Kırık kalp sendromu, ani ve yoğun duygusal veya fiziksel stres sonrası ortaya çıkan, kalp krizi ile benzer belirtiler gösteren geçici bir kalp kası fonksiyon bozukluğudur. Genellikle geçici olup uygun tedavi ile birkaç hafta içinde düzelme gözlenir.

Stres kaynaklı kardiyomiyopati olarak da bilinen kırık kalp sendromu, göğüs ağrısı, nefes darlığı ve çarpıntı gibi semptomlarla seyreder. Tanı için elektrokardiyografi, kan testleri ve ekokardiyografi birlikte değerlendirilir.

Ani kayıp, şiddetli korku, kaza veya ciddi hastalıklar kırık kalp sendromunu tetikleyebilir. Bu durum genellikle menopoz sonrası kadınlarda daha sık görülür ve kalp damarlarında tıkanıklık olmaksızın gelişir.

Tedavi sürecinde altta yatan stres faktörlerinin ortadan kaldırılması, kalp fonksiyonlarını destekleyen ilaç tedavisi ve düzenli takibi önemlidir. Erken tanı ve uygun yaklaşım, uzun dönem kalp sağlığı açısından koruyucu rol oynar.

Tıbbi Adı Tako-Tsubo Kardiyomiyopatisi (Stres Kardiyomiyopatisi, Kırık Kalp Sendromu)
Sık Görülen Belirtiler – Ani başlayan göğüs ağrısı- Nefes darlığı- Çarpıntı- Terleme- Bayılma hissi veya baş dönmesi
Nedenleri – Ani ve yoğun duygusal stres (aile kaybı, ani kötü haber)- Fiziksel stres (ciddi hastalık, ameliyat, travma)- Yoğun korku veya öfke
Risk Faktörleri – Kadın cinsiyet (özellikle menopoz sonrası)- Orta ve ileri yaş- Duygusal veya psikolojik travmaya yatkınlık
Komplikasyonlar – Kalp yetmezliği- Ritim bozuklukları (aritmi)- Kardiyojenik şok- Çok nadir kalp kası yırtılması
Tanı Yöntemleri – Elektrokardiyografi (EKG)- Kan testleri (troponin vb.)- Ekokardiyografi- Koroner anjiyografi- Kardiyak MR
Tedavi Yöntemleri – Destekleyici tedavi (dinlenme, stres yönetimi)- Kalp yetmezliğine yönelik ilaçlar- Beta bloker, ACE inhibitörü gibi ilaçlar- Takip ve izlem
Önleme Yöntemleri – Stres yönetimi teknikleri- Psikolojik destek veya terapi- Düzenli egzersiz- Sağlıklı yaşam tarzı

Kırık Kalp Sendromu Nedir?

Kırık kalp sendromu, ani ve yoğun duygusal ya da fiziksel stres sonrası kalbin geçici olarak zayıflamasıyla ortaya çıkan, stres kaynaklı kardiyomiyopati türüdür. Tıbbi adıyla Takotsubo kardiyomiyopatisi olarak bilinir. Kalp krizi belirtileri gösterebilir ancak koroner damarlar genellikle tıkalı değildir. Göğüs ağrısı, nefes darlığı ve EKG değişiklikleriyle kendini gösterir. Genellikle tamamen iyileşme sağlanır, ancak tanı ve takip önemlidir.

Kırık Kalp Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Kırık kalp sendromunun en korkutucu yanı belirtilerinin bir kalp krizinden neredeyse hiç ayırt edilememesidir. Bu nedenle bu tür şikayetleri olan herkesin vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurması hayati önem taşır. Yaşanan belirtiler genellikle yoğun bir olaydan dakikalar veya saatler sonra aniden başlar. Kırık kalp sendromu yaşayan bir kişinin karşılaşabileceği temel belirtiler şunlardır:

  • Ani ve şiddetli göğüs ağrısı
  • Nefes darlığı
  • Soğuk terleme
  • Baş dönmesi
  • Mide bulantısı
  • Çarpıntı
  • Bayılma veya bayılacak gibi hissetme

Göğüs ağrısı, genellikle göğsün ortasında hissedilen baskı veya sıkışma tarzında bir ağrıdır. Bu ağrı, tıpkı kalp krizindeki gibi çeneye, sol kola veya sırta doğru yayılabilir. Nefes darlığı ise kalbin pompalama fonksiyonunun aniden zayıflaması sonucu akciğerlerde kanın göllenmesiyle ortaya çıkar ve kişinin dinlenme anında bile nefessiz kalmasına neden olabilir. Bu belirtilerle acil servise başvurduğunuzda, doktorların ilk aklına gelen her zaman kalp krizi olasılığıdır ve tüm tetkikler bu yönde yapılır. Sendromun asıl tanısı, bu tetkiklerin sonuçlarıyla konulur.

