Göğüs kafesi ağrısı, kalp krizinden kas gerilmesine, reflüden anksiyeteye kadar pek çok farklı durumdan kaynaklanabilir. Göğsün tam ortasında hissedilen baskı, sol göğüs kafesi altında batma veya yanma gibi şikayetler, altında yatan nedene göre farklılık gösterir. Bu ağrıya yol açan sebepler arasında koroner arter hastalığı gibi ciddi kalp rahatsızlıklarının yanı sıra kostokondrit (kaburga kıkırdağı iltihabı) gibi daha basit kas-iskelet sistemi sorunları veya mide rahatsızlıkları da bulunur. Her durumda ağrının kaynağının doğru bir şekilde teşhis edilmesi, uygun tedaviye başlanması için atılacak en önemli adımdır.
Olası Nedenler | Kardiyak: anjina, kalp krizi – Pulmoner: pulmoner emboli, plörezi, pnömoni – Gastrointestinal: reflü, özofajit – Kas-iskelet: kostokondrit, kas zorlanması – Psikojenik: anksiyete, panik atak |
Acil Durum Göstergeleri | Şiddetli göğüs ağrısı, sol kola/çeneye yayılma, nefes darlığı, terleme, bilinç değişikliği |
Ağrının Özellikleri | Baskı, yanma, batıcı, sıkıştırıcı; süre ve lokalizasyona göre farklılık gösterir |
Tanı Yöntemleri | EKG, akciğer grafisi, BT anjiyografi, kan testleri (troponin, D-dimer), endoskopi |
Ayırıcı Tanılar | Miyokard enfarktüsü, reflü hastalığı, kostokondrit, anksiyete bozukluğu |
Tedavi Yöntemleri | Nedene göre değişir: kardiyak nedenlerde acil medikal tedavi, kas-iskelet sisteminde analjezikler ve dinlenme, reflüde antiasitler |
Ne Zaman Acil Müdahale Gerekir? | Göğüs ağrısı ile birlikte nefes darlığı, baş dönmesi, çarpıntı veya bilinç kaybı varsa |
Göğüs Kafesi Ağrısı Neden Her Zaman Ciddiye Alınmalıdır?
Göğüs kafesi bölgesinde hissedilen bir ağrı, pek çok kişiyi doğal olarak endişelendirir ve akla ilk olarak kalp krizini getirir. Bu endişe yersiz değildir, çünkü bu ağrı gerçekten de hayatı tehdit eden bir durumun ilk sinyali olabilir. Ancak madalyonun bir de diğer yüzü var. Göğüs ağrılarının önemli bir kısmı aslında sindirim sistemi, akciğerler, kas-iskelet sistemi ve hatta psikolojik stresten kaynaklanabilir. Vücudumuzun sinir sistemi oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Kalp, yemek borusu ve akciğerler gibi farklı organlardan gelen ağrı sinyalleri, beyne ortak sinir yolları üzerinden ulaşır. Bu nedenle beyin, ağrının gerçek kaynağını bazen yanlış yorumlayabilir. Buna tıpta “yansıyan ağrı” diyoruz. İşte bu yüzden bir kalp probleminin ağrısı çenede, sırtta veya kolda hissedilebilir. Bu karmaşıklık, kişinin kendi kendine teşhis koymasını imkansız ve son derece tehlikeli hale getirir. Bu yüzden kural basittir: Yeni başlayan, şiddetli veya nedeni bilinmeyen her türlü göğüs kafesi ağrısı, mutlaka bir hekim tarafından değerlendirilmelidir.
Hangi Kalp Sorunları Göğüs Kafesi Ağrısı Yapar?
Göğüs kafesi ağrısının en acil ve hayati nedenleri, kalp ve ana kan damarlarından kaynaklananlardır. Bu durumlarda kan akışının aniden bozulması, dakikalar içinde ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle bu belirtileri tanımak hayati önem taşır.
