Kalp krizi belirtileri, genellikle göğüs ortasında baskı, sıkışma veya yanma hissi ile başlar. Ağrı, omuz, kol, boyun, çene veya sırta yayılabilir. Şikayetler birkaç dakikadan uzun sürer ve dinlenmekle geçmez.
Eşlik eden diğer belirtiler arasında soğuk terleme, nefes darlığı, baş dönmesi, bulantı-kusma ve ani halsizlik bulunur. Bazı kişilerde özellikle kadınlar, diyabetliler ve yaşlılarda belirtiler daha hafif veya atipik olabilir.
Kalp krizi sırasında göğüs ağrısı eforla artabilir veya istirahat halinde başlayabilir. Ağrının şiddeti her zaman kriz derecesiyle orantılı olmayabilir; hafif ağrı da ciddi tıkanıklığın habercisi olabilir.
Bu belirtiler ortaya çıktığında vakit kaybetmeden acil yardım çağrılmalı ve tıbbi müdahale sağlanmalıdır. Erken tedavi, kalp kası hasarını ve ölüm riskini önemli ölçüde azaltır.
|
Tanım |
Kalp kasının, koroner damarların ani tıkanması sonucu yeterli oksijen alamaması ve dokunun zarar görmesi durumu |
|
Nedenler |
Koroner arter tıkanıklığı (ateroskleroz ve pıhtı), nadiren damar spazmı, koroner emboli, damar yırtılması |
|
Risk Faktörleri |
İleri yaş, erkek cinsiyet, ailede kalp krizi öyküsü, sigara kullanımı, hipertansiyon, diyabet, yüksek kolesterol, obezite, hareketsiz yaşam tarzı, stres |
|
Belirtiler |
Göğüs ağrısı (sıkışma, baskı tarzında, 20 dakikadan uzun), sol kola, çeneye, sırta yayılabilen ağrı, terleme, mide bulantısı, kusma, nefes darlığı, baş dönmesi, bayılma, ani ölüm |
|
Tanı Yöntemleri |
EKG, kalp enzimleri (troponin, CK-MB), ekokardiyografi, koroner anjiyografi |
|
Tedavi Yöntemleri |
Oksijen, aspirin, antiplatelet ilaçlar, heparin, trombolitik tedavi, balon anjiyoplasti, stent, koroner bypass cerrahisi, yaşam tarzı değişiklikleri |
|
Komplikasyonlar |
Kalp yetmezliği, aritmi, kardiyojenik şok, kalp duvarı yırtılması, anevrizma, ölüm |
|
Önleme Yöntemleri |
Sigara bırakma, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, stres yönetimi, tansiyon ve kolesterol kontrolü, diyabet yönetimi, ilaçların düzenli kullanımı |
Kalp Krizi Nedir?
Kalp krizi, kalp kasına kan taşıyan koroner damarlardan birinin ani tıkanması sonucu kalp dokusunun oksijensiz kalmasıyla oluşur. Genellikle göğüs ortasında baskı, sıkışma veya ağrı hissiyle başlar ve bu ağrı kola, boyuna veya çeneye yayılabilir. Nefes darlığı, terleme, mide bulantısı gibi belirtiler de görülebilir. Erken müdahale hayati önem taşır; bu nedenle şüphe durumunda acil sağlık hizmeti alınmalıdır.
Kalp krizi neden ve nasıl gelişir?
Kalp krizinin ardındaki süreci anlamak, ondan korunmanın da ilk adımıdır. Her şey, atardamarların iç duvarlarını bir tesisat borusunun içini kaplayan pas ve kireç gibi düşünebileceğimiz “aterosklerotik plak” adı verilen yağ birikintileriyle başlar. Bu plaklar, yıllar boyunca kolesterol, yağ ve diğer hücresel atıkların birikmesiyle yavaş yavaş büyür ve damarları sessizce daraltır. Bu sürece damar sertliği veya tıp dilinde ateroskleroz diyoruz.
