Greft yapay damar, hasar görmüş veya tıkanmış damarların işlevini yerine getirmek amacıyla kullanılan sentetik veya biyolojik kökenli damarlardır. Genellikle anevrizma onarımı, damar tıkanıklıkları ve bypass cerrahisinde uygulanır. Dayanıklı yapıları sayesinde uzun süreli kan akışı sağlar.

Greft yapay damar çeşitleri ve özellikleri, politetrafloroetilen (PTFE), dakron gibi sentetik malzemelerden veya biyolojik dokulardan üretilir. Malzeme seçimi, kullanılacak bölge, damar çapı ve hastanın genel sağlık durumuna göre yapılır.

Greft yapay damar cerrahisi süreci, açık cerrahi veya endovasküler yöntemlerle gerçekleştirilebilir. Açık cerrahide damar doğrudan değiştirilirken, endovasküler teknikte stent greft damar içine yerleştirilir. Bu yöntem daha az invazivdir.

Greft yapay damar kullanımı sonrası takip, olası tıkanma, enfeksiyon veya yırtılma gibi komplikasyonların erken tespiti için önemlidir. Düzenli görüntüleme kontrolleri ve hekim önerilerine uyum, greftin uzun ömürlü olmasını sağlar.

Tıbbi Adı Greft (Yapay Damar, Vasküler Greft)
Sık Kullanım Alanları – Bypass ameliyatları (koroner arter, periferik arter bypass)- Damar tıkanıklığı veya yaralanması sonrası damar onarımı
Nedenleri – Tıkalı veya hasarlı damar bölgesinin yeniden kan akışına kavuşturulması
Risk Faktörleri – Damar hastalıkları- Diyabet- Sigara kullanımı- Hipertansiyon- Ateroskleroz
Komplikasyonlar – Greft tıkanıklığı- Enfeksiyon- Kanama- Pıhtı oluşumu- Greftte genişleme (anevrizma)
Tanı Yöntemleri – Anjiyografi- Doppler ultrasonografi- BT veya MR anjiyografi
Tedavi Yöntemleri – Sentetik (yapay) veya biyolojik (otolog, allogreft) damar grefti kullanımı- Antikoagülan ve antiplatelet ilaçlarla destek tedavisi- Düzenli takip
Önleme Yöntemleri – Risk faktörlerinin kontrolü (tansiyon, şeker, kolesterol)- Düzenli damar görüntüleme ve kontrol- Sağlıklı yaşam tarzı

Greft (Yapay Damar) Nedir?

Greft, hasar görmüş veya tıkanmış damarların yerine geçmek ya da kan akışını yeniden sağlamak amacıyla kullanılan yapay veya doğal damar yapısıdır. Sentetik materyallerden ya da hastanın kendi damarından elde edilebilir. Kalp bypass ameliyatları, anevrizma onarımları ve periferik damar hastalıklarında sıkça kullanılır. Greftler, vücudun kan dolaşımını destekleyerek organ ve dokuların sağlıklı şekilde beslenmesini sağlar.

Damar greftleme ameliyatı hangi durumlarda zorunlu hale gelir?

Damar greftleme ameliyatı kan akışının kritik seviyede azaldığı ve doku sağlığının tehlikeye girdiği durumlarda hayat kurtarıcı bir müdahaledir. Bu operasyonu gerekli kılan başlıca tıbbi durumlar mevcuttur.

Bu durumları şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Ateroskleroz (Damar Sertliği)
  • Anevrizmalar (Damar Balonlaşması)
  • Periferik Arter Hastalığı (PAH)
  • Koroner Arter Hastalığı (KAH)
  • Hemodiyaliz İhtiyacı
  • Travmatik Damar Yaralanmaları

Damar sertliği, yani ateroskleroz, bu ameliyatların en yaygın sebebidir. Atardamar duvarlarında zamanla biriken yağ ve kolesterol plakları, damarları bir kireç tabakası gibi daraltır ve sonunda tıkar. Periferik arter hastalığı da genellikle bacak atardamarlarındaki bu tıkanıklıkları ifade eder. Bu durumda yapılan bir bacakta yapay damar ameliyatı yürüme sırasında ortaya çıkan şiddetli ağrıları (kladikasyo) ortadan kaldırabilir ve en kötü senaryo olan uzuv kaybını önleyebilir.

