Kalp nakli, ileri evre kalp yetmezliği veya diğer tedavilere yanıt vermeyen ciddi kalp hastalıklarında, hastanın hasarlı kalbinin çıkarılıp yerine sağlıklı bir donör kalbinin yerleştirilmesi işlemidir. Bu cerrahi, yaşam süresini ve kalitesini artırmada son çare olarak uygulanır.

Kalp nakli adaylarının değerlendirilmesi, hastanın genel sağlık durumu, diğer organ fonksiyonları, enfeksiyon riski ve psikososyal faktörler göz önünde bulundurularak yapılır. Uygun donör kalp bulunması, nakil sürecinin en kritik aşamasıdır.

Kalp nakli cerrahisi, açık kalp ameliyatı tekniğiyle genel anestezi altında gerçekleştirilir. Nakil sonrası ilk dönem yoğun bakımda geçirilir ve bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlarla organ reddi riski kontrol altına alınır.

Kalp nakli sonrası yaşam, düzenli tıbbi takip, ilaç tedavisine uyum ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının benimsenmesini gerektirir. Enfeksiyonlardan korunma ve düzenli kontroller, nakil başarısının uzun vadede devamı için hayati öneme sahiptir.

Tıbbi Adı Kardiyak Transplantasyon (Kalp Nakli)
Sık Kullanım Alanları – Son dönem kalp yetmezliği- Ciddi kardiyomiyopati- İleri derecede kalp kası hastalıkları- Diğer tedavilere yanıt alınamayan hastalar
Nedenleri – İleri kalp yetmezliği- İskemik kalp hastalığı- Dilate kardiyomiyopati- Konjenital kalp hastalıkları (doğuştan)
Risk Faktörleri – Uzun süreli kalp hastalığı- Altta yatan kronik hastalıklar- Daha önce geçirilmiş kalp ameliyatları
Komplikasyonlar – Akut veya kronik doku reddi- Enfeksiyon riski- İmmün baskılayıcı ilaçların yan etkileri- Koroner arter hastalığı gelişimi
Tanı Yöntemleri – Ekokardiyografi- EKG- Kan testleri- Doku ve uyumluluk testleri- Kardiyak MR veya BT
Tedavi Yöntemleri – Uygun donör kalbin cerrahi olarak nakledilmesi- Ömür boyu immün baskılayıcı (bağışıklık sistemi baskılayıcı) ilaç tedavisi
Önleme Yöntemleri – Enfeksiyonlardan korunma- Düzenli tıbbi takip- İmmün baskılayıcı ilaçların düzenli kullanımı- Sağlıklı yaşam tarzı

Kalp Nakli Nedir?

Kalp nakli, son evre kalp yetmezliği yaşayan hastalara, beyin ölümü gerçekleşmiş bir donörden alınan sağlıklı bir kalbin cerrahi olarak nakledilmesidir. Diğer tedavilere yanıt vermeyen ağır kalp hastalıklarında uygulanır. Nakil sonrası yaşam boyu bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullanılır ve hasta düzenli takip edilir. Kalp nakli, yaşam süresini uzatmak ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla yapılan, karmaşık ancak etkili bir tedavi seçeneğidir.

Kalp Nakli İçin Gerekli Şartlar Nelerdir ve Kimler Aday Olabilir?

Kalp nakli kararı, bir kişinin hayatındaki en önemli dönüm noktalarından biridir ve bu karar asla hafife alınmaz. Bu yola girmek için hastanın “son evre kalp yetmezliği” dediğimiz bir noktada olması gerekir. Bu kalbinizin artık en gelişmiş ilaç tedavilerine, kalp pillerine veya diğer destekleyici cihazlara rağmen vücudunuzun temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı anlamına gelir. Bu kritik eşiğin geçilip geçilmediğini anlamak için bir dizi objektif değerlendirme yapılır. Bu değerlendirmeler, bir nevi yol haritası çizerek hem hekimlere hem de hastalara rehberlik eder.