Uzun yıllar boyunca bu plaklar hiçbir belirti vermeden damar duvarında durabilir. Ancak bir gün, bu plaklardan birinin yüzeyi, çeşitli nedenlerle (yüksek tansiyon, stres vb.) hassaslaşarak çatlar veya yırtılır. Vücudumuz bu çatlamayı bir yara olarak algılar ve hemen “tamir” moduna geçer. Kanın pıhtılaşmasından sorumlu hücreler olan trombositler, bu çatlak bölgeye üşüşerek bir kan pıhtısı (trombüs) oluşturur. İşte felaketi başlatan da bu “iyi niyetli” tamir mekanizmasıdır. Oluşan pıhtı o kadar büyüyebilir ki zaten daralmış olan damarı bir anda tamamen tıkar.
Bu tıkanıklık olduğunda, o damarın beslediği kalp kası bölgesi anında oksijensiz kalır. Bu oksijen açlığı, dakikalar içinde geri döndürülemez bir hasara yol açmaya başlar. Oksijensiz kalan kalp kası hücreleri ölmeye başlar ve bu ölen dokunun yerini, kasılma yeteneği olmayan bir yara dokusu alır. Hasarın büyüklüğü, tıkanıklığın ne kadar sürdüğüne ve ne kadar geniş bir kalp alanını etkilediğine bağlıdır. Bu hasar, kalbin pompalama gücünü kalıcı olarak azaltabilir ve kalp yetmezliği, ritim bozuklukları gibi ciddi sorunlara zemin hazırlayabilir.
Kalp krizine giden yol, genellikle yıllar öncesinden döşenmeye başlar. Bu yola döşenen taşlar ise risk faktörlerimizdir. Bazılarını değiştiremeyiz ama birçoğu bizim kontrolümüz altındadır.
Kalp krizine yol açan değiştirilebilir risk faktörleri nelerdir?
Bunlar yaşam tarzımızda yapacağımız değişikliklerle ve tıbbi tedaviyle kontrol altına alabileceğimiz, kalp krizi riskini doğrudan etkileyen faktörlerdir. Bu faktörler bir araya geldiğinde, riskin basitçe toplanmadığını, adeta katlanarak arttığını unutmamak gerekir.
Kontrol edebileceğiniz başlıca risk faktörleri şunlardır:
- Sigara ve tütün ürünleri kullanımı
- Yüksek tansiyon (Hipertansiyon)
- Yüksek kan kolesterolü (Özellikle LDL – kötü kolesterol)
- Diyabet (Şeker hastalığı)
- Fazla kilo ve obezite (Özellikle bel çevresi yağlanması)
- Fiziksel hareketsizlik
- Sağlıksız ve dengesiz beslenme
- Yoğun ve yönetilemeyen kronik stres
- Aşırı alkol tüketimi
Bu faktörlerin her biri, damar duvarına zarar vererek veya kalbin iş yükünü artırarak ateroskleroz sürecini hızlandırır. Örneğin sigara, damarların iç yüzeyini döşeyen hassas tabakayı (endotel) zehirleyerek plak oluşumuna zemin hazırlar ve kanın pıhtılaşma eğilimini artırır. Diyabet ise kanı daha “yapışkan” hale getirir ve damar duvarlarının esnekliğini azaltır. Bu nedenle bu faktörlerden birine müdahale etmek, genellikle diğerlerini de olumlu etkileyen bir domino etkisi yaratır.
Kalp krizine zemin hazırlayan değiştirilemeyen risk faktörleri var mıdır?
Evet, maalesef bazı risk faktörleri bizim kontrolümüz dışındadır. Bunları değiştiremesek de bilmemiz, diğer kontrol edilebilir faktörler konusunda daha da titiz olmamız için bir uyarı niteliği taşır.
Değiştiremeyeceğimiz temel risk faktörlerini şöyle sıralayabiliriz:
- İleri yaş: Erkeklerde 45, kadınlarda ise 55 yaşından sonra risk artar.
- Cinsiyet: Erkekler, kadınların menopoz dönemine kadar daha yüksek risk altındadır. Menopoz sonrası bu fark azalır.
