Yürüme ağrısı, alt ekstremitelerde hareket sırasında ortaya çıkan ve çoğunlukla kas, eklem, damar veya sinir kaynaklı olabilen bir semptomdur. Ağrının şiddeti, süresi ve eşlik eden belirtiler tanı ve tedavi yaklaşımında önemli rol oynar.
Yürüme sırasında baldırda ağrı en sık periferik arter hastalığı veya kas yorgunluğu ile ilişkilidir. Özellikle eforla artan, dinlenmekle azalan ağrı, damar tıkanıklığının erken belirtisi olabilir ve gecikmeden değerlendirilmelidir.
Uzun mesafe yürüyüşte ortaya çıkan ayak ağrısı sinir sıkışmaları, ortopedik bozukluklar veya diyabetik nöropati gibi nedenlerden kaynaklanabilir. Bu tip ağrılar, altta yatan kronik hastalıkların ilk habercisi olabilir.
Yürürken kalçada ve bacakta yanma hissi ile seyreden ağrı bel fıtığı, siyatik veya omurilik darlığı gibi nörolojik sorunlara işaret edebilir. Özellikle gece artan veya istirahatle geçmeyen ağrılar, ileri tetkik gerektiren durumları düşündürür.
| Tıbbi Adı | Klodikasyo (Klodikasyo intermittan) |
| Sık Görülen Belirtiler | – Yürürken baldır, uyluk veya kalçada kramp şeklinde ağrı- Dinlenince ağrının geçmesi- Bacaklarda güçsüzlük veya yorgunluk hissi |
| Nedenleri | – Periferik arter hastalığı (bacak damarlarında daralma veya tıkanıklık)- Diyabet- Yüksek kolesterol- Sigara kullanımı |
| Risk Faktörleri | – Sigara içmek- Hipertansiyon- Diyabet- Yüksek kolesterol- İleri yaş- Obezite |
| Komplikasyonlar | – Damar tıkanıklığının ilerlemesi- Yara veya ülser gelişimi- Doku kaybı (ciddi vakalarda)- Gangren |
| Tanı Yöntemleri | – Fizik muayene- Ayak bilek-braşiyal indeks ölçümü (ABI)- Doppler ultrason- Anjiyografi |
| Tedavi Yöntemleri | – Risk faktörlerinin kontrolü (tansiyon, kolesterol vb.)- Gerekirse anjiyoplasti veya cerrahi müdahale |
| Önleme Yöntemleri | – Sigaranın bırakılması- Düzenli egzersiz- Sağlıklı beslenme- Diyabet ve tansiyonun kontrol altında tutulması |
Yürüme Ağrısı Nedir?
Yürüme ağrısı, genellikle bacaklarda yürüyüş sırasında ortaya çıkan ve dinlenince geçen ağrı şeklinde tanımlanır. Bu durum, periferik arter hastalığı gibi bacak damarlarının daralmasıyla ilişkilidir ve “intermittan klodikasyon” olarak da adlandırılır. Kaslara yeterli oksijen gitmemesi nedeniyle oluşur. Sigara, diyabet, yüksek kolesterol ve hipertansiyon önemli risk faktörlerindendir. Tanı fizik muayene ve Doppler ultrason ile konur; tedavi yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavisi ve gerekirse girişimsel yöntemleri içerir.
Yürürken Bacak Ağrısı ve Bacaklarda Yürüme Zorluğu Neden Olur?
Yürürken, özellikle belli bir tempoda veya mesafede ilerledikten sonra baldır, uyluk ya da kalça kaslarınızda bir ağrı, kramp veya yorgunluk hissediyorsanız ve bu his dinlenince geçiyorsa, bu durum büyük olasılıkla “periferik arter hastalığı”nın bir işaretidir. Halk arasında “damar sertliği” olarak da bilinen ateroskleroz, bacaklara kan taşıyan atardamarların duvarlarında kolesterol ve yağ plakları birikerek damarların daralmasına veya zamanla tamamen tıkanmasına yol açar. İşte bu daralma, kaslarınızın ihtiyaç duyduğu kanı almasını engeller ve yürüme ağrısı tedavisi gerektiren o tipik ağrıyı tetikler.