Bu süreçte bir hastanın nakil adayı olup olmadığını belirleyen temel göstergeler vardır. Bunlar hastanın genel durumunu net bir şekilde ortaya koyan bilimsel verilerdir.

Değerlendirmede kullanılan bazı temel klinik işaretler şunlardır:

Efor Kapasitesinin Ölçümü (CPET): Bu test, bir hastanın ne kadar dayanıklı olduğunu ve vücudunun oksijeni ne kadar verimli kullandığını gösteren en önemli ölçümlerden biridir. Eğer test sonucunda tepe oksijen tüketimi (VO2 max) belirli bir seviyenin altına düşmüşse, bu durum kalbin artık günlük yaşamın yükünü taşıyamadığının en net kanıtıdır.

Kalp İçi Basınçların Ölçümü (Kalp Kateterizasyonu): Bu işlem sırasında, ince bir tüp (kateter) aracılığıyla kalbin içine girilerek basınçlar ve kalbin pompaladığı kan miktarı doğrudan ölçülür. Eğer kalbin pompalama gücü (kardiyak indeks) çok düşmüş ve kalp içindeki dolum basınçları aşırı yükselmişse, bu kalbin hemodinamik olarak iflas ettiğinin, yani ciddi tehlike altında olduğunun bir işaretidir.

Klinik Gidişatın Seyri: Bazen rakamlardan daha fazlası gerekir. Hastanın genel durumu da çok önemli bir göstergedir. Bir hastanın kalp yetmezliği nedeniyle sürekli hastaneye yatması, hayatını sürdürmek için damardan verilen kalp güçlendirici ilaçlara bağımlı hale gelmesi, tüm tedavilere rağmen geçmeyen ve hayatı tehdit eden ritim bozuklukları yaşaması veya kalbin zayıflığına bağlı olarak böbrek ve karaciğer gibi diğer organlarının da yavaş yavaş bozulmaya başlaması, artık nakil seçeneğinin ciddi olarak masaya yatırılması gerektiğini gösteren alarm zilleridir.

Risk Skorlama Modelleri: Gelişmiş tıbbi hesaplama yöntemleri kullanılarak hastanın yaşı, kan değerleri, kalp fonksiyonları gibi birçok parametre bir araya getirilir. Bu modeller, hastanın mevcut durumuyla bir yıl içinde hayatta kalma olasılığını tahmin eder. Eğer bu olasılık belli bir yüzdenin altına düşüyorsa, hastalığın kendi riski, kalp nakli ameliyatının riskinden daha yüksek demektir ve bu durum nakil kararını destekler.

Kalp Nakline Engel Olan Durumlar ve “Yapay Kalp” Nasıl Bir Çözüm Sunar?

Kalp nakli her hasta için uygun bir tedavi değildir. Bazı sağlık sorunları, bu büyük ameliyatın risklerini kabul edilemez derecede artırabilir ve naklin başarısız olmasına yol açabilir. Bu engelleri “kesin” ve “göreceli” olarak ikiye ayırmak mümkündür. Kesin engeller varlığında nakil yapılamazken, göreceli engeller zamanla düzeltilebilir veya yönetilebilir.

Kalp nakline kesinlikle engel olan bazı durumlar şunlardır:

  • Aktif ve yayılma riski olan kanser hastalığı
  • Vücutta kontrol altına alınamamış ciddi bir enfeksiyon
  • İleri derecede ve geri dönüşümsüz böbrek veya karaciğer yetmezliği
  • Tedaviye sürekli uyumsuzluk gösteren kanıtlanmış bir geçmiş
  • Aktif alkol veya madde bağımlılığı
  • Yetersiz aile veya sosyal çevre desteği

Neyse ki tıptaki gelişmeler sayesinde bazı engeller artık aşılabiliyor. Eskiden “nakil olamaz” denilen pek çok hasta için artık bir umut ışığı var. Bu noktada yapay kalp olarak da bilinen Ventrikül Destek Cihazları (VAD) devreye giriyor. Bu cihazlar, kalbin pompalama görevini üstlenen sofistike pompalardır ve bazı göreceli engelleri ortadan kaldırmak için bir “köprü” görevi görebilirler.

