Hamilelikte kalp çarpıntısı, temel olarak vücudun artan kan hacmine ve değişen hormonal dengelere uyum sağlama sürecinin doğrudan bir sonucudur. Gebelik boyunca bebeğin ve plasentanın oksijen ihtiyacını karşılamak amacıyla annenin kan hacmi yaklaşık yüzde elli oranında artış gösterir. Kalp, bu fazladan kanı vücuda pompalamak için dakikadaki atım sayısını artırarak daha yoğun bir tempoda çalışmak zorunda kalır. Progesteron hormonunun damar duvarlarını gevşetici etkisiyle birleşen bu fizyolojik adaptasyon, anne adayları tarafından sıklıkla nabız hızlanması veya göğüs kafesinde güçlü bir vuruş hissi olarak algılanır.

Hamilelik Sürecinde Kalbin İş Yükü Neden Artar?

Vücudunuz, içinizde büyüyen yeni bir canlının ihtiyaçlarını karşılamak için olağanüstü bir mühendislik harikası gibi çalışır. Hamileliğin daha ilk haftalarından itibaren kan hacminiz hızla artmaya başlar. Bu artış öyle azımsanacak bir miktar değildir; normal bir zamana kıyasla damarlarınızda dolaşan kan miktarı neredeyse yarı yarıya, yani yüzde elli oranında artış gösterir. Bu durumun temel sebebi, bebeğinizi besleyen plasentaya yeterli kan akışını sağlamaktır.

Ancak bu artan hacim, sistemin motoru olan kalp için ek mesai demektir. Kalbiniz, bu fazladan kanı vücuda pompalamak için daha güçlü ve daha hızlı çalışmak zorundadır. Normalde dakikada 70-80 atan bir kalp, hamilelikte dinlenme halindeyken bile 90-100 atımlara çıkabilir. Bu tamamen fizyolojiktir ve vücudun “bebeği beslemem lazım” deme şeklidir. Yani hissettiğiniz o hızlanma, aslında kalbinizin görevini başarıyla yaptığının bir göstergesidir.

Hormonal Değişimler Çarpıntı Yapar mı?

Hamilelik, adeta bir hormon fırtınasıdır ve bu fırtınadan nasibini almayan hiçbir organ yoktur. Özellikle progesteron adı verilen hormon, bu süreçte başrol oyuncularından biridir. Progesteronun ana görevlerinden biri, rahim kaslarının gevşemesini sağlamaktır, ancak bu etki sadece rahimle sınırlı kalmaz. Kan damarlarınızın duvarlarındaki düz kaslar da gevşer. Bu gevşeme, kan basıncında, yani tansiyonda doğal bir düşüşe neden olur.

Vücut, düşen tansiyonu dengelemek ve hayati organlara (özellikle beyne ve plasentaya) kan göndermeye devam etmek için bir refleks geliştirir: Kalp atış hızını artırmak. Bu otomatik pilotta gerçekleşen bir dengeleme mekanizmasıdır. Ayrıca östrojen hormonunun artışı ve metabolizmanın hızlanması da kalbin elektriksel sistemini daha duyarlı hale getirir. Dolayısıyla hormonlarınız sadece duygu durumunuzu değil nabzınızı da doğrudan etkiler.

Kansızlık (Anemi) Kalp Çarpıntısını Nasıl Tetikler?

Ülkemizde ve dünyada gebelerin en sık karşılaştığı sorunların başında kansızlık gelir. Tıbbi adıyla anemi, kanda oksijeni taşıyan “hemoglobin” maddesinin azalmasıdır. Kan hacmi artarken, bu hacmin içindeki kırmızı kan hücrelerinin sayısı aynı hızda artmayabilir, yani kan bir miktar sulanır. Üstüne bir de bebeğin demir depolarını hızla tüketmesi eklenince, demir eksikliği anemisi kaçınılmaz hale gelebilir.

Bunu bir lojistik firması gibi düşünebilirsiniz. Kırmızı kan hücreleri, dokulara oksijen taşıyan kamyonlardır. Eğer elinizde yeterli sayıda kamyon yoksa (kansızlık), var olan az sayıdaki kamyonun aynı işi yapabilmek için çok daha hızlı gidip gelmesi gerekir. İşte kalbiniz de bunu yapar. Vücuda ve bebeğe yeterli oksijen gönderebilmek için atış sayısını artırır. Çarpıntı, halsizlik ve çabuk yorulma, aneminin kalbe yüklediği bu ekstra işin sesidir.