Bu hastalığın en önemli özelliklerinden biri, vücudun genel bir damar sorununun habercisi olmasıdır. Bacak damarlarınızdaki problem, genellikle kalp ve beyin damarlarınızda da benzer bir sürecin işlediğine işaret eder. Bu nedenle yürüme ağrısı, sadece bir bacak problemi olarak görülmemeli, gelecekteki kalp krizi veya inme riskine karşı bir uyarı olarak ciddiye alınmalıdır.
Hastalığın farklı yüzleri vardır. Bazı insanlar hiçbir belirti hissetmezken, kimileri klasik yürüme ağrısı yaşar. Ancak bir grup hastada ise durum daha farklıdır. Bu kişilerde görülen atipik bacak ağrıları, dinlenmekle geçmeyebilir veya istirahat halinde bile ortaya çıkabilir. Bu durum sıkça bel fıtığı veya eklem kireçlenmesi gibi ortopedik sorunlarla karıştırılabilir ve doğru teşhisin gecikmesine neden olabilir.
Hastalık ilerlediğinde ise “kritik bacak iskemisi” adını verdiğimiz çok daha ciddi bir tablo ortaya çıkar. Bu aşamada, kan akışı o kadar azalmıştır ki dokular istirahat halindeyken bile beslenemez. Bu durumun belirtileri arasında şunlar bulunur:
- Geceleri artan ve bacağı yataktan aşağı sarkıtmakla hafifleyen şiddetli ayak ağrısı.
- Ayakta veya parmaklarda bir türlü iyileşmeyen yaralar.
- Ciltte renk değişiklikleri ve kangren.
Bu tablo acil müdahale gerektiren ve uzuv kaybı riski taşıyan çok tehlikeli bir durumdur.
En acil ve dramatik senaryo ise “akut bacak iskemisi”dir. Bacağa giden kan akışının aniden kesilmesiyle oluşur. Bu durumun klasik belirtileri “6 P Kuralı” ile özetlenir:
- Pain (Şiddetli Ağrı)
- Pallor (Solukluk)
- Pulselessness (Nabız Alınamaması)
- Poikilothermia (Soğukluk)
- Paresthesia (Uyuşma ve Karıncalanma)
- Paralysis (Hareket Kaybı, Felç)
Bu belirtilerden herhangi birinin aniden ortaya çıkması, bir saniye bile beklemeden en yakın acil servise başvurmayı gerektiren bir vasküler acil durumdur.
Yürüme Ağrısı İçin Kladikasyo Tedavisi Nasıl Teşhis Edilir?
Yürüme ağrısının altında yatan damar tıkanıklığını teşhis etmek için kullandığımız ilk ve en temel yöntem son derece basit ve ağrısız bir test olan “Ayak Bileği-Kol Basınç İndeksi”dir (ABI). Bu test, bacaklarınızdaki kan dolaşımının ne kadar sağlıklı olduğuna dair bize çok değerli bilgiler verir. Test sırasında, standart bir tansiyon aletiyle önce kollarınızdan, sonra da ayak bileklerinizdeki iki farklı atardamardan kan basıncınız ölçülür. Ayak bileğinden elde edilen en yüksek basınç değerinin, koldan ölçülen en yüksek basınca bölünmesiyle ABI skoru hesaplanır. Bu skorun 0.90’ın altında olması, bacak damarlarınızda anlamlı bir darlık veya tıkanıklık olduğunun güçlü bir göstergesidir.
ABI testi şu durumlarda özellikle önemlidir:
- Yürüme veya eforla ortaya çıkan bacak ağrısı şikayetiniz varsa.
- Bacaklarınızda veya ayaklarınızda iyileşmeyen yaralar mevcutsa.
- 65 yaşın üzerindeyseniz.
- 50-64 yaş aralığındaysanız ve sigara veya diyabet gibi ek risk faktörleriniz varsa.