Göreceli olarak kabul edilen ve VAD ile aşılabilecek bazı engeller:

Yüksek Akciğer Tansiyonu (Pulmoner Hipertansiyon): Bu belki de en sık karşılaşılan göreceli engeldir. Akciğer damarlarındaki basıncın çok yüksek olması, yeni takılan kalbin sağ tarafının bu basınca dayanamayıp iflas etmesine neden olabilir. Bir hastaya VAD takıldığında, kalbin yükü azalır ve zamanla akciğer damarlarındaki bu yüksek basınç düşerek normal seviyelere gerileyebilir. Böylece hasta, nakil için güvenli bir aday haline gelir.

Aşırı Kilo (Obezite): Obezite, ameliyat riskini ve yara yeri enfeksiyonu gibi komplikasyonları artırır. VAD desteği altındaki bir hasta, bu süreçte kilo vermek için diyetisyenden yardım alabilir veya hatta mide küçültme ameliyatı gibi prosedürlerden geçerek nakil için ideal kilosuna ulaşabilir.

Aşırı Zayıflık ve Kas Kaybı (Kaşeksi): Kalp yetmezliğinin son evrelerinde vücut eriyebilir. VAD takılması, hastanın yeniden normal beslenmesini ve güçlenmesini sağlar. Fizik tedavi ve beslenme desteği ile hasta, büyük ameliyatı kaldırabilecek güce yeniden kavuşur.

Kontrol Edilebilir Böbrek Yetmezliği: Kalp yetmezliği böbrekleri de yorabilir. VAD ile kan dolaşımı düzeldiğinde, böbrek fonksiyonları da sıklıkla düzelme gösterir ve hasta, çift organ nakline gerek kalmadan sadece kalp nakli için uygun hale gelebilir.

Bu “adaylığa köprüleme” stratejisi, doktorlar kalp nakli sürecini yönetirken daha fazla hastaya umut kapısı açmasını sağlamıştır. Artık birçok engel, aşılamaz duvarlar değil üzerinden atlanabilecek veya yönetilebilecek zorluklar olarak görülmektedir.

Uygun Kalp Nasıl Bulunur ve Kalp Nakli Bekleyen Hastalar İçin Süreç Nasıl İşler?

Bir hasta için nakil kararı alındığında, adı Sağlık Bakanlığı’nın Ulusal Organ Nakli Bekleme Listesi’ne kaydedilir. Bu andan itibaren hem hasta hem de nakil ekibi için sabırlı bir bekleyiş başlar. Süreç tamamen tıbbi aciliyet, kan grubu ve doku uyumu gibi objektif kriterlere göre işler.

Uygun bir kalp bulunduğunda zamanla yarış başlar. Bir kalbin ömrü, vericiden alındıktan sonra çok sınırlıdır. Bu değerli organı korumak ve alıcıya en sağlıklı şekilde ulaştırmak için gelişmiş teknolojiler kullanılır.

Organ kaynağına göre verici türleri şunlardır:

Beyin Ölümü Gerçekleşmiş Vericiler (DBD): Geleneksel olarak kalp nakillerinin çoğu, beyin fonksiyonları tamamen ve geri döndürülemez şekilde durmuş, ancak kalbi hala atmakta olan vericilerden yapılır.

Dolaşım Ölümü Sonrası Vericiler (DCD): Bu son yıllarda kalp nakli alanında devrim yaratan yeni bir yöntemdir. Beyin hasarı çok ağır olan ancak yasal olarak beyin ölümü tanısı almamış hastalarda, aile onayı ile yaşam desteği sonlandırılır. Dolaşım durduktan kısa bir süre sonra, özel tekniklerle kalp alınır.

Genişletilmiş Kriterli Vericiler (ECD): Organ bağışının azlığı nedeniyle, eskiden uygun görülmeyen bazı vericiler artık dikkatli bir değerlendirme ile kabