazı İçeriği
Kalp kapak hastalıklarının kesin tanısında uygulanması gereken tetkik kalbin ultrasonunun yani ekokardiyografisinin yapılmasıdır. Sonrasında kalp kapak ameliyatı olunması hakkında bir fikre sahip olunur.
Kalp kapak hastalıkları sinsice ilerleyen bir hastalıklardır. Hastalık belirli bir seviyeye gelinceye kadar belirti vermeyebilir. Kalp kapak hastalıklarında darlık ya da yetmezliğe bağlı olarak ortaya çıkan başlıca belirtiler şunlardır:
Kalp kapağında darlık, kapaklardaki açıklığın daralması sonucunda ortaya çıkan, normalden daha az kanın geçebildiği ve kalbin kanı göndermek için daha fazla çalışmasına neden olan durumlardır. Kapaklardaki yaprakçıklarda görülen birtakım yapısal bozukluklar kalp kapağında darlığa neden olabilmektedir. Kanın kapaklardan az geçmesi sonucunda vücudun ihtiyacı olan yeteri kadar kan gönderilemezken bununla birlikte geriye biriken kanın basınç oluşturması sonucunda göllenmeler oluşabilmektedir. Bu göllenmeler oluştuğu yere göre ödem şişlik gibi belirti verirler. Kalp kapak ameliyatı nedenlerindendir.
Kalp kapağında yetmezlik, kapakların tam kapanamaması ve kanı geriye kaçırmasının söz konusu olduğu durumlardır. Kanın geriye kaçması sonucu vücudun ihtiyacı olan yeteri kadar kan gönderilemezken bununla birlikte geriye biriken kanın basınç oluşturması sonucunda göllenmeler oluşabilmektedir. Her bir kapakçığın fonksiyonu ayrıdır. Fakat özellikle kaçak olduğunda, kapakçıklar tam kapanamadığında belirtiler birbirine yakındır. Bunların başında çarpıntı, nefes darlığı, efor dispnesi denilen yürüdükçe soluk alamama, daha fazla efor yapamama, aşırı yorgunluk, merdiven çıkamama, geceleri nefes darlığı, geceleri yataktan uyandırma, yastığın yükselmesiyle rahatlayan bir nefes darlığı, uyku dispnesi denilen hadise ortaya çıkabilir. Bütün bu belirtiler kalp kapakçıklarının yetmezliklerinde ortaya çıkabilir.
Kalp kapak hastalıkları kalp büyümesi ve kalp yetersizliği gibi birtakım kalp problemlerine neden olabildiklerinden dolayı mutlaka tedavi edilmelidirler. Kalp kapak hastalıklarının tedavisinde erken teşhis çok önemlidir. Bununla birlikte bu hastalıkların sinsice ilerlediği kimi zaman belirti vermediği unutulmamalıdır. Dolayısıyla yapılacak tetkiklerle erken dönemde hastalığın tespit edilmesi ve gerekli tedavinin uygulanması son derece önemlidir.
Kalp kapak hastalıklarının tedavisinde ileri tekniklerle kimi zaman kalp kapakçığı ameliyatı ile kapakçık tamir edilir kimi zaman da tamamen değiştirilir. Bu da minimal invaziv cerrahi tekniklerle, yandan, kol altından küçük kesiyle 4 santimlik bir kesiyle veya akciğerleri kötüyse önden yine 4-5 santimlik küçük bir kesiyle kalp kapakçığı tamir veya değiştirme işlemi yapılır. Önemli olan zamanında müdahaledir, zamanında tespittir ve kalbi ileri derecede zarar görmemesidir.
Kalp kapak tamiri, hastanın kalp kapağındaki problemin giderilmesinde eğer kapağın durumu uygunsa öncelikle kalp kapakçığı ameliyatı ile tamirin tercih edilmesi gerekir. Çünkü hastanın kendi kapağıyla yaşamına devam etmesi yapay kalp kapağı ile değiştirilmesinden daha iyidir. Kalp kapağındaki bozuklukların ileri derece olmadığı durumlarda kalp kapağı onarılarak tedavi edilmesi sağlanır.
