Siyanoz morarma, kandaki oksijen miktarının azalması sonucu cilt ve mukozalarda mavi-mor renk değişikliği oluşmasıdır. Genellikle dudaklar, tırnak yatakları ve kulak memelerinde belirginleşir. Altta yatan nedenin belirlenmesi acil ve doğru tedavi için önemlidir.
Siyanoz nedenleri arasında kalp ve akciğer hastalıkları, dolaşım bozuklukları, soğuk maruziyeti ve bazı kan hastalıkları yer alır. Ani gelişen siyanoz, ciddi kardiyopulmoner sorunların habercisi olabilir ve hızlı değerlendirme gerektirir.
Siyanoz tanısında fizik muayene, oksijen satürasyonu ölçümü, kan gazı analizi ve göğüs görüntüleme yöntemleri kullanılır. Tanı sürecinde altta yatan hastalığın tipi ve aciliyet derecesi belirlenir.
Siyanoz tedavisi, neden olan hastalığın ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Oksijen desteği, ilaç tedavisi veya cerrahi müdahaleler uygulanabilir. Erken müdahale, kalıcı doku hasarını ve yaşamı tehdit eden komplikasyonları önler.
| Tıbbi Adı | Siyanoz |
| Sık Görülen Belirtiler | – Dudaklarda, parmak uçlarında, tırnaklarda veya ciltte morarma- Soğukluk hissi- Halsizlik- Nefes darlığı (eşlik edebilir) |
| Nedenleri | – Oksijenlenmenin azalması- Doğuştan kalp hastalıkları- Akciğer hastalıkları (KOAH, zatürre, emboli)- Kalp yetmezliği- Damar tıkanıklıkları |
| Risk Faktörleri | – Kronik kalp veya akciğer hastalığı- Sigara kullanımı- Doğuştan kalp hastalığı öyküsü- Yaşlılık |
| Komplikasyonlar | – Organlarda oksijen yetersizliği- Bilinç kaybı- Solunum veya dolaşım yetmezliği |
| Tanı Yöntemleri | – Fizik muayene- Oksijen saturasyonu ölçümü- Kan gazı analizi- Akciğer grafisi- Ekokardiyografi |
| Tedavi Yöntemleri | – Altta yatan sebebin tedavisi- Oksijen desteği- Gerekirse ilaç tedavisi veya cerrahi müdahale |
| Önleme Yöntemleri | – Kronik hastalıkların düzenli tedavisi- Sigara kullanımının bırakılması- Düzenli tıbbi takip |
Siyanoz (Morarma) Nedir?
Siyanoz, kandaki oksijen düzeyinin düşmesi nedeniyle ciltte, dudaklarda veya tırnaklarda mavi-mor renkte değişim görülmesidir. Genellikle kalp, akciğer veya dolaşım sistemine bağlı ciddi bir sorunun belirtisidir. Ani gelişen siyanoz acil müdahale gerektirirken, kronik durumlarda altta yatan hastalığın tanısı ve tedavisi önemlidir. Soğuk havaya maruz kalma gibi geçici nedenler de siyanoza yol açabilir, ancak kalıcı durumlar mutlaka değerlendirilmelidir.
Vücudumuz Neden Morarır ve Siyanoz Neden Olur?
Bu durumu daha iyi anlamak için kanımıza bir göz atalım. Kanımıza kırmızı rengini veren ve en önemli görevi akciğerlerden aldığı taze oksijeni tüm vücudumuza taşımak olan “hemoglobin” adında bir protein vardır. Oksijenle dolu olan hemoglobin parlak, canlı bir kırmızı renktedir. Bu da cildimize o sağlıklı, pembe görünümünü verir.
Hemoglobin, doku ve organlara hayati oksijeni bıraktıktan sonra rengi koyulaşır, koyu kırmızı-mor bir hal alır. İşte siyanoz, cildimize yakın ince kılcal damarlarda oksijensiz kalmış bu koyu renkli hemoglobinin miktarının artmasıyla ortaya çıkan optik bir yansımadır. Normalde bu durum fark edilmez, ancak kandaki oksijen seviyesi belirli bir eşiğin altına düştüğünde (genellikle %85’in altı), bu mavimsi-mor renk deri ve mukozalarda gözle görülür hale gelir. Bu ya akciğerlerin yeterince oksijen alamadığının ya da kalbin oksijenli kanı vücuda düzgün bir şekilde dağıtamadığının bir işaretidir.
En Yaygın Siyanoz Belirtileri Nelerdir?
