Kalp ve Damar Cerrahisi (KVC), kalbin, ana damarların ve vücuttaki tüm dolaşım ağının yapısal hastalıklarını cerrahi yöntemlerle onaran bir tıp uzmanlığıdır. Bu alan, ilaç veya anjiyo gibi yöntemlerin yetersiz kaldığı durumlarda devreye girer. KVC, koroner damarlardaki tıkanıklıklar için yapılan bypass ameliyatlarından, işlevini yitirmiş kalp kapakçıklarının tamirine veya değiştirilmesine kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Aynı zamanda aort anevrizması gibi damar genişlemeleri, inmeye yol açabilen şah damarı darlıkları ve bacaklardaki atardamar tıkanıklıkları gibi damar sistemiyle ilgili ciddi sağlık sorunlarına da cerrahi çözümler sunar.

Kalp ve Damar Cerrahisi (KVC) ne anlama gelir?

Kalp ve Damar Cerrahisi, en temel tanımıyla, kalbin kendisi, kalbe kan getiren ve kalpten kan götüren ana damarlar ve genel olarak vücuttaki tüm damar ağında ortaya çıkan yapısal bozuklukların ameliyat ile tedavi edildiği uzmanlık alanıdır. İnsanlar arasında genellikle “kalp cerrahisi” olarak bilinir, ancak bu tanım aslında alanın yalnızca bir kısmını ifade eder. KVC, çok daha geniş bir şemsiyedir.

Bu uzmanlık, “kardiyotorasik cerrahi” olarak bilinen daha geniş bir disiplinin en önemli parçasıdır. Kardiyotorasik cerrahi, göğüs boşluğunda (toraks) yer alan kalp, akciğerler ve ana nefes borusu gibi hayati organların tüm cerrahi prosedürlerini kapsar. KVC ise bu alanın içinde özellikle kalp ve damar sistemine odaklanır.

Bu odaklanma da kendi içinde iki ana kola ayrılır. Birincisi, doğrudan kalbin kendisi, kalp kapakçıkları ve kalpten çıkan ana atardamar olan aort gibi yapılarla ilgilenen kardiyak cerrahidir. İkincisi ise, kalp ve beyin haricindeki tüm vücut damarlarıyla ilgilenen vasküler (damar) cerrahisidir. Yani beynimizi besleyen şah damarlarından (karotis arterler) bacaklarımızdaki atardamar tıkanıklıklarına ve hatta varis gibi toplardamar sorunlarına kadar uzanan geniş bir yelpaze, Kalp ve Damar Cerrahisi’nin ilgi alanına girer.

Kalp ve Damar Cerrahisi ile Kardiyoloji arasındaki farkı nasıl anlarız?

Hastalarımızın zihninde en çok karışıklık yaratan konulardan biri, Kalp ve Damar Cerrahisi ile Kardiyoloji arasındaki farktır. Her ikisi de kalp sağlığıyla ilgilenir ve bir takımın ayrılmaz parçaları gibi omuz omuza çalışırlar, ancak görev tanımları ve kullandıkları tedavi yöntemleri tamamen farklıdır.

Bu farkı basit bir benzetmeyle anlatabiliriz. Evinizdeki su tesisatında bir sorun olduğunu düşünün:

  • Kardiyoloji uzmanı, tesisatın içini görüntüleyen, basıncı ölçen ve tıkanıklıkları ilaçlarla veya boruyu kesmeden, içeriden özel aletlerle (stent gibi) açmaya çalışan ustadır. Yani sorunu “ameliyatsız” yöntemlerle çözmeye odaklanır. Yüksek tansiyon, ritim bozuklukları gibi durumları ilaçlarla kontrol altına alır.
  • Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı ise, tıkanıklık bu yöntemlerle açılamayacak kadar ciddiyse, borunun o kısmı çürümüşse veya tesisatın yapısında doğuştan bir hata varsa devreye giren ustadır. O, sorunlu boru parçasını kesip çıkarır ve yerine yenisini takar (damar onarımı/değişimi) veya tıkanıklığın etrafından dolaşacak tamamen yeni bir boru hattı döşer (bypass ameliyatı). Yani sorunu “ameliyat” ile yapısal olarak çözer.

