Aort Anevrizması Ameliyatı : Başarı Oranı ve Sonrası Süreç

Aort anevrizması ameliyatı, ana atardamar olan aort duvarında oluşan genişleme veya yırtılma riskini ortadan kaldırmak için uygulanan cerrahi bir yöntemdir. Bu işlem, hayati tehlike arz eden aort anevrizmalarının kontrol altına alınması ve kalp-damar sağlığının korunması amacıyla gerçekleştirilir.

Açık cerrahi yöntem, aort anevrizmasının tedavisinde klasik yaklaşım olup, genişleyen damarın çıkarılması ve yerine yapay damar greftinin yerleştirilmesi esasına dayanır. Bu yöntem özellikle büyük ve hızlı büyüyen anevrizmalarda tercih edilmektedir.

Endovasküler aort onarımı (EVAR), kasık damarından girilerek stent-greft yerleştirilmesiyle yapılan daha az invaziv bir yöntemdir. Daha kısa iyileşme süresi ve düşük komplikasyon riski nedeniyle birçok hastada açık cerrahiye alternatif olarak uygulanmaktadır.

Aort anevrizması ameliyatı sonrası iyileşme süreci, uygulanan tekniğe ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişiklik gösterir. Düzenli kontroller, tansiyon ve kolesterol takibi, sağlıklı yaşam alışkanlıkları ve ilaç kullanımı, ameliyat sonrası komplikasyonların önlenmesinde büyük önem taşır.

Türleri Abdominal Aort Anevrizması (AAA), Torasik Aort Anevrizması (TAA), Torakoabdominal Aort Anevrizması
Nedenleri Ateroskleroz, genetik bağ dokusu hastalıkları (Marfan, Ehlers-Danlos), travma, enfeksiyon, hipertansiyon
Risk Faktörleri Yaş (60+), erkek cinsiyet, sigara kullanımı, aile öyküsü, yüksek tansiyon, kolesterol yüksekliği
Belirtiler Genellikle asemptomatik; karın veya sırt ağrısı, nabız gibi atan kitle, ani şiddetli ağrı (rüptür belirtisi)
Tanı Yöntemleri Ultrason, Bilgisayarlı Tomografi (BT) anjiyografi, Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG), fizik muayene
Tedavi Seçenekleri Gözlem (küçük anevrizmalar için), Endovasküler Anevrizma Onarımı (EVAR), Açık cerrahi onarım
Komplikasyonlar Anevrizma rüptürü, iç kanama, organlara yetersiz kan akışı, emboli, enfeksiyon
yavuz besogul banner

Prof. Dr. Yavuz Beşoğul

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı

1997 yılından bu yana minimal invaziv kalp cerrahisi alanında operasyonlar gerçekleştiren Prof. Dr. Yavuz Beşoğul, bu alandaki deneyimlerini ulusal ve uluslararası kongre ve dergilerde  paylaşmıştır.
Özgeçmiş Yayınlar Yorumlar

Yazı İçeriği

Aort Anevrizması Nedir?

Aort anevrizması, vücudun en büyük atardamarı olan aortun duvarında meydana gelen anormal genişlemedir. Bu genişleme genellikle yavaş gelişir ve belirti vermeden ilerleyebilir. Anevrizma büyüdükçe yırtılma (rüptür) riski artar ve bu durum hayati tehlike oluşturur. En sık karın (abdominal) ve göğüs (torasik) bölgelerinde görülür. Tedavi, anevrizmanın boyutuna ve büyüme hızına göre medikal izlem veya cerrahi müdahale ile planlanır.

Aort anevrizmalarının en endişe verici özelliği, genellikle hiçbir belirti vermeden, tamamen sessiz bir şekilde büyüyebilmeleridir. Bu yüzden ona “sessiz tehlike” diyoruz. Hastalar, vücutlarında potansiyel olarak hayatlarını tehdit eden bir durumun geliştiğinden tamamen habersiz olabilirler. Anevrizma belirli bir büyüklüğe ulaştığında veya duvarı daha da zayıfladığında, en korkulan komplikasyonlar olan yırtılma (rüptür) veya damar duvarı katmanlarının birbirinden ayrılması (aort diseksiyonu) meydana gelebilir. Bu iki durum da ani ve şiddetli iç kanamaya yol açarak maalesef ölümcül olabilir. İşte bu yüzden belirtilerin ortaya çıkmasını beklemeden, özellikle risk altındaki kişilerin bu konuda bilinçli olması ve düzenli sağlık kontrollerini yaptırması hayati önem taşır. Erken teşhis, bu sessiz tehlikeye karşı en güçlü silahımızdır.

Asendan Aort Anevrizması Ameliyatı

Asendan aort anevrizması ameliyatı, kalpten çıkan ana atardamarın ilk bölümünde (asendan aort) oluşan genişlemenin yırtılma riski taşıması halinde uygulanan cerrahi yöntemdir. Genellikle göğüs kafesi açılarak yapılır ve anevrizmanın bulunduğu damar kısmı çıkarılarak yerine yapay damar (greft) yerleştirilir. Bu operasyon, deneyimli kalp ve damar cerrahisi ekipleri tarafından uygulanır ve erken teşhis ile zamanında yapılan cerrahi, yaşam kurtarıcı rol oynar.