Kalp kapakçığı hastalığında kapakçığın tamir edilebilmesi için bazı semptomlar gerekir. Bunların başında kalp kapakçık yapraklarının düzenli olması, kalp kapakçığı kaçağıyla birlikte darlığının olmaması, kapakçık üzerinde herhangi bir pıhtı veya pürüz olmaması, kapakçık yapraklarının birbirine rahatlıkla yaklaşabiliyor olması veya darlığının açılabildiğinde geriye kaçak yapmıyor olması gelmektedir. Bütün bu faktörler değerlendirilir. Özellikle ameliyat anında kapakçığın tamir edilmesi ilk tercih edilen metottur.
Kalp kapak değişimi, hastanın kalp kapaklarındaki darlık ve yetmezlik problemlerinde tamir ile giderilemeyen durumlarda uygulanan, kalp kapağının biyolojik ya da mekanik yapay kapakçıklarla değiştirilmesidir. Kalp kapaklarında ileri derecede geriye kaçırma veya ileri derecede darlık, bazen ikisinin birlikte olması, kapağın ileri derecede kireçlenmesi, kapak önünde pıhtı olması, kalbin içinde pıhtı olması, kalp ritminde bozukluk olması gibi durumlarda kalp kapak ameliyatı ile kapağı değiştirmek gerekebilir. Mitral kapak yetmezliği, ileri derecede mitral kapak darlığıyla birlikte yetmezliği, atriyal fibrilasyon olması, kalp kapakçığında ani rüptür bu durumlara örnek olarak verilebilir.
Kalp kapak ameliyatı sonrası dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri, hastaların hekim tarafından tavsiye edildiği şekilde kan sulandırıcı ilaçların düzenli olarak kullanmalarıdır. Biyolojik kapak değişiminde kan sulandırıcı ilaç kullanımı 3 ay iken mekanik kapak değişiminde hastaların ömür boyu kan sulandırıcı ilacı kullanmaları gerekir. Bunun yanında hastanın enfeksiyonlardan korunması son derece önemlidir. Başka bir hastalıktan dolayı olabilecek cerrahi müdahaleler gibi durumlarda hastanın kalp doktoruyla iletişime geçmesi ve enfeksiyona karşı önleyici tedbirler alınması önemlidir. Bununla birlikte hasta, kalp ve kalp kapağının takip edildiği hekim kontrolleri düzenli olarak yapılmalıdır.
Kalp kapakçığı ameliyatı kalp kapağının tamir ve değişimi ile olur. Son 60 yıldır kalp kapak ameliyatlarındaki tecrübe sayesinde suni kapaklar çok geliştirilmiştir ayrıca ameliyat tekniklerinin gelişmesine katkı sağlamıştır. Günümüzde en çok tercih edilen metalik kalp kapakları çift yaprakçıklı karbometal yapıdadır ve her ne kadar antikoagulan gerektirse de uzun ömürlüdür. Bunun yanısıra özellikle yaşlı veya hamilelik düşünen hastalar gibi antikoagulan kullanması mümkün olamayanlar içinde sığır veya domuz perikardından yapılmış biyolojik kapaklarda geliştirilmiştir. Genellikle mitral ve/veya aort kalp kapakçıkları bazen de triküspid kapak tamir veya değişimi yapılmaktadır. Bu ameliyatlar uzun yıllardır sternotomi ile yapılmaktaydı. Sternotominin komplikasyonları nedeniyle 1990 ‘lı yıllarda dünyada anterolateral torakotomi ile kalp ameliyatları yapılmaya başlanmış ve giderek giriş kesileri küçültülmüştür.
