Göğüs ağrısı, kalp, akciğer, kas-iskelet sistemi, sindirim sistemi veya psikolojik nedenlerden kaynaklanabilen yaygın bir semptomdur. Hayati tehlike oluşturabilecek durumların belirtisi olabileceği için her zaman dikkatle değerlendirilmesi gerekir.
Göğüs ağrısının nedenleri arasında kalp krizi, anjina, akciğer embolisi, zatürre, kas gerginliği ve reflü hastalığı yer alır. Ağrının süresi, yeri, şiddeti ve eşlik eden bulgular, altta yatan sebebin belirlenmesinde yol göstericidir.
Göğüs ağrısında tanı yöntemleri, elektrokardiyografi (EKG), kan testleri, göğüs röntgeni, bilgisayarlı tomografi ve ekokardiyografi gibi tetkikleri içerir. Erken tanı, özellikle kalp ve akciğer kaynaklı acil durumlarda hayat kurtarıcıdır.
Göğüs ağrısı tedavisi, neden olan hastalığın türüne göre değişir. Kalp kökenli ağrılarda acil müdahale ve ilaç tedavisi gerekirken, kas-iskelet kaynaklı ağrılarda istirahat ve antiinflamatuvar tedavi yeterli olabilir.
| Sık Görülen Belirtiler | – Göğüste sıkışma, baskı, yanma veya batma hissi- Sol kola, boyuna, sırta veya çeneye yayılan ağrı- Nefes darlığı- Terleme- Bulantı, baş dönmesi |
| Nedenleri | – Koroner arter hastalığı (anjina, kalp krizi)- Akciğer hastalıkları (zatürre, emboli, pnömotoraks)- Kas-iskelet sistemi ağrıları- Mide ve yemek borusu hastalıkları (reflü, ülser) |
| Risk Faktörleri | – Kalp hastalığı öyküsü- Hipertansiyon- Sigara kullanımı- Yüksek kolesterol- Diyabet- Obezite- Stres |
| Komplikasyonlar | – Kalp krizi- Akciğer embolisi- Ani ölüm (ciddi vakalarda)- Kalp yetmezliği |
| Tanı Yöntemleri | – EKG- Kan testleri (troponin, D-dimer vb.)- Akciğer grafisi- Ekokardiyografi- Gerekirse BT anjiyografi, endoskopi |
| Tedavi Yöntemleri | – Altta yatan sebebin tedavisi- Acil durumlarda oksijen ve ağrı kontrolü- Gerekirse girişimsel işlemler veya ilaç tedavisi |
| Önleme Yöntemleri | – Kalp ve damar sağlığı için risk faktörlerinin kontrolü- Sağlıklı beslenme ve egzersiz- Sigara ve alkolü bırakmak- Düzenli doktor kontrolü |
Hangi Göğüs Ağrısı Belirtileri “Hemen Şimdi Doktora Git” Anlamına Gelir?
Bazı göğüs ağrısı tipleri vardır ki bunları hissettiğinizde bir saniye bile beklememek ve derhal acil tıbbi yardım çağırmak hayati önem taşır. Bu “kırmızı bayrak” olarak adlandırdığımız belirtiler altta yatan durumun ciddi olabileceğinin en güçlü işaretleridir. Eğer göğüs ağrınız bu özelliklerden bir veya birkaçını taşıyorsa, zaman kaybetmeden 112’yi aramalısınız.
Acil bir duruma işaret edebilecek temel belirtiler şunlardır:
- Göğüste baskı, sıkışma, ağırlık veya ezilme hissi
- Birkaç dakikadan uzun süren veya gelip giden ağrı
- Ağrının kollara (özellikle sol kola) yayılması
- Ağrının çeneye, boyuna veya sırta doğru yayılması
- Ani başlayan ve dinlenmekle geçmeyen nefes darlığı
- Açıklanamayan soğuk terleme
- Baş dönmesi, sersemlik veya bayılma hissi
- Mide bulantısı veya kusma
- Hızlı veya düzensiz kalp atışları (çarpıntı)
- Yoğun bir endişe veya kötü bir şey olacak hissi
Eğer ağrınızın nedeninden emin değilseniz, en güvenli yol her zaman profesyonel yardım almaktır. “Biraz bekleyeyim, belki geçer” düşüncesi, kalp gibi hayati bir organ söz konusu olduğunda en büyük risktir.