Kapalı Aort Anevrizması Ameliyatı

Kapalı (endovasküler) aort anevrizması ameliyatı, açık cerrahiye alternatif olarak kasıktaki damar yolundan girilerek yapılan minimal invaziv bir işlemdir. Bu yöntemde, kateter yardımıyla anevrizmanın bulunduğu bölgeye özel bir stent-greft yerleştirilir ve damar duvarı içeriden desteklenerek yırtılma riski ortadan kaldırılır. Daha küçük kesi, daha hızlı iyileşme ve daha az komplikasyon riski nedeniyle özellikle ileri yaş veya ek hastalığı olan bireylerde tercih edilmektedir.

Abdominal Aort Anevrizması Ameliyatı

Abdominal aort anevrizması ameliyatı, karın bölgesinde ana atardamarın (abdominal aort) genişlemesi ve yırtılma riski oluşturması durumunda yapılan cerrahi girişimdir. İki temel yöntem uygulanır: açık cerrahide karın açılarak zayıflayan damar bölgesi çıkarılır ve yerine yapay damar grefti konur; endovasküler yöntemde ise kasıktan girilerek stent-greft yerleştirilir. Anevrizmanın boyutu, yeri ve hastanın genel sağlık durumu, hangi tekniğin kullanılacağını belirler.

Aort Anevrizması Ve Diseksiyonu Farkı Nedir?

Aort anevrizması, aort duvarının zayıflayıp balon gibi genişlemesiyle oluşan bir durumdur; genellikle belirti vermez ve yırtılana kadar sessiz seyredebilir. Aort diseksiyonu ise, aort duvarının iç katmanının yırtılmasıyla kanın damar duvarı içinde ilerlemesi sonucu oluşur; ani, şiddetli göğüs ya da sırt ağrısıyla ortaya çıkar ve acil müdahale gerektirir. Diseksiyon daha ani ve hayati risk taşıyan bir tablodur.

Aort Anevrizması Ameliyatı Çeşitleri Nelerdir?

Aort anevrizması ameliyatı, aort damarının balonlaşarak yırtılma riski taşıyan bölgesinin tedavisi için uygulanır. Anevrizmanın yeri, boyutu ve hastanın genel durumu doğrultusunda farklı cerrahi yöntemler tercih edilir:

  • Açık Aort Anevrizması Onarımı: Anevrizma bölgesi cerrahi olarak çıkarılır ve yerine sentetik damar grefti dikilir; genellikle karın veya göğüs açılarak yapılır.
  • Endovasküler Anevrizma Onarımı (EVAR/TEVAR): Kasık damarından girilerek anevrizma içine stent-greft yerleştirilir; daha az invaziv bir yöntemdir.
  • Torakoabdominal Anevrizma Ameliyatı: Hem torasik hem abdominal aortu içeren geniş anevrizmalar için yapılan kompleks bir cerrahidir.
  • Yükselen Aort Anevrizması Onarımı: Kalpten çıkan aort kökünde gelişen anevrizmalarda açık cerrahi ile yapılan müdahaledir.
  • Aort Arkı Anevrizması Ameliyatı: Beyne giden damarların çıktığı aort bölgesine yönelik özel cerrahi veya hibrit yaklaşımlar kullanılır.

Aort Anevrizması Vücudun Hangi Bölgelerinde Görülür?

Aort damarı uzun bir yol katettiği için, anevrizmalar da bu yol üzerinde farklı noktalarda ortaya çıkabilir. Görüldükleri yere göre temelde iki ana gruba ayrılırlar.

Anevrizmanın en sık görüldüğü yerler şunlardır:

  • Abdominal Aort Anevrizması (AAA)
  • Torasik Aort Anevrizması (TAA)

Abdominal aort anevrizması (AAA), tüm anevrizmalar içinde en sık karşılaştığımız türdür. Aortun karın boşluğundan geçen ve bacaklarımıza, bağırsaklarımıza ve böbreklerimize kan taşıyan bölümünde oluşur. Özellikle ilerleyen yaşla birlikte erkeklerde görülme sıklığı artar ve yırtılması durumunda ciddi bir halk sağlığı sorunu teşkil eder.

Torasik aort anevrizması (TAA) ise aortun göğüs boşluğu içinde kalan kısmında, yani kalpten çıktığı yerden diyaframa kadar olan herhangi bir segmentinde gelişir. AAA’ya göre daha nadir görülse de özellikle bazı genetik hastalıklara sahip kişilerde veya ailesinde benzer öykü olanlarda riski artar. Bu tür anevrizmaların da çoğu sessiz ilerler ve teşhisi genellikle başka bir nedenle yapılan görüntülemeler sırasında tesadüfen konur.

En Yaygın Aort Anevrizması Belirtileri Nelerdir?

Daha önce de belirttiğimiz gibi, aort anevrizmalarının büyük çoğunluğu, özellikle küçük boyutlardayken, hiçbir şikayete neden olmaz. Bu nedenle risk faktörleriniz varsa, belirti beklemeden kontrol yaptırmak çok önemlidir. Ancak anevrizma büyüdükçe ve çevresindeki organlara baskı yapmaya başladıkça bazı ipuçları verebilir.