Kırık Kalp Sendromunu Tetikleyen Duygusal Sebepler Neler Olabilir?

Bu sendromun “kırık kalp” olarak anılmasının en temel nedeni, vakaların büyük bir kısmının yoğun bir duygusal çalkantı sonrası ortaya çıkmasıdır. Beynimizin stresi algılama şekli, doğrudan kalbimizin sağlığını etkileyebilir. Bu durumu tetikleyebilecek bazı sarsıcı duygusal olaylar bulunmaktadır:

  • Sevilen bir kişinin ani ölümü
  • Eşten veya partnerden ayrılma
  • Aldatılma haberi
  • Aile içinde yaşanan şiddetli bir tartışma
  • Korkutucu bir tıbbi teşhis almak
  • Büyük bir finansal kayıp yaşamak
  • İşten çıkarılmak
  • Bir kazaya tanık olmak veya kaza geçirmek
  • Doğal afet yaşamak (deprem, sel vb.)
  • Topluluk önünde konuşma yapmak gibi yoğun kaygı yaratan durumlar

İlginç bir şekilde sadece olumsuz duygular değil aşırı olumlu ve heyecan verici olaylar da bu sendromu tetikleyebilir. Buna “mutlu kalp sendromu” denir. Örneğin piyangodan büyük ikramiye kazanmak veya yıllardır görmediğiniz bir sevdiğinizle aniden karşılaşmak gibi durumlar da vücutta benzer bir stres hormonu patlamasına yol açabilir. Bu da bize gösteriyor ki sorunun temelinde duygunun iyi ya da kötü olmasından çok, yarattığı fizyolojik tepkinin ani ve şiddetli olması yatmaktadır.

Hangi Fiziksel Durumlar Kırık Kalp Sendromuna Yol Açabilir?

Kırık kalp sendromu sadece duygusal şoklarla tetiklenmez. Vücudu ciddi anlamda strese sokan herhangi bir fiziksel durum da bu sendroma zemin hazırlayabilir. Hatta fiziksel bir sebeple ortaya çıkan vakalar, genellikle daha ağır seyreder ve hastanede daha ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu sendromu tetikleyebilecek bazı önemli fiziksel stres faktörleri vardır:

  • Büyük ve zorlu bir cerrahi operasyon geçirmek
  • Yoğun bakımda yatmayı gerektiren ciddi hastalıklar
  • Sepsis (kana mikrop karışması)
  • Solunum yetmezliği
  • Şiddetli astım krizi
  • İnme veya beyin kanaması gibi akut nörolojik olaylar
  • Epileptik nöbet geçirmek
  • Vücutta ciddi bir kemik kırığı olması
  • Aşırı ve alışkın olunmayan egzersiz yapmak
  • Kemoterapi gibi bazı agresif tıbbi tedaviler

Bu gibi durumlarda, kırık kalp sendromu aslında altta yatan ciddi hastalığın bir komplikasyonu olarak ortaya çıkar. Vücut zaten büyük bir savaş verirken, salgılanan aşırı stres hormonları kalbi de etkileyerek bu tabloyu yaratır. Bu nedenle fiziksel bir tetikleyiciyle ortaya çıkan sendromun seyri, genellikle altta yatan hastalığın ciddiyetine bağlıdır.

Kırık Kalp Sendromu Neden Daha Çok Kadınlarda Görülür?

Kırık kalp sendromu vakalarına baktığımızda, çok çarpıcı bir demografik özellik dikkat çeker: hastaların yaklaşık %90’ı menopoz sonrası dönemdeki kadınlardır. Bu durum “neden kadınlar?” ve “neden menopoz sonrası?” sorularını akla getirir. Bu konudaki araştırmalar birkaç önemli noktaya işaret etmektedir.