- Aile öyküsü: Ailenizde (anne, baba, kardeş) erken yaşta kalp hastalığı veya kalp krizi geçirmiş birinin olması, sizin de genetik olarak yatkın olabileceğinizi gösterir. Bu özellikle 55 yaş altı erkek ve 65 yaş altı kadın akrabalar için önemlidir.
Kalp krizinin daha az bilinen sebepleri neler olabilir?
Kalp krizlerinin büyük çoğunluğu damar sertliğine bağlı olsa da özellikle gençlerde veya altta yatan koroner arter hastalığı belirgin olmayan kişilerde farklı nedenler de rol oynayabilir.
Daha nadir görülen kalp krizi nedenleri arasında şunlar bulunur:
- Koroner arter spazmı
- Spontan koroner arter diseksiyonu (SKAD)
- Kan pıhtısı atması (Emboli)
- Bazı enfeksiyon hastalıkları
- Doğuştan gelen kalp damarı anomalileri
Özellikle SKAD, damar duvarının iç katmanının kendiliğinden yırtılmasıyla oluşur ve genç yaşta kalp krizi belirtileri gösteren, özellikle de doğum yapmış kadınlarda daha sık akla getirilmesi gereken bir durumdur.
Kalp krizinde zaman, kelimenin tam anlamıyla hayattır. Vücudun verdiği uyarı sinyallerini tanımak ve ciddiye almak, kalıcı hasarı önlemenin ve hayatı kurtarmanın anahtarıdır. Belirtiler her zaman filmlerdeki gibi dramatik olmayabilir.
Kalp Krizi Belirtileri Ne Zaman Başlar?
Kalp krizi belirtileri genellikle krizden dakikalar veya saatler önce başlar; bazı kişilerde ise günler öncesinden uyarıcı şikayetler görülebilir. Göğüs ağrısı, nefes darlığı, halsizlik, mide bulantısı ve soğuk terleme gibi semptomlar kriz öncesinde kendini gösterebilir. Bu belirtiler ani ve şiddetli olabileceği gibi, hafif ve geçici şekilde de seyredebilir. Risk altındaki bireylerde bu işaretler ciddiye alınmalı ve zaman kaybetmeden tıbbi yardım alınmalıdır.
Kalp Krizi Belirtileri Nelerdir?
Kalp krizi dendiğinde akla ilk gelen belirti göğüs ağrısı olsa da bu her zaman tek veya en belirgin işaret olmayabilir. Bu belirtilerin bir veya birkaçını aynı anda yaşayabilirsiniz.
En yaygın kalp krizi belirtileri şunlardır:
- Göğüste baskı, sıkışma, ağırlık veya yanma hissi
- Sol kola, omuzlara, boyuna, çeneye veya sırta yayılan ağrı
- Ani başlayan ve dinlenmekle geçmeyen nefes darlığı
- Açıklanamayan soğuk terleme
- Mide bulantısı veya kusma
- Baş dönmesi veya sersemlik hissi
- Ani ve aşırı yorgunluk, halsizlik
Göğüsteki rahatsızlık hissi, genellikle bir ağrıdan çok, “göğsümün üzerine birisi oturmuş gibi” veya “göğsümü bir kemerle sıkıyorlarmış gibi” tarif edilen bir baskı hissidir. Bu his birkaç dakikadan uzun sürebilir, geçip tekrar başlayabilir.
Kadınlarda kalp krizi belirtileri erkeklerden farklı mıdır?
Evet, bu çok önemli bir noktadır. Göğüs ağrısı kadınlarda da en sık görülen belirti olsa da bayanlarda kalp krizi belirtileri erkeklere kıyasla daha çeşitli ve bazen daha “atipik” olarak adlandırılan şekillerde ortaya çıkabilir. Bu durum maalesef kadınların şikayetlerini önemsememesine veya yanlış yorumlanmasına neden olabilmektedir.