Karın bölgesindeki (Abdominal) aort anevrizması için olası belirtiler şunlar olabilir:

  • Karın veya sırtın yan kısımlarında hissedilen derin, sürekli ve kemirici bir ağrı
  • Karında, özellikle uzanırken hissedilen kalple uyumlu bir zonklama veya nabız atışı
  • Az miktarda yemekle bile hemen gelen tokluk hissi
  • Ayak parmaklarında aniden ortaya çıkan ağrı, morarma veya iyileşmeyen yaralar (emboli belirtisi)

Göğüs bölgesindeki (Torasik) aort anevrizması için olası belirtiler ise şunlardır:

  • Çeneye, boyuna veya kürek kemikleri arasına yayılan göğüs ağrısı
  • Yutkunurken takılma hissi veya ağrı
  • Nedeni bulunamayan ve giderek artan ses kısıklığı
  • Kuru ve inatçı öksürük
  • Nefes darlığı veya hırıltılı solunum
  • Yüz, boyun veya kollarda şişlik

Bu belirtiler başka birçok hastalıkla karışabileceğinden, özellikle risk faktörleri taşıyan kişilerin bu tür şikayetleri ciddiye alıp bir hekime danışması gerekir.

Hangi Durumlar Acil Müdahale Gerektiren Bir Aort Anevrizması Komplikasyonuna İşaret Eder?

Anevrizmanın yırtılması veya diseksiyonu, saniyelerin bile önemli olduğu, mutlak bir tıbbi acil durumdur. Bu anevrizma duvarının artık basınca dayanamayıp delinmesi veya katmanlarının yırtılarak ayrışması anlamına gelir. Böyle bir durumda hayatta kalma şansı, ne kadar hızlı tıbbi yardım alındığına doğrudan bağlıdır.

Aşağıdaki belirtilerden herhangi biri aniden ve şiddetli bir şekilde ortaya çıkarsa, derhal 112 acil yardım hattı aranmalıdır:

  • Daha önce hiç yaşanmamış, “yırtılır” veya “bıçak saplanır” gibi tarif edilen, çok şiddetli göğüs, sırt veya karın ağrısı
  • Ani baş dönmesi veya bayılma
  • Cildin soluklaşması ve soğuk terleme
  • Çok hızlı kalp atışı (çarpıntı)
  • Ani başlayan ve şiddetli nefes darlığı
  • Vücudun bir tarafında uyuşma, güçsüzlük veya felç hali
  • Konuşma veya görme bozukluğu

Bu belirtiler vücudun “büyük bir felaket oluyor” deme şeklidir. Bu durumda zaman kaybetmeden profesyonel yardım almak, yapılabilecek en doğru ve hayat kurtarıcı harekettir.

Aort Anevrizması Gelişimine Yol Açan Risk Faktörleri Nelerdir?

Aort anevrizması tek bir nedene bağlı olarak ortaya çıkmaz; genellikle birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle damar duvarının yapısal bütünlüğü zamanla bozulur. En önemli neden, damar sertleşmesi olarak da bilinen aterosklerozdur. Ancak bazı kişiler, yaşam tarzı alışkanlıkları veya genetik mirasları nedeniyle anevrizma gelişimine daha yatkındır.

Aort anevrizması riskini artıran en önemli faktörler şunlardır:

  • Sigara kullanımı (en önemli ve değiştirilebilir risk faktörü)
  • İleri yaş (özellikle 65 yaş ve üzeri)
  • Erkek cinsiyet (kadınlara göre 4-6 kat daha sık)
  • Ailede aort anevrizması veya ani kardiyak ölüm öyküsü
  • Kontrol altına alınmamış yüksek tansiyon (Hipertansiyon)
  • Damar sertleşmesi (Ateroskleroz)
  • Marfan sendromu, Loeys-Dietz sendromu gibi genetik bağ dokusu hastalıkları
  • Doğuştan iki yaprakçıklı (biküspit) aort kapak varlığı

Bu faktörlerden en çok öne çıkanı şüphesiz sigaradır. Sigara, damar duvarına doğrudan toksik etki yaparak iltihaplanmayı artırır, damar sertleşmesini hızlandırır ve mevcut bir anevrizmanın hem büyüme hem de yırtılma riskini önemli ölçüde yükseltir. Aile öyküsü de çok kritiktir. Birinci derece akrabasında (anne, baba, kardeş) anevrizma olan bir kişinin kendisinde de gelişme riski normal popülasyona göre katbekat artmaktadır. Bu nedenle değiştirilemez risk faktörlerine sahip kişilerin (yaş, cinsiyet, genetik) değiştirilebilir olanları (sigara, tansiyon, kolesterol) kontrol altında tutması çok daha büyük önem kazanır.

Aort Anevrizması Tanısı İçin Hangi Yöntemler Kullanılır?

Aort anevrizması şüphesiyle başvuran veya risk grubunda olan bir hastada tanı koymak için detaylı bir tıbbi öykü ve fizik muayenenin ardından modern görüntüleme teknolojilerinden yararlanırız. Fizik muayenede karında ele gelen, nabızla atan bir kitle saptamak mümkün olsa da çoğu anevrizma bu şekilde tespit edilemez. Kesin tanı için kullandığımız temel görüntüleme yöntemleri mevcuttur.