Klasik Bir Kalp Krizi Kendini Nasıl Hissettirir ve Göğüs Ağrısı Nerelere Vurur?
Kalp krizi dendiğinde akla gelen klasik tablo genellikle göğsün tam ortasında, iman tahtası olarak bilinen kemiğin arkasında hissedilen o rahatsız edici histir. Bu hissi yaşayanlar, durumu genellikle “göğsüme fil oturmuş gibi,” “göğsümü bir kemerle sıkıyorlar gibi” veya “ezici bir ağırlık var” şeklinde tarif ederler. Bu ağrı, aslında oksijensiz kalan kalp kasının vücuda gönderdiği bir imdat çağrısıdır. Kan akışı kesildiği için kas, kelimenin tam anlamıyla “nefes alamaz” ve bu durum beyne şiddetli bir ağrı sinyali olarak iletilir.
Bu ağrı genellikle tek bir noktada kalmaz. Tıpkı bir ağacın dalları gibi, vücudun farklı bölgelerine yayılabilir. En sık yayıldığı yerler omuzlar, boyun, çene ve kollardır. Genellikle sol kola vurduğu bilinse de her iki kolda veya sadece sağ kolda da hissedilebilir. Bazen ağrı göğüste hiç hissedilmez, sadece çenede veya kolda bir uyuşma ve ağrı ile kendini gösterebilir. Bu yayılım, ağrının ciddiye alınması gerektiğini gösteren en önemli ipuçlarından biridir.
Kadınlarda, Yaşlılarda veya Diyabet Hastalarında Göğüs Ağrısı Neden Farklı Olabilir?
Kalp krizi, her zaman filmlerde gördüğümüz gibi dramatik bir göğüs ağrısıyla gelmez. Özellikle bazı gruplarda, belirtiler çok daha silik ve “atipik” olabilir. Bu durum tanının gecikmesine ve değerli zamanın kaybedilmesine neden olabilir. Bu nedenle bu gruplardaki kişilerin ve yakınlarının çok daha dikkatli olması gerekir.
Kadınlar, yaşlılar ve uzun süredir diyabet (şeker) hastalığı olan kişilerde, klasik göğüs ağrısı yerine aşağıdaki belirtiler ön planda olabilir:
- Ani ve aşırı yorgunluk, halsizlik
- Açıklanamayan nefes darlığı
- Sırtta, omuz bıçakları arasında hissedilen ağrı
- Mide ağrısı, hazımsızlık veya mide yanması hissi
- Sadece çenede veya boyunda hissedilen ağrı
- Genel bir rahatsızlık ve huzursuzluk hali
Bu belirtiler kolayca başka durumlara (örneğin yorgunluk veya mide rahatsızlığı) bağlanabilir. Ancak özellikle risk faktörleriniz varsa, bu tür sıra dışı ve ani başlayan şikayetleri mutlaka ciddiye almak ve bir doktora danışmak hayat kurtarıcı olabilir.
Göğüste “Yırtılma” Hissi veya Nefesle Batan Ağrı Neyin Habercisi Olabilir?
Göğüs ağrısı her zaman kalp krizine işaret etmez. Bazen, en az kalp krizi kadar acil ve tehlikeli olan başka durumların da habercisi olabilir. Bunlardan ikisi, aort diseksiyonu ve pulmoner embolidir:
Aort Diseksiyonu (Aort Yırtılması): Vücudumuzun ana atardamarı olan aort, kalpten aldığı kanı tüm organlara dağıtan dev bir boru gibidir. Bu damarın duvarı katmanlardan oluşur. Aort diseksiyonu, bu duvarın iç katmanında bir yırtık oluşması ve kanın bu katmanların arasına sızarak damarı boydan boya ayırmasıdır. Bu durum genellikle ani başlayan, hayatınızda hissettiğiniz en şiddetli ağrı olarak tarif edilen, “yırtılır” veya “kopar” tarzda bir ağrıya neden olur. Ağrı genellikle göğüsten sırta, kürek kemiklerinin arasına doğru yayılır. Yüksek tansiyon, bu durum için en önemli risk faktörüdür ve acil cerrahi müdahale gerektirir.