Kalp Krizi (Akut Koroner Sendrom)
Bu kalbi besleyen koroner atardamarlardaki kan akışının aniden ve kritik düzeyde azalmasıyla ortaya çıkan durumları tanımlayan genel bir isimdir. Neredeyse tümünün temelinde, yıllar içinde damar duvarlarında biriken ve “plak” adı verilen yağ ve kolesterol birikintilerinin yol açtığı damar sertliği (ateroskleroz) yatar. Sorun, bu plaklardan birinin aniden çatlamasıyla başlar. Vücut bu çatlağı bir yara olarak algılar ve onu onarmak için üzerine kan pıhtısı gönderir. İşte bu pıhtı damarı hızla tıkayarak kalp kasına giden kanı ve oksijeni keser. Oksijensiz kalan kalp kası, “anjina” adı verilen o meşhur göğüs ağrısıyla yardım çığlığı atar. Eğer tıkanıklık hızla açılmazsa, kalp kası hücreleri geri döndürülemez şekilde ölmeye başlar. Bu duruma kalp krizi veya tıbbi adıyla miyokard enfarktüsü denir.
Kalp krizini düşündüren klasik ağrı, genellikle göğsün tam ortasında veya hafif solunda hissedilen, baskı, sıkışma veya ağırlık hissidir. Hastalar bunu sık sık “göğsüme bir fil oturmuş gibi” veya “göğsüm mengeneyle sıkıştırılıyor gibi” şeklinde tarif ederler. Bu ağrı tek bir noktada kalmaz, yayılım gösterme eğilimindedir.
Ağrının yayılabileceği bölgeler şunlardır:
- Sol kol (en sık)
- Her iki kol
- Omuzlar
- Boyun
- Çene
- Sırt (kürek kemiklerinin arasına)
- Mide bölgesi (üst karın)
Bu ağrıya genellikle başka belirtiler de eşlik eder. Bu eşlik eden belirtileri tanımak çok önemlidir.
Kalp krizinin diğer belirtileri arasında şunlar bulunur:
- Soğuk ve yapışkan terleme (diyaforez)
- Ani başlayan nefes darlığı
- Mide bulantısı ve bazen kusma
- Baş dönmesi veya sersemlik hissi
- Aşırı ve ani başlayan halsizlik, yorgunluk
- Yoğun bir endişe veya “kötü bir şey olacakmış” hissi
Unutulmamalıdır ki özellikle kadınlar, yaşlılar ve diyabet hastaları bu tipik belirtileri yaşamayabilir. Onlarda kalp krizi, sadece ani bir nefes darlığı, aşırı yorgunluk veya hazımsızlık benzeri şikayetlerle kendini gösterebilir.
Aort Yırtılması (Aort Diseksiyonu)
Bu kalp krizinden tamamen farklı ama bir o kadar da acil bir durumdur. Vücudun ana arteri olan ve kalpten çıkan aort damarının duvarının içten yırtılmasıdır. Genellikle kontrolsüz yüksek tansiyon veya bazı genetik hastalıklara bağlı olarak aort duvarının zayıflaması sonucu oluşur. En tipik belirtisi, daha önce hiç yaşanmamış, aniden başlayan ve “bıçak saplanır gibi” veya “yırtılır gibi” tarif edilen, olağanüstü şiddetli bir ağrıdır. Ağrı genellikle göğüste veya sırtta, kürek kemiklerinin arasında hissedilir ve yırtık ilerledikçe karına doğru yayılabilir. Bu durum acil cerrahi müdahale gerektiren, ölümcül bir damar felaketidir.
Akciğer Embolisi (Pulmoner Emboli)
Çoğu zaman bacaklardaki toplardamarlarda oluşan bir kan pıhtısının koparak kan dolaşımıyla akciğer damarlarından birini tıkamasıdır. Olay akciğerde gerçekleşse de sonuçları doğrudan kalbi etkiler. Tıkanıklık, kalbin sağ tarafına ani bir yük bindirir ve sağ kalp yetmezliğine yol açabilir. Akciğer embolisinin ağrısı genellikle farklıdır. Keskin, batıcı bir ağrıdır ve derin nefes almakla veya öksürmekle belirgin şekilde artar. Bu “plevritik ağrı” olarak bilinir.