Bu yöntemler aşağıdaki gibidir:

  • Abdominal Ultrasonografi
  • Ekokardiyografi (EKO)
  • Bilgisayarlı Tomografi (BT) Anjiyografi
  • Manyetik Rezonans (MR) Anjiyografi

Ultrason, özellikle karın anevrizmalarının (AAA) taranması ve takibinde en sık başvurduğumuz, radyasyon içermeyen, ağrısız ve pratik bir yöntemdir. Ekokardiyografi ise kalbin ultrasonudur ve aortun kalpten çıkan ilk kısımlarını değerlendirmede çok değerlidir.

Eğer bir anevrizma tespit edilirse veya ameliyat planlaması gerekiyorsa, o zaman daha detaylı anatomik bilgi sağlayan Bilgisayarlı Tomografi (BT) veya Manyetik Rezonans (MR) anjiyografiye başvururuz. Bu testler, anevrizmanın tam yerini, boyutunu, şeklini, duvarındaki pıhtı veya kireçlenme durumunu ve böbrek damarları gibi önemli yan dallarla ilişkisini üç boyutlu olarak gösterir. Bu detaylı haritalama, her hasta için en doğru tedavi stratejisini belirlememizi sağlar.

Kimlerin Aort Anevrizması Taraması Yaptırması Önemlidir?

Anevrizmaların “sessiz” doğası nedeniyle, risk altındaki bireylerin herhangi bir şikayeti olmasa bile taranması, erken teşhis ve hayat kurtarıcı müdahaleler için en etkili yoldur. Tarama önerileri, özellikle karın aort anevrizması (AAA) için oldukça nettir.

Aşağıdaki gruplarda yer alan kişilerin bir hekime danışarak tarama yaptırması kuvvetle önerilir:

  • 65 ile 75 yaş arasında olan ve hayatının herhangi bir döneminde sigara içmiş (100 sigaradan fazla) tüm erkekler
  • Birinci derece akrabalarında (anne, baba, kardeş) aort anevrizması teşhisi veya onarımı öyküsü bulunan tüm bireyler (kadın veya erkek fark etmeksizin)
  • Marfan sendromu, Loeys-Dietz sendromu gibi tanısı konmuş genetik bağ dokusu hastalıklarına sahip kişiler

Hiç sigara içmemiş 65-75 yaş arası erkekler veya sigara içmiş kadınlar için rutin tarama kararı, hastanın diğer risk faktörleri ve genel sağlık durumu göz önüne alınarak kişiye özel olarak verilir. Eğer risk grubunda olduğunuzu düşünüyorsanız, bu konuyu mutlaka hekiminizle konuşmalısınız. Unutmayın basit bir ultrason taraması hayatınızı kurtarabilir.

Tespit Edilen Her Aort Anevrizması İçin Ameliyat Gerekli midir?

“Anevrizma” kelimesini duymak doğal olarak endişe yaratır, ancak her anevrizma teşhisi hemen ameliyat masasına yatmak anlamına gelmez. Hatta küçük ve belirti vermeyen anevrizmaların büyük bir çoğunluğu için ilk yaklaşımımız ameliyat değildir. Bunun yerine, “aktif izlem” veya “bekle ve gör” adını verdiğimiz, dikkatli bir takip süreci başlatırız.

Bu süreç durumu görmezden gelmek değil tam aksine anevrizmayı yakından kontrol altında tutmaktır. Genellikle her 6 veya 12 ayda bir görüntüleme testleri (ultrason veya BT) ile anevrizmanın boyutunu ölçeriz. Eğer anevrizma stabil kalıyorsa veya çok yavaş büyüyorsa, bu takip yıllarca devam edebilir. Amacımız, anevrizmanın yırtılma riskinin, olası bir ameliyatın risklerinden daha yüksek olduğu “doğru zamanı” yakalamaktır. Bu bekleme döneminde, anevrizmanın büyümesini yavaşlatacak tıbbi tedavilere ve yaşam tarzı değişikliklerine odaklanırız.

Aort Anevrizması Büyümesini Yavaşlatmak İçin Neler Yapılabilir?

Aktif izlem sürecinin en önemli parçası, anevrizma üzerindeki baskıyı azaltarak büyüme hızını yavaşlatmaktır. Bu süreçte hastalarımızın da aktif rol alması, tedavinin başarısı için kritik öneme sahiptir.

Uygulanması gereken temel adımlar şunlardır:

  • Tansiyonu ideal seviyelerde tutmak (ilaçlarla 130/80 mmHg altı hedeflenir)
  • Kötü kolesterolü (LDL) düşürmek (statin grubu ilaçlar kullanılır)
  • Sigarayı ve tüm tütün ürünlerini kesinlikle ve derhal bırakmak
  • Tuz tüketimini kısıtlamak
  • Ağır kaldırma, ıkınma gibi karın içi basıncı artıran hareketlerden kaçınmak
  • Doktorun onayladığı, yürüyüş gibi düzenli ve hafif tempolu egzersizler yapmak
  • Sağlıklı kiloyu korumak ve kalp dostu (Akdeniz tipi) beslenmek

Bu önlemler sadece anevrizmanın büyümesini yavaşlatmakla kalmaz, aynı zamanda genel kalp ve damar sağlığınızı da koruyarak yaşam kalitenizi artırır.