Kadınlarda kalp krizi belirtisi olarak özellikle dikkat edilmesi gerekenler şunlardır:
- Sırt, omuz veya çene ağrısı (göğüs ağrısı olmadan)
- Olağandışı ve aşırı yorgunluk (bazen krizden günler önce başlayabilir)
- Hazımsızlık veya mide ekşimesine benzer üst karın ağrısı
- Nefes darlığı
- Ani başlayan endişe veya panik hissi
Bu belirti farklılıkları nedeniyle, kadınların yaşadığı kalp krizi belirtileri bazen grip, mide rahatsızlığı veya anksiyete ile karıştırılabilir. Bu nedenle özellikle risk faktörleri taşıyan kadınların vücutlarındaki olağandışı değişikliklere karşı çok daha uyanık olmaları gerekir.
Yalancı Kalp Krizi Belirtileri Nelerdir?
Yalancı kalp krizi, genellikle anksiyete, panik atak veya kas-iskelet sistemi kaynaklı durumlarla karıştırılan, kalp krizi benzeri belirtilerle ortaya çıkar. Aşağıdaki semptomlarla kendini gösterebilir:
- Göğüs ağrısı (genellikle kısa süreli, batıcı veya keskin)
- Hızlı veya düzensiz kalp atışı (çarpıntı)
- Nefes darlığı hissi
- Terleme
- Baş dönmesi veya bayılacak gibi olma
- Ellerde, yüzde uyuşma veya karıncalanma
- Yoğun kaygı, ölüm korkusu
Bu belirtiler gerçek kalp krizine benzerlik gösterebilir; bu nedenle ayırt edilmesi zordur. İlk kez yaşanıyorsa mutlaka acil tıbbi değerlendirme yapılmalıdır.
Sol el parmak uyuşması kalp krizi belirtisi midir?
Sol el parmaklarında uyuşma her zaman kalp krizi belirtisi olmayabilir; genellikle sinir sıkışması, dolaşım bozukluğu veya kas-iskelet sistemi sorunlarından kaynaklanır. Ancak uyuşma göğüs ağrısı, nefes darlığı, çene veya omuz ağrısı ile birlikte görülüyorsa kalp krizi açısından acil değerlendirilmesi gerekir. Tek başına uyuşma genellikle kalple ilişkili değildir fakat özellikle risk faktörleri olan kişilerde ihmal edilmemelidir.
Sessiz kalp krizi nedir ve kimler daha dikkatli olmalıdır?
Sessiz kalp krizi, adından da anlaşılacağı gibi, ya hiç belirti vermeyen ya da belirtileri o kadar hafif olan ki kişinin fark etmediği gerçek bir kalp krizidir. Kişi, hafif bir hazımsızlık, kas ağrısı veya yorgunluk gibi şikayetler yaşayabilir ve bunu başka bir şeye bağlayabilir. Ancak bu sırada kalp kası hasar görmektedir.
Sessiz kalp krizi genellikle aylar veya yıllar sonra, başka bir nedenle çekilen bir EKG (Elektrokardiyogram) veya ekokardiyografi sırasında, kalpte kalan izlerden tesadüfen teşhis edilir.
Sessiz kalp krizi riski daha yüksek olan gruplar vardır:
- Diyabet (şeker) hastaları
- İleri yaştaki bireyler
- Kadınlar
Özellikle diyabet hastalarında, yüksek kan şekerinin sinir uçlarına verdiği hasar (nöropati) nedeniyle ağrı hissi körelmiş olabilir. Bu nedenle bu hastalar şiddetli göğüs ağrısı hissetmeden kalp krizi geçirebilirler. Bu gruplardaki kişilerde, ani başlayan ve açıklanamayan nefes darlığı, halsizlik veya zihin karışıklığı gibi belirtiler bir kalp krizinin habercisi olabilir ve mutlaka ciddiye alınmalıdır. Bazen hastalar bu durumu yalancı kalp krizi gibi algılayabilirler, ancak tehlike gerçektir.
Kalp krizi şüphesi varsa, bir saniyenin bile önemi vardır. “Biraz bekleyeyim, geçer belki” düşüncesi, kaybedilecek en değerli şey olan kalp kası dokusunun kaybına yol açar.
Kalp krizi şüphesi anında ilk yapılması gereken nedir?
Şüphelendiğiniz anda yapmanız gereken tek bir doğru hareket vardır: Derhal 112 Acil Servis’i aramak.