Kısacası Kardiyoloji tanı koyar, ilaçla tedavi eder ve ameliyatsız girişimler yapar. Kalp ve Damar Cerrahisi ise bu yöntemlerin yetersiz kaldığı durumlarda, sorunu cerrahi olarak onarır.

Kalp ve Damar Cerrahisi hangi hastalıklarla ilgilenir?

Kalp ve Damar Cerrahisi, vücudun dolaşım sistemindeki çok çeşitli yapısal sorunları tedavi eder. Bu hastalıkların başlıcaları şunlardır:

  • Koroner Arter Hastalığı (Kalp damarlarında tıkanıklık)
  • Kalp Kapak Hastalıkları (Darlık veya yetersizlik)
  • Aort Anevrizması ve Diseksiyonu (Ana atardamarda genişleme veya yırtılma)
  • İleri Evre Kalp Yetmezliği
  • Kalp Ritim Bozuklukları (Aritmiler)
  • Doğumsal (Konjenital) Kalp Hastalıkları
  • Periferik Damar Hastalıkları (Şah damarı, bacak damarı sorunları ve varis)

Kalp ve Damar Cerrahisi, kalbi besleyen damar tıkanıklıklarını nasıl tedavi eder?

Kalp ve Damar Cerrahisi, kalbin kendi kas dokusunu besleyen koroner damarlardaki ciddi tıkanıklıkları, kan akışına yeni bir yol açan “bypass” yani “köprüleme” ameliyatı ile tedavi eder. Koroner arter hastalığı, bu damarların duvarlarında biriken ve damar sertliği (ateroskleroz) olarak bilinen plaklar nedeniyle daralmasıdır. Bu durum kalp kasının yeterli oksijen almasını engelleyerek göğüs ağrısına veya kalp krizine neden olur.

İlaç tedavisi veya stent gibi yöntemler yetersiz kaldığında veya hastanın damar yapısı bu yöntemlere uygun olmadığında, en etkili çözüm Koroner Arter Bypass Greftleme (CABG) ameliyatıdır. Bu ameliyatın mantığı, tıkalı damarı atlayarak kan akışı için alternatif bir rota oluşturmaktır. Cerrah, bu yeni “köprü” yolunu oluşturmak için hastanın kendi vücudundan aldığı sağlıklı damar parçalarını (greft) kullanır. Bypass için en sık kullanılan greftler şunlardır:

  • Göğüs duvarı arteri (IMA)
  • Kol atardamarı (Radial arter)
  • Bacak toplardamarı (Safen ven)

Bu sağlıklı damarlardan biri, tıkalı bölgenin ilerisindeki koroner artere dikilerek, kanın tıkalı yolu kullanmadan doğrudan kalp kasına ulaşması sağlanır. Bu işlem hastanın damar yapısına ve tıkanıklık sayısına göre “tekli”, “ikili”, “üçlü” bypass şeklinde gerçekleştirilir.

Kalp ve Damar Cerrahisi, bozulan kalp kapakçıklarına nasıl müdahale eder?

Kalp ve Damar Cerrahisi, düzgün çalışmayarak kalbi yoran kapakçıkları ya onararak hastanın kendi dokusunu korur ya da tamir mümkün değilse onları yapay bir kapakla değiştirir. Kalbimizdeki dört kapakçık, kanın tek yönde akmasını sağlayan hassas kapılar gibidir. Bu kapılarda iki temel sorun ortaya çıkabilir:

Stenoz (Darlık): Kapağın tam açılamaması ve kan geçişini zorlaştırması.

Yetersizlik (Kaçak): Kapağın tam kapanamaması ve kanı geriye sızdırması.

Her iki durumda da kalp, vücuda yeterli kanı gönderebilmek için aşırı çalışır ve zamanla yorularak kalp yetmezliğine girer. KVC, bu sorunu çözmek için iki ana strateji sunar: kapak tamiri veya kapak değişimi. Mümkünse her zaman hastanın kendi kapağını tamir etmek tercih edilir. Ancak kapaktaki hasar çok ilerlemişse, kapak değiştirilir. Bu durumda kullanılan iki tip protez kapak vardır:

Mekanik Kapaklar: Çok uzun ömürlüdürler ancak pıhtılaşmayı önlemek için ömür boyu kan sulandırıcı ilaç kullanımı gerektirirler.