Pulmoner Emboli (Akciğere Pıhtı Atması): Genellikle bacaklardaki toplardamarlarda oluşan bir kan pıhtısının koparak kan dolaşımı yoluyla akciğerlere ulaşması ve oradaki bir atardamarı tıkamasıdır. Bu durum ani başlayan ve özellikle derin nefes almakla veya öksürmekle şiddetlenen, bıçak saplanır gibi keskin bir göğüs ağrısına yol açar. Ağrıya genellikle şiddetli nefes darlığı ve bazen kanlı öksürük eşlik eder. Bu da zamanla yarışılan, hayati tehlikesi olan bir durumdur.
Kalp Krizi ile Anjina (Kalp Ağrısı) Arasındaki Fark Nedir?
Göğüs ağrısı denince akla gelen iki önemli terim anjina ve kalp krizidir. İkisi de kalp damarlarındaki bir sorundan kaynaklansa da aralarında çok temel bir fark vardır. Bu farkı bir su tesisatı analojisiyle düşünebiliriz.
Anjina: Kalbi besleyen damarlarda bir daralma olduğunu düşünün. Siz dinlenirken bu dar damardan geçen kan kalbinize yetebilir. Ancak yürüdüğünüzde, merdiven çıktığınızda veya streslendiğinizde kalbinizin daha fazla oksijene ihtiyacı olur. Daralmış damar bu artan ihtiyacı karşılayamaz ve kalp geçici olarak “oksijensiz” kalır. Bu durumun yarattığı ağrıya anjina denir. Tıpkı borudaki geçici bir tıkanıklık gibidir; dinlenince veya dil altı ilaçla talep azalır, kan akışı yeniden yeterli hale gelir ve ağrı geçer. Anjina, kalıcı bir hasar bırakmaz ama altta yatan ciddi bir sorunun, yani damar sertliğinin önemli bir uyarıcısıdır.
Kalp Krizi: Bu senaryoda ise damardaki daralmaya neden olan plak aniden yırtılır ve üzerinde bir pıhtı oluşarak damarı tamamen tıkar. Artık kan akışı tamamen kesilmiştir. Bu borunun tamamen tıkanıp patlaması gibidir. Oksijensiz kalan kalp kası ölmeye başlar. Ağrı dinlenmekle geçmez ve eğer damar hızla açılmazsa, kalpte kalıcı ve geri döndürülemez bir hasar oluşur.
Koroner Arter Hastalığı Göğüs Ağrısına Nasıl Zemin Hazırlar?
Peki, kalp damarları neden daralır veya tıkanır? Bu sorunun cevabı genellikle “ateroskleroz” yani damar sertliği sürecinde yatar. Bunu evimizdeki temiz su borularının zamanla kireçlenip paslanmasına benzetebiliriz. Yıllar içinde, özellikle yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, sigara ve diyabet gibi risk faktörlerinin etkisiyle kan damarlarının iç duvarında “plak” adı verilen yağ ve kireç birikintileri oluşur.
Bu plaklar başlangıçta damarı pek daraltmaz ve bir belirti vermez. Ancak zamanla büyüyerek damarın içini daraltmaya başlarlar. Bu daralma belli bir seviyeye ulaştığında, eforla ortaya çıkan anjina ağrıları başlar. En tehlikeli senaryo ise, bu plakların üzerindeki ince zarın yırtılmasıdır. Vücut bu yırtığı onarmak için hemen oraya pıhtı hücrelerini gönderir ve bu pıhtı, zaten dar olan damarı tamamen tıkayarak kalp krizini tetikler. Yani göğüs ağrısı, aslında yıllar süren bu sessiz sürecin sesli hale gelmiş halidir.
Kalbin İltihaplanması veya Yapısal Sorunları da Göğüs Ağrısı Yapar mı?
Evet, göğüs ağrısının kalp kaynaklı nedenleri sadece damar tıkanıklığı ile sınırlı değildir. Kalbin kendisindeki veya çevresindeki zardaki iltihabi durumlar ve yapısal bozukluklar da önemli ağrı nedenleridir.