Aort Anevrizması Ameliyatına Ne Zaman Karar Verilir?

Ameliyat kararını, terazinin bir kefesine anevrizmanın yırtılma riskini, diğer kefesine ise ameliyatın risklerini koyarak veririz. Yırtılma riski ağır bastığında, müdahale zamanı gelmiş demektir.

Ameliyat kararını tetikleyen başlıca durumlar şunlardır:

  • Anevrizma çapının belirli bir eşiği geçmesi (genellikle karında 5.5 cm, göğüste 5.5-6.0 cm)
  • Anevrizmanın hızlı büyüme göstermesi (örneğin 6 ayda 0.5 cm veya yılda 1 cm’den fazla)
  • Anevrizmaya bağlı ağrı gibi belirtilerin ortaya çıkması
  • Anevrizmanın yırtılması veya diseksiyon gelişmesi (acil durum)

Bu eşik değerler mutlak değildir. Örneğin kadınlarda veya Marfan sendromu gibi özel durumlarda, daha küçük çaplarda da ameliyat önerilebilir. Her hasta kendi içinde özel olarak değerlendirilir ve karar, hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve kişisel tercihleri de dikkate alınarak birlikte verilir.

Geleneksel Açık Aort Anevrizması Ameliyatı Nasıl Bir Süreçtir?

Açık cerrahi, aort anevrizmalarının tedavisinde onlarca yıldır uygulanan, etkinliği kanıtlanmış geleneksel yöntemdir. Bu kelimenin tam anlamıyla büyük bir ameliyattır ve ciddi bir uzmanlık gerektirir. Ameliyat genel anestezi altında yapılır. Cerrah, anevrizmanın yerine göre karın veya göğüs bölgesinde bir kesi yaparak aort damarına ulaşır.

Kan akışı geçici olarak durdurulduktan sonra, hastalıklı, balonlaşmış damar bölümü tamamen çıkarılır. Onun yerine, Dacron adı verilen özel, sentetik bir kumaştan yapılmış, tüp şeklinde bir yapay damar (greft) dikilir. Bu yeni damar, kan akışı için sağlam ve güvenli bir yol oluşturur. Ameliyat tamamlandığında kan akışı bu yeni greft üzerinden yeniden sağlanır.

Açık cerrahinin iyileşme süreci daha uzundur. Hastanede kalış birkaç günü bulabilir ve normal hayata tam dönüş genellikle birkaç ay sürer. Daha meşakkatli bir süreç olmasına rağmen, özellikle genç, genel sağlık durumu iyi hastalarda ve bazı karmaşık anevrizma tiplerinde, uzun dönem dayanıklılığı nedeniyle hala “altın standart” olarak kabul edilen en iyi tedavi seçeneği olabilir.

Aort Anevrizması Ameliyatı Başarı Oranı?

Aort anevrizması ameliyatının başarı oranı, anevrizmanın yeri, büyüklüğü, hastanın genel sağlık durumu ve ameliyatın acil ya da planlı oluşuna bağlıdır. Planlı yapılan abdominal aort anevrizması ameliyatlarında başarı oranı %90’ın üzerindedir. Acil durumlarda, özellikle yırtılma (rüptür) gelişmişse, risk artar ve başarı oranı düşer. Modern cerrahi teknikler ve deneyimli ekipler sayesinde hayatta kalma şansı oldukça yüksektir.

Kapalı Yöntem Olarak Bilinen Endovasküler Aort Anevrizması Onarımı (EVAR/TEVAR) Nasıl Uygulanır?

Son 20-25 yıldır tıp teknolojisindeki gelişmeler sayesinde, aort anevrizmalarını çok daha az invaziv bir yöntemle tedavi etme şansına sahibiz. “Kapalı yöntem” olarak da bilinen endovasküler onarım (EVAR/TEVAR), büyük bir ameliyat kesisi yerine, genellikle kasık bölgesinden yapılan küçük kesilerle gerçekleştirilir.

Bu teknikte, kateter adını verdiğimiz ince tüpler aracılığıyla, katlanmış haldeki bir stent-greft (içinde metal bir iskelet bulunan kumaş kaplı bir tüp) anevrizmanın olduğu bölgeye kadar ilerletilir. Röntgen cihazları rehberliğinde doğru yere ulaşıldığında, bu stent-greft anevrizmanın içinde bir şemsiye gibi açılarak damar duvarına tutunur. Böylece kan, artık zayıflamış olan anevrizma kesesine hiç girmeden, güvenli bir şekilde bu yeni tünelin içinden akmaya devam eder. Balonlaşmış kese by-pass edilmiş olur ve içindeki basınç ortadan kalktığı için yırtılma riski de önlenir.