Biyolojik Kapaklar: Genellikle kan sulandırıcı gerektirmezler ancak zamanla yıpranabilir ve yıllar sonra yeniden bir ameliyatla değiştirilmeleri gerekebilir.

Aort damarındaki tehlikeli genişleme ve yırtılmalarda Kalp ve Damar Cerrahisi nasıl bir rol oynar?

Kalp ve Damar Cerrahisi, vücudun ana atardamarı olan aortun tehlikeli bir şekilde genişlemesi (anevrizma) veya yırtılması (diseksiyon) durumunda hayat kurtarıcı bir rol oynar. Aort, kalpten çıkan ve tüm organlara kan taşıyan en büyük damardır. Yüksek tansiyon veya genetik yatkınlık gibi nedenlerle duvarı zayıfladığında, kan basıncının etkisiyle bir balon gibi şişebilir. Buna anevrizma denir ve en büyük riski, patlayarak (rüptür) ölümcül bir iç kanamaya yol açmasıdır.

Aort diseksiyonu ise aortun iç duvarının yırtılıp kanın damar katmanları arasına sızmasıyla oluşan, son derece acil bir durumdur. Kalp ve Damar Cerrahisi, bu tehlikeli durumları iki temel yöntemle tedavi eder:

Açık Cerrahi Onarım: Cerrah, anevrizmanın olduğu bölgeyi açar, hastalıklı damar bölümünü çıkarır ve yerine Dacron gibi dayanıklı sentetik bir malzemeden yapılmış yapay bir damar (greft) diker.

Endovasküler Onarım (EVAR/TEVAR): Bu daha modern yöntemde genellikle kasıktan küçük bir kesiyle girilerek, kateter yardımıyla anevrizma bölgesine “stent-greft” adı verilen kumaş kaplı bir stent yerleştirilir. Bu stent, kanın anevrizma kesesine hiç uğramadan, güvenli bir tünel içinden akmasını sağlar.

İleri evre kalp yetmezliğinde Kalp ve Damar Cerrahisi hangi umutları sunar?

İlaç tedavisinin artık fayda etmediği son evre kalp yetmezliği hastaları için Kalp ve Damar Cerrahisi, mekanik kalp destek cihazları veya kalp nakli gibi ileri düzey çözümlerle yeni bir umut olabilir. Kalp yetmezliği, kalbin vücudun ihtiyaçlarını karşılayacak kadar kan pompalayamaması durumudur. Bu durumda cerrahi seçenekler şunlardır.

Kalp Destek Cihazları (LVAD): Zayıflamış kalbin iş yükünü devralan, vücut içine yerleştirilen sofistike pompalardır. Bu cihazlar, hastanın kalp nakli için uygun bir organ bulunana kadar hayatta kalmasını sağlayabilir (nakle köprü) veya nakil adayı olmayan hastalar için kalıcı bir çözüm (hedef tedavisi) olabilir.

Kalp Nakli: Diğer tüm tedavi seçenekleri tükendiğinde, son çare olarak hastanın hastalıklı kalbi çıkarılır ve beyin ölümü gerçekleşmiş bir donörden alınan sağlıklı bir kalp ile değiştirilir. Bu hastaya tamamen yeni bir yaşam şansı sunan karmaşık bir operasyondur.

Kalp ve Damar Cerrahisi, ritim bozukluklarına çözüm olabilir mi?

Evet, Kalp ve Damar Cerrahisi, ilaçlarla kontrol altına alınamayan belirli ritim bozukluklarının tedavisinde önemli rol oynar. Kalbin normalden çok yavaş, çok hızlı veya düzensiz atması anlamına gelen aritmiler, bazen cerrahi müdahale gerektirebilir. Cerrahi yaklaşımlar iki ana başlıkta toplanır.

Cihaz İmplantasyonu: Kalp hızının tehlikeli derecede yavaşladığı durumlarda “kalp pilleri (pacemaker)” veya ani kalp durması riski taşıyan tehlikeli hızlı ritimleri önlemek için “şok cihazları (ICD)” cerrahi olarak cilt altına yerleştirilir.