En sık görülen diğer belirtiler şunlardır:
- Ani başlayan ve açıklanamayan nefes darlığı
- Kalp atışlarının hızlanması (çarpıntı)
- Hızlı nefes alıp verme
- Bazen kanlı balgam öksürme
- Baş dönmesi veya bayılma
Göğüs Kafesi Ağrısı Mideden veya Kastan Kaynaklanabilir mi?
Evet, hem de oldukça sık bir şekilde. Göğüs kafesi ağrısı şikayetiyle acil servislere başvuran hastaların önemli bir bölümünde nedenin kalp dışı olduğu saptanır. Ancak bu tanılar, daima en tehlikeli olan kalp ve damar hastalıkları ihtimali kesin olarak dışlandıktan sonra konulur. Bu bir güvenlik önlemidir.
Mide ve Bağırsak Sistemi Kaynaklı Ağrılar
Yemek borusunun göğüs kafesi içinde kalbe çok yakın komşuluğu, bu bölgeden kaynaklanan ağrıların sıklıkla kalp ağrısıyla karıştırılmasına neden olur.
Reflü (Gastroözofageal Reflü Hastalığı – GERD): Kalp dışı göğüs ağrısının en yaygın nedenidir. Mide asidinin yemek borusuna geri kaçması sonucu oluşur. Genellikle göğüs kemiğinin arkasında, “göğüs kafesi yanması” olarak da bilinen bir yanma hissine yol açar. Bu ağrı bazen kalp ağrısının baskı hissine benzeyebilir. Ağrıyı reflüden şüphelendiren bazı ipuçları vardır.
Reflü ağrısını tetikleyen veya artıran durumlar:
- Yağlı veya baharatlı yemekler sonrası
- Büyük porsiyonlar tüketmek
- Yemekten hemen sonra uzanmak
- Öne doğru eğilmek
Ayrıca ağıza acı su gelmesi, geğirme ve şişkinlik gibi sindirim sistemi belirtileri de reflüyü düşündürür.
Diğer Sindirim Sorunları: Safra kesesi iltihabı, özellikle yağlı bir yemek sonrası sağ üst karın ve sırta yayılan bir ağrı yapabilir. Pankreas iltihabı veya mide ülserleri de göğse yansıyan ağrılara neden olabilir.
Kas-İskelet Sistemi Kaynaklı Ağrılar
Göğüs duvarını oluşturan kas, kemik ve kıkırdaklardan kaynaklanan ağrılar da oldukça yaygındır. Bu ağrıların en temel özelliği, genellikle hareketle veya dokunmayla ortaya çıkmasıdır.
Kostokondrit: Kaburgaları göğüs kemiğine bağlayan kıkırdakların iltihaplanmasıdır. Çok sık görülür. Ağrının en tipik özelliği, göğüs kemiğinin yanlarındaki belirli noktalara parmakla bastırıldığında hassasiyetin veya ağrının yeniden tetiklenmesidir. Derin nefes almak, öksürmek veya gövdeyi çevirmek gibi hareketler ağrıyı artırabilir.
Kas İncinmesi: Ağır bir şey kaldırmak, spor yaparken zorlanmak ve hatta şiddetli bir öksürük nöbeti bile göğüs kaslarında incinmeye yol açabilir. Bu ağrı genellikle belirli bir bölgededir ve o kası çalıştıran hareketlerle kötüleşir.
Göğüs Kafesi Ağrısı İçin Ne Zaman ve Hangi Doktora Gidilmelidir?