Anevrizmalar ise damar duvarının zayıflayarak bir balon gibi genişlemesidir. Özellikle aort gibi ana damarlarda meydana geldiğinde, yırtılma riski taşır ve bu durum ölümcül olabilir. Greft, bu zayıflamış bölgeyi desteklemek veya tamamen değiştirmek için kullanılarak bu hayati riski bertaraf eder. Kalbi besleyen koroner damarlar tıkandığında ise koroner bypass ameliyatı ile kan akışı yeniden sağlanır. Son olarak böbrek yetmezliği olan hastaların diyalize girebilmesi için, makineye yeterli kan akışını sağlayacak dayanıklı bir damar yolu (greft) oluşturulması gerekebilir. Damar greftleme, genellikle hastalığın ilerlediği, ilaç veya stent gibi daha basit yöntemlerin yetersiz kaldığı durumlarda, kalıcı ve etkili bir çözüm olarak devreye girer.

Piyasada kaç çeşit damar grefti bulunmaktadır?

Damar greftleri, temelde kökenlerine göre iki ana gruba ayrılır. Cerrahın, hastanın durumu için en doğru kararı verirken göz önünde bulundurduğu temel ayrım budur.

Bu iki ana grup şunlardır:

  • Biyolojik Greftler
  • Sentetik Greftler

Biyolojik Greftler, adından da anlaşılacağı gibi canlı dokulardan elde edilir. Bunların içinde en ideali ve “altın standart” olarak kabul edileni, hastanın kendi vücudundan alınan damarlardır (otogreft). Genellikle bacağın iç kısmından alınan safen veni bu amaçla kullanılır. Vücudun kendi parçası olduğu için mükemmel uyum sağlar, uzun vadede açık kalma oranı çok yüksektir ve enfeksiyona karşı doğal bir dirence sahiptir. Ancak her hastada uygun kalitede veya uzunlukta damar bulunmayabilir. Daha önceki ameliyatlarda kullanılmış veya varis nedeniyle bozulmuş olabilir. Bu durumda başka bir insan donörden (allogreft) veya özel işlemlerden geçirilmiş hayvan dokularından (ksenogreft) elde edilen biyolojik greftler de bir alternatif olabilir.

Sentetik Greftler ise laboratuvarda, insan yapımı polimerlerden üretilen damarlardır. En bilinenleri Dacron ve ePTFE (Teflon) malzemeleridir. Bu greftlerin en büyük avantajı, istenilen çap ve uzunlukta her zaman kullanıma hazır olmalarıdır. Özellikle aort gibi büyük çaplı damarların veya hastanın kendi damarının uygun olmadığı durumların tamirinde vazgeçilmezdirler. Yapay damar fiyatları da genellikle greftin sentetik veya biyolojik olmasına, markasına ve teknolojik özelliklerine göre değişiklik gösterebilir. Örneğin aortanın bacaklara ayrıldığı noktada kullanılan ve özel bir şekle sahip olan Y greft gibi daha karmaşık tasarımlar farklı fiyatlandırılabilir. Y greft nedir sorusunun cevabı, aslında bu çatallanma (bifurkasyon) bölgesine tam uyum sağlaması için ‘Y’ harfi şeklinde üretilmiş sentetik bir damardır.

Yaygın kullanılan sentetik (yapay) damar greftleri hangi malzemelerden üretilir?

Günümüzde damar cerrahisinde kullanılan sentetik greftlerin üretiminde öne çıkan iki ana “iş atı” malzeme vardır. Bunlar polyester (genellikle Dacron® ticari adıyla bilinir) ve genişletilmiş politetrafloroetilen (genellikle ePTFE veya Teflon® olarak anılır). Bu malzemeler, uzun yıllardır milyonlarca hastada güvenle kullanılmış ve etkinliklerini kanıtlamışlardır.