Bazen, özellikle diyabet hastalarında veya böbrek yetmezliği olanlarda, damar duvarlarındaki yoğun kireçlenme nedeniyle ABI değeri yanıltıcı şekilde normalden yüksek çıkabilir. Bu durumda “parmak-kol indeksi” (TBI) veya “eforlu ABI testi” gibi ek testlere başvururuz. Eforlu testte, istirahat halindeki ölçümünüz alındıktan sonra sizi bir yürüme bandında yürütürüz ve ağrınız başladığı anda testi sonlandırıp ölçümü tekrarlarız. Damarlarında darlık olan bir kişide, egzersizle birlikte ayak bileği basıncı belirgin şekilde düşer, bu da tanıyı kesinleştirir.
Tanı kesinleştikten ve bir tedavi planlaması gerektiğinde ise damarlarınızın detaylı bir haritasını çıkarmak için daha ileri görüntüleme yöntemlerine ihtiyaç duyarız. Bu yöntemler yapılacak tedavinin türünü (ameliyatsız yöntemler mi, yoksa açık cerrahi mi) belirlemede kritik rol oynar. Bu amaçla en sık kullandığımız yöntemler Renkli Doppler Ultrason, Bilgisayarlı Tomografik Anjiyografi (BTA) ve Manyetik Rezonans Anjiyografi’dir (MRA). Her birinin kendine özgü avantajları ve dezavantajları vardır ve hangi yöntemin seçileceğine hastanın durumu böbrek fonksiyonları ve damar yapısının özelliklerine göre karar verilir.
Yürüme Ağrısı Tedavisi İçin İlk Adım Yaşam Tarzı Değişiklikleri Nelerdir?
Periferik arter hastalığı teşhisi konulduğunda, tedavi planının ilk ve en önemli basamağını her zaman yaşam tarzı değişiklikleri ve risk faktörlerinin kontrol altına alınması oluşturur. Henüz sadece yürüme ağrısı (kladikasyo) aşamasındaysanız, bu temel adımlar genellikle tek başına bile şikayetlerinizde belirgin bir iyileşme sağlar. Daha da önemlisi, bu değişiklikler sadece bacaklarınızı değil tüm vücudunuzu kalp krizi ve inmeden korur.
Sigarayı Hayatınızdan Çıkarın: Eğer sigara içiyorsanız, yapabileceğiniz en iyi şey derhal bırakmaktır. Sigara, damar sertliğinin hem bir numaralı nedeni hem de ilerlemesini hızlandıran en güçlü tetikleyicidir. Sigarayı bıraktığınız andan itibaren damarlarınız iyileşmeye başlar, yürüme ağrınızın ilerlemesi yavaşlar ve en önemlisi kalp krizi ve ölüm riskiniz ciddi oranda azalır.
Akdeniz Tipi Beslenmeye Geçin: Sofranızda yapacağınız basit değişiklikler, damar sağlığınız üzerinde mucizevi etkiler yaratabilir.
- Bol miktarda taze sebze ve meyve tüketin.
- Beyaz ekmek yerine tam tahıllı ürünleri tercih edin.
- Kırmızı et tüketimini azaltıp, haftada en az iki kez balık yemeye çalışın.
- Doymuş yağlar (tereyağı, margarin, işlenmiş gıdalar) yerine zeytinyağı gibi sağlıklı yağları kullanın.
- Ceviz, fındık, badem gibi kuruyemişleri ara öğünlerinize ekleyin.
Tansiyonunuzu ve Şekerinizi Kontrol Altında Tutun: Yüksek tansiyon ve diyabet, damar duvarlarına sürekli olarak zarar veren iki sinsi düşmandır. Doktorunuzun önerdiği ilaçları düzenli olarak kullanmak ve kan basıncı ile kan şekeri seviyelerinizi hedeflenen aralıklarda tutmak, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak için kritik öneme sahiptir.