Göğüs ağrısı yaşadığınızda vermeniz gereken en kritik karar, acil yardım alıp almamaktır. Sonuçları düşünüldüğünde, bu konuda aşırı temkinli olmak her zaman daha iyidir. Şüphede kaldığınız her durumda 112 Acil Servis’i arayın. Kendi imkanlarınızla hastaneye gitmeye çalışmak, yolda durumunuzun kötüleşmesi riskini taşır. Acil yardım ekipleri, hastaneye ulaşana kadar hayat kurtarıcı tedavilere başlayabilir.
Aşağıdaki “kırmızı bayrak” belirtilerinden herhangi biri varsa, bir saniye bile beklemeden acil yardım çağırılmalıdır:
- Göğüste baskı, sıkışma, ağırlık veya ezilme hissi
- Göğüste veya sırtta aniden başlayan, yırtılır gibi şiddetli bir ağrı
- Dinlenmekle geçmeyen ve birkaç dakikadan uzun süren ağrı
- Kollara, boyuna, çeneye veya sırta yayılan ağrı
- Ağrıya eşlik eden şiddetli nefes darlığı
- Soğuk ve yapışkan terleme
- Bulantı veya kusma
- Bayılma veya şiddetli baş dönmesi
- İki kol arasında belirgin tansiyon veya nabız farkı
Göğüs ağrısı şikayetiyle ilk başvurulacak yer bir hastanenin acil servisidir. Burada yapılan ilk değerlendirme sonrası, altta yatan nedene göre bir Kardiyoloji veya Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı tarafından takibe alınabilirsiniz. Eğer sorun kas-iskelet sistemiyle ilgiliyse Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, sindirim sistemiyle ilgiliyse Gastroenteroloji bölümüne yönlendirilmeniz gerekebilir.
Göğüs Kafesi Ağrısının Teşhisi Nasıl Konulur?
Acil servise başvurduğunuzda, doktorlar zamanla yarışarak hayatı tehdit eden durumları hızla ekarte etmeye çalışır. Bu süreçte bazı temel testler hemen yapılır.
Elektrokardiyogram (EKG): Göğsünüze ve uzuvlarınıza yapıştırılan elektrotlar aracılığıyla kalbinizin elektriksel aktivitesini kaydeden bu basit ve ağrısız test, saniyeler içinde yapılır. Özellikle acil damar açma işlemi gerektiren büyük kalp krizlerini (STEMI) anında teşhis etmenin en önemli yoludur. Ancak unutmayın EKG’nin normal olması bir kalp sorunu olmadığı anlamına gelmez. Bazen değişikliklerin ortaya çıkması zaman alabilir, bu yüzden testin belirli aralıklarla tekrarlanması gerekebilir.
Kardiyak Troponin Kan Testi: Troponinler, kalp kası hasar gördüğünde kana karışan proteinlerdir. Günümüzde kullanılan yüksek duyarlılıklı troponin testleri, en ufak bir kalp hasarını bile saptayabilir. Tıpkı EKG gibi, troponin seviyelerinin yükselmesi de zaman alabilir. Bu nedenle kan örneği genellikle acile geldiğinizde ve birkaç saat sonra tekrar alınarak seviyelerde bir artış olup olmadığına bakılır. Yükselen troponin seviyeleri, kalp krizinin kesin bir kanıtıdır.
Bu ilk ve en kritik testlerin sonuçlarına göre, tanıyı netleştirmek veya diğer olası nedenleri araştırmak için daha ileri görüntüleme yöntemlerine başvurulabilir.
Bunlardan bazıları şunlardır:
Akciğer Grafisi: Akciğerlerde zatürre veya sönme gibi durumları, kalp yetmezliği bulgularını veya aort damarında bir genişlemeyi gösterebilir.
Bilgisayarlı Tomografi (BT) Anjiyografi: Damardan boyalı bir madde verilerek çekilen bu özel tomografi, akciğer embolisini veya aort yırtılmasını net bir şekilde görüntülemek için altın standart yöntemdir.
Ekokardiyografi (EKO): Kalbin ultrasonudur. Ses dalgaları kullanılarak kalbin yapısı, kapakçıkları ve kasılma gücü incelenir. Kalp krizi sırasında kalp kasının bir bölümünün iyi kasılmadığını gösterebilir.