Bu yöntemin en önemli avantajları şunlardır:

  • Çok daha küçük bir ameliyat kesisi
  • Ameliyat sonrası daha az ağrı
  • Hastanede kalış süresinin belirgin şekilde kısalması (genellikle 1-3 gün)
  • Normal aktivitelere çok daha hızlı dönüş

Ancak bu yöntem her hasta veya her anevrizma tipi için uygun olmayabilir. Ayrıca tedavinin başarısının devamlılığı için ömür boyu düzenli takip gerektirmesi en önemli özelliğidir.

Aort Anevrizması Tedavisinde Açık ve Kapalı Yöntem Arasında Nasıl Bir Tercih Yapılır?

Hastalarımızın en sık sorduğu sorulardan biri budur: “Benim için hangi yöntem daha iyi?” Bu sorunun herkese uyan tek bir cevabı yoktur. Karar, bir terzinin kişiye özel takım elbise dikmesi gibi, tamamen hastanın ve anevrizmanın özelliklerine göre verilir. Bu bir ekip kararıdır ve hasta bu ekibin en önemli üyesidir.

Açık cerrahinin daha zorlu ama uzun vadede belki daha kalıcı bir çözüm sunduğu durumlar varken, endovasküler yöntemin daha konforlu bir iyileşme süreciyle, özellikle yaşı ileri ve ek sağlık sorunları olan hastalar için hayat kurtarıcı olduğu durumlar vardır. Karar verirken hastanın yaşı, genel sağlık durumu yaşam beklentisi, anevrizmanın anatomik yapısı (yeri, şekli, damarların uygunluğu) ve hastanın kendi tercihleri gibi birçok faktörü birlikte değerlendiririz. Amacımız, her hasta için en güvenli ve en etkili çözümü bulmaktır.

Aort Anevrizması Ameliyatından Sonra Hayat Kalitesini Yüksek Tutmak İçin Nelere Dikkat Edilmelidir?

Aort anevrizması ameliyatı bir son değil sağlıklı bir yaşam için yeni bir başlangıçtır. Ameliyatla mevcut risk ortadan kaldırılır, ancak damar sağlığını koruma sorumluluğu ömür boyu devam eder. “Aort hastası ne kadar yaşar?” sorusunun en güzel cevabı, bu yeni başlangıca ne kadar iyi adapte olunduğuna bağlıdır. Başarılı bir ameliyat ve iyi bir takiple hastalarımız normal ve uzun bir yaşam sürebilirler.

Ameliyat sonrası dikkat edilmesi gereken en önemli noktalar şunlardır:

  • Hekiminizin verdiği tüm ilaçları (tansiyon, kolesterol, kan sulandırıcı vb.) düzenli olarak kullanmak
  • Belirlenen doktor kontrollerini ve görüntüleme takiplerini kesinlikle aksatmamak
  • Ameliyat sonrası dönemde fiziksel kısıtlamalara (ağır kaldırmama gibi) uymak
  • Sigarayı hayatınızdan tamamen çıkarmak
  • Kalp dostu beslenme alışkanlıklarını sürdürmek
  • Herhangi bir endişeniz veya yeni bir şikayetiniz olduğunda bunu hekiminizle paylaşmaktan çekinmemek.

Aort Anevrizması ile İlgili Endişeler Varsa Ne Yapılmalıdır?

Aort anevrizması, ciddiye alınması gereken ancak modern tıp sayesinde etkin bir şekilde yönetilebilen bir durumdur. Bu konuda bilgi sahibi olmak, kendi risklerinizin farkında olmak ve proaktif davranmak, sağlığınız için yapabileceğiniz en iyi yatırımdır. Eğer aile öykünüz, yaşam tarzınız veya yaşınız nedeniyle risk altında olduğunuzu düşünüyorsanız veya anevrizma ile ilgili şüpheleriniz varsa, lütfen bu endişelerinizi içinize atmayın.

Konunun uzmanı bir kalp ve damar cerrahına danışmak, aklınızdaki tüm sorulara yanıt bulmanın ve sizin için en doğru yol haritasını çizmenin ilk adımıdır. Unutmayın erken teşhis ve doğru tedavi planlaması ile bu “sessiz tehlike” ile başarılı bir şekilde mücadele etmek ve sağlıklı bir yaşama devam etmek mümkündür.

Aort Anevrizması Ameliyatı Oldum Sonrası Nelere Dikkat Etmeliyim?