Siyanoz kendini farklı yerlerde gösterebilir ve bu belirtilerin nerede olduğu, altta yatan sorunun ciddiyeti hakkında bize önemli ipuçları verir. En sık karşılaşılan siyanoz belirtileri şunlardır:
- Dudaklarda mavimsi veya morumsu renk değişikliği
- Dilin normal pembe rengini kaybedip morarması
- Tırnak yataklarında belirgin morarma
- El ve ayak parmaklarında soğukluk ve mor renk
- Burun ucu ve kulak memelerinde morarma
- Ciltte genel bir solgunluk ve mavimsi ton
Siyanozun Tipleri Var mıdır ve Aralarındaki Fark Nedir?
Evet, siyanozu iki ana gruba ayırırız. Bu ayrım, sorunun kaynağını anlamak için bir yol haritası gibidir ve doğru teşhis için kritik öneme sahiptir.
Santral Siyanoz (Merkezi Siyanoz): Bu tip siyanozda sorun, kanın vücuda dağılmadan önceki haliyle, yani merkezde (kalp veya akciğerlerde) ilgilidir. Akciğerlerden çıkan kanın kendisi yeterince oksijenlenmemiştir. Bu genellikle daha ciddi bir durumun habercisidir. En güvenilir şekilde dil ve dudakların iç yüzeyi gibi sıcak ve kanlanması iyi olan bölgelere bakarak anlaşılır. Bu bölgeler mor ise, durum santral siyanozu işaret eder.
Periferik Siyanoz (Çevresel Siyanoz): Periferik siyanoz nedir? Bu durumda kalpten pompalanan kanda yeterli oksijen vardır. Ancak kan, vücudun uç noktalarına (el ve ayak parmakları gibi) ulaştığında kan akışı yavaşlar. Yavaşlayan kan, dokularda daha uzun süre kaldığı için dokular normalden daha fazla oksijen çeker ve kanın oksijeni tükenir. Sonuç olarak o bölgede morarma görülür. Bu tip siyanozda dil ve dudaklar pembe kalır, sadece uç noktalar morarır ve genellikle dokunulduğunda soğuktur.
El Tırnaklarında Morarma Neden Olur?
El tırnaklarında morarma veya parmakta morarma, en sık karşılaşılan şikayetlerden biridir ve genellikle periferik siyanozun bir göstergesidir. Peki, el tırnak diplerinde morarma neden olur? Bunun arkasında yatan birkaç yaygın neden vardır:
En basit ve en zararsız neden soğuk havadır. Vücudumuz, merkezdeki hayati organların ısısını korumak için akıllı bir mekanizmayla çalışır ve soğukta el ve ayaklardaki damarları büzer. Bu kan akışını yavaşlatır ve parmaklarda geçici bir morarmaya neden olur. Isınınca bu durum tamamen düzelir.
Ancak bu durumun altında daha ciddi nedenler de yatabilir. Kalp yetmezliği olan bir kişide, kalp kanı vücuda yeterince güçlü pompalayamadığı için kan dolaşımı yavaşlar. Bu yavaşlama, kanın özellikle uç noktalarda göllenmesine ve oksijenini kaybederek morarmasına yol açar. Benzer şekilde kollar veya bacaklardaki atardamarlarda damar sertliğine (ateroskleroz) bağlı bir tıkanıklık veya daralma varsa, o bölgeye yeterli kan gitmez ve bu da parmaklarda morarmaya neden olabilir.
Dudaklardaki Morarma Neden Daha Tehlikelidir?
Dudakların, özellikle de dilin morarması, yani santral siyanoz, periferik siyanoza göre genellikle daha acil ve ciddi bir durumun işaretidir. Çünkü bu sorunun sadece ellerdeki veya ayaklardaki yerel bir dolaşım probleminden kaynaklanmadığını, tüm vücuda dağılan kanın oksijen seviyesinin düşük olduğunu gösterir.
Bu durum oksijenin kana geçtiği akciğerlerde veya oksijenli kanın vücuda pompalandığı kalpte temel bir sorun olduğu anlamına gelir. Örneğin doğuştan gelen ve kalpte kirli kanla temiz kanın birbirine karıştığı bir delik olabilir. Veya büyük damarların kalpten ters çıktığı ciddi bir anomali söz konusu olabilir. Akciğerlerde ise ağır bir zatürre veya akciğere pıhtı atması (pulmoner emboli) gibi hayatı tehdit eden durumlar santral siyanoza yol açabilir. Bu nedenle bir kişinin dilinde veya dudaklarında morarma fark edildiğinde, bu durum asla göz ardı edilmemeli ve derhal tıbbi yardım alınmalıdır.
Siyanoz Tehlikeli midir? Ne Zaman Doktora Gitmek Gerekir?
Bu sorunun cevabı tamamen altta yatan nedene bağlıdır. Siyanoz tehlikeli midir sorusuna net bir evet ya da hayır demek doğru olmaz. Soğukta üşüyen parmaklarınızın hafifçe morarıp ısınınca geçmesi endişe verici değildir. Ancak bazı durumlar vardır ki siyanoz çok ciddi bir tehlikenin habercisidir ve acil müdahale gerektirir.