Kesinlikle kendi aracınızla hastaneye gitmeye çalışmayın. Ambulans hem daha hızlıdır hem de içindeki sağlık ekibi yolda hayat kurtarıcı ilk müdahalelere (oksijen vermek, damar yolu açmak, ritmi takip etmek gibi) başlama imkanına sahiptir. Ayrıca sizi doğrudan kalp krizine müdahale edebilecek donanıma sahip en yakın merkeze yönlendirirler.
112’yi aradıktan sonra, operatörün yönlendirmesiyle, eğer başka bir engel yoksa, kanı sulandırmak için bir adet aspirin çiğnenebilir. Ancak aspirin aramak için 112’yi aramayı asla geciktirmeyin.
Hastanede kalp krizi tanısı nasıl doğrulanır?
Acil servise ulaştığınızda, zaman kaybetmeden bir dizi test ve değerlendirme yapılır. Bu süreç teşhisi kesinleştirmek ve tedavinin yönünü belirlemek için kritik öneme sahiptir.
Tanı sürecinde kullanılan temel yöntemler şunlardır:
- Elektrokardiyogram (EKG): Kalbin elektriksel aktivitesini kaydeden bu test, saniyeler içinde sonuç verir. EKG’deki belirli değişiklikler (örneğin ST yükselmesi), büyük bir damarın tam tıkandığını ve acil müdahale gerektiğini gösterir. Bazen, özellikle krizin erken evrelerinde veya kısmi tıkanıklıklarda EKG normal olabilir. Bu nedenle normal bir EKG, kalp krizini ekarte ettirmez.
- Kan Testleri (Kardiyak Enzimler): Kalp kası hasar gördüğünde, kana “Troponin” adı verilen bir protein sızar. Bu proteinin kandaki seviyesini ölçmek, kalp krizi teşhisini kesinleştirmede “altın standart” yöntemdir. Troponin seviyesinin yükselmesi zaman aldığı için, genellikle hastaneye girişte ve birkaç saat sonra test tekrarlanır.
- Ekokardiyografi (EKO): Bu bir kalp ultrasonudur. Kalp krizi nedeniyle kalp duvarının bir bölümünde kasılma bozukluğu olup olmadığını, kalbin pompalama gücünü (ejeksiyon fraksiyonu) ve kapakçıkların durumunu gösterir.
- Koroner Anjiyografi: Hem tanı hem de tedavi için kullanılan en kesin yöntemdir. Kasıktan veya el bileğinden ince bir tüp (kateter) ile girilerek kalp damarlarına ulaşılır. Damarların içini görüntüleyen bir boya maddesi verilerek filmleri çekilir. Bu sayede hangi damarın, nerede ve ne kadar tıkalı olduğu net bir şekilde görülür.
Kalp krizinde tedavinin temel amacı tektir: Tıkalı damarı en hızlı şekilde açarak kan akışını yeniden sağlamak. Bu amaçla, ilaç tedavileri ve girişimsel/cerrahi yöntemler kullanılır.
Kalp krizinde hangi ilaç tedavilerinden yararlanılır?
Kalp krizi tedavisinde ilaçlar, hem anlık sorunu çözmek hem de uzun vadede kalbi korumak için kullanılır.
Tedavinin temel taşını oluşturan ilaç grupları şunlardır:
- Pıhtılaşmayı önleyen ilaçlar (Antiplateletler: Aspirin, Klopidogrel vb.)
- Kan sulandırıcılar (Antikoagülanlar: Heparin vb.)
- Pıhtı eritici ilaçlar (Trombolitikler – anjiyografinin yapılamadığı durumlarda)
- Kalbin iş yükünü azaltan ilaçlar (Beta-blokerler)
- Kolesterol düşürücü ve plak stabilize edici ilaçlar (Statinler)
- Tansiyon düzenleyici ve kalbi koruyucu ilaçlar (ACE inhibitörleri)
- Göğüs ağrısını gideren damar genişleticiler (Nitrogliserin)
Kalp krizinde anjiyo (PKG) ve stentleme nedir?