Bir malzemenin yapay damar olarak kullanılabilmesi için sahip olması gereken bazı temel özellikler vardır. Bu özellikler, greftin vücut içinde ne kadar başarılı olacağını belirler.

İdeal bir greft malzemesinin taşıması gereken özellikler şunlardır:

  • Biyouyumluluk
  • Yüksek Mekanik Güç
  • Dayanıklılık
  • Pıhtı Oluşturmama (Tromborezistans)
  • Gözeneklilik (Porozite)

Biyouyumluluk, malzemenin vücuda girdiğinde bir yabancı cisim reaksiyonu veya alerjiye neden olmaması anlamına gelir. Mekanik güç ve dayanıklılık, greftin atardamar içindeki yüksek kan basıncına yıllarca dayanabilmesi ve yapısının bozulmaması için kritiktir. Bu doğrudan yapay damar ömrü ile ilgilidir. Pıhtı oluşturmama özelliği, kanın greftin iç yüzeyine yapışıp pıhtılaşmasını (tromboz) önlemesidir ki bu greftin açık kalması için en önemli faktörlerden biridir. Son olarak gözeneklilik, malzemenin mikroskobik gözeneklere sahip olması demektir. Bu gözenekler, vücudun kendi hücrelerinin greftin duvarına tutunmasına ve onu bir nevi “içselleştirmesine” olanak tanır, bu da greftin vücutla bütünleşmesini sağlar. Cerrahın malzeme seçimi, bu özellikler arasında hastanın ihtiyacına en uygun dengeyi bulma sanatıdır.

Dacron ve ePTFE greftlerin temel özellikleri ve farkları nelerdir?

Dacron ve ePTFE, her ikisi de başarılı sentetik greftler olsalar da yapıları ve kullanım alanları açısından bazı temel farklılıklar gösterirler. Cerrah, ameliyatın yapılacağı bölgeye ve damarın özelliklerine göre bu iki malzemeden birini tercih eder.

Dacron (Polyester): Bu malzeme, dokuma veya örgülü bir kumaş yapısındadır. Dokuma olanlar daha sıkı bir yapıya sahiptir ve daha az kan sızdırır. Örgülü olanlar ise daha esnektir ve gözenekli yapısı sayesinde vücut dokusunun içine doğru büyümesine daha iyi olanak tanır. Çok dayanıklı bir malzeme olduğu için genellikle aort gibi yüksek basınca maruz kalan büyük çaplı damarların tamirinde ilk tercihtir.

ePTFE (Teflon): Bu malzemenin iç yüzeyi, Dacron’a göre çok daha pürüzsüzdür. Bu pürüzsüzlük ve malzemenin doğal negatif elektrik yükü, kan hücrelerinin ve pıhtılaşma faktörlerinin yüzeye yapışmasını zorlaştırır. Bu nedenle pıhtılaşma riski daha düşüktür. Bu üstün özelliği sayesinde, özellikle kan akımının daha yavaş olduğu bacaklardaki bypass ameliyatlarında (bacakta yapay damar ameliyatı) ve diyaliz hastaları için oluşturulan damar erişim yollarında sıklıkla kullanılır.

İki malzemenin de ortak bir dezavantajı, doğal damarlara göre oldukça sert olmalarıdır. Esnek bir doğal damarın, sert bir sentetik grefte dikildiği bağlantı noktası (anastomoz), bir tür “uyum uyuşmazlığı” yaşar. Bu mekanik stres, zamanla bu bağlantı noktalarında damar duvarında kalınlaşmaya (intimal hiperplazi) ve yeni daralmalara yol açabilir. Bu mevcut sentetik greft teknolojisinin en büyük zorluklarından biridir.

Uzun vadede hangi yapay damar grefti daha iyi performans gösterir?