Aşağıdaki durumlarda vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir:
- Morarma aniden başladıysa
- Nefes darlığı eşlik ediyorsa
- Göğüs ağrısı varsa
- Bilinç bulanıklığı veya bayılma hissi yaşanıyorsa
- Morarma dil ve dudaklar gibi merkezi bölgelerdeyse
- Yenidoğan bir bebekte fark edildiyse
Siyanoza Yol Açan Başlıca Nedenler Nelerdir?
Siyanoz neden olur sorusunun cevabı oldukça geniştir. Nedenleri üç ana başlık altında toplayabiliriz.
Kalp Kaynaklı Nedenler: Siyanozun en ciddi nedenleri genellikle kalp ve damar sistemiyle ilgilidir.
- Fallot Tetralojisi
- Büyük Arterlerin Transpozisyonu (TGA)
- Trunkus Arteriozus
- Total Anormal Pulmoner Venöz Dönüş (TAPVD)
- Eisenmenger Sendromu (ilerlemiş kalp deliklerine bağlı)
- Şiddetli kalp yetmezliği
- Kardiyojenik şok
Akciğer Kaynaklı Nedenler: Akciğerler, kanın oksijenlendiği yer olduğu için buradaki ciddi sorunlar doğrudan siyanoza yol açar.
- KOAH’ın ileri evreleri
- Şiddetli astım krizi
- Ağır zatürre (pnömoni)
- Pulmoner emboli (akciğere pıhtı atması)
- Akut solunum sıkıntısı sendromu (ARDS)
- Boğulma veya hava yolunun tıkanması
Diğer Nedenler: Bazen sorun kalp veya akciğerlerin dışında olabilir.
- Çok yüksek rakımlara ani çıkış (dağ hastalığı)
- Bazı ilaçlar, kimyasallar veya zehirlerle zehirlenme
- Methemoglobinemi veya sülfhemoglobinemi gibi nadir kan hastalıkları
- Nöbet geçirme
- Ciddi hipotermi (vücut ısısının tehlikeli derecede düşmesi)
Siyanoz Tanısı Adım Adım Nasıl Konulur?
Siyanozlu bir hastayı değerlendirirken, yapbozun parçalarını birleştirerek büyük resmi görmeye çalışırız. Bu süreç bir dizi tanısal adımdan oluşur.
Öncelikle hastanın detaylı hikayesini alır ve kapsamlı bir fizik muayene yaparız. Ardından, tanıya yönelik spesifik testlere geçeriz. Bu testler şunları içerir:
Pulse Oksimetre: Parmağa takılan bu basit cihazla kandaki oksijen doygunluğunu anında ölçeriz.
Arteriyel Kan Gazı: Atardamardan alınan küçük bir kan örneğiyle kandaki oksijen ve karbondioksit seviyelerini kesin olarak belirleriz.
Hiperoksi Testi: Hastaya saf oksijen solutarak oksijen seviyesindeki artışı gözlemleriz. Bu test, sorunun kalpten mi yoksa akciğerden mi kaynaklandığını ayırt etmemize yardımcı olur.
Göğüs Röntgeni: Kalbin boyutunu, şeklini ve akciğerlerin durumunu genel olarak değerlendirmemizi sağlar.
Ekokardiyografi (EKO): Kalp ultrasonu, tanının temel taşıdır. Kalbin yapısını, odacıklarını, kapakçıklarını, delik olup olmadığını ve kasılma gücünü detaylı bir şekilde görmemizi sağlar.
Kardiyak BT ve MR: Özellikle büyük damarların (aort gibi) veya karmaşık kalp anomalilerinin üç boyutlu olarak görüntülenmesi gerektiğinde bu ileri teknoloji yöntemlere başvururuz.
Kardiyak Kateterizasyon (Anjiyografi): Bu yöntem hem tanısal hem de tedavi edici olabilir. Kasık veya kol damarından girerek kalp içindeki basınçları ölçer, akciğer damar direncini hesaplar ve kalp boşluklarının filmini çekeriz. Bu veriler, özellikle büyük bir ameliyatın riskini ve başarısını öngörmede kritik rol oynar.
Siyanoz Tedavisi Nasıl Planlanır?
Unutulmamalıdır ki siyanoz tedavisi, morarmayı ortadan kaldırmak için bir krem sürmek veya bir hap yutmak değildir. Tedavi, tamamen siyanoza neden olan altta yatan hastalığa yöneliktir. Bir kalp ve damar cerrahı olarak bizim rolümüz, cerrahi müdahale gerektiren kalp ve damar hastalıklarını teşhis edip tedavi etmektir.