En güçlü teorilerden biri, östrojen hormonunun koruyucu rolüyle ilgilidir. Östrojen, kadınların üreme çağları boyunca yüksek seviyelerde bulunur ve kalp-damar sistemi üzerinde pek çok olumlu etkiye sahiptir. Damarların esnekliğini artırır, damar iç yüzeyini (endotel) korur ve stres hormonlarının damarlar üzerindeki büzücü etkisine karşı bir kalkan görevi görür. Menopozla birlikte östrojen seviyeleri dramatik bir şekilde düştüğünde, bu doğal koruma kalkanı ortadan kalkar. Bu durum kalbi ve özellikle de kalbi besleyen küçük damarları (mikrovasküler dolaşım) stres hormonlarının zararlı etkilerine karşı daha savunmasız hale getirir. Yani aynı düzeyde bir stres, menopoz öncesi bir kadının kalbini etkilemezken, menopoz sonrası bir kadında kırık kalp sendromunu tetikleyebilir.

Bir diğer önemli faktör ise kadınların ve erkeklerin strese verdikleri fizyolojik ve duygusal yanıtların farklılığıdır. Bazı çalışmalar kadınların ani duygusal strese karşı daha yoğun bir otonom sinir sistemi yanıtı verdiklerini öne sürmektedir. Bu aynı stresli olay karşısında kadınların vücudunun daha fazla adrenalin ve noradrenalin gibi stres hormonu salgılamasına neden olabilir. Bu aşırı hormon seli, kalbin tepe kısmında yoğun olarak bulunan ve bu hormonlara duyarlı olan reseptörleri (alıcıları) “kilitleyerek” kalp kasının geçici olarak sersemlemesine (stunning) yol açar.

Kırık Kalp Sendromu Tanısı İçin Hangi Testler Yapılır?

Kırık kalp sendromu tanısı koymak, adeta bir dedektiflik çalışması gibidir. Çünkü ilk hedef, çok daha yaygın ve acil müdahale gerektiren kalp krizini ekarte etmektir. Bu nedenle tanı süreci bir dışlama ve ardından doğrulama prensibine dayanır. Bu süreçte kullanılan temel tanı araçları ve testler şunlardır:

  • Elektrokardiyogram (EKG)
  • Kan testleri (Kardiyak enzimler)
  • Koroner anjiyografi
  • Sol ventrikülografi
  • Ekokardiyografi (EKO)
  • Kardiyak Manyetik Rezonans (Kardiyak MR)

EKG, acil serviste ilk yapılan testtir ve genellikle kalp krizini düşündüren bulgular (ST yükselmesi gibi) gösterir. Bu bulgu, genellikle hastanın acilen anjiyografi laboratuvarına alınmasına neden olur.

Kan testlerinde ise sendromun en tipik özelliklerinden biri ortaya çıkar. Kalp kası hasarını gösteren troponin enzimi yükselir, ancak bu yükselme kalpteki yaygın fonksiyon bozukluğuna kıyasla beklenenden çok daha hafiftir. Buna karşılık, kalp duvarındaki gerilmeyi yansıtan BNP veya NT-proBNP seviyeleri, benzer durumdaki bir kalp krizi hastasına göre çok daha fazla yükselir. Bu “troponin-BNP uyumsuzluğu” doktor için önemli bir ipucudur.

Tanıdaki en kritik adım koroner anjiyografidir. Bu işlemde, kasıktan veya koldan girilerek kalbi besleyen damarlar görüntülenir. Kırık kalp sendromunda, bu damarlarda kalp kasındaki hasarı açıklayacak anlamlı bir tıkanıklık veya pıhtı saptanmaz. Anjiyografi sırasında yapılan sol ventrikülografi ise kalbin tipik “takotsubo” görüntüsünü, yani tepe kısmının balonlaşıp tabanının aşırı kasıldığını net bir şekilde ortaya koyar.

Damarlarda tıkanıklık olmadığı anlaşıldıktan sonra, tanı ekokardiyografi (EKO) ve Kardiyak MR ile kesinleştirilir. EKO, kalbin hareket bozukluğunu, pompalama gücünü ve olası komplikasyonları hızla gösterir. Kardiyak MR ise doku düzeyinde en net bilgiyi verir. Kalp kasında yaygın bir ödem (su toplama) olduğunu gösterirken, kalp krizinin aksine kalıcı bir hasar veya skar dokusu (Geç Gadolinyum Tutulumu) olmadığını teyit eder. Bu bulgular, tanıyı kesinleştirir ve durumu miyokardit (kalp kası iltihabı) gibi diğer nedenlerden ayırır.

Kırık Kalp Sendromu Tedavisi Nasıl Planlanır?

