Miyokardit, kalp kasının iltihaplanmasıyla ortaya çıkan ve kalbin pompalama fonksiyonunu olumsuz etkileyen bir rahatsızlıktır. Genellikle viral enfeksiyonlar sonucu gelişir ancak bağışıklık sistemi hastalıkları veya toksinler de neden olabilir. Erken tanı, kalp fonksiyonlarının korunması açısından önemlidir.

Miyokardit belirtileri arasında göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, yorgunluk ve bazen grip benzeri semptomlar bulunur. Hastalık hafif seyredebildiği gibi ani kardiyak arrest gibi ciddi tablolara da yol açabilir. Bu nedenle belirtiler ihmal edilmemelidir.

Miyokardit tanısında ekokardiyografi, manyetik rezonans görüntüleme (MR) ve kan testleri kullanılır. Bu yöntemler, kalp kasındaki iltihaplanmayı, ödemi ve fonksiyon kaybını ortaya koyar. Kesin tanı bazen endomiyokardiyal biyopsi ile doğrulanır.

Miyokardit tedavisi, altta yatan nedene yönelik planlanır. İstirahat, kalp yetmezliği ilaçları, bağışıklık sistemini baskılayıcı tedaviler ve enfeksiyon kontrolü başlıca yaklaşımlardır. Ciddi vakalarda mekanik destek cihazları veya kalp nakli gerekebilir.

Tanım Kalp kasının (miyokard) enfeksiyon veya otoimmün mekanizmalarla iltihaplanması
Nedenler Viral enfeksiyonlar (en sık), bakteriyel enfeksiyonlar, mantar enfeksiyonları, otoimmün hastalıklar, toksinler, bazı ilaçlar
Risk Faktörleri Bağışıklık sistemi zayıflığı, geçirilmiş enfeksiyonlar, otoimmün hastalıklar, kronik hastalıklar, alkol ve uyuşturucu kullanımı
Belirtiler Göğüs ağrısı, nefes darlığı, halsizlik, çarpıntı, bayılma, bacaklarda şişlik, bazı vakalarda gribal semptomlar
Tanı Yöntemleri EKG, ekokardiyografi, kardiyak MR, kan testleri (troponin, CRP), biyopsi (gerekirse)
Tedavi Yöntemleri İstirahat, semptomatik tedavi (ağrı kesici, ateş düşürücü), kalp yetmezliği tedavisi, antiviral/antibiyotik tedavi (nedene göre), immün baskılayıcı ilaçlar (gerekirse)
Komplikasyonlar Kalp yetmezliği, aritmi, kardiyomiyopati, ani kalp durması, tromboemboli
Önleme Yöntemleri Enfeksiyonlardan korunma, aşılar, hijyen kurallarına uyma, riskli ilaç ve maddelerden kaçınma

Kalp Kası İltihabı (Miyokardit) Nedir?

Miyokardit, kalp kası dokusunun iltihaplanmasıdır ve genellikle viral enfeksiyonlar başta olmak üzere bakteriyel, otoimmün veya toksik nedenlerle gelişebilir. Kalp kasının iltihaplanması, kalbin kasılma gücünü azaltarak çarpıntı, göğüs ağrısı, nefes darlığı ve yorgunluk gibi belirtilere neden olabilir. Bazı vakalar hafif seyrederken, ağır olgularda kalp yetmezliği veya ritim bozuklukları gelişebilir. Tanı için EKG, kan testleri, ekokardiyografi ve gerekirse kalp MR’ı kullanılır. Tedavi altta yatan nedene ve semptomların şiddetine göre şekillenir.

Kalp Kası İltihabı Neden Olur?

Kalp kası iltihabının arkasında şaşırtıcı derecede çok sayıda farklı neden yatabilir. Ancak vakaların büyük bir kısmında başrolde bir viral enfeksiyon bulunur. Yine de tablo her zaman bu kadar net değildir. Bazen bakteriler, mantarlar, parazitler, vücudun kendi dokularına saldırdığı otoimmün hastalıklar ve hatta bazı ilaçlar ile toksinler de bu durumu tetikleyebilir. Şunu da bilmek gerekir ki yapılan tüm detaylı araştırmalara rağmen miyokardit vakalarının neredeyse yarısında (%50) kesin bir neden saptanamaz. Biz tıp dilinde bu duruma “idiyopatik miyokardit” diyoruz. Bu belirsizlik, hastalığın teşhis ve tedavisini bazen daha da zorlu hale getirebilir.