Kansızlığı önlemek için tüketilmesi önerilen bazı gıdalar şunlardır:

  • Kırmızı et
  • Pekmez
  • Kuru üzüm
  • Ispanak
  • Mercimek
  • Yumurta
  • Koyu yeşil yapraklı sebzeler

Beslenme Alışkanlıkları ve Kafein Çarpıntıyı Etkiler mi?

Hamilelik öncesinde güne sert bir kahveyle başlamak veya gün içinde birkaç bardak çay içmek rutin bir alışkanlık olabilir. Ancak hamilelikte metabolizmanın kafeini işleme ve vücuttan atma süresi değişir. Kafein, plasentadan bebeğe geçebildiği gibi, annenin merkezi sinir sistemini uyararak kalp atışlarını da hızlandırır. Hamilelikte vücut zaten tetiktedir ve kafein gibi uyarıcılara karşı tolerans düşer.

Sadece kahve değil çikolata ve bazı asitli içecekler de gizli kafein kaynaklarıdır. Normalde sizi etkilemeyen bir fincan kahve, hamilelikte bir anda kalbinizin pır pır etmesine neden olabilir. Ayrıca ağır, yağlı ve sindirimi zor yemekler de mideyi şişirerek diyaframa baskı yapar ve bu da dolaylı yoldan çarpıntı hissi yaratabilir.

Kafein içeren ve dikkatli tüketilmesi gereken bazı besinler şunlardır:

  • Türk kahvesi
  • Filtre kahve
  • Siyah çay
  • Yeşil çay
  • Kola
  • Enerji içecekleri
  • Bitter çikolata

Stres ve Kaygı Kalp Ritmini Bozar mı?

Annelik serüveni sadece fiziksel değil yoğun bir duygusal süreçtir. “Acaba bebeğim sağlıklı mı?”, “Doğum nasıl geçecek?”, “İyi bir anne olabilecek miyim?” gibi sorular zihni sürekli meşgul edebilir. Bu endişe hali, vücudun stres hormonları (adrenalin ve kortizol) salgılamasına neden olur. Adrenalin, kalbin doğal hızlandırıcısıdır.

Bazen ortada fiziksel hiçbir sebep yokken, sadece yaşanan yoğun bir kaygı atağı (panik atak benzeri durumlar) şiddetli çarpıntılara yol açabilir. Anne adayı çarpıntı hissettikçe daha çok korkar, korktukça çarpıntı daha da artar. Bu kısır döngüden çıkmanın yolu, öncelikle bu durumun geçici olduğunu bilmek ve nefes egzersizleri gibi gevşeme yöntemlerini hayatın bir parçası haline getirmektir.

Yatış Pozisyonu Kalp Çarpıntısına Neden Olur mu?

Hamileliğin özellikle 20. haftasından sonra, yani rahim ve bebek belirgin bir ağırlığa ulaştığında, yatış pozisyonunuz dolaşım sisteminiz üzerinde kritik bir rol oynar. Sırtüstü yattığınızda, ağırlaşan rahim, vücudun sağ tarafından geçen ve bacaklardan kalbe dönen kirli kanı taşıyan ana toplardamara (vena cava inferior) baskı yapar.

Bu baskı, kalbe dönen kan miktarını azaltır. Kalp, içine giren kan miktarı azalınca, kan basıncını (tansiyonu) koruyabilmek için refleks olarak hızlanır. Bu duruma tıpta “supin hipotansif sendrom” denir. Anne adayı sırtüstü yattığında aniden bir fenalık hissi, göz kararması ve çarpıntı yaşayabilir. Bu mekanik bir sorundur ve çözümü de mekaniktir: Pozisyon değiştirmek.

Dolaşımı rahatlatmak için önerilen yatış pozisyonları şunlardır:

  • Sol yan yatış
  • Yarı oturur pozisyon
  • Destekli yan yatış

Çarpıntı Ne Zaman Tehlikeli Bir Durumun İşaretidir?

Peki, yaşadığınız her çarpıntı masum mudur? Çoğunlukla evet, ancak bazen vücut “işler yolunda gitmiyor” sinyalini çarpıntı üzerinden verebilir. Normal fizyolojik çarpıntı genellikle dinlenmekle geçer ve hafiftir. Ancak patolojik, yani hastalık kaynaklı çarpıntılar daha farklı seyreder. Eğer çarpıntı aniden başlıyor ve sonlanıyorsa, dinlenmekle geçmiyorsa veya beraberinde başka şikayetler varsa dikkatli olmak gerekir.

Özellikle gebeliğin son aylarında ortaya çıkan bazı kalp yetmezliği türleri veya ritim bozuklukları, kendini inatçı çarpıntılarla belli edebilir. Önemli olan kendi vücudunuzu dinlemeniz ve normalden sapan bir durumu fark ettiğinizde bunu doktorunuzla paylaşmanızdır.

