Venöz yetmezlik ile varis arasındaki fark, hastalıkların tanım ve gelişim mekanizmalarında ortaya çıkar. Venöz yetmezlik, toplardamar kapakçıklarının bozulması sonucu kanın bacaklarda göllenmesidir; varis ise bu yetmezliğin neden olduğu genişlemiş ve kıvrımlı damarların görünür hale gelmesidir.
Kronik venöz yetmezlik, damarlardaki kan akışının kalbe doğru yeterince sağlanamamasıyla gelişir. Bu durum ödem, bacaklarda ağırlık hissi, ağrı ve ilerleyen dönemlerde cilt değişiklikleri gibi belirtilere yol açar. Varis oluşumu bu sürecin bir sonucudur.
Varis, genellikle cilt yüzeyine yakın toplardamarlarda meydana gelir ve estetik kaygının yanı sıra ağrı, yanma ve kramplara neden olabilir. Ancak varis varlığı her zaman ileri derecede venöz yetmezlik olduğu anlamına gelmez.
Venöz yetmezlik tanısı, klinik muayene ile birlikte Doppler ultrasonografi gibi görüntüleme yöntemleriyle kesinleştirilir. Varis tedavisi, altta yatan venöz yetmezliğin şiddetine göre planlanır ve yaşam tarzı düzenlemeleri ile cerrahi veya girişimsel yöntemler uygulanabilir.
| Venöz Yetmezlik | Varis | |
| Tanım | Toplardamar (ven) kapakçıklarının işlevini yitirmesiyle kanın geri kaçması ve göllenmesi | Yüzeyel toplardamarların genişlemesi ve belirginleşmesi |
| Hangi Damarları Etkiler | Derin ve yüzeyel toplardamarlar | Genellikle yüzeyel toplardamarlar |
| Temel Sebep | Kapakçık yetersizliği, damar duvarı zayıflığı, kan göllenmesi | Kapakçık yetersizliği, damar duvarında genişleme |
| Görülen Belirtiler | Bacakta şişlik, ağrı, ağırlık hissi, ciltte renk değişikliği, ülser, gece krampları | Cilt yüzeyinde mor-mavi belirgin damarlar, ağrı, ağırlık, kaşıntı |
| Şikayetlerin Şiddeti | İleri evrelerde ciddi sorunlara ve kronik ülserlere yol açabilir | Genellikle kozmetik, bazen ağrı ve huzursuzluk ile sınırlı |
| Komplikasyonlar | Cilt yaraları (ülser), kronik ödem, enfeksiyon, pigment değişikliği | Kanama, damarda pıhtı, nadiren ülser |
| Tanı Yöntemleri | Doppler ultrason, klinik muayene, venografi (nadiren) | Doppler ultrason, klinik muayene |
| Tedavi Yöntemleri | Kompresyon çorabı, ilaç, bacakları yukarıda tutma, gerekirse cerrahi veya girişimsel tedavi | Kompresyon çorabı, skleroterapi, lazer, cerrahi, yaşam tarzı değişikliği |
| Önemi | Kronik ve tedavi edilmezse ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir | Daha çok kozmetik kaygı, bazen yaşam kalitesini etkiler |
Temel Sorun Nedir ve Toplardamar Hastalıkları Neden Önemlidir?
Bacaklarımızdaki toplardamarları, kirli kanı yer çekimine karşı savaşarak kalbe geri taşıyan karmaşık bir boru hattı sistemi gibi düşünebilirsiniz. Bu sistemin kusursuz çalışmasını sağlayan iki kahraman vardır: damarların içindeki tek yönlü açılan minik kapakçıklar ve yürüdüğümüz zaman kasılarak kanı yukarı pompalayan baldır kaslarımız. Sağlıklı bir bireyde bu mekanizma, kanın bacaklarda birikmesini önleyerek görevini sessizce yerine getirir.
Ancak bu sistemde bir aksaklık olduğunda, her şey tersine dönmeye başlar. Kapakçıklar düzgün kapanamaz veya kas pompası yetersiz kalırsa, kan verimli bir şekilde kalbe dönemez ve bacaklarda göllenmeye başlar. Bu durum damarların içindeki basıncın artmasına neden olur. Tıbbi olarak “venöz hipertansiyon” olarak adlandırılan bu durum tüm toplardamar hastalıklarının temelini oluşturan ana problemdir. Artan bu basınç, zamanla damar duvarlarını esnetir, kapakçıkları daha da bozar ve şikayetleri ağırlaştıran bir kısır döngü başlatır. Bu nedenle toplardamar hastalıklarını ciddiye almak ve temel sorunu anlamak büyük önem taşır.
Varis Nedir ve Bir Hastalık mıdır?
Varis, aslında altta yatan venöz yetmezlik hastalığının en bilinen ve en gözle görülür belirtisidir. Kendi başına bir hastalıktan ziyade, bir sorunun dışa vurumu olarak düşünülmelidir. Teknik olarak cilt altında 3 milimetre veya daha geniş çapta, kıvrıntılı ve şişkin bir görünüm almış toplardamarlar “varis” olarak tanımlanır. Bu damarlar, sürekli maruz kaldıkları yüksek basınç nedeniyle zamanla genişlemiş, uzamış ve yapıları bozulmuştur.