Kolesterol Seviyenizi Düşürün: Kötü kolesterol (LDL), damar duvarlarında biriken plakların ana maddesidir. Sağlıklı beslenmenin yanı sıra doktorunuzun reçete edeceği statin grubu ilaçlar, kolesterol seviyenizi düşürmenin ve daha da önemlisi damar duvarındaki iltihaplanmayı (enflamasyon) azaltarak mevcut plakları stabilize etmenin en etkili yoludur.
Yürüme Fizik Tedavi ve Egzersiz Programlarının Önemi Nedir?
Yürüme ağrısı şikayeti olan hastalar için ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişikliklerinin yanı sıra tedavinin bel kemiğini “yapılandırılmış egzersiz terapisi” oluşturur. Yürüme fizik tedavi olarak da bilinen bu programlar, basitçe “git, yürü” demekten çok daha fazlasıdır. Bu programlar, damar cerrahisi konusunda uzmanlaşmış merkezlerde, fizyoterapistler veya egzersiz uzmanları eşliğinde gerçekleştirilir ve amacı vücudunuza yeni yollar bulmayı öğretmektir.
Programın mantığı oldukça basittir. Kontrollü bir şekilde yürüme bandında, bacaklarınızda o bilindik ağrı ortaya çıkana kadar yürümeniz istenir. Ağrı orta şiddete ulaştığında durup dinlenirsiniz. Ağrı tamamen geçtiğinde tekrar yürümeye başlarsınız. Bu yürü-dur-yürü döngüsünü 30 ila 60 dakika boyunca tekrarlarsınız. Haftada en az üç gün uygulanan bu egzersizler sayesinde:
- Vücut, tıkalı damarların etrafından geçen “kollateral” adını verdiğimiz yeni, küçük damar yolları oluşturmaya başlar.
- Mevcut damarların iç yüzeyinin (endotel) fonksiyonları iyileşir.
- Kaslarınız, kendilerine gelen kısıtlı oksijeni daha verimli kullanmayı öğrenir.
- Yürüme mesafeniz zamanla belirgin şekilde artar ve ağrısız yürüyebildiğiniz süre uzar.
Denetimli egzersiz programları, bu konuda en kanıtlanmış ve etkili yöntemdir. Ancak bu tür programlara ulaşım imkanı olmayan hastalar için, yine belirli bir yapıya sahip (hedef belirleme, adım sayarlarla takip, düzenli geri bildirim) ev tabanlı egzersiz programları da etkili bir alternatif olabilir. Unutmayın egzersiz sadece bir seçenek değil kladikasyo tedavisi için reçetenin zorunlu bir parçasıdır.
Ameliyatsız Varis Tedavisi Benzeri Yöntemler Damar Tıkanıklığını Nasıl Açar?
Yaşam tarzı değişiklikleri ve egzersiz programına rağmen yürüme ağrınız günlük hayatınızı ciddi şekilde kısıtlamaya devam ediyorsa veya bacağınızda yara gibi daha ciddi bir durum varsa, o zaman tıkalı damarları açmaya yönelik girişimsel tedaviler gündeme gelir. Son yirmi yılda, “endovasküler” yani damar içi tedaviler, bu alanda adeta bir çığır açmıştır. Bu yöntemler açık ameliyata kıyasla daha az invazivdir, genellikle sadece kasıktaki bir iğne deliğinden yapılır, hastanede kalış süresini kısaltır ve iyileşme sürecini hızlandırır.
Bu ameliyatsız varis tedavisi benzeri tekniklerin temel mantığı, tıpkı tıkalı bir su borusunu açmaya benzer. En sık kullanılan yöntemler şunlardır:
Balon Anjiyoplasti: Tıkalı damarın içine ince bir tel üzerinden sönük bir balon gönderilir. Tıkanıklığın olduğu noktada bu balon şişirilerek damarı daraltan plağı ezer ve damarın iç çapını genişletir.