Bu cerrahlar arasında bile üzerinde fikir birliğine varılmamış, cevabı net olmayan bir sorudur. Çünkü bir greftin uzun vadedeki başarısı sadece malzemesine değil aynı zamanda nereye takıldığına, damar çapına, kan akış hızına ve hastanın genel sağlık durumuna bağlıdır. Bu konuda “tek bir doğru” yoktur.

Bilimsel çalışmalar da bu durumu doğrular nitelikte, zaman zaman çelişkili sonuçlar sunmaktadır. Örneğin bacak atardamarı bypass’larını inceleyen bazı büyük araştırmalar, Dacron greftlerin uzun vadede açık kalma oranlarının ePTFE’ye göre biraz daha iyi olduğunu bulmuştur. Ancak başka çalışmalar ise iki malzeme arasında anlamlı bir fark olmadığını bildirmektedir. Benzer şekilde aort ameliyatlarında her iki malzemenin de benzer başarı oranlarına sahip olduğu görülmüştür.

Bu veriler bize şunu gösteriyor: “En iyi” greft diye evrensel bir kavram yoktur; “hasta için en uygun” greft vardır. Cerrah, hastanın anatomik yapısını, damar kalitesini, pıhtılaşma riskini ve kendi tecrübesini bir araya getirerek bu kararı verir. Günümüzde, her iki malzemenin de performansını artırmak için yüzeylerinin pıhtılaşmayı önleyen heparin gibi maddelerle kaplandığı daha gelişmiş versiyonları da mevcuttur. Bu teknolojik iyileştirmeler, greftlerin uzun dönem sonuçlarını daha da iyi hale getirmektedir.

Bir damar greftleme ameliyatı pratikte nasıl yapılır?

Damar greftleme ameliyatı tam teşekküllü bir hastanenin ameliyathane koşullarında, genel anestezi altında (yani siz tamamen uyurken) gerçekleştirilen ciddi bir cerrahi prosedürdür. Ameliyatın temel adımları, bypass yapılacak bölgeye göre küçük farklılıklar gösterse de genel olarak benzer bir mantıkla ilerler.

İşlem genel hatlarıyla şu aşamalardan oluşur:

Kesi Yapılması: Cerrah, hastalıklı damara ulaşmak için cilt üzerinde bir kesi yapar. Bu kesinin yeri, ameliyatın amacına göre değişir. Örneğin kalp bypass’ı için göğüs kemiği, bacak bypass’ı için kasık ve/veya diz bölgesi, aort anevrizması için ise karın bölgesi açılır.

Damarın Kontrol Altına Alınması: Hedef damar bulunduktan sonra, kan akışı geçici olarak özel aletlerle (klemp) kontrol altına alınır.

Greftin Yerleştirilmesi: Prosedürün en hassas ve en önemli kısmı budur. Cerrah, seçilen yapay damar greftinin bir ucunu tıkanıklığın üstündeki sağlam damar bölgesine, diğer ucunu ise tıkanıklığın altındaki sağlam bölgeye çok ince dikişlerle, titizlikle diker. Bu şekilde kanın tıkanıklığı atlayarak akabileceği yeni bir “otoban” oluşturulmuş olur.

Kontrol ve Kapatma: Greft dikildikten sonra klempler açılır ve kanın yeni yoldan akıp akmadığı, dikiş hatlarında sızıntı olup olmadığı kontrol edilir. Her şey yolunda ise doku katmanları ve cilt, anatomik sırasına uygun şekilde kapatılarak ameliyat sonlandırılır.

Yapay damar ameliyatı riskleri ve faydaları nelerdir?

Her büyük cerrahi işlem gibi, damar greftleme ameliyatının da önemli faydalarının yanı sıra potansiyel riskleri vardır. Karar verme sürecinde bu iki tarafı da dengeli bir şekilde anlamak çok önemlidir.

Ameliyatın en büyük faydası, kan akışını yeniden sağlayarak hayatı ve uzuvları kurtarması, ağrı gibi şikayetleri ortadan kaldırarak yaşam kalitesini dramatik bir şekilde artırmasıdır. Kalp krizi, inme, anevrizma yırtılması veya bacak kaybı gibi felaketle sonuçlanabilecek olayları önlemesi, bu ameliyatın en önemli kazanımıdır.