Acilen doktora başvurulması gereken belirtiler şunlardır:

  • Göğüs ağrısı
  • Bayılma
  • Şiddetli nefes darlığı
  • Ciddi baş dönmesi
  • Dinlenirken nabzın 120 üzeri olması
  • Düzensiz kalp atışı

Tiroid Bezinin Hızlı Çalışması Çarpıntı Yapar mı?

Boynunuzun ön kısmında yer alan kelebek şeklindeki tiroid bezi, vücudun hız ayar düğmesidir. Hamilelikte tiroid hormonlarında bazı değişimler olması normaldir, ancak bazen tiroid bezi aşırı çalışabilir (hipertiroidi). Tiroid hormonlarının kanda aşırı yükselmesi, metabolizmayı bir yarış arabası gibi hızlandırır.

Bu durumda hasta, oturduğu yerde bile sanki koşuyormuş gibi bir çarpıntı hisseder. Eller titrer, sıcak basar, iştah açık olmasına rağmen kilo alımı durabilir. Tiroid kaynaklı çarpıntılar, sadece dinlenerek geçmez; mutlaka hormon seviyelerinin düzenlenmesini gerektirir. Basit bir kan testi ile tiroid fonksiyonlarına (TSH, T3, T4) bakılarak bu durumun ayrımı kolayca yapılabilir.

Kalp Kapak Hastalıkları Hamilelikte Nasıl Sorun Yaratır?

Bazı kadınlar, çocukluklarında geçirdikleri romatizmal ateş sonucu veya doğuştan gelen nedenlerle kalp kapaklarında (özellikle mitral kapak) darlık veya yetmezlik gibi sorunlara sahip olabilirler. Hamilelik öncesinde bu durum hiçbir belirti vermeyebilir çünkü kalp, normal kan hacmini tolere edebilir. Ancak hamilelikle birlikte kan hacmi %50 artınca, daralmış veya bozuk olan kapak bu yükü kaldıramayabilir.

Bir kapı düşünün; normal kalabalıkta insanlar rahatça geçebiliyor ama kalabalık iki katına çıkınca kapıda yığılma oluyor. İşte kalp kapak darlıklarında olan durum budur. Kan kapaktan geçemeyip akciğerlerde göllenir ve kalbin ritmi bozulur. Bu durum anne adayında ani başlayan nefes darlığı ve ritim bozukluğu ataklarına neden olabilir. Bu yüzden daha önceden bilinen bir üfürüm veya kapak hastalığı varsa, gebelik planlanmadan önce veya gebeliğin en başında mutlaka bir kardiyolog veya kalp cerrahı tarafından değerlendirilmelidir.

Aort Damarı Genişlemesi Neden Yakından İzlenmelidir?

Aort, kalpten çıkan ve tüm vücuda temiz kanı dağıtan ana otobandır. Marfan sendromu gibi bağ dokusu hastalığı olan kişilerde veya doğuştan aort kapağı iki yapraklı (biküspit) olanlarda, aort duvarı yapısal olarak daha zayıf olabilir. Hamilelikte artan kan hacmi ve hormonal etkiler, bu zayıf duvarı daha da esnetebilir.

Eğer aort damarında belirli bir sınırın üzerinde genişleme (anevrizma) varsa, gebelik süreci riskli olabilir. En büyük korkumuz, damar duvarının yırtılması (diseksiyon) durumudur. Bu hastalar için çarpıntı, sadece basit bir heyecan belirtisi değil damar duvarındaki gerilimin arttığının bir işareti olabilir. Bu nedenle aort genişlemesi olan gebelerin takibi çok sıkı yapılmalı, tansiyonları kontrol altında tutulmalı ve gerekirse aylık ekokardiyografi ile damar çapı ölçülmelidir.

Mekanik Kalp Kapağı Olan Gebelerde Risk Nedir?

Daha önce kalp ameliyatı olmuş ve metal (mekanik) kapak takılmış anne adayları, özel bir risk grubunu oluşturur. Mekanik kapakların üzerinde pıhtı oluşmaması için kan sulandırıcı ilaç (örneğin Warfarin/Coumadin) kullanılması hayati zorunluluktur. Ancak hamilelik, kanın pıhtılaşmaya daha meyilli olduğu bir dönemdir.