Pek çok kişi varisleri sadece estetik bir kaygı olarak görse de durum aslında bundan çok daha fazlasıdır. Varislerin varlığı, damar sisteminizde kapakçıkların artık görevini tam yapamadığının ve kanın geriye doğru kaçtığının (reflü) en somut delilidir. Yani varisli bir bacak, aslında kronik venöz hastalığa sahip bir bacaktır. Bu durum hastalığın genellikle “C2 evresi” olarak sınıflandırılır. Varisle birlikte görülebilen bazı yaygın şikayetler şunlardır:
- Bacaklarda gün sonunda artan ağrı
- Ağırlık ve dolgunluk hissi
- Yanma
- Kaşıntı
- Gece krampları
Bu aşamada tedavi olmak, hastalığın daha ciddi ve geri döndürülmesi zor evrelere ilerlemesini engellemek adına atılacak en akıllıca adımdır.
Peki, Kronik Venöz Yetmezlik Ne Anlama Gelir?
Kronik venöz yetmezlik (KVY), varisin bir sonraki ve daha ciddi aşamalarını tanımlamak için kullanılan klinik bir terimdir. Bu evrede, bacaklardaki toplardamar sistemi, kanı kalbe geri taşıma görevinde artık ciddi anlamda yetersiz kalmaya başlamıştır. Yıllar içinde devam eden venöz hipertansiyon, sadece damarları değil aynı zamanda çevresindeki cilt ve cilt altı dokularını da etkilemeye başlar. Bu doku hasarı, venöz yetmezliğin tipik belirtilerini ortaya çıkarır.
Bir kişide kronik venöz yetmezlikten bahsedebilmek için genellikle aşağıdaki bulgulardan bir veya daha fazlasının olması gerekir.
Ödem: Ayak bileğinde ve bacakta belirgin, kalıcı şişlik.
Renk Değişikliği: Özellikle ayak bileği çevresinde cildin kahverengimsi, paslı bir renk alması.
Egzama: Ciltte kuruluk, pullanma ve yoğun kaşıntı ile kendini gösteren venöz kaynaklı egzama.
Sertleşme: Cilt ve cilt altı dokusunun giderek sertleşmesi, kalınlaşması ve esnekliğini kaybetmesi.
Venöz Ülser: Ayak bileği çevresinde, genellikle iç yüzde açılan ve çok zor iyileşen yaralar.
Kısacası bir hastada sadece varisler varken venöz yetmezlik henüz gelişmemiş olabilir. Ancak bacağında kalıcı şişlik, renk değişikliği veya yara olan bir hastanın durumu artık venöz yetmezlik olarak tanımlanır ve bu durumun temelinde yatan kapakçık kaçağı mutlaka tedavi edilmelidir.
Bu Hastalık Neden ve Nasıl İlerler?
Venöz hastalığın ilerleyişi, yavaş yavaş çalışan bir domino taşı etkisine benzer. Her şey, tek bir temel sorun olan venöz hipertansiyon ile başlar ve her bir sorun bir sonrakini tetikler. Bu ilerlemenin arkasındaki ana mekanizmalar şunlardır:
Kapakçıkların Bozulması (Reflü): En sık görülen sebeptir. Genetik yatkınlık veya geçirilmiş pıhtı gibi nedenlerle kapakçıklar işlevini yitirir ve kan geriye kaçar.
Toplardamar Tıkanıklığı: Daha nadir olsa da özellikle derin ven trombozu (DVT) sonrası damar içinde kalan kalıntılar kan akışını engelleyerek basıncı ciddi şekilde artırabilir.
Baldır Kası Pompasının Zayıflığı: Hareketsiz yaşam, ileri yaş veya eklem rahatsızlıkları nedeniyle kas pompasının verimli çalışmaması, kanın bacaklarda birikmesine neden olur.
Bu mekanizmalar, damar duvarında sürekli bir iltihabi reaksiyonu tetikler. Bu reaksiyon, damarın yapısını oluşturan ve ona esneklik kazandıran liflerin zayıflamasına yol açar. Sonuç olarak damar daha da genişler, bu da kapakçıkların birbirinden daha fazla ayrılmasına ve kaçağın artmasına neden olur. Bu kendi kendini besleyen ve tedavi edilmedikçe sürekli kötüleşen bir yıkım döngüsüdür.
Venöz Yetmezliğine Yürüyüş Gerçekten İyi Gelir mi?
Bu sorunun cevabı kesin bir “Evet”. Düzenli yürüyüş, venöz yetmezlik şikayetlerini hafifletmek ve hastalığın ilerlemesini kontrol altında tutmak için yapabileceğiniz en iyi ve en basit egzersizdir. Yürürken baldır kaslarınız ritmik olarak kasılıp gevşeyerek adeta ikinci bir kalp gibi çalışır. Bu “kas pompası” aktivitesi, bacaklarda biriken kanı aktif olarak yukarıya, kalbe doğru pompalar.