Stent Yerleştirilmesi: Bazen balonla genişletme sonrası damar duvarında bir miktar geri çekilme (elastik rekoil) olabilir veya damar duvarında yırtıklar oluşabilir. Bu durumda damarın açık kalmasını garantilemek için “stent” adı verilen, özel metalden yapılmış bir kafes damar içine yerleştirilir. Stent, bir iskele gibi görev yaparak damarı içeriden destekler.
İlaç Kaplı Balonlar ve İlaç Salınımlı Stentler: Özellikle uyluk ve diz arkası gibi hareketli bölgelerdeki damarlarda, sadece balon veya normal stent uygulaması sonrası yeniden daralma (restenoz) riski daha yüksektir. Bu sorunu çözmek için geliştirilen ilaçlı teknolojiler, yürüme ağrısı tedavisinde önemli bir başarı sağlamıştır. İlaç kaplı balonlar, şişirildikleri sırada damar duvarına yeniden daralmayı önleyen bir ilaç bırakır. İlaç salınımlı stentler ise üzerlerindeki ilacı yavaş yavaş salarak uzun süre boyunca damarın açık kalmasına yardımcı olur. Bu teknolojiler sayesinde, özellikle lazerle varis ameliyatı sonrası ağrılar gibi endovasküler işlemlerin uzun dönem sonuçları çok daha başarılı hale gelmiştir.
Bir diğer damar içi yöntem ise “aterektomi” yani damar tıraşlamadır. Bu yöntemde özel cihazlar kullanılarak damar içindeki kireç plağı fiziksel olarak kazınır veya zımparalanır. Özellikle çok sert ve kireçli, balona dirençli lezyonlarda damarı diğer işlemlere hazırlamak için kullanılabilir. Ancak rutin kullanımının diğer yöntemlere bir üstünlüğü olduğuna dair henüz yeterli bilimsel kanıt bulunmadığından, her hasta için uygun bir yöntem değildir ve seçilmiş vakalarda tercih edilir.
Yürürken Üst Bacak Ağrısı İçin Cerrahi Tedavi Ne Zaman Gerekir?
Endovasküler yöntemlerdeki tüm bu baş döndürücü gelişmelere rağmen, açık cerrahi, damar tıkanıklığı tedavisinde hala çok önemli bir yere sahiptir ve bazı durumlarda en iyi ve en kalıcı çözümdür. Özellikle çok uzun damar segmentleri tamamen tıkalıysa, hastalık çok yaygınsa veya endovasküler yöntemler başarısız olmuşsa, açık cerrahi gündeme gelir.
Bypass Ameliyatı: Bu ameliyatın mantığı, tıkalı olan damar bölgesinin etrafından yeni bir yol oluşturarak kan akışını sağlamaktır. Tıpkı trafiğin sıkışık olduğu bir otoyolda yan yol veya köprü yapmak gibi, kanın tıkalı bölgeyi “bypass” ederek bacağın alt kısımlarına ulaşmasını sağlarız. Bu yeni yolu (greft) oluşturmak için kullandığımız materyal, ameliyatın başarısını belirleyen en kritik faktördür. Bu amaçla kullanılabilecek en iyi materyaller şunlardır:
Hastanın Kendi Toplardamarı (Otojen Ven Grefti): Mümkün olan her durumda ilk ve en iyi tercihimiz, hastanın kendi bacağından veya kolundan aldığımız “safen ven” gibi toplardamarlardır. Çünkü bu damarlar canlı dokulardır, iç yüzeyleri pıhtılaşmaya karşı doğal bir dirence sahiptir, enfeksiyona daha dayanıklıdır ve esneklikleri sayesinde uzun yıllar boyunca açık kalma oranları çok daha yüksektir.
Yapay Damarlar (Prostetik Greft): Hastanın kullanıma uygun bir veni yoksa, o zaman “ePTFE” veya “Dacron” gibi sentetik malzemelerden yapılmış yapay damarlar kullanırız. Bu damarlar, özellikle kasık ile diz üstü arasındaki büyük damarlarda iyi sonuçlar verse de diz altındaki ince damarlara yapıldığında uzun dönemde açık kalma oranları ven greftlerine göre daha düşüktür.