1997 yılında ilk olarak ülkemizde subaxiller kesi şekline dönüştürerek ameliyatlarımızı yapmaya başladık ve seriler halinde ulusal ve uluslararası literatüre katkı sağladık. Aslında ameliyat tekniğinde fark olmasa da giriş tekniği kanamadan enfeksiyona ve erken günlük yaşama dönüşe kadar avantajlı olduğu ispatlanmıştır. Özellikle diyabet hastaları, göğüs kafesi bozukluğu, böbrek yetmezliği , obezite gibi sorunları olan hastalarda komplikasyonları azaltmaktadır. Ayrıca kesinin küçüklüğü ve yan tarafta olması kozmetik açıdan da önem taşır.
Diğer yandan ameliyatın giriş yeri özellikle mitral, triküspid ve aort kapağın exposuru açısından mükemmel görüntü ve ulaşım sağlamaktadır. Bu da komplikasyonları azaltan diğer bir faktördür. Sadece kot aralığı aort ve mitral kapak yönünden farklı olduğu için aort ve mitral kapak yani çift kapak ameliyatı yapılması süreyi uzatabileceği gibi göğüs yapısını bozar ve kotların kırılmasına neden olur, bu da postoperatif solunum problemleri yaratır.
Kısaca; aort ve mitral kapak yani çift kapak ameliyatı bu teknikle yapılmamalıdır. Böyle durumlarda önden kesi yani ministernotomi daha kullanışlıdır ve giriş yeri komplikasyonu olmaz.
Hasta çift lümenli entübasyon ve genel anestezi altında göğsün sol tarafı üzerine yatırılır; yani göğüs sağ taraf üstte kalacak şekilde anterolateral torakotomi pozisyonu verilir. Subaxiller çizgi ile sağ meme çizgisi kesişim yerinin üzerine vertikal 6 cm ‘lik kesi yapılır, pectoralis majör ve pectoralis minör adaleleri kesilmeden disseke edilir ve ekartör yerleştirilir, aort kapak için 3. İnterkostal aralıktan, mitral kapak için 4. İnterkostal aralıktan toraksa girilir ve sağ akciğer ventilasyonu kapatılır veya tolere edilmezse tidal volüm düşülür. Perikard açılır ve yaprakları göğüs duvarına asılır. Aort, sağ ve sol atriyum net olarak görülür. Aorta pedikül ile dönüldükten sonra askıya alınıp aorta ve sağ aurikula, sağ atriyum kolaylıkla kanüle edilir.
Hasta kalp akciğer pompasına bağlanarak extra-corporeal dolaşıma geçilerek ventilasyon stoplanır ve aortaya x-klemp konulur. Soğuk kan kardiyoplejisi ve topikal soğuk serum fizyolojik uygulanarak kardiyak arrest sağlanır. Aort kapak için aort kökünden kesi uygulanır ve aort kapak net olarak gözlemlenir. Tamir veya değişim yapıldıktan sonra aotatomi kapatılır. Eğer yapılmış olan girişim 4. İnterkostal aralıktan yapılmışsa yani mitral kapak ameliyatı için sol atriyum açılır ve mitral kapağın görüntüsü nettir. Tamir veya değişim yapıldıktan sonra sol atriyum kapatılır. Hasta ısıtılır, kalp gerekirse defibrile edilir, çalıştıktan sonra pompa flowu tedricen düşülerek stoplanır. Kalp kolaylıkla dekanüle edilir. Kanama kontrolü sonrası toraksa tek bir chest dren konularak, (ağrının olmaması için dren yerleşim yeri önemlidir) kotlar yaklaştırılıp, kaslar ve cilt altı, cilt usule uygun kapatılır. Postoperatif takip aynıdır.
Bu girişim tekniği her hastada uygulanabileceği gibi sadece bazı durumlarda tercih edilmemelidir. Bunlar :
Yanı sıra ikinci ve üçüncü kez yapılacak mitral kapak ameliyatlarında ve/veya triküspit kapak ameliyatlarında ise ideal bir yöntemdir.