Ameliyat Türü Açık cerrahi greft yerleştirme veya endovasküler aort tamiri (EVAR/TEVAR).
İyileşme Süresi Açık cerrahi: 15-20 gün; EVAR/TEVAR: 5-7 gün
Fiziksel Aktivite İlk haftalarda hafif yürüyüş önerilir; ağır kaldırma ve zorlanma 6 hafta süreyle yasaktır.
İlaç Kullanımı Antihipertansifler (özellikle beta bloker, ACE inhibitörü), aspirin veya antiplateletler, statinler.
Tansiyon Kontrolü Aort üzerindeki yükü azaltmak için hedef genellikle <140/70 mmHg tutulur.
Görüntüleme ve Takip Açık cerrahiden sonra yılda bir; EVAR/TEVAR sonrası ilk yıl 3-6 ay aralıklarla BT anjiyografi yapılmalıdır.
Komplikasyonlar Endoleak (EVAR’da), greft enfeksiyonu, anevrizma nüksü, aort disseksiyonu, renal veya spinal iskemiler.
Yara/Kateter Yeri Bakımı Açık cerrahide abdominal kesi; EVAR’da kasık giriş yerleri enfeksiyon açısından izlenmelidir.
Beslenme Damar sağlığını destekleyen düşük tuzlu, düşük yağlı, lif açısından zengin diyet önerilir.
Sigara ve Alkol Kesinlikle önerilmez; aort hastalığı ve damar komplikasyonları riskini artırır.
Cinsel Aktivite Fiziksel iyileşme sağlandığında, genellikle 4-6 hafta sonra başlanabilir.
Psikolojik Destek Büyük bir cerrahiden çıkan hastalarda kaygı, depresyon yaygındır; danışmanlık önerilir.
Araç Kullanımı Açık cerrahi sonrası genellikle -5-20 gün; EVAR sonrası 7-10 gün içinde başlanabilir.
Kontroller Kardiyovasküler cerrahi ve radyoloji takibi ömür boyu düzenli aralıklarla devam etmelidir.

Aort Anevrizması Ameliyatı’nı Yapan Doktorlar ve Hastaneler

Aort Anevrizması Ameliyatı'nı kalp ve damar cerrahları ,KVC yoğun bakımı olan özel hastanelerde veya devlet hastanelerinde yapılır.

Türkiye’nin En İyi Aort Anevrizması Ameliyatı Yapan Doktorlara Sahip Olmasının Nedenleri

  • Uzman kalp ve damar cerrahları: Türkiye’de Aort Anevrizması Ameliyatı cerrahisinde deneyimli, yurt içi ve yurt dışı eğitim almış çok sayıda uzman hekim görev yapmaktadır.
  • Gelişmiş cerrahi teknikler: Robotik cerrahi, minimal invaziv (küçük kesili) yöntemler ve açık kalp cerrahisi gibi birçok teknik başarıyla uygulanmaktadır.
  • Yüksek başarı oranı: Operasyonlarda ölüm ve komplikasyon oranları düşüktür; hastaların çoğu sağlıklı şekilde normal yaşamlarına dönebilmektedir.
  • Donanımlı kalp merkezleri: Üniversite ve özel hastanelerde, ileri teknolojiyle donatılmış ameliyathane ve yoğun bakım üniteleri bulunmaktadır.
  • Erken tanı ve hızlı müdahale: Tetkik, tanı ve operasyon planlaması hızlı ilerler; hastaya özel, zamanında müdahale imkânı sunulur.
  • Kapsamlı hasta takibi: Ameliyat sonrası bakım, düzenli kontroller ve kardiyolojik izlem süreçleri titizlikle yürütülmektedir.
  • Erişilebilir maliyetler: Kaliteli sağlık hizmeti, Avrupa ve Amerika’ya göre çok daha uygun fiyatlarla sunulmaktadır.

Aort Anevrizması Ameliyatı Fiyatları 2025

Ortalama Aort Anevrizması Ameliyatını online ortamda yazamıyoruz. Hastanın durumuna, ameliyatın yapılacağı hastane, İzmir İstanbul veya Ankara gibi ameliyatın yapılacağı şehirlere göre fiyatlar değişmektedir.

Aort Anevrizması Ameliyatı Olanların Yorumları

Prof. Dr. Yavuz Beşoğul'un hasta yorumları için Google Haritalar  ve Doktor Takvimi 'ni ziyaret edebilirsiniz.

 

Sıkça Sorulan Sorular

Aort anevrizması genellikle uzun süre belirti vermeden ilerler. Karın bölgesindeyse göbek çevresinde kalple birlikte atan bir kitle veya inatçı karın ve sırt ağrısı olabilir. Göğüs bölgesindeyse ani ve keskin göğüs, sırt veya omuz ağrısı, nefes darlığı ve yutma güçlüğü gibi belirtiler görülebilir. Bu belirtiler mutlaka ciddiye alınmalı ve bir uzmana başvurulmalıdır.

Aort damarı yırtılması çok acil ve hayati bir durumdur. Yaşam, saniyeler ve dakikalarla ölçülür; hastaların çoğu hastaneye ulaşamadan hayatını kaybeder. Hayatta kalma, hızlıca tam teşekküllü bir merkeze ulaşıp acil ameliyata alınabilmeye bağlıdır. Bizim hedefimiz, damar o noktaya gelmeden müdahale etmektir.

Maalesef, aort anevrizması bir kez oluştuktan sonra kendiliğinden düzelmez veya küçülmez. Damar duvarındaki zayıflama kalıcıdır ve zamanla büyüyebilir. Tedavinin amacı büyümeyi yavaşlatmak, tehlikeli boyuta ulaştığında ise ameliyatla onarmaktır.

Her yaşta görülebilir, ancak en sık 65 yaş sonrası erkeklerde ortaya çıkar. Sigara, ailede anevrizma öyküsü ve yüksek tansiyon riski artıran başlıca faktörlerdir. Özellikle risk grubunda olanların düzenli kontrol yaptırması önerilir.