Cerrahi Ablasyon (Maze Prosedürü): Özellikle inme riskini artıran Atriyal Fibrilasyon (AFib) tedavisinde kullanılır. Genellikle başka bir açık kalp ameliyatı sırasında, kalbin üst odacıklarında dondurma veya yakma enerjisiyle anormal elektrik sinyallerini bloke eden bir “labirent” oluşturulur. Bu kalbin normal ritmine dönmesini sağlar.

Doğumsal kalp hastalıklarının tedavisinde Kalp ve Damar Cerrahisi neden önemlidir?

Kalp ve Damar Cerrahisi, anne karnında kalp gelişimi sırasında ortaya çıkan yapısal bozuklukların (delikler, damar anomalileri, kapak sorunları) onarılmasında hayati bir rol oynar. Bu hastalıklar, bebeklikten yetişkinliğe kadar her yaşta tedavi edilebilir. Pediatrik kalp cerrahları, bu hassas ameliyatları büyük bir başarıyla gerçekleştirir. Yapılan başlıca işlemler şunlardır:

  • Kalp odacıkları arasındaki deliklerin yama ile veya dikişle kapatılması.
  • Daralmış kapak veya damarların cerrahi olarak genişletilmesi.
  • Yanlış yerlerden çıkan kan damarlarının doğru konumlara yönlendirilmesi.
  • Eksik veya gelişmemiş kalp yapılarının yeniden oluşturulması.

Peki, Kalp ve Damar Cerrahisi varis gibi bacak damarı sorunlarına da bakar mı?

Evet, bu soru sıklıkla sorulur ve cevabı kesindir. Kalp ve Damar Cerrahisi’nin vasküler (damar) cerrahisi kolu, bacaklardaki damar sorunlarıyla doğrudan ilgilenir. Bu alan, kalp ve beyin dışındaki tüm damar ağını kapsar. Tedavi edilen başlıca durumlar şunlardır:

Periferik Arter Hastalığı (PAH): Yürümeyle bacaklarda ağrıya neden olan atardamar tıkanıklıkları.

Karotis Arter (Şah Damarı) Hastalığı: İnme (felç) riskine yol açan boyun damarı darlıkları.

Varisler: Bacaklardaki toplardamarların genişlemesi ve kıvrımlı hale gelmesi.

Derin Ven Trombozu (DVT): Bacaklardaki derin toplardamarlarda pıhtı oluşması.

Özellikle varis tedavisinde, klasik cerrahi yöntemlerin yanı sıra lazer, radyofrekans veya yapıştırma gibi modern ve minimal invaziv teknikler de KVC uzmanları tarafından başarıyla uygulanmaktadır.

Yüksek tansiyon tedavisinde Kalp ve Damar Cerrahisi’nin yeri nedir?

Kalp ve Damar Cerrahisi, yüksek tansiyonu (hipertansiyon) doğrudan tedavi eden bir branş değildir. Yüksek tansiyonun ilaçla tedavisi ve takibi, Kardiyoloji ve Dahiliye uzmanlarının alanıdır. Ancak KVC, yüksek tansiyonun yıllar içinde damar duvarlarında yarattığı yıkıcı sonuçları onarır. Kontrolsüz yüksek tansiyonun yol açtığı ve KVC tarafından tedavi edilen başlıca sorunlar şunlardır:

  • Aort anevrizması ve diseksiyonu
  • Koroner arter hastalığı ve damar sertliği
  • Şah damarı darlığı

Bu nedenle bir KVC uzmanı, ameliyat edeceği bir hastanın kan basıncının kontrol altında olmasını tedavinin vazgeçilmez bir parçası olarak görür. Çünkü ameliyat başarısı ve iyileşme süreci, tansiyonun ne kadar iyi yönetildiğiyle doğrudan ilişkilidir.

Ameliyat yöntemlerinde Kalp ve Damar Cerrahisi hangi modern yaklaşımları benimser?

Günümüzde bir kalp veya damar ameliyatı tek bir yöntemle yapılmaz. Hastanın durumuna en uygun yaklaşım “Kalp Takımı” tarafından belirlenir. Başlıca yaklaşımlar şunlardır.