Kalp kası iltihabının bulaşıcı sebepleri arasında en sık görülenler şunlardır:

  • Adenovirüs (soğuk algınlığı virüsü)
  • SARS-CoV-2 (COVID-19 etkeni)
  • Coxsackie virüsü (mide-bağırsak enfeksiyonları)
  • Parvovirüs B19 (çocuklarda döküntülü hastalık etkeni)
  • İnfluenza (grip virüsü)
  • Hepatit B ve C virüsleri
  • Epstein-Barr virüsü (öpücük hastalığı)
  • HIV
  • Herpes virüsü (uçuk virüsü)
  • Stafilokok ve Streptokok bakterileri
  • Borrelia burgdorferi (Lyme hastalığı bakterisi)
  • Candida, Aspergillus gibi mantarlar
  • Trypanosoma cruzi, Toxoplasma gibi parazitler

Kalp kası iltihabının bulaşıcı olmayan sebepleri de oldukça çeşitlidir. Bu grupta, vücudun kendi bağışıklık sisteminin kontrolden çıktığı durumlar ilaç reaksiyonları ve çeşitli çevresel etkenler yer alır:

  • Lupus
  • Sarkoidoz
  • Dev hücreli arterit
  • Romatoid artrit
  • Bazı kanser ilaçları (kemoterapi, immünoterapi)
  • Penisilin gibi antibiyotikler
  • Bazı epilepsi (sara) ilaçları
  • Kokain
  • mRNA COVID-19 aşıları (nadir bir yan etki olarak)
  • Radyasyon tedavisi
  • Ağır metaller (kurşun gibi)
  • Karbon monoksit zehirlenmesi

Kimler Kalp Kası İltihabı Riski Altındadır?

Bu hastalık teorik olarak her yaştan ve her cinsten insanı etkileyebilir. Ancak bazı grupların istatistiksel olarak bir adım daha önde olduğunu görüyoruz. Özellikle genç yetişkinler ve erkekler daha yüksek risk altında gibi görünmektedir. Miyokardit için “risk” kavramının, bildiğimiz koroner arter hastalığı gibi geleneksel kalp hastalıklarından biraz farklı işlediğini anlamak önemlidir. Yıllar içinde sigara içmek veya yüksek kolesterol gibi biriken yaşam tarzı faktörlerinden çok, miyokardit riski genellikle öngörülemeyen, ani gelişen olaylara, özellikle de enfeksiyon kapmaya bağlıdır. Bu yüzden de korunma stratejileri, kronik bir hastalığı yönetmekten çok, bu akut enfeksiyonlardan olabildiğince uzak durmaya odaklanır. Aslında hepimizin bildiği temel hijyen önlemleri, yani elleri sık sık yıkamak, hasta kişilerle yakın temastan kaçınmak ve aşı takvimini güncel tutmak, bu beklenmedik tetikleyicilere maruz kalma riskini azaltmanın en pratik ve etkili yollarıdır.

Risk altında sayılabilecek grupları şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Genç yetişkinler (özellikle 12-40 yaş arası)
  • Erkekler
  • Genetik yatkınlığı olanlar (doğrudan kalıtsal olmasa da)
  • Diyabet hastaları
  • HIV/AIDS taşıyıcıları
  • Son dönem böbrek yetmezliği olanlar
  • Yeme bozukluğu olanlar
  • Diyaliz tedavisi görenler
  • Radyoterapi alanlar
  • Vücudunda kalp pili veya santral venöz kateter gibi cihazlar bulunanlar

Kalp Kası İltihabı (Miyokardit) Belirtileri Nelerdir?

Kalp kası iltihabının belirtileri adeta bir bukalemun gibidir; kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterebilir ve pek çok başka hastalığı taklit edebilir. Bazı insanlar neredeyse hiçbir belirti yaşamadan bu hastalığı ayakta atlatırken (asemptomatik), bazılarında ise hayatı tehdit eden çok ağır semptomlar ortaya çıkabilir. En sık karşılaştığımız kalp enfeksiyonu belirtileri arasında göğüs ağrısı, nefes darlığı, aşırı yorgunluk, çarpıntı ve gribe benzer semptomlar bulunur.