Ancak madalyonun diğer yüzünde yapay damar ameliyatı riskleri bulunmaktadır.

Genel cerrahi riskleri şunlardır:

  • Anesteziye bağlı reaksiyonlar
  • Kanama
  • Enfeksiyon
  • Akciğerde pıhtı oluşumu (pulmoner emboli)
  • Böbrek fonksiyonlarında geçici bozulma

Bir de bu ameliyata özgü, greftle ilgili riskler vardır. Hastaların en çok merak ettiği “yapay damar tıkanır mı?” sorusunun cevabı, bu risklerin en başında gelir.

Grefte özgü başlıca komplikasyonlar:

Tromboz (Pıhtı ile Tıkanma): Greftin içinde kan pıhtısı oluşarak damarın tıkanmasıdır. Bu greft başarısızlığının en sık görülen nedenidir. Ameliyat sonrası kullanılan kan sulandırıcı ilaçlar bu riski azaltmak için verilir.

Anastomoz Darlığı (İntimal Hiperplazi): Genellikle greftin doğal damara dikildiği bağlantı noktalarında, vücudun iyileşme reaksiyonunun aşırıya kaçması sonucu zamanla yeni bir darlık oluşmasıdır.

Greft Enfeksiyonu: Sentetik malzemeler, vücudun doğal dokularına göre enfeksiyona daha yatkındır. Greft enfeksiyonu, tedavisi çok zor ve genellikle greftin çıkarılmasını gerektiren ciddi bir durumdur.

Greftin Yapısal Bozulması: Çok nadir de olsa, yıllar içinde greftin materyalinde yorgunluk ve genişleme meydana gelebilir.

Bu risklerin varlığı korkutucu görünse de günümüz cerrahi teknikleri ve ameliyat sonrası takip protokolleri ile bu riskler en aza indirilmektedir.

Yapay damar ameliyatı sonrası iyileşme süreci nasıl işler?

Yapay damar ameliyatı sonrası dönem, sabır ve özen gerektiren, iyileşmenin adım adım gerçekleştiği bir süreçtir. Tam toparlanma genellikle 6 ila 12 hafta sürer.

Hastanede geçireceğiniz ilk birkaç gün, yakın takip altında olursunuz. Ameliyattan sonra genellikle bir veya iki gün yoğun bakım ünitesinde kalınır. Bu süreçte ağrınız ilaçlarla kontrol altında tutulur ve pıhtı gibi komplikasyonları önlemek için mümkün olan en kısa sürede ayağa kaldırılıp yürütülmeniz hedeflenir.

Eve döndükten sonraki ilk 4-6 hafta, iyileşmenin en kritik dönemidir.

Bu dönemde dikkat etmeniz gereken bazı önemli noktalar vardır:

Fiziksel aktivite konusunda uymanız gereken kurallar:

  • İtme, çekme ve ağır kaldırmaktan kaçınmak (genellikle 5 kilodan fazla)
  • Günlük olarak kısa ve yavaş tempolu yürüyüşler yapmak
  • En az 4-6 hafta araba kullanmamak
  • Merdivenleri yavaşça ve dinlenerek çıkmak

Yara bakımı için temel prensipler:

  • Kesi yerlerini temiz ve kuru tutmak
  • Doktorunuz izin verene kadar banyo veya havuza girmemek
  • Kesi yerlerine losyon veya krem sürmemek
  • Kızarıklık, akıntı veya aşırı şişlik fark ederseniz derhal doktorunuza bildirmek

Beslenme düzeninizde yapmanız gerekenler:

  • Tuz tüketimini azaltmak
  • Doymuş ve trans yağlardan kaçınmak
  • Bol lifli gıdalar (sebze, meyve, tam tahıllar) tüketmek
  • Bol su içmek