Geleneksel Açık Cerrahi: Cerrahın kalbe tam erişim için göğüs kemiğini açtığı klasik yöntemdir. Özellikle karmaşık ve çoklu prosedürler için hala en güvenilir yöntemdir.

Minimal İnvaziv Cerrahi: Aynı ameliyatın, göğüs kemiği kesilmeden, kaburgalar arasından yapılan çok daha küçük kesilerle gerçekleştirilmesidir. Bu yaklaşımın hastaya sunduğu önemli avantajlar vardır:

  • Daha az ameliyat sonrası ağrı
  • Daha az kan kaybı
  • Daha düşük enfeksiyon riski
  • Daha kısa hastanede kalış süresi
  • Günlük hayata çok daha hızlı dönüş

Robotik Cerrahi: Minimal invaziv cerrahinin en ileri teknoloji halidir. Cerrah, bir konsoldan yönettiği robotik kollarla, insan elinin hassasiyetini aşan bir titizlikle ameliyatı gerçekleştirir. Özellikle karmaşık kapak tamirleri gibi hassas işlemler için mükemmel sonuçlar sunar.

TAVR yöntemi, Kalp ve Damar Cerrahisi alanında nasıl bir devrim yarattı?

TAVR (Transkateter Aort Kapak Replasmanı), özellikle ileri yaştaki ve açık kalp ameliyatı riski yüksek olan hastalar için geliştirilmiş devrim niteliğinde bir yöntemdir. Bu prosedürde, göğüs kafesi hiç açılmaz. Genellikle kasıktaki atardamardan bir kateter (ince bir boru) ile girilir. Bu kateterin ucunda, sıkıştırılmış halde bulunan yeni bir biyolojik kapak vardır. Kateter, damarlar boyunca ilerletilerek kalbe ulaştırılır. Hastanın daralmış aort kapağının içine gelindiğinde, yeni kapak burada açılarak eskisini kenara iter ve yerine oturur. İşlem sonrası hasta birkaç gün içinde taburcu olabilir ve normal yaşamına dönebilir. TAVR, aort darlığı tedavisinde cerrahiye güçlü bir alternatif oluşturmuştur.

Bir Kalp ve Damar Cerrahisi operasyonu öncesinde hangi hazırlıklar yapılır?

Başarılı bir ameliyat, titiz bir planlama ile başlar. Cerrah ve ekibi, hastanın durumunu en ince ayrıntısına kadar anlamak ve en doğru cerrahi stratejiyi belirlemek için bir dizi tanı testi ister. Bu testler, ameliyatın adeta bir yol haritasını çizer. Ameliyat öncesi sıkça kullanılan temel testler şunlardır:

  • Ekokardiyografi (EKO)
  • Koroner Anjiyografi
  • Bilgisayarlı Tomografi (BT) Anjiyografi
  • Elektrokardiyogram (EKG)
  • Akciğer filmi
  • Solunum fonksiyon testleri
  • Kan testleri

“Kalp Takımı” yaklaşımı, Kalp ve Damar Cerrahisi sürecinde neden bu kadar kritik bir öneme sahiptir?

“Kalp Takımı”, günümüzün modern ve hasta odaklı tıp anlayışının en güzel örneklerinden biridir. Bu yaklaşımda bir hastanın tedavi kararı tek bir hekim tarafından verilmez. Kalp ve Damar Cerrahı, Girişimsel Kardiyolog, Kardiyak Görüntüleme Uzmanı ve Anestezi Uzmanı gibi farklı disiplinlerden hekimler bir araya gelir.

Bu ekip, hastanın tüm tıbbi verilerini, filmlerini ve test sonuçlarını birlikte değerlendirir. Her uzman, kendi bakış açısıyla durumu analiz eder ve tüm tedavi seçeneklerinin (örneğin ameliyat mı, stent mi, TAVR mı, yoksa ilaç tedavisi mi) avantaj ve dezavantajlarını masaya yatırır. Bu ortak akıl yürütme sonucunda, hastanın yaşına, genel sağlık durumuna ve yaşam beklentilerine en uygun, en güvenli ve en etkili tedavi yöntemi ortak bir kararla belirlenir. Bu yaklaşım hastanın tedavi sürecine olan güvenini artırır ve mümkün olan en iyi sonucun alınmasını sağlar.

Call Now Button