Tanı sürecinde belki de en kritik ipucu, kalp şikayetleri başlamadan önceki birkaç gün veya hafta içinde geçirilmiş bir üst solunum yolu enfeksiyonu, ishal veya ateşli bir hastalık öyküsüdür. Hastalarımızın çoğu bize, “Doktor bey, bir hafta önce ağır bir grip geçirdim, tam iyileştim derken bu göğüs ağrısı ve nefes darlığı başladı” şeklinde bir hikaye anlatır. İşte bu zamansal bağlantı, bizim için çok değerli bir ipucudur.

En sık görülen kalp ile ilişkili belirtiler şunlardır:

  • Göğüs ağrısı (keskin, batıcı veya baskı hissi şeklinde)
  • Nefes darlığı (hem istirahatte hem eforla)
  • Çarpıntı (kalbin hızlı, güçlü veya düzensiz atması)
  • Aşırı yorgunluk ve bitkinlik
  • Bacaklarda, ayak bileklerinde şişme (ödem)
  • Baş dönmesi
  • Bayılma (senkop)

Kalp Kası İltihabı Belirtileri Çocuklarda Farklı mıdır?

Kesinlikle evet. Çocuklarda, özellikle de bebeklerde kalp iltihabı belirtileri yetişkinlerden oldukça farklı ve daha aldatıcı olabilir. Bu nedenle ebeveynlerin çok dikkatli olması gerekir.

Yenidoğanlar ve bebeklerde görülebilecek belirtiler genellikle şunlardır:

  • Ateş
  • Sürekli huzursuzluk ve ağlama
  • Nefes almada güçlük (hızlı nefes alıp verme)
  • Beslenmeyi reddetme veya emerken yorulma
  • Aşırı halsizlik ve uyku hali
  • Ciltte solukluk veya benekli bir görünüm
  • Kilo alamama

Daha büyük çocuklarda ise belirtiler yetişkinlere daha çok benzemeye başlar:

  • Göğüs ağrısı şikayeti
  • İnatçı ve kuru bir öksürük
  • Aşırı yorgunluk
  • Hızlı nefes alıp verme
  • Bayılma nöbetleri
  • Egzersiz kapasitesinde belirgin düşüş (eskiden koşup oynarken artık çabucak yorulma)

Ne Zaman Acil Tıbbi Yardım Alınmalıdır?

Eğer daha önce yaşamadığınız, açıklayamadığınız bir göğüs ağrısı, şiddetli nefes darlığı, bayılacak gibi olma veya durduramadığınız bir çarpıntı yaşıyorsanız, bu belirtiler hem miyokardit hem de kalp krizinin habercisi olabilir. Bu iki ölümcül durumun belirtilerini telefonda veya evde kendi kendinize ayırt etmeniz imkansızdır. Bu nedenle bir saniye bile tereddüt etmeden derhal acil tıbbi yardım almalısınız.

Özellikle şu “kırmızı bayrak” belirtilerine karşı çok uyanık olmalısınız:

  • Göğsünüzde 15 dakikadan uzun süren baskı, sıkışma veya ağırlık hissi
  • Ağrının kollara, sırta, boyuna veya çeneye yayılması
  • Bu ağrıya eşlik eden nefes darlığı
  • Soğuk terleme veya mide bulantısı

Bu belirtilerden herhangi biri varsa, hemen 112 acil servisi aranmalı veya en yakın hastanenin acil servisine başvurulmalıdır.

Kalp Kası İltihabı Teşhisi Nasıl Konur?

Kalp kası iltihabı teşhisi koymak, bir dedektif gibi ipuçlarını bir araya getirmeyi gerektiren bir süreçtir. Çünkü belirtiler çok genel olabilir ve pek çok başka hastalıkla karışabilir. Tanı; sizin anlattığınız detaylı hastalık öyküsü, dikkatli bir fizik muayene, bir dizi kan testi, elektrokardiyogram (EKG) ve çeşitli kalp görüntüleme testlerinin sonuçlarının bir bütün olarak değerlendirilmesiyle konur. Bu süreçte deneyimli bir kardiyoloji uzmanının değerlendirmesi ve tecrübesi paha biçilmezdir. Sizi dinlerken, stetoskopla kalbinizden gelen anormal sesleri veya ritimleri duymaya çalışır, yakın zamanda geçirdiğiniz enfeksiyonları, seyahat edip etmediğinizi ve kullandığınız tüm ilaçları ayrıntılı olarak sorgularız. Unutmayın erken teşhis, kalbinizde kalıcı bir hasar oluşmasını önlemek için atılacak en kritik adımdır.