Perkütan Koroner Girişim (PKG), halk arasında bilinen adıyla anjiyo, balon ve stent işlemi, tıkalı kalp damarını ameliyatsız bir şekilde açmak için kullanılan bir yöntemdir. Özellikle büyük kalp krizlerinde (STEMI), tıkalı damarı açmak için ilk tercih edilen ve hayat kurtaran “altın standart” tedavi budur.
Bu işlemde, koroner anjiyografi sırasında tıkalı damar tespit edildiğinde, aynı kateterin içinden ilerletilen ucunda minik bir balon bulunan bir tel ile tıkanıklık geçilir. Balon, tıkanıklığın olduğu yerde şişirilerek plağı damar duvarına doğru ezer ve damarı açar. Ardından, damarın tekrar kapanmasını önlemek için, genellikle “stent” adı verilen, tel örgüden yapılmış bir tüp aynı bölgeye yerleştirilir. Modern stentlerin çoğu, yeniden daralmayı önlemek için yavaşça ilaç salan özel bir kaplamaya sahiptir.
Kalp krizinde baypas (KABG) ameliyatı ne zaman ve neden gereklidir?
Koroner Arter Baypas Greftleme (KABG), yani baypas ameliyatı bir açık kalp ameliyatıdır. Bu ameliyatın mantığı, tıkalı damarı açmaya çalışmak yerine, o damarı “baypas” edecek, yani etrafından dolaşacak yeni bir damar yolu oluşturmaktır. Bu yeni yol (greft) için genellikle hastanın kendi göğüs içi atardamarı, kol atardamarı veya bacaktan alınan toplardamar kullanılır.
Anjiyo ve stent işlemi, tıkalı bir su borusunu açan bir tesisatçı müdahalesine benzetilebilir: Hızlı, etkili ve soruna yönelik. Baypas ameliyatı ise, o bölgedeki tüm trafik akışını yeniden düzenleyen bir şehir planlamacısı veya mimar yaklaşımıdır. Tıkalı olan eski yolu tamir etmek yerine, yanına trafiği daha uzun yıllar sorunsuz taşıyacak yeni bir otoyol inşa etmektir.
Baypas ameliyatı genellikle aşağıdaki durumlarda daha kalıcı ve üstün bir çözüm sunar:
- Kalbin birçok damarında yaygın ve ciddi tıkanıklıklar varsa.
- Kalbin ana damarı (sol ana koroner arter) kritik derecede darsa.
- Diyabet hastalarında çoklu damar hastalığı mevcutsa.
- Stent takılmasının teknik olarak mümkün olmadığı veya daha önce takılan stentlerin tekrar tıkandığı durumlarda.
- Kalp krizi sonrası kalpte kapak hastalığı veya anevrizma gibi ek bir cerrahi sorun geliştiyse.
Baypas ameliyatı özellikle bu karmaşık hasta gruplarında, gelecekteki kalp krizlerini önlemede ve uzun dönem sağkalım oranlarını artırmada stente göre daha avantajlı olabilir. Hangi tedavinin sizin için en doğrusu olduğuna, anjiyografi sonuçlarınıza göre, kardiyoloji ve kalp cerrahisi uzmanlarından oluşan “Kalp Takımı” birlikte karar verir.
Kalp krizi geçirmek, bir son değil kalp sağlığınıza öncelik vereceğiniz yeni bir hayatın başlangıcıdır. Bu süreç sadece fiziksel değil aynı zamanda ruhsal bir iyileşmeyi de içerir.
Kalp krizi sonrası kardiyak rehabilitasyon neden bu kadar önemlidir?
Kardiyak rehabilitasyon, kalp krizi sonrası iyileşmenin en önemli ve maalesef en çok ihmal edilen parçasıdır. Bu sadece “biraz yürü” tavsiyesinden çok daha fazlasıdır. Tıbbi gözetim altında yürütülen bu programın, gelecekteki kalp krizi riskini ve ölüm oranını %35’e varan oranlarda azalttığı kanıtlanmıştır.
Bir kardiyak rehabilitasyon programı üç temel ayaktan oluşur.
- Kişiye özel egzersiz planlaması: Doktor ve fizyoterapist gözetiminde, nabız ve tansiyonunuz takip edilerek kalbinizi güvenli bir şekilde güçlendirecek egzersizler.
- Hasta eğitimi: Kalp dostu beslenme, ilaçların önemi, risk faktörleriyle mücadele gibi konularda detaylı bilgilendirme.
- Psikolojik destek: Kalp krizi sonrası sıkça görülen korku, kaygı ve depresyonla başa çıkmak için danışmanlık hizmetleri.
Kalp krizi sonrası beslenmemde nelere dikkat etmeliyim?
Beslenme, kalp sağlığının temelidir. Amaç kan basıncını, kolesterolü ve kiloyu kontrol altında tutmaktır. Sofranızı bir ilaç gibi düşünün.
Kalbinizi korumak için sofranızda daha fazla yer vermeniz gerekenler:
- Taze sebzeler (ıspanak, brokoli, domates vb.)
- Meyveler (özellikle lifli ve renkli olanlar)
- Tam tahıllar (yulaf, esmer pirinç, tam buğday ekmeği)
- Yağlı balıklar (somon, sardalya gibi Omega-3 kaynakları)
- Baklagiller (mercimek, nohut, fasulye)
- Kuruyemişler (ceviz, badem gibi – tuzsuz olanlar)
- Zeytinyağı
Uzak durmanız veya ciddi şekilde sınırlamanız gerekenler ise şunlardır:
- İşlenmiş et ürünleri (salam, sosis, sucuk)
- Kızartmalar ve trans yağ içeren gıdalar
- Şekerli içecekler ve tatlılar
- Beyaz ekmek, pirinç gibi rafine karbonhidratlar
- Aşırı tuz içeren paketli gıdalar ve turşular
- Tam yağlı süt ürünleri ve kırmızı etin yağlı kısımları
Kalp krizi sonrası normal hayatıma ne zaman dönebilirim?
Bu geçirdiğiniz krizin büyüklüğüne, yapılan tedaviye ve genel sağlık durumunuza bağlı olarak değişir. Ancak temel hedef, sizi en kısa sürede güvenli bir şekilde normal yaşantınıza döndürmektir:
- Masa başı bir işte çalışıyorsanız birkaç hafta içinde, fiziksel güç gerektiren bir işte çalışıyorsanız bu süre 1-3 ay arasında değişebilir.
- Genellikle birkaç hafta sonra, doktorunuzun onayıyla araç kullanmaya başlayabilirsiniz.
- Bu hastaların sormaya çekindiği ama çok merak ettiği bir konudur. Genel kural, iki kat merdiveni zorlanmadan çıkabiliyorsanız, cinsel aktiviteye dönmenizin güvenli olduğudur. Bu genellikle krizden birkaç hafta sonrasına denk gelir.
- Kardiyak rehabilitasyon programı, egzersize ne zaman ve nasıl başlayacağınız konusunda size en doğru yolu gösterecektir.
Unutmayın bir kez kalp krizi geçirmiş olmak, damar hastalığınızın olduğunun bir kanıtıdır. Yapılan tedaviler (stent veya baypas) o anki yangını söndürür, ancak ormanın geri kalanını korumak sizin elinizdedir. İlaçlarınızı düzenli kullanarak, sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyerek ve doktor kontrollerinizi aksatmayarak, bu “ikinci şansı” uzun ve sağlıklı bir ömre dönüştürebilirsiniz.
Kalp Krizi Nasıl Önlenir?
Kalp krizi riski, sağlıklı yaşam alışkanlıklarıyla büyük ölçüde azaltılabilir. Dengeli beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, sigara ve alkol kullanımından kaçınmak, ideal kiloyu korumak ve stresi yönetmek koruyucu önlemlerdendir. Ayrıca tansiyon, kolesterol ve diyabet gibi hastalıkların kontrol altında tutulması da hayati öneme sahiptir. Aile öyküsü olan bireylerin düzenli kardiyolojik muayenelerle risk değerlendirmesi yaptırması önerilir.
Kalp Krizi Esnasında Ne Yapılmalı?