Koroner Anjiyografi: Kalp damarlarını görüntülemede “altın standart” kabul edilen yöntemdir. Genellikle el bileğinden veya kasıktan bir atardamara yerleştirilen ince bir tüp (kateter) yardımıyla kalp damarlarına ulaşılır. Damarların içine boyalı bir madde verilerek filmleri çekilir. Bu sayede damarlardaki darlıkların veya tıkanıklıkların yeri ve ciddiyeti net olarak saptanır. Çoğu zaman, eğer bir tıkanıklık bulunursa, aynı seansta balon ve stent işlemiyle tedavi edilebilir.
Göğüs Kafesi Ağrısı Nasıl Tedavi Edilir?
Tedavi, tamamen göğüs ağrısının altında yatan nedene göre şekillenir. Amaç eğer durum acilse, sorunu hızla çözmek ve kalıcı hasarı önlemektir.
Kalp Damar Tıkanıklığı Tedavisi (Anjiyoplasti ve Bypass)
Balon ve Stent (Perkütan Koroner Girişim – PKG): Bu günümüzde kalp krizlerinin ve ciddi damar darlıklarının en yaygın tedavi yöntemidir. Koroner anjiyografi sırasında tespit edilen tıkalı damar, ucunda minik bir balon bulunan bir tel ile açılır. Balon şişirilerek plak ezilir ve damar yolu açılır. Ardından, damarın tekrar kapanmasını önlemek için, “stent” adı verilen, telden örülmüş küçük bir tüp kalıcı olarak damar içine yerleştirilir.
Koroner Bypass Ameliyatı (CABG): Genellikle “bypass” olarak bilinen bu açık kalp ameliyatı özellikle çok sayıda damarında ciddi darlık olan ana damarı tıkalı olan veya diyabet gibi ek hastalıkları bulunan hastalar için daha iyi bir seçenek olabilir. Ameliyatın mantığı, tıkalı damarın ilerisine kan götürmek için yeni bir yol, bir köprü oluşturmaktır.
Bu köprüleri (greftleri) oluşturmak için kullanılan damarlar şunlardır:
- Göğüs duvarının içindeki atardamar (LIMA)
- Koldaki atardamar (Radial arter)
- Bacaktaki toplardamar (Safhen ven)
Cerrah, bu damarlardan birini kullanarak bir ucunu ana atardamar aorta, diğer ucunu ise tıkalı bölgenin ilerisine diker. Böylece kan, tıkanıklığı “bypass” ederek kalp kasını beslemeye devam eder.
Aort Yırtılması Tedavisi
Kalpten çıkan ilk bölümdeki (Tip A) aort yırtılması, en tehlikeli olanıdır ve teşhis konulduğu anda acil ameliyat gerektirir. Bu karmaşık açık kalp ameliyatında, yırtık olan aort bölümü çıkarılır ve yerine “Dacron” adı verilen sentetik bir damar grefti konulur. Yırtık daha aşağıdaki bir bölgedeyse (Tip B), durum genellikle öncelikle ilaçlarla tansiyonun çok sıkı kontrolüyle yönetilir. Ancak kanama veya organ beslenme bozukluğu gibi komplikasyonlar gelişirse, kasıktan girilerek yapılan ve “TEVAR” adı verilen endovasküler (kapalı) yöntemle yırtık bölge içeriden bir stent-greft ile kapatılabilir.
Gelecekte Göğüs Kafesi Ağrısı Yaşamamak İçin Neler Yapılabilir?
Modern tıp ve cerrahi, kalp ve damar hastalıklarının tedavisinde inanılmaz başarılara imza atmaktadır. Ancak en iyi tedavi, şüphesiz hastalıktan korunmaktır. Kalp sağlığınızı korumak ve gelecekte benzer sorunlar yaşamamak için yaşam tarzınızda yapacağınız değişiklikler, en az ameliyatlar kadar değerlidir.