Doğuştan Gelen Kalp Hastalıklarına Bağlı Siyanozun Cerrahi Tedavisi Nedir?
Modern kalp cerrahisi sayesinde, siyanoza neden olan birçok doğuştan kalp hastalığı artık başarıyla tedavi edilebilmektedir. Uygulanan cerrahi yöntemler hastalığın türüne, karmaşıklığına ve hastanın yaşına göre değişir.
Geçici (Palyatif) Ameliyatlar: Özellikle yenidoğan bebeklerde, akciğer damarları veya kalp yapıları tam bir düzeltme ameliyatı için çok küçükse, “şant” adı verilen geçici prosedürler uygulanır. Bu ameliyatlarla, akciğerlere giden kan akımı artırılarak bebeğin oksijen seviyesinin yükseltilmesi ve tam düzeltme ameliyatı için güvenle büyümesi hedeflenir.
Tam Düzeltme Ameliyatları: Hastanın durumu uygun olduğunda, kalpteki anatomik bozukluğu tamamen düzelten ameliyatlar yapılır. Örneğin Fallot Tetralojisi’nde kalpteki delik bir yama ile kapatılır ve akciğer damarının çıkışındaki darlık giderilir. Büyük Arterlerin Transpozisyonu’nda ise “Arteriyel Switch” adı verilen bir operasyonla kalpten çıkan ana damarların yerleri değiştirilerek normal kan dolaşımı sağlanır. Bu ameliyatlar, hastaların yaşam beklentisini ve kalitesini çarpıcı bir şekilde artırmıştır. Ancak bu hastaların ömür boyu düzenli takibi, olası geç dönem sorunları erkenden tespit etmek için çok önemlidir.
Damar Tıkanıklığına Bağlı Parmakta Morarma İçin Hangi Tedaviler Uygulanır?
Kollarda veya bacaklarda atardamar tıkanıklığına bağlı olarak gelişen ve “kritik uzuv iskemisi” olarak adlandırılan durumda amaç tıkalı damarı açarak o bölgeye yeniden kan akışını sağlamaktır.
Endovasküler (Kapalı) Yöntemler: Cerrahi kesi olmadan, anjiyo gibi kasık veya kol damarından girilerek yapılır. Bu yöntemler arasında şunlar bulunur:
- Balon anjiyoplasti
- Stent yerleştirilmesi
- Aterektomi (damar içi traşlama)
Açık Cerrahi (Bypass): Kapalı yöntemlerin uygun olmadığı uzun tıkanıklıklarda, tıkalı bölgenin ilerisine kan taşımak için yeni bir damar yolu (köprü) oluşturulur. Bu köprüleme işlemi için en ideal materyal, hastanın kendi bacağından alınan safen ven damarıdır.
İleri Kalp Yetmezliğine Bağlı Siyanozda Cerrahi Seçenekler Nelerdir?
İlaç tedavisinin artık fayda etmediği son evre kalp yetmezliği hastalarında, kalbin pompalama gücünün azalmasına bağlı gelişen siyanoz ve diğer ciddi belirtiler için daha ileri cerrahi seçenekler gündeme gelir.
Kalp Destek Cihazları (VAD): Bu cihazlar, zayıflamış kalbin görevini üstlenen mekanik pompalardır. Kalp nakli bekleyen hastalar için bir köprü görevi görebilir veya nakil şansı olmayan hastalar için kalıcı bir tedavi seçeneği olabilir. Bu teknoloji, kalp yetmezliği tedavisinde çığır açmıştır.
Kalp Nakli: Diğer tüm tedavi seçeneklerinin tükendiği noktada son çare kalp naklidir. Bu hastalıklı kalbin, beyin ölümü gerçekleşmiş bir donörden alınan sağlıklı bir kalp ile değiştirildiği, hayat kurtarıcı bir operasyondur.
Sıkça Sorulan Sorular
Siyanoz neden oluşur?
Siyanozun en sık görülen belirtileri nelerdir?
Siyanoz hangi hastalıklarla ilişkilidir?
Siyanoz hangi durumlarda acil değerlendirme gerektirir?
Siyanoz bebeklerde nasıl anlaşılır?
Siyanoz gebelikte risk oluşturur mu?
Siyanoz nasıl teşhis edilir?
Siyanoz tedavisinde hangi yöntemler uygulanır?
Siyanoz kalıcı olabilir mi?
Siyanozun prognozu nasıldır?

Prof. Dr. Yavuz Beşoğul, 25 yılı aşkın deneyime sahip bir Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanıdır. Türkiye’de kapalı kalp ve atan kalpte bypass ameliyatlarının öncülerindendir. Bugüne kadar binlerce başarılı ameliyat gerçekleştirmiş, ulusal ve uluslararası dergilerde 100’den fazla bilimsel makale yayımlamıştır.