Evet, karın aortunda 4 cm’lik genişlemeyi “küçük anevrizma” olarak kabul ederiz. Normalde bu damar 2-2.5 cm’dir. 3 cm üzerindeki genişlemeler takip gerektirir; 4 cm ise düzenli ultrason veya tomografiyle kontrol edilmelidir. Bu boyuttaki anevrizmaların yırtılma riski düşüktür ama yakından izlenmelidir.

Ekokardiyografi (EKO), özellikle kalpten çıkan ilk bölümdeki (çıkan aorta) anevrizmaları tespit etmekte etkilidir. Ancak karın veya göğüs boşluğunun ilerleyen kısımlarındaki anevrizmalar için ultrason veya tomografi gibi ek görüntüleme yöntemleri gerekir.

Çok acil bir durumdur ve hızlı müdahale gerektirir. Hastaların çoğu hastaneye ulaşamadan kaybedilir. Ancak hastaneye hızla ulaşan ve acilen ameliyata alınanlarda yaşama şansı vardır. Bu, cerrahinin en zorlu ve zamana karşı yarışılan durumlarından biridir.

Her hastada farklılık gösterse de, genellikle karın aortunda çap 5.5 cm’ye ulaştığında yırtılma riski artar ve ameliyat önerilir. Göğüs aortunda ise bu sınır genellikle 6 cm’dir. Anevrizmanın büyüme hızı ve şekli de ameliyat kararında önemlidir.

Evet, zayıf kişilerde ve karın bölgesindeki (abdominal) aort anevrizması büyüdüğünde elle göbek çevresinde atan bir kitle olarak hissedilebilir. Göğüsteki anevrizmalar ise kemik ve kas dokusu nedeniyle elle hissedilemez.

Çoğunlukla başka bir nedenle yapılan görüntüleme sırasında tesadüfen saptanır. Şüphe varsa ultrason, bilgisayarlı tomografi (BT) veya MR ile kesin tanı konur. Riskli bireylerde düzenli tarama büyük önem taşır.

Her büyük ameliyatta olduğu gibi riskler vardır. Ancak planlı yapılan ameliyatların riski, anevrizmanın kendi haline bırakılıp yırtılmasına göre çok daha düşüktür. Kapalı (EVAR/TEVAR) ve cerrahi tekniklerle ameliyatlar artık çok daha güvenli yapılabilmektedir.

Evet, özellikle karın bölgesindeki aort anevrizmaları ultrason ile hızlı ve etkili şekilde teşhis ve takip edilir. Radyasyon içermediği ve kolay uygulanabilir olduğu için tarama testi olarak da sık kullanılır.

Aort anevrizmasının tanı, takip ve cerrahi tedavisinden Kalp ve Damar Cerrahisi sorumludur. Kardiyoloji ise teşhis ve risk faktörlerinin yönetiminde yardımcı olabilir. Ameliyat ve izlem esas olarak kalp ve damar cerrahlarının alanıdır.

Tansiyonunuzu doktorunuzun önerdiği sınırlar içinde tutun. Sigara içiyorsanız mutlaka bırakın. Ağır kaldırmak, ıkınmak ve ani efordan kaçının. Takip randevularınızı aksatmayın. Yaşam tarzı değişiklikleri ve düzenli kontrollerle riskleri büyük ölçüde azaltabilirsiniz.

Blog Yazıları

Açık Kalp Ameliyatı ve Kapalı Kalp Ameliyatı Arasındaki Fark

Açık kalp ameliyatı ile kapalı kalp ameliyatı (minimal invaziv cerrahi) arasındaki en temel fark, cerrahi [...]

Asd ve Vsd Arasındaki Farklar Nelerdir?

Atriyal Septal Defekt (ASD) ve Ventriküler Septal Defekt (VSD) arasındaki en temel fark, kalp deliğinin [...]

Bypass Mı Stent Mi?

Koroner arter hastalığının tedavisinde “bypass mı stent mi?” sorusunun yanıtı, hastanın damar yapısının karmaşıklığına ve [...]

Koroner Anjiyoplasti (Stent) ve Koroner Bypass Farkı

Koroner anjiyoplasti (stent) ve koroner bypass (CABG) arasındaki temel fark, tedavi stratejisidir. Stent işleminde, tıkalı [...]

Aort Diseksiyonu ve Anevrizma: Farkları Nelerdir?

Aort anevrizması ve aort diseksiyonu arasındaki temel fark, hasarın niteliğidir. Anevrizma, aort damar duvarının zayıflaması [...]

Topallama Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Yürüyüş esnasında bacaklarda ortaya çıkan ve kişiyi durup dinlenmeye mecbur bırakan ağrı veya kramp, topallama [...]

Bacakta Kıl Dökülmesi: Bacak Kılları Neden Dökülür?

Bacak kıllarının dökülmesi, özellikle bacakların ön yüzü ve ayak sırtı gibi bölgelerde belirginleşiyorsa, bu durumun [...]

Ayak Üşümesi Neden Olur? Hangi Hastalığın Belirtisidir?

Ayak üşümesi, soğuk hava gibi basit bir çevresel faktörden kaynaklanabileceği gibi, önemli sağlık sorunlarının da [...]