Kalpteki iltihabi ve yapısal sorunlara bağlı ağrı tipleri şunlardır:
Perikardit (Kalp Zarı İltihabı): Kalbi saran zarın iltihaplanmasıdır. Ağrısı genellikle çok keskin, batıcı ve bıçak saplanır tarzdadır. Nefes alıp vermekle, öksürmekle ve yatmakla artar; öne doğru eğilerek oturmakla ise hafifler. Bu özellik, onu damar tıkanıklığı ağrısından ayırmaya yardımcı olur.
Miyokardit (Kalp Kası İltihabı): Kalp kasının kendisinin iltihaplanmasıdır. Belirtileri kalp krizini çok taklit edebilir; göğüs ağrısı, nefes darlığı ve çarpıntı yapabilir.
Hipertrofik Kardiyomiyopati (Kalp Kası Kalınlaşması): Kalp kasının genetik olarak aşırı kalınlaştığı bir durumdur. Kalınlaşan kas, kanın kalpten çıkışını zorlaştırarak özellikle efor sırasında göğüs ağrısına neden olabilir.
Aort Darlığı (Kalp Kapağı Sorunu): Kalpten çıkan ana kapak olan aort kapağının daralmasıdır. Kalp, kanı bu dar kapaktan pompalamak için çok daha fazla çalışmak zorunda kalır. Bu durum da özellikle eforla ortaya çıkan tipik bir göğüs ağrısına yol açar.
Göğüs Ağrım Kalpten mi Yoksa Mideden mi Kaynaklanıyor, Nasıl Anlarım?
Kalp dışı göğüs ağrılarının en yaygın nedeni sindirim sistemi problemleridir ve bu durum “büyük taklitçi” olarak bilinir. Özellikle mide ekşimesi veya reflü, yarattığı yanma ve baskı hissiyle kalp ağrısından neredeyse ayırt edilemez olabilir. Bunun nedeni, kalp ve yemek borusunun sinirlerinin beyne çok yakın yollardan sinyal göndermesidir. Beyin de bu sinyallerin nereden geldiğini karıştırabilir.
Yine de bazı ipuçları ağrının kaynağını ayırt etmeye yardımcı olabilir. Aşağıdaki özellikler, ağrının mide kaynaklı olma ihtimalini artırır:
- Ağrının yanma ve ekşime şeklinde olması
- Genellikle yemeklerden sonra veya yatınca başlaması
- Öne eğilmekle ağrının artması
- Ağza acı veya ekşi su gelmesi
- Geğirme veya şişkinlik hissinin eşlik etmesi
- Antiasit ilaçlar veya süt içmekle rahatlaması
Buna karşılık, ağrının eforla başlaması, dinlenmekle geçmesi, baskı ve sıkışma şeklinde olması ve nefes darlığı, terleme gibi belirtilerin eşlik etmesi, kalbi işaret eder. Ancak unutmayın bu ayrım her zaman net değildir ve şüphe durumunda mutlaka bir doktora başvurulmalıdır.
“Göğsümü Üşüttüm” Dediğimiz Ağrı Aslında Nedir ve Göğüs Kafesi Ağrısı Neden Olur?
Halk arasında sıkça kullanılan “göğsümü üşüttüm” veya “cerayan yaptı” gibi tabirler, aslında tıbbi bir tanı değildir. Bu şekilde tarif edilen ağrıların altında yatan neden, çoğunlukla kas-iskelet sistemiyle ilgilidir. Göğüs kafesi ağrısı, kaburgalar, göğüs kemiği, bunları birleştiren kıkırdaklar veya göğüs duvarındaki kaslardan kaynaklanabilir.
Kostokondrit: Bu durum “göğsü üşütme” ağrılarının en yaygın nedenidir. Kaburgaları göğüs kemiğine bağlayan kıkırdakların iltihaplanmasıdır. Ağrı genellikle keskindir ve kalp krizini taklit edebilir. Ancak en önemli ayırt edici özelliği, ağrıyan bölgenin üzerine parmakla basıldığında hassasiyetin artması ve ağrının yeniden ortaya çıkmasıdır. Kalp ağrısında ise göğse bastırmakla ağrı değişmez.