Kırık kalp sendromunun tedavisi, kalbin kendi kendini toparlaması için ona zaman tanımak ve bu süreçte ortaya çıkabilecek tehlikeli komplikasyonları yönetmek üzerine kuruludur. Standart bir kalp krizi tedavisi gibi damar açmaya yönelik değildir, çünkü sorun damarlarda değildir. Tedavi, hastanın durumunun ciddiyetine göre şekillendirilir.

Tüm hastalar, hayati riskler taşıdığı için mutlaka hastaneye, tercihen bir koroner yoğun bakım ünitesine yatırılmalıdır. Burada kalp ritmi ve kan basıncı sürekli olarak izlenir. Tedavinin temel hedefleri şunlardır:

  • Kalbin iş yükünü azaltmak
  • Kalp yetmezliği semptomlarını kontrol altına almak
  • Ritim bozukluklarını önlemek ve tedavi etmek
  • Pıhtı oluşumunu engellemek
  • Kan basıncını stabil tutmak

Genel durumu stabil olan ve hafif kalp yetmezliği bulguları (nefes darlığı gibi) gösteren hastalarda standart kalp yetmezliği ilaçları kullanılır. Vücuttaki fazla sıvıyı atmak için idrar söktürücüler (diüretikler), kalbin önündeki yükü azaltmak için damar genişleticiler (ACE inhibitörleri veya ARB’ler) ve kalbin oksijen ihtiyacını azaltmak için beta-blokerler tedavinin temelini oluşturur.

En kritik nokta, hastanın kan basıncının tehlikeli derecede düştüğü kardiyojenik şok tablosudur. Bu durumda tedavi, standart şok tedavisinden tamamen farklı bir yaklaşım gerektirebilir ve bu ayrım hayat kurtarıcıdır. Bu nedenle şoktaki her hastaya derhal ekokardiyografi yapılarak özel bir komplikasyonun varlığı araştırılır.

Kırık Kalp Sendromu Şok Durumunda Tedavi Neden Farklıdır?

Kırık kalp sendromuyla ilişkili kardiyojenik şok, yani kalbin kanı yeterince pompalayamaması durumu iki farklı mekanizmadan kaynaklanabilir ve bu iki durumun tedavisi birbirine 180 derece zıttır. Yanlış tedavi, durumu daha da kötüleştirebilir. Bu nedenle acil ekokardiyografi ile şokun nedenini anlamak hayati önem taşır.

Durum: Şokun Nedeni Saf Pompa Yetmezliğidir.

Bu durumda kalbin sol karıncığının büyük bir bölümü o kadar zayıf kasılır ki vücuda yeterli kanı gönderemez. Bu standart kalp yetmezliği kaynaklı şok tablosuna benzer. Tedavide amaç kalbin kasılma gücünü artırmaktır. Dobutamin, dopamin veya levosimendan gibi kalbin kasılmasını güçlendiren (inotropik) ilaçlar kullanılır. Ayrıca kan basıncını desteklemek için noradrenalin gibi vazopresör ilaçlar verilebilir. Gerekirse, kalbin iş yükünü azaltan intra-aortik balon pompası (IABP) veya Impella gibi mekanik destek cihazları kullanılabilir.

Durum: Şokun Nedeni Sol Ventrikül Çıkım Yolu Tıkanıklığıdır (LVOTO).

Bu durum kırık kalp sendromuna özgü ve çok daha tehlikeli bir senaryodur. Burada kalbin tepe kısmı balonlaşıp kasılmazken, taban kısmı telafi etmek için aşırı güçlü kasılır. Bu aşırı kasılma, kanın kalpten ana atardamar olan aorta atıldığı çıkış yolunu bir kas yığınıyla mekanik olarak tıkar. Yani sorun, pompanın zayıflığı değil pompanın çıkışının tıkalı olmasıdır.

Bu durumda standart şok tedavisi uygulamak ölümcül olabilir. Çünkü:

Kalbin kasılmasını artıran inotropik ilaçlar (Dobutamin vb.) kesinlikle yasaktır. Bu ilaçlar, tabandaki aşırı kasılmayı daha da şiddetlendirerek tıkanıklığı artırır ve kan basıncını daha da düşürür.

Doğru tedavi, bu mekanik tıkanıklığı rahatlatmaya yöneliktir:

Beta-Blokerler: Tedavinin temel taşıdır. Kalp hızını ve kasılma gücünü yavaşlatan kısa etkili beta-blokerler (esmolol gibi) damardan verilir. Bu tabandaki aşırı kasılmayı frenleyerek tıkanıklığı giderir.

Sıvı Desteği: Kalbin iç hacmini artırmak için dikkatlice damardan sıvı verilir. Bu çıkış yolunun bir miktar genişlemesine yardımcı olabilir.