Teşhis sürecinde başvurduğumuz temel testler şunlardır:

  • Troponin (kalp kası hasarını gösteren en önemli kan testi)
  • CRP ve Sedimantasyon (vücuttaki genel iltihabı gösterir)
  • Tam Kan Sayımı (CBC)
  • Antikor testleri veya Viral PCR (neden olan enfeksiyonu bulmak için)
  • Elektrokardiyogram (EKG)
  • Göğüs Röntgeni
  • Ekokardiyogram (EKO – Kalp Ultrasonu)
  • Kardiyak Manyetik Rezonans (Kardiyak MR)

Endomiyokardiyal Biyopsi Ne Zaman Gerekir?

Endomiyokardiyal biyopsi, yani kalbinizden çok küçük bir doku parçası alınması, miyokardit tanısında “altın standart” olarak kabul edilen en kesin tanı yöntemidir. Ancak bu kasıktan veya boyundan bir damar yoluyla kalbe ulaşılarak yapılan invaziv bir işlem olduğu için, her hastaya rutin olarak uygulanmaz. Genellikle teşhisin diğer tüm yöntemlere rağmen belirsiz kaldığı, hastanın durumunun çok hızlı bir şekilde kötüleştiği (fulminan miyokardit dediğimiz tablo) veya uygulanan standart tedavilere hiçbir yanıt alınamadığı özel ve zorlu durumlar için saklanır.

Biyopsinin amacı sadece “evet, bu miyokardit” demek değildir. Asıl amacı, iltihabın tipini ve karakterini belirlemektir. Örneğin biyopsi sonucunda Dev Hücreli Miyokardit gibi çok nadir ve agresif seyreden bir türün saptanması, bizim tedavi planımızı tamamen değiştirir. Bu durumda standart destekleyici tedaviler yerine, bağışıklık sistemini güçlü bir şekilde baskılayan ilaçlara derhal başlamamız gerekir. Bu nedenle biyopsi, özellikle durumu ağır olan seçilmiş hastalarda, doğru tedavinin kapısını aralayan ve hayat kurtaran anahtar bir adımdır.

Kalp Kası İltihabı’nın Farklı Tipleri Var mıdır?

Evet, “miyokardit” şemsiye bir terimdir ve altında farklı nedenleri, farklı seyirleri ve farklı tedavi yaklaşımları olan bir hastalıklar yelpazesi barındırır. Kalp kası iltihabını, altta yatan nedene, hastalığın başlangıç hızına, şiddetine ve biyopside görülen iltihap hücrelerinin türüne göre çeşitli alt tiplere ayırırız. Bu sınıflandırmayı yapmak, hastalığın gelecekte nasıl bir yol izleyebileceğini öngörmek ve en etkili tedavi stratejisini belirlemek için bize yol gösterir.

En sık karşılaştığımız miyokardit türleri şunlardır:

  • Akut Lenfositik Miyokardit (en yaygın tip, genellikle viral enfeksiyon sonrası)
  • Kronik Miyokardit (uzun süren, tekrarlayan iltihap)
  • Fulminan Miyokardit (ani ve çok şiddetli başlangıçlı, en tehlikeli form)
  • Dev Hücreli Miyokardit (GCM) (çok nadir, çok agresif, otoimmün kökenli)
  • Eozinofilik Miyokardit (genellikle ilaç alerjileriyle ilişkili)
  • Miyoperikardit (hem kalp kasının hem de kalp zarının birlikte iltihaplandığı durum)

Kalp Kası İltihabı Tedavisi Nasıl Yapılır?

Kalp kası iltihabının tedavisi, adeta bir terzinin kişiye özel bir takım elbise dikmesi gibidir. Tedavi planı; hastalığın şiddetine, altta yatan nedenine, tipine ve sizin genel sağlık durumunuza göre tamamen kişiye özel olarak şekillendirilir. Çok yönlü bir yaklaşım gerektiren bu tedavinin temel hedefleri vardır. Mümkünse altta yatan nedeni ortadan kaldırmak, kalbinizin iş yükünü azaltarak ona iyileşmesi için gerekli zamanı ve ortamı tanımak ve bu süreçte ortaya çıkan kalp yetmezliği veya ritim bozuklukları gibi tehlikeli komplikasyonları etkin bir şekilde yönetmek.