Kalp sağlığınızı korumak için atabileceğiniz adımlar şunlardır:
- Yüksek tansiyonunuzu kontrol altında tutun.
- Kolesterol seviyelerinizi yönetin.
- Eğer varsa, diyabetinizi sıkı bir şekilde kontrol edin.
- Sigarayı ve tüm tütün ürünlerini derhal bırakın.
- Sağlıklı kilonuza ulaşın ve bunu koruyun.
- Düzenli olarak fiziksel aktivite yapın (haftada en az 150 dakika tempolu yürüyüş gibi).
- Akdeniz tipi, sebze, meyve ve tam tahıllardan zengin bir beslenme düzeni benimseyin.
- İşlenmiş gıdalar, şekerli içecekler ve doymuş yağlardan uzak durun.
- Stresinizi yönetmek için sağlıklı yollar bulun (meditasyon, yoga, hobiler gibi).
Unutmayın göğüs kafesi ağrısı vücudunuzun size gönderdiği önemli bir mesajdır. Bu mesajı doğru okumak, zamanında profesyonel yardım almak ve sonrasında yaşam tarzınıza özen göstermek, sağlıklı ve uzun bir yaşamın anahtarıdır.
Sıkça Sorulan Sorular
Göğüs kafesi ağrısı, kaburgalar, kaslar, kıkırdak yapılar veya iç organlardan kaynaklanan ağrılarla kendini gösteren bir durumdur.
Evet, özellikle baskı tarzında, sol kola yayılan, nefes darlığı ve terleme ile birlikteyse kalp krizine işaret edebilir. Ancak her göğüs ağrısı kalp krizini göstermez, mutlaka değerlendirilmelidir.
Kas zorlanmaları, kostokondrit, travmalar, reflü, anksiyete ve kalp-damar hastalıkları başlıca nedenlerdir.
Evet, kostokondrit kaburga kıkırdaklarının iltihabıdır ve özellikle hareketle artan lokalize ağrıya yol açar.
Kalp kaynaklı ağrılar genellikle hareketle değişmez. Kas-iskelet sistemi kaynaklı ağrılar ise bastırıldığında veya hareketle artar. Şüphede mutlaka hekime danışılmalıdır.
Genellikle kas-iskelet sistemi sorunlarına veya akciğer zarının (pleura) etkilenmesine işaret eder.
EKG, akciğer grafisi, kan testleri, gerekirse tomografi ve MR gibi görüntüleme yöntemleri kullanılır.
Evet, özellikle anksiyete ve panik atak sırasında göğüs sıkışması veya batıcı ağrılar görülebilir.
Aile hekimiyle başlanabilir, ardından durumuna göre kardiyoloji, göğüs hastalıkları veya ortopediye yönlendirme yapılabilir.
Şiddetli, ani başlayan, nefes darlığı, bayılma ya da çene-kol-ağrı gibi belirtilerle birlikteyse acil müdahale gerekir.
Evet, özellikle büyüme çağındaki çocuklarda stres, kas gerilmesi veya postür bozukluklarına bağlı gelişebilir.
Evet, mide asidinin yemek borusuna kaçması göğüste yanma, baskı ve ağrı hissine yol açabilir.
Dinlenme, sıcak-soğuk uygulama, ağrı kesiciler ve stres azaltıcı teknikler faydalı olabilir. Ancak uzun süren ağrılar tıbbi değerlendirme gerektirir.
Omurga kaynaklı sorunlar, kas gerilmeleri veya nadiren aort diseksiyonu gibi ciddi durumlar düşünülebilir. Bu belirtiler varsa gecikmeden doktora başvurulmalıdır.
Nedene bağlı olarak değişir. Kas-iskelet kaynaklı ağrılar genellikle tedaviyle geçerken, bazı durumlarda uzun süreli takip gerekebilir. Umutsuz olma, erken teşhis ve uygun tedaviyle çoğu zaman tam iyileşme sağlanabilir.