Saf Alfa-Agonist Vazopresörler: Tansiyonu yükseltmek için bir ilaç gerekiyorsa, kalbin kasılmasını etkilemeden sadece damarları daraltan fenilefrin gibi ilaçlar tercih edilir.

Kırık Kalp Sendromu Öldürür mü ve İyileşme Ne Kadar Sürer?

Geçmişte “iyi huylu” ve “gelip geçici” bir durum olarak görülen kırık kalp sendromunun, aslında ciddi riskler taşıdığı artık net bir şekilde bilinmektedir. Dolayısıyla “kırık kalp sendromu öldürür mü?” sorusunun cevabı, maalesef evettir. Hastane içindeki ölüm oranları, vakaların ciddiyetine göre %1 ila %4 arasında değişmektedir. Bu oran kalp krizi geçiren hastaların ölüm oranlarına oldukça yakındır. Bu da durumun ne kadar ciddiye alınması gerektiğini göstermektedir. Uzun dönemde de ölüm riski, özellikle fiziksel bir stresörle tetiklenen hastalarda, benzer bir kalp krizi geçirmiş hastalarla karşılaştırılabilir düzeydedir.

Ancak burada önemli bir nokta, ölüm riskinin büyük ölçüde sendromu tetikleyen nedene bağlı olmasıdır. Duygusal bir stres sonrası bu sendromu yaşayan hastaların uzun dönemli seyri genellikle daha iyidir. Buna karşın, yoğun bakımda yatarken, büyük bir ameliyat sonrası veya ciddi bir enfeksiyon sırasında sendromu geçiren hastalarda prognoz daha kötüdür. Çünkü bu durumlarda, kırık kalp sendromu, zaten var olan ağır bir hastalığın bir sonucudur ve hastanın genel sağlık durumu prognozu belirler.

Peki, iyileşme ne kadar sürer? Sendromun en umut verici özelliği, kalpte yarattığı hasarın genellikle kalıcı olmamasıdır. Kalp kasındaki yaygın hareket bozukluğu ve pompalama gücündeki zayıflık, çoğu hastada birkaç hafta ila bir ay içinde tamamen normale döner. Bu iyileşme, takip ekokardiyografileri ile net bir şekilde görülür.

Ancak kalbin pompalama gücünün (ejeksiyon fraksiyonu) normale dönmesi, her zaman hastanın kendini tamamen iyi hissettiği anlamına gelmez. Hastaların önemli bir kısmı, olaydan aylar, hatta bazen yıllar sonra bile devam eden şikayetler yaşayabilir. Bu şikayetler arasında en sık görülenler eforla gelen nefes darlığı, yorgunluk, atipik göğüs ağrıları ve çarpıntıdır. Yapılan ileri araştırmalar, bu hastalarda kalp fonksiyonları kağıt üzerinde normal olsa bile, doku düzeyinde gizli bir ödemin, kalp kası enerji metabolizmasında bozuklukların ve ince kasılma kusurlarının devam edebildiğini göstermektedir. Yani kalp, akut şoku atlatmış olsa da tam anlamıyla “eskisi gibi” olmayabilir ve bu durum hastanın yaşam kalitesini uzun süre etkileyebilir.

Kırık Kalp Sendromu Tekrarlar mı ve Uzun Dönemde Nelere Dikkat Edilmelidir?

Kırık kalp sendromu geçiren hastaların en çok merak ettiği sorulardan biri de “bu durumu tekrar yaşar mıyım?” sorusudur. Evet, kırık kalp sendromu tekrarlayabilir, ancak bu sık görülen bir durum değildir. Yapılan araştırmalara göre, sendromun tekrarlama oranı yıllık yaklaşık %1-2 civarındadır. On yıllık bir takip süresinde, her 100 hastadan yaklaşık 5 ila 10’unun ikinci bir atak geçirdiği tahmin edilmektedir. Tekrarlayan atak, ilkini tetikleyenden tamamen farklı bir stresörle (örneğin ilki duygusal, ikincisi fiziksel bir stres olabilir) tetiklenebilir ve kalbin farklı bir bölgesini etkileyebilir.

Bu durumu bir kez yaşamış olmak, uzun dönemde bazı konulara daha fazla özen göstermeyi gerektirir. Uzun dönemdeki takip ve tedavinin amacı, hem kalp sağlığını korumak hem de olası bir tekrar riskini en aza indirmektir. Bu süreçte dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar bulunmaktadır.