Kas Gerilmesi: Yoğun bir öksürük nöbeti, ters bir hareket veya ağır bir spor antrenmanı sonrası göğüs duvarındaki kaslar gerilebilir veya zedelenebilir. Bu da özellikle hareket etmekle, dönmekle veya derin nefes almakla artan, genellikle tek bir noktada hissedilen bir ağrıya neden olur.
Panik Atak Göğüs Ağrısını Nasıl Tetikler?
Psikolojik durumlar da çok gerçek fiziksel belirtilere yol açabilir. Panik atak, aniden başlayan ve yoğun bir korku veya sıkıntı hissinin eşlik ettiği bir anksiyete nöbetidir. Bu sırada vücut, sanki gerçek bir tehlikeyle karşı karşıyaymış gibi “savaş ya da kaç” tepkisi verir. Adrenalin seviyesi tavan yapar, kalp atışları hızlanır, nefes alıp verme sıklaşır ve kaslar gerilir. Bu fizyolojik fırtına, kalp krizinin belirtileriyle birebir aynı olabilen çok şiddetli bir göğüs ağrısını tetikleyebilir. Kişi, o an gerçekten kalp krizi geçirdiğini ve öleceğini düşünebilir. Panik atak kaynaklı göğüs ağrısını kalp krizinden ayırt etmek, acil serviste yapılacak testler olmadan neredeyse imkansızdır.
Göğüs Ağrısı İçin Yapılan İlk ve En Önemli Testler Nelerdir?
Hasta hikayesi ve fizik muayenenin ardından, göğüs ağrısı şikayetiyle başvuran bir hastada, özellikle acil durumlarda, tanıyı netleştirmek için hemen bazı temel testler yapılır.
Elektrokardiyogram (EKG): Kalbin elektriksel aktivitesini kağıda döken, hızlı ve basit bir testtir. Kalp krizi, ritim bozuklukları veya kalp zarı iltihabı gibi durumlar hakkında saniyeler içinde çok önemli bilgiler verir.
Kan Testleri (Kardiyak Enzimler): Kalp krizi sırasında hasar gören kalp kası hücrelerinden kana “troponin” adı verilen bir protein sızar. Kan testiyle bu proteinin seviyesine bakmak, bir kalp krizinin meydana gelip gelmediğini kesin olarak doğrular.
Göğüs Röntgeni: Kalbin, akciğerlerin ve büyük damarların genel bir görüntüsünü sunar. Zatürre, akciğer sönmesi gibi akciğer kaynaklı ağrı nedenlerini veya kalp yetmezliği bulgularını göstermeye yardımcı olur.
Daha İleri Tetkikler Olan Eko, Efor Testi veya Anjiyo Ne Zaman Gerekir?
İlk testler normalse veya tanı hala belirsizse, doktorunuz kalbin yapısını ve fonksiyonlarını daha detaylı incelemek için ileri tetkiklere başvurabilir.
Ekokardiyogram (Eko): Kalbin ultrasonudur. Tıpkı hamilelikte bebeği görmek için kullanılan ultrason gibi, ses dalgaları kullanarak kalbin hareketli bir görüntüsünü oluşturur. Kalbin pompalama gücünü, kapakçıkların çalışmasını, kalp krizi geçirmişse hasar gören bölgeleri net bir şekilde gösterir.
Efor Testi: Kişiyi bir koşu bandında yürüterek veya bisiklete bindirerek, efor sırasında kalbin nasıl tepki verdiğini gözlemlemektir. Efor sırasında çekilen EKG, istirahat halinde belirti vermeyen damar darlıklarını ortaya çıkarabilir.
Koroner Anjiyografi (Anjiyo): Kalp damarlarını görüntülemek için “altın standart” yöntemdir. Kasıktan veya el bileğinden ince bir kateterle girilerek kalp damarlarına ulaşılır. “Kontrast madde” denilen boyalı bir sıvı verilerek damarların filmi çekilir. Bu yöntem damarlardaki darlıkların yerini ve ciddiyetini bir yol haritası gibi net bir şekilde gösterir. Ayrıca tanı sırasında saptanan uygun darlıklar aynı seansta balon veya stent ile tedavi edilebilir.
Hangi Durumlarda Bypass Ameliyatı Stente Göre Daha İyi Bir Seçenektir?