Çok hafif seyreden vakalarda, sadece yatak istirahati ve semptomları hafifletmeye yönelik bazı basit ilaçlar ile tam bir iyileşme sağlanabilir. Ancak fulminan miyokardit gibi en ağır vakalar, bir anda hayatı tehdit eden acil durumlara dönüşebilir. Bu noktada işin içine biz kalp ve damar cerrahisi uzmanları, kardiyologlar ve yoğun bakım uzmanlarından oluşan büyük bir ekip girer ve ileri düzey cerrahi müdahaleler ile mekanik destek cihazlarını içeren karmaşık bir tedavi süreci başlar.

Tedavide kullandığımız temel ilaç grupları şunlardır:

  • Kalp yetmezliği ilaçları (Beta-blokerler, ACE inhibitörleri, diüretikler)
  • Anti-inflamatuar ve immünsupresif ilaçlar (Kortikosteroidler gibi, sadece özel tiplerde)
  • Antiaritmik ilaçlar (ritim bozukluklarını kontrol etmek için)
  • Antikoagülanlar (kan sulandırıcılar, pıhtı riskini önlemek için)

Fulminan Kalp Kası İltihabı’nın Tedavisi Nasıl Farklıdır?

Fulminan miyokardit, adından da anlaşılacağı gibi, fırtınalı ve yıldırım hızıyla ilerleyen bir tablodur. Bu miyokarditin en acil ve en agresif şekilde müdahale edilmesi gereken formudur. Bu hastalar saatler veya günler içinde hızla kardiyojenik şok denilen, kalbin pompalama fonksiyonunun tamamen iflas ettiği bir noktaya gelirler. Bu durumda standart ilaç tedavileri tek başına kesinlikle yetersiz kalır. İşte bu biz kalp ve damar cerrahisi uzmanlarının, kardiyologların ve yoğun bakım uzmanlarının multidisipliner bir ekip olarak devreye girdiği andır. Tedavinin temel amacı, iflas etmiş olan kalbin görevini geçici olarak devralacak ileri teknoloji yaşam desteği sistemlerini kullanarak, kalbe iyileşmesi için paha biçilmez bir “zaman penceresi” yaratmaktır.

Bu kritik süreçte başvurduğumuz ileri düzey yaşam desteği stratejileri şunlardır:

  • İnotropik destek (kalbin kasılma gücünü artıran damar içi ilaçlar)
  • ECMO (Ekstrakorporeal Membran Oksijenasyonu – geçici yapay kalp-akciğer makinesi)
  • VAD’lar (Ventriküler Destek Cihazları – kalbe yerleştirilen yardımcı pompalar)
  • Kalp Nakli (tüm desteklere rağmen iyileşmeyen kalpler için son ve kesin çözüm)

Bu cihazlar, kalbin dinlenmesine ve kendini toparlamasına olanak tanıyan geçici köprülerdir. Bazen bu destek altında kalp tamamen iyileşir (“iyileşmeye köprü”), bazen de kalıcı hasar gören hastalar için uygun bir donör kalp bulunana kadar zaman kazandırır (“nakle köprü”).

Kalp Kası İltihabı’nın Olası Komplikasyonları Nelerdir?

Kalp kası iltihabı, özellikle zamanında ve doğru bir şekilde tedavi edilmediğinde veya çok şiddetli seyrettiğinde, maalesef ciddi ve bazen kalıcı olabilen sorunlara yol açabilir.

En sık karşılaştığımız potansiyel komplikasyonlar şunlardır:

  • Kalp yetmezliği
  • Dilate kardiyomiyopati (kalp kasının kalıcı olarak zayıflayıp genişlemesi)
  • Hayatı tehdit eden aritmiler (ritim bozuklukları)
  • Kalp içinde kan pıhtısı oluşumu
  • İnme veya kalp krizi (pıhtı atması sonucu)
  • Ani kardiyak ölüm

Kalp Kası İltihabı Sonrası İyileşme ve Uzun Dönem Görünüm Nasıl?