İlaç Tedavisinin Düzenli Kullanımı: Özellikle ACE inhibitörleri veya ARB’ler olarak bilinen tansiyon ilaçlarının, uzun dönemde hem sağkalımı iyileştirdiği hem de tekrar riskini azalttığına dair güçlü kanıtlar vardır. Doktorunuzun önerdiği ilaçları düzenli olarak kullanmak çok önemlidir. Beta-blokerlerin uzun dönemdeki rolü daha tartışmalı olsa da eşlik eden başka durumlar (yüksek tansiyon, ritim bozukluğu vb.) için gerekli olabilir.

Stres Yönetimi: Sendromun temelinde stres yattığı için, stresle başa çıkma becerilerini geliştirmek kritik öneme sahiptir:

  • Profesyonel psikolojik destek veya psikoterapi almak
  • Yoga veya meditasyon gibi gevşeme tekniklerini öğrenmek
  • Düzenli ve hafif egzersiz yapmak (doktor onayıyla)
  • Yeterli ve kaliteli uyku uyumak
  • Sosyal destek ağlarını (aile, arkadaşlar) güçlü tutmak

Düzenli Kardiyoloji Kontrolleri: Hastaneden taburcu olduktan sonra, genellikle 1-3 ay içinde bir kontrol muayenesi yapılır. Bu kontrolde EKO ile kalp fonksiyonlarının tamamen normale döndüğü teyit edilir. Sonrasında ise doktorunuzun belirleyeceği aralıklarla (genellikle yıllık) kontrollere devam etmek, olası sorunları erken saptamak açısından önemlidir.

Altta Yatan Hastalıkların Tedavisi: Eğer sendrom fiziksel bir hastalık tarafından tetiklendiyse, bu altta yatan durumun (kanser, kronik akciğer hastalığı vb.) etkin bir şekilde tedavi edilmesi, hem genel sağlık hem de kalp sağlığı için hayati önem taşır.

Sıkça Sorulan Sorular

Kırık kalp sendromu genellikle yoğun duygusal stres veya ani fiziksel travmalar sonrası kalp kasında geçici fonksiyon bozukluğu gelişmesiyle ortaya çıkar. Bu durum kalp krizini taklit eden belirtilerle seyreder.
Göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı ve bayılma hissi en yaygın belirtilerdir. Bu şikayetler kalp krizi ile çok benzediği için çoğu zaman acil serviste yanlışlıkla kalp krizi olarak değerlendirilir.
En sık menopoz sonrası kadınlarda görülür. Bunun nedeni östrojen hormonunun azalması ve stres hormonlarının kalp üzerindeki etkilerinin artmasıdır. Ancak erkeklerde de nadiren ortaya çıkabilir.
Kalp krizinde koroner damarlarda tıkanıklık bulunurken, kırık kalp sendromunda damarlarda ciddi bir tıkanma olmaz. Sorun kalp kasının geçici olarak kasılamamasından kaynaklanır ve çoğu zaman geri dönüşlüdür.
Çoğu vaka tamamen iyileşse de nadir durumlarda kalp yetmezliği, ciddi ritim bozuklukları veya şok tablosu gelişebilir. Bu nedenle acil tanı ve yoğun bakım takibi büyük önem taşır.
Teşhis için EKG, kalp enzimleri, ekokardiyografi ve koroner anjiyografi kullanılır. Kalp krizine benzer bulgular olsa da damarlarda tıkanıklık saptanmaması kırık kalp sendromunu düşündürür.
Tedavi genellikle destekleyici ve semptomlara yöneliktir. Kalp yetmezliği ilaçları, beta blokerler ve ACE inhibitörleri kullanılabilir. Çoğu hasta birkaç hafta veya ay içinde tamamen iyileşir.
Tekrarlama riski düşüktür ancak bazı hastalarda yeniden görülebilir. Özellikle yoğun stres yaşayan, hormon düzeyleri değişken olan kişilerde tekrarlama olasılığı daha yüksektir.
Tamamen engellenemese de stres yönetimi, düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve psikolojik destek kırık kalp sendromu riskini azaltabilir. Ruhsal sağlığın korunması kalp sağlığı açısından da önemlidir.
Hastaların çoğu birkaç hafta içinde normale döner. Ancak iyileşme süresince düzenli doktor kontrolleri, ilaçların aksatılmadan kullanılması ve stres faktörlerinden uzak durulması önerilir.
Son Güncellenme: 6 September 2025
Call Now Button