Kalp krizi şüphesi varsa, kişi derhal 112 acil servisi aramalı ve yardım gelene kadar sakin kalmaya çalışmalıdır. Mümkünse oturur pozisyonda dinlenmeli, hareketten kaçınmalı ve varsa daha önce reçetelenmiş nitrogliserin kullanılabilir. Bilinci açık olan kişiye 300 mg çiğnenebilir aspirin verilebilir. Bilinç kaybı durumunda, temel yaşam desteği (CPR) uygulanmalı ve sağlık ekipleri gelene kadar sürdürülmelidir. Erken müdahale hayat kurtarıcıdır.
Sıkça Sorulan Sorular
Kalp krizi nedir?
Kalp kasına giden kan akışının aniden durması sonucu kalp dokusunun hasar görmesidir. Tıbbi adı “miyokard enfarktüsü”dür.
Kalp krizi neden olur?
En yaygın neden, kalp damarlarının birinde oluşan tıkanıklıktır. Bu durum genellikle kolesterol plağının yırtılması ve pıhtı oluşumu ile gerçekleşir.
Kalp krizinin belirtileri nelerdir?
Göğüs ağrısı, sıkışma hissi, sol kola ve çeneye yayılan ağrı, nefes darlığı, terleme, mide bulantısı ve baş dönmesi gibi belirtiler görülür.
Kadınlarda kalp krizi belirtileri farklı mı olur?
Evet. Kadınlarda mide bulantısı, halsizlik, sırt ve boyun ağrısı gibi atipik belirtiler daha sık görülür.
Kalp krizi ile panik atak nasıl ayırt edilir?
Panik atakta ağrı genelde keskindir, hareketle artmaz. Kalp krizinde ağrı daha baskı şeklindedir ve fiziksel aktiviteyle şiddetlenir. EKG ve troponin testi ile kesin tanı konur.
Kalp krizi geçiren biri ne yapmalı?
Hemen 112 aranmalı, hasta oturtulmalı ve eğer aspirin alerjisi yoksa bir aspirin çiğnetilmelidir.
Kalp krizi teşhisi nasıl konur?
EKG, kan testleri (özellikle troponin), ekokardiyografi ve anjiyografi ile tanı konur.
Kalp krizi tedavisi nasıldır?
En yaygın tedavi, tıkalı damarın açılmasıdır. Bu işlem genellikle anjiyoplasti ve stent uygulamasıyla yapılır. Gerekirse bypass cerrahisi uygulanabilir.
Kalp krizi sonrası yaşam nasıl etkilenir?
Erken müdahale edilen kişilerde iyileşme mümkündür. Ancak yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç kullanımı ve düzenli kontrol şarttır.
Kalp krizi ölümcül müdür?
Müdahale edilmezse ölümcül olabilir. Hızlı tanı ve tedaviyle hayatta kalma şansı önemli ölçüde artar.
Kalp krizi riski nasıl azaltılır?
Sigara içmemek, sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, tansiyon ve kolesterolü kontrol altında tutmak etkili önlemlerdir.
Bir kişi tekrar kalp krizi geçirebilir mi?
Evet. Önceki kalp krizi, sonraki krizler için ciddi bir risk faktörüdür. Düzenli tedavi ve izlem gereklidir.
Genç yaşta kalp krizi olur mu?
Evet. Genetik yatkınlık, sigara, kötü beslenme, stres ve uyuşturucu kullanımı gibi faktörler gençlerde de riski artırır.
Kalp krizi ile inme arasında fark var mı?
Evet. Kalp krizi kalp kasını, inme ise beyin dokusunu etkiler. Her ikisi de kan akışı bozukluğuna bağlıdır ancak farklı organları ilgilendirir.

Prof. Dr. Yavuz Beşoğul, 25 yılı aşkın deneyime sahip bir Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanıdır. Türkiye’de kapalı kalp ve atan kalpte bypass ameliyatlarının öncülerindendir. Bugüne kadar binlerce başarılı ameliyat gerçekleştirmiş, ulusal ve uluslararası dergilerde 100’den fazla bilimsel makale yayımlamıştır.