Unutulmaması gereken çok önemli bir nokta da duygusal iyileşmedir. Büyük bir ameliyat geçirmek, vücut kadar ruhu da yorar. Ameliyat sonrası kendinizi normalden daha duygusal, endişeli veya keyifsiz hissetmeniz son derece normaldir. Bu iyileşme sürecinin bir parçasıdır. Ancak bu durum uzun sürerse, profesyonel destek almaktan çekinmemek gerekir. En önemlisi, ameliyatın altta yatan damar hastalığını “tedavi etmediğini”, sadece bir sorunu çözdüğünü bilmektir. Greftinizin ve diğer tüm damarlarınızın sağlığını korumak için sigarayı bırakmak, sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak ve size reçete edilen ilaçları (kan sulandırıcılar, kolesterol ilaçları vb.) ömür boyu düzenli kullanmak, yapay damar ömrünü uzatmanın ve sağlıklı bir gelecek sürmenin anahtarıdır.

Geleceğin damarları: Doku mühendisliği ile üretilen greftler (TEVG) ne anlama geliyor?

Doku mühendisliği ile üretilen damar greftleri (İngilizce kısaltmasıyla TEVG’ler), damar cerrahisinde bir devrim yaratma potansiyeline sahip, heyecan verici bir yeniliktir. Bu yaklaşımın temel felsefesi, vücuda kalıcı bir yapay parça takmak yerine, vücudun kendi kendini iyileştirme ve yenileme yeteneğini kullanarak tamamen yeni ve canlı bir damar inşa etmesini sağlamaktır.

Bu teknolojinin çalışma prensibi şöyledir: Biyolojik olarak parçalanabilen, yani zamanla vücutta eriyip kaybolan özel bir polimerden yapılmış bir iskele (greft), hastalıklı damarın yerine takılır. Bu iskele, ilk başta kanın akması için geçici bir kanal görevi görür. Aylar içinde, vücudun kendi hücreleri bu iskelenin içine doğru göç eder, orada çoğalır ve kolajen gibi doğal damar bileşenlerini üreterek yepyeni bir doku (neodamar) oluşturur. Bu süreç tamamlandığında, başlangıçtaki yapay iskele tamamen erimiş ve geride sadece hastanın kendi hücrelerinden oluşan, canlı, büyüyebilen ve kendini onarabilen doğal bir damar bırakmış olur. Bu “değiştirme” paradigmasından “yenileme” paradigmasına geçiştir.

Vücutta eriyebilen biyobozunur greftler gelecekte ne gibi üstünlükler vaat ediyor?

Vücutta eriyebilen bu akıllı greftlerin en büyük vaadi, kalıcı bir implantın getirdiği uzun vadeli sorunları ortadan kaldırmasıdır. Geçici bir iskele görevi gördükten sonra tamamen ortadan kaybolmaları, pek çok önemli avantajı beraberinde getirir.

Bu geleceğin greftlerinin sunabileceği başlıca avantajlar:

  • Kalıcı Yabancı Cisim Reaksiyonunun Önlenmesi
  • Kronik Enflamasyon Riskinin Azalması
  • Geç Dönem Pıhtılaşma Sorununun Ortadan Kalkması
  • Enfeksiyona Karşı Daha Yüksek Direnç
  • Büyüme Potansiyeli
  • Mükemmel Mekanik Uyum

En çığır açan avantajlardan biri büyüme potansiyelidir. Ortaya çıkan son ürün hastanın kendi canlı dokusu olduğu için, damar da hastayla birlikte büyüyebilir. Bu özellikle doğuştan kalp hastalığı olan ve büyüdükçe defalarca ameliyat olmak zorunda kalan çocuklar için kelimenin tam anlamıyla devrim niteliğindedir. Ayrıca bu yeni nesil malzemeler doğal atardamarların esnekliğini taklit edecek şekilde tasarlandığı için, mevcut sentetik greftlerdeki “sert boru” sorunu ve bunun yol açtığı bağlantı noktası problemleri de tarihe karışabilir.

Günümüzde yapay damar teknolojisindeki en son ve heyecan verici gelişmeler nelerdir?