Endarterektomi (Damar Temizleme Ameliyatı): Bu ameliyat, özellikle kasık ana atardamarındaki (femoral arter) tıkanıklıklar için altın standart tedavi yöntemidir. Kasık bölgesi, vücudun en hareketli bölgelerinden biridir ve buraya konulan stentler zamanla kırılabilir veya bükülebilir. Bu nedenle bu bölge genellikle “stentsiz bölge” olarak kabul edilir. Endarterektomi ameliyatında, damar cerrahı doğrudan damarı açar, içindeki kireçlenmiş ve tıkanıklığa yol açan plak tabakasını bir bütün olarak dikkatlice soyarak temizler. Ardından damar, genellikle bir yama (patch) kullanılarak genişletilir ve kapatılır. Bu yöntem yürürken üst bacak ağrısı gibi şikayetlere neden olan kasık tıkanıklıklarında son derece etkili ve dayanıklı bir çözümdür.
Tedavi Seçimine Nasıl Karar Verilir ve Tek Taraflı Bacak Ağrısı Fark Eder mi?
Hastalarımızın en çok merak ettiği sorulardan biri, kendileri için hangi tedavinin en doğrusu olduğudur. Bu kararı verirken tek bir doğru yoktur; karar, tamamen kişiye özel bir “terzi işi” yaklaşımla verilir. Süreci, bir dizi faktörü bir araya getiren bir yapboz gibi düşünebilirsiniz.
Karar sürecinde değerlendirdiğimiz ana unsurlar şunlardır:
Hastanın Genel Sağlık Durumu: Yaşınız, kalp, akciğer veya böbrek gibi diğer organlarınızın sağlık durumu büyük bir açık ameliyatın risklerini kaldırıp kaldıramayacağınızı belirlemede ilk kriterdir. Çok yaşlı veya ek hastalıkları nedeniyle yüksek riskli bir hasta için daha az invaziv olan endovasküler yöntemler daha güvenli bir seçenek olabilir.
Şikayetlerinizin Şiddeti ve Bacağın Durumu: Sadece yürürken ağrınız mı var, yoksa istirahatte bile ağrı çekiyor veya ayağınızda yara mı var? Bacağınızdaki kanlanma bozukluğunun derecesi (WIfI skoru), tedavinin ne kadar acil ve agresif olması gerektiğini belirler.
Tıkanıklığın Yeri, Uzunluğu ve Yapısı: Damar tıkanıklığınız nerede? Kısa bir darlık mı, yoksa damar boydan boya mı tıkalı? Tıkanıklık çok kireçli ve sert mi? Bu anatomik detaylar, hangi yöntemin teknik olarak daha başarılı olacağını bize söyler.
Uygun Bypass Damarının Varlığı: Belki de en önemli faktörlerden biri budur. Eğer açık cerrahi bir seçenek olarak düşünülüyorsa, ameliyat öncesi mutlaka ultrason ile bacaklarınızdaki toplardamarları (safen ven) kontrol ederiz. Çünkü yapılan büyük çalışmalar (BEST-CLI gibi), özellikle kritik bacak iskemisi olan hastalarda, eğer kaliteli bir ven grefti mevcutsa, bypass ameliyatının uzun dönem sonuçlarının endovasküler yöntemlere göre daha üstün olduğunu göstermiştir. Eğer uygun ven yoksa, o zaman endovasküler tedavi daha mantıklı bir ilk tercih haline gelebilir.
Tek taraflı bacak ağrısı olması, genellikle damar tıkanıklığının o bacakta daha belirgin olduğunu gösterir ancak bu durum karar verme mekanizmamızı temelden değiştirmez. Yine yukarıdaki tüm faktörler bir bütün olarak değerlendirilir.
Tedavi Sonrası İyileşme Süreci ve Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?
Başarılı bir damar açma işlemi, tedavinin sonu değil sağlıklı bir geleceğe atılan ilk adımdır. Bu işlemin uzun yıllar boyunca başarılı kalması ve genel sağlığınızın korunması için tedavi sonrası dönem en az tedavinin kendisi kadar önemlidir.