Anjiyoda kalp damarlarında ciddi darlıklar saptandığında, tedavi için genellikle iki ana seçenek vardır: Stentleme veya bypass ameliyatı. Stent, daralmış olan tek bir bölgeyi içeriden bir iskele gibi destekleyerek açmaktır. Ancak bazı durumlarda, bypass ameliyatı daha kalıcı ve daha iyi bir çözüm sunar.
Bypass ameliyatının tercih edildiği durumlar şunlardır:
- Kalbin ana damarında (sol ana koroner) kritik bir darlık olması
- Kalbi besleyen üç ana damarın hepsinde birden çok sayıda darlık olması
- Damar yapısının çok kireçli veya stentlemeye uygun olmaması
- Hastanın aynı zamanda şeker hastası olması ve yaygın damar hastalığı bulunması
Bypass ameliyatının mantığı, tıkalı boruyu tamir etmeye çalışmak yerine, tıkanıklığın ilerisine temiz su taşıyacak yeni bir boru hattı döşemektir. Cerrah, vücudun başka bir yerinden (genellikle göğüs duvarından veya bacaktan) aldığı sağlıklı bir damarı, aorttan alıp tıkalı damarın ilerisindeki sağlıklı bölgeye bağlar. Böylece kan, tıkanıklığı “bypass” ederek kalp kasına yeni bir yoldan ulaşmış olur. Bu yöntem özellikle karmaşık hastalığı olan kişilerde uzun vadede daha dayanıklı bir çözüm sağlar.
Kalp Sağlığı İçin Hangi Yaşam Tarzı Değişiklikleri En Önemlisidir?
Modern tedaviler hayat kurtarıcıdır, ancak hiçbiri altta yatan damar sertliği sürecini geri döndürmez. Gerçek ve kalıcı sağlık, yaşam tarzımızda yapacağımız değişikliklere bağlıdır.
Kalp sağlığını korumak için en önemli dört temel direk şunlardır:
Akıllıca Beslenmek: Bu bir diyet listesi değil bir yeme alışkanlığıdır. Sofranızı taze sebzeler, meyveler, tam tahıllar, balık gibi sağlıklı proteinler ve zeytinyağı gibi sağlıklı yağlarla donatın.
Hareket Etmek: Vücudunuz hareket etmek için tasarlanmıştır. Her gün yapacağınız tempolu bir yürüyüş bile kalbiniz için yapabileceğiniz en iyi yatırımlardan biridir.
Sigarayı Hayatınızdan Çıkarmak: Sigarayı bırakmak, kalp krizi riskinizi azaltmak için tek başına atabileceğiniz en güçlü adımdır. Sigaranın her nefesi damarlarınıza zarar verir.
Risk Faktörlerini Kontrol Etmek: Yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve diyabet, yıllarca sessizce damarlarınıza zarar veren “sinsi düşmanlardır”. Bu durumları ciddiye almak, ilaçlarınızı düzenli kullanmak ve doktor kontrollerinizi aksatmamak, gelecekteki ciddi sorunları önlemenin anahtarıdır.
Sıkça Sorulan Sorular
Göğüs ağrısının en sık nedeni nedir?
Göğüs ağrısı kalp krizinden nasıl ayırt edilir?
Göğüs ağrısı reflü hastalığında nasıl gelişir?
Göğüs ağrısı panik atak belirtisi olabilir mi?
Göğüs ağrısı akciğer hastalıklarında nasıl ortaya çıkar?
Göğüs ağrısı gebelikte normal midir?
Göğüs ağrısı hangi durumlarda acil bir belirtidir?
Göğüs ağrısında hangi tetkikler yapılır?
Göğüs ağrısı çocuklarda hangi nedenlerle görülür?
Göğüs ağrısını önlemek için hangi önlemler alınabilir?

Prof. Dr. Yavuz Beşoğul, 25 yılı aşkın deneyime sahip bir Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanıdır. Türkiye’de kapalı kalp ve atan kalpte bypass ameliyatlarının öncülerindendir. Bugüne kadar binlerce başarılı ameliyat gerçekleştirmiş, ulusal ve uluslararası dergilerde 100’den fazla bilimsel makale yayımlamıştır.