Damar grefti alanı, birden fazla cephede baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Günümüzde araştırma ve geliştirme aşamasında olan veya sınırlı da olsa klinik kullanıma giren pek çok umut verici teknoloji bulunmaktadır.

Bu alandaki en son gelişmelerden bazıları şunlardır:

  • Aselüler Doku Mühendisliği Ürünü Damarlar (ATEV’ler)
  • İleri Düzey Biyomimikri (Doğayı Taklit)
  • 3D Biyo-Baskı Teknolojileri
  • Minimal İnvaziv ve Robotik Cerrahi Uygulamaları
  • Yapay Zeka Destekli Greft Tasarımı

ATEV’ler, biyomühendislik yoluyla üretilen ancak içindeki tüm donör hücrelerinden arındırılmış, geriye sadece doğal bir protein iskelesi bırakılmış “raftan alınmaya hazır” biyolojik greftlerdir. Vücut tarafından reddedilmezler ve enfeksiyona karşı sentetik greftlere göre çok daha dirençli oldukları gösterilmiştir. 3D baskı teknolojisi, hastanın kendi tomografi görüntülerinden yola çıkarak, karmaşık anatomilere birebir uyan, “kişiye özel” greftlerin üretilmesine olanak tanımaktadır. Yapay zeka algoritmaları ise bu görüntüleri analiz ederek bir hasta için en uygun greft boyutunu, şeklini ve malzemesini tasarlamada cerrahlara yardımcı olmaya başlamıştır.

Sıkça Sorulan Sorular

Greftler, damar tıkanıklığı, anevrizma veya damar hasarı nedeniyle kan akışının yeniden sağlanması gerektiğinde kullanılır. Kalp bypass cerrahisi ve periferik damar ameliyatları en sık uygulama alanlarıdır.
Yapay damarların dayanıklı, esnek ve vücuda uyumlu olması gerekir. Ayrıca kan pıhtılaşmasını tetiklememesi ve uzun süre tıkanmadan işlevini sürdürebilmesi önemlidir.
Ameliyat sonrası antikoagülan ilaçlar, düzenli kontroller ve yaşam tarzı değişiklikleri pıhtı oluşumunu engeller. Ayrıca sigaradan uzak durmak greftin uzun ömürlü olmasına katkı sağlar.
İyileşme süreci greftin yerine ve hastanın genel durumuna göre değişir. Genellikle birkaç haftada temel iyileşme sağlanır, ancak tam toparlanma aylar sürebilir. Düzenli kontroller şarttır.
Greftlerin dayanıklılığı kullanılan malzemeye, ameliyat tekniğine ve hastanın yaşam tarzına bağlıdır. Bazı greftler onlarca yıl sorunsuz çalışırken, bazıları birkaç yıl içinde tıkanabilir.
Hastalar düzenli ilaç kullanımına, sağlıklı beslenmeye, sigara ve alkolü bırakmaya dikkat etmelidir. Düzenli egzersiz ve hekim kontrolleri greftin uzun süre sağlıklı çalışmasını destekler.
En sık görülen komplikasyonlar kanama, enfeksiyon ve greftin tıkanmasıdır. Erken teşhis için hastanın yara yerinde kızarıklık, ağrı veya ateş gibi bulguları gözlemlemesi önemlidir.
Doğal damar kendi yapısına ait olduğu için daha uyumlu ve dayanıklıdır. Ancak yeterli damar bulunmadığında greft kullanılır. Yapay damarlar, uygun şartlarda doğal damar kadar işlev görebilir.
Yaşlı hastalarda ek hastalıklar ve damar yapısındaki bozulmalar nedeniyle greft ameliyatı daha yüksek risk taşır. Ancak doğru planlama ve takip ile başarılı sonuçlar elde edilebilir.
Greftin tıkanmadan çalışıp çalışmadığını anlamak için doppler ultrason ve muayeneler düzenli yapılmalıdır. Bu kontroller erken müdahale imkânı sağlayarak greftin ömrünü uzatır.
Son Güncellenme: 5 November 2025
Call Now Button