İşlem sonrası, damarlarınızın tekrar tıkanmasını önlemek ve pıhtılaşma riskini azaltmak için doktorunuz size kan sulandırıcı ilaçlar reçete edecektir. Bu bazen sadece aspirin, bazen aspirin ile birlikte klopidogrel gibi ikinci bir ilaç (ikili tedavi), bazen de son yıllarda yapılan çalışmaların etkinliğini gösterdiği üzere aspirin ile birlikte düşük doz yeni nesil bir kan sulandırıcı (rivaroksaban gibi) olabilir. Bu “çifte koruma” stratejisi, özellikle işlem sonrası ilk dönemde hem bacağınızı hem de kalbinizi korumada oldukça etkilidir. Statin (kolesterol ilacı) ve tansiyon ilaçlarınıza da düzenli olarak devam etmeniz şarttır.
En az ilaçlar kadar önemli olan bir diğer konu ise düzenli kontroldür. Yapılan bypass veya stentin durumu “Renkli Doppler Ultrason” ile periyodik olarak takip edilmelidir. Bu takibin amacı, olası bir yeniden daralmayı henüz size şikayet yaratmadan, erken evrede saptamaktır. Erken saptanan bir daralmayı düzeltmek, tamamen tıkanmış bir damarı açmaktan çok daha kolay ve başarılıdır.
Son olarak ayaklarınıza iyi bakmayı bir alışkanlık haline getirmelisiniz. Unutmayın yürüyemiyorum demek bir kader değildir ve doğru adımlarla bu sorunun üstesinden gelinebilir:
- Ayaklarınızı her gün kontrol edin; çatlak, yara, su toplaması veya renk değişikliği olup olmadığına bakın.
- Ayaklarınızı her gün ılık su ve yumuşak bir sabunla yıkayıp, parmak araları dahil nazikçe kurulayın.
- Cildin kurumasını önlemek için nemlendirici bir krem kullanın, ancak parmak aralarına sürmekten kaçının.
- Tırnaklarınızı düz bir şekilde kesin ve köşelerini sivri bırakmayın.
- Asla çıplak ayakla dolaşmayın.
- Ayağınıza tam oturan, rahat ve koruyucu ayakkabılar giyin. Yeni bir ayakkabıyı ilk günlerde sadece kısa sürelerle giyerek ayağınıza alışmasını sağlayın.
Eğer bacaklarda yürüme zorluğu ve ağrı yaşıyorsanız, bu belirtileri “yaşlılığa” veya “yorgunluğa” bağlayıp geçiştirmeyin. Atacağınız en doğru adım, bir kalp ve damar cerrahına başvurarak durumun nedenini öğrenmek ve size özel en uygun tedavi yolculuğuna bir an önce başlamaktır.
Sıkça Sorulan Sorular
Yürüme ağrısı hangi hastalıklardan kaynaklanabilir?
Damar tıkanıklığı yürüme ağrısına nasıl yol açar?
Yürüme ağrısı bel fıtığı ile ilişkili olabilir mi?
Yürüme ağrısı tanısı nasıl konur?
Yürüme ağrısında hangi tedavi yöntemleri uygulanır?
Egzersiz yürüme ağrısına iyi gelir mi?
Yürüme ağrısı tedavisinde ilaçlar nasıl kullanılır?
Ameliyat yürüme ağrısı için ne zaman gerekir?
Yürüme ağrısı için yaşam tarzı değişiklikleri nelerdir?
Yürüme ağrısı tedavi edilmezse ne olur?

Prof. Dr. Yavuz Beşoğul, 25 yılı aşkın deneyime sahip bir Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanıdır. Türkiye’de kapalı kalp ve atan kalpte bypass ameliyatlarının öncülerindendir. Bugüne kadar binlerce başarılı ameliyat gerçekleştirmiş, ulusal ve uluslararası dergilerde 100’den fazla bilimsel makale yayımlamıştır.