Düzenli yürüyüş yapmanın sağladığı faydalar şunlardır:
- Toplardamar içindeki basıncı düşürür.
- Kan dolaşımını canlandırır.
- Bacaklardaki ağrı ve ağırlık hissini azaltır.
- Ödemin ve şişliğin gerilemesine yardımcı olur.
- Hastalığın ilerleme hızını yavaşlatır.
Doğru Tanı ve Değerlendirme Nasıl Yapılır?
Etkili bir tedavi planı oluşturabilmek için öncelikle sorunun kaynağını ve boyutunu net bir şekilde ortaya koymak gerekir. Günümüzde bu süreç son derece gelişmiş ve standart hale gelmiş yöntemlerle yapılır. İlk adım, hastanın hikayesini dinlemek ve detaylı bir fizik muayene yapmaktır. Bacaklar ayakta incelenerek varislerin, ödemin veya cilt değişikliklerinin varlığı değerlendirilir.
Ancak kesin tanı ve tedavi planlaması için altın standart, “Renkli Doppler Ultrasonografi” incelemesidir. Bu ağrısız ve zararsız test, adeta damarlarınızın bir haritasını çıkarır. Ultrason cihazı ile damarların yapısı görüntülenirken, Doppler özelliği sayesinde kan akışının yönü ve hızı ölçülür. Bu inceleme sırasında, kapakçıklarda geriye doğru kan kaçağı (reflü) olup olmadığı, varsa hangi damarda ve ne şiddette olduğu saniyeler içinde tespit edilir. Planlanacak olan herhangi bir venöz yetmezlik ameliyatı veya girişimsel işlem öncesinde bu inceleme mutlak bir zorunluluktur. Çünkü hangi damarın ne kadar tedavi edileceğini gösteren bir yol haritası sunar.
Venöz Yetmezliğine Kesin Çözüm ve Modern Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Geçmişte varis tedavisi denince akla gelen, hastanede yatış gerektiren ve ağrılı bir iyileşme süreci olan klasik cerrahi yöntemler artık büyük ölçüde tarihe karışmıştır. Günümüzde venöz yetmezliği tedavisi, sorunun kaynağı olan hasta damarı içeriden kapatmaya yönelik, minimal invaziv olarak adlandırılan son derece konforlu ve etkili yöntemlerle yapılmaktadır. Bu modern tedavilerin ortak amacı, hastayı aynı gün içinde normal hayatına döndürmektir.
Başlıca modern tedavi seçenekleri bulunmaktadır.
- Endovenöz Lazer Ablasyon (EVLA)
- Radyofrekans Ablasyon (RFA)
- Tıbbi Yapıştırıcı (Biyolojik Zamk / VenaSeal™)
- Mekanokimyasal Ablasyon (MOCA / ClariVein®)
- Köpük Skleroterapi
- Miniflebektomi (Ambulatuvar Flebektomi)
Lazer ve radyofrekans gibi termal (ısıya dayalı) yöntemler dünya genelinde en yaygın kullanılan ve uzun dönem sonuçları en iyi bilinen tedavilerdir. Bu işlemlerde, ultrason rehberliğinde sorunlu damarın içine ince bir kateter yerleştirilir. Damar çevresine lokal anestezi uygulandıktan sonra, ısı enerjisi verilerek damar içeriden kontrollü bir şekilde kapatılır. Vücut, zamanla bu kapatılan damarı doğal yollarla yok eder.
Tıbbi yapıştırıcı ve MOCA gibi non-termal (ısı kullanılmayan) yöntemler ise daha yeni teknolojilerdir. Özellikle yapıştırıcı yönteminde, damar içine enjekte edilen biyolojik bir zamk ile damar anında kapatılır. Bu yöntemin en büyük avantajlarından biri, işlem sonrası genellikle varis çorabı giyme zorunluluğunun olmamasıdır. Bu modern yöntemlerin hepsi, hastanın konforunu ön planda tutar ve yüksek başarı oranlarına sahiptir. Hangi yöntemin sizin için en uygun olduğuna, yapılacak detaylı Doppler ultrason incelemesi sonrası karar verilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Venöz yetmezlik ile varis arasındaki temel fark nedir?
Venöz yetmezlik her zaman varise yol açar mı?
Varis venöz yetmezliğin erken belirtisi olabilir mi?
Venöz yetmezlik belirtileri varisten nasıl ayrılır?
Venöz yetmezlik varislere göre daha mı tehlikelidir?
Venöz yetmezlik ve varis tanısı nasıl konur?
Venöz yetmezlik tedavisi varis tedavisinden nasıl farklıdır?
Varis sadece estetik bir problem midir?
Venöz yetmezlikten korunmak için neler yapılabilir?
Venöz yetmezlik ve varis gebelikte nasıl seyreder?

Prof. Dr. Yavuz Beşoğul, 25 yılı aşkın deneyime sahip bir Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanıdır. Türkiye’de kapalı kalp ve atan kalpte bypass ameliyatlarının öncülerindendir. Bugüne kadar binlerce başarılı ameliyat gerçekleştirmiş, ulusal ve uluslararası dergilerde 100’den fazla bilimsel makale yayımlamıştır.