Ayrıca kullanılan kan sulandırıcıların dozu ve türü, bebeğe zarar vermemesi için gebelik sırasında değiştirilebilir (iğne tedavisine geçiş gibi). Bu geçiş dönemlerinde veya dozun yetersiz kaldığı durumlarda kapak üzerinde pıhtı oluşma (kapak trombozu) riski vardır. Mekanik kapağı olan bir gebede ani gelişen nefes darlığı ve çarpıntı, kapağın sıkıştığının veya pıhtı ile tıkandığının habercisi olabilir. Bu hem anne hem de bebek için acil müdahale gerektiren çok ciddi bir tablodur.

Peripartum Kardiyomiyopati (Gebelik Kalp Yetmezliği) Nedir?

Tıp dünyasında hala gizemini koruyan ve sadece gebeliğe özgü olan bir kalp yetmezliği türü vardır: Peripartum Kardiyomiyopati. Daha önce hiçbir kalp sorunu olmayan sağlıklı bir kadında, gebeliğin son ayında veya doğumdan sonraki ilk 5-6 ay içinde kalbin kasılma gücünün aniden azalmasıdır. Kalp kası gevşer, genişler ve kanı pompalayamaz hale gelir.

Bu hastalığın en sinsi yanı belirtilerinin normal hamilelik şikayetleriyle neredeyse birebir aynı olmasıdır: Halsizlik, ayaklarda şişlik, çarpıntı ve nefes darlığı. Çoğu zaman “hamilelik yorgunluğudur” denilerek gözden kaçabilir. Ancak eğer bir anne adayı, gece nefes darlığıyla uyanıyor, düz yatamıyor ve istirahat halindeyken bile şiddetli çarpıntı hissediyorsa, bu durum normal değildir. Erken tanı hayat kurtarır ve kalbin toparlanma şansını artırır.

Teşhis İçin Hangi Yöntemler Güvenlidir?

Çarpıntı şikayetiyle doktora başvurduğunuzda, öncelikle sizi dinleriz. Çarpıntının ne zaman başladığı, ne kadar sürdüğü ve nasıl hissettirdiği bizim için en önemli ipucudur. Sonrasında bebeğe zarar vermeyen tanı yöntemleri devreye girer.

İlk adım genellikle EKG (Elektrokardiyografi) çekilmesidir; bu işlem sadece kalbin elektriğini kaydeder ve tamamen zararsızdır. Ancak EKG sadece o anı gösterir. Eğer çarpıntılar gün içinde gelip gidiyorsa, “Holter” adı verilen ve 24 saat üzerinizde taşıdığınız, cep telefonu büyüklüğünde bir cihazla kalp ritminiz bir gün boyunca kaydedilebilir.

En önemli tetkik ise Ekokardiyografi, yani kalp ultrasonudur. Ses dalgaları ile çalıştığı için radyasyon içermez ve bebeğe hiçbir zararı yoktur. Kalbin yapısını, kapaklarını, kasılma gücünü ve varsa delikleri görmemizi sağlayan en temel yöntemdir.

Tanı sürecinde kullanılan güvenli yöntemler şunlardır:

  • Fizik muayene
  • EKG
  • Ekokardiyografi
  • Ritim Holter
  • Kan tahlilleri

Tedavi ve Doğum Süreci Nasıl Planlanmalıdır?

Hamilelikte kalp çarpıntısının tedavisi, altta yatan nedene göre şekillenir. Eğer sebep basit bir kansızlık veya vitamin eksikliği ise, takviyelerle sorun hızla çözülür. Yaşam tarzı değişiklikleri, kafeini azaltmak, bol su içmek ve stresi yönetmek pek çok hastada ilaç kullanmadan rahatlama sağlar.

Ancak inatçı ritim bozuklukları veya yapısal kalp sorunları varsa, bebeğe zarar vermeyen güvenli grup ilaçlarla (beta blokerler gibi) kalp hızı kontrol altına alınabilir. Tedavi kararını verirken her zaman “fayda-zarar” dengesini gözetiriz.

Doğum şekline gelince; “Kalp hastası olan herkes sezaryen olmalıdır” diye bir kural kesinlikle yoktur. Aksine, iyi yönetilen, ağrısız (epidural) vajinal doğum, pek çok kalp hastası için cerrahi stresten ve kanamasından daha güvenli olabilir. Ancak aort genişlemesi, ciddi kapak darlığı veya akut kalp yetmezliği gibi özel durumlarda, doğum eyleminin yaratacağı ıkınma basıncından kaçınmak için planlı sezaryen tercih edilebilir. Bu karar, kadın doğum uzmanı, anestezi uzmanı ve kalp cerrahının ortak konsey kararıyla, kişiye özel olarak verilmelidir.

Son Güncellenme: 15 December 2025
Call Now Button