İyileşme süreci, hastalığın başlangıçtaki şiddetine ve kalbinizde ne kadar hasar bıraktığına bağlı olarak kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterir. Bu süreç birkaç aydan bir yıla, hatta daha uzun bir süreye yayılabilir. Bu dönemde en önemli ve kesinlikle taviz verilmemesi gereken kural, kalbinize dinlenmesi ve kendini onarması için yeterli zamanı tanımaktır.

İyileşme sürecinde dikkat edilmesi gereken en önemli noktalar şunlardır:

  • Mutlak istirahat (özellikle ilk 3-6 ay)
  • Rekabetçi sporlardan ve ağır egzersizden kaçınma
  • Düşük tuzlu diyet
  • Alkol ve sigaradan uzak durma
  • Aktiviteye yavaş ve kademeli dönüş (doktor kontrolünde)
  • Düzenli ve ömür boyu kardiyolog takibi

Uzun vadedeki görünüme gelince; hastalarımızın önemli bir kısmı, özellikle hafif vakalar, iyileşir ve normal, aktif yaşamlarına geri dönerler. Fulminan miyokardit gibi en ağır tabloyu atlatabilen hastaların bile uzun dönem sonuçları şaşırtıcı derecede iyi olabilir. Ancak son yıllarda yapılan büyük ve önemli araştırmalar bize çok kritik bir gerçeği gösterdi. Başlangıçta “sorunsuz” veya “hafif” atlatılmış gibi görünen miyokardit vakalarının bile, ilerleyen yıllarda kalp yetmezliği, ritim bozuklukları ve diğer ciddi kalp damar sorunları açısından genel nüfusa göre belirgin şekilde daha yüksek bir risk taşıdığı ortaya çıktı. Bu bulgu, miyokarditin “bir kere olup biten” bir hastalık olarak görülmemesi gerektiğini bize öğretti. İltihap klinik olarak tamamen düzelse bile, geride kalan mikroskobik yara dokusu veya elektriksel bir hassasiyet, sizi gelecekteki kalp sorunlarına karşı daha savunmasız bırakabilir. Bu nedenle miyokardit tanısı almış her hastanın, kendini ne kadar iyi hissederse hissetsin, gelecekteki sağlığını korumak adına düzenli olarak bir kardiyoloji uzmanı tarafından takip edilmesi hayati önem taşır.

Sıkça Sorulan Sorular

Miyokardit, kalp kasının iltihaplanmasıdır. Genellikle viral enfeksiyonlara bağlı gelişir ve kalbin pompalama gücünü etkileyebilir.

En sık nedeni virüslerdir. Ayrıca bakteriyel enfeksiyonlar, bağışıklık sistemi hastalıkları, ilaç reaksiyonları ve toksinler de sebep olabilir.

Göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, halsizlik ve bazen bayılma en yaygın belirtilerdir.

Kendisinden ziyade neden olan virüs bulaşıcı olabilir. Ancak miyokardit doğrudan kişiden kişiye bulaşmaz.

Evet, özellikle teşhis edilmez ve tedavi edilmezse kalp yetmezliği, ritim bozuklukları ve ani kalp durmasına neden olabilir.

EKG, ekokardiyografi, kan testleri, kardiyak MR ve nadiren biyopsi ile teşhis konur.

Hafif vakalar tamamen iyileşebilirken, bazı hastalarda kalıcı kalp kası hasarı ve kalp yetmezliği gelişebilir.

Hayır. Kalp krizi damar tıkanıklığına bağlı gelişirken, miyokardit iltihap kaynaklı bir durumdur.

Altta yatan nedene göre antiviral veya antibiyotik tedavisi, kalp fonksiyonlarını destekleyici ilaçlar ve yatak istirahati önerilir.

Hafif olgularda birkaç hafta içinde iyileşme sağlanabilir. Ağır vakalarda ise aylar süren tedavi ve takip gerekebilir.

Nadiren tekrar edebilir. Özellikle altta yatan bağışıklık sorunları varsa risk artar.

Aktif miyokardit döneminde efor önerilmez. İyileşme sonrası egzersiz planı doktor kontrolünde olmalıdır.

Tuz ve yağ oranı düşük, kalp dostu besinlerle beslenmek; yeterli sıvı alımı sağlamak önemlidir.

Nadir vakalarda bazı aşılarla ilişkili miyokardit bildirilmiştir. Ancak bu risk çok düşüktür ve faydalar risklerden fazladır.

Son Güncellenme: 28 August 2025

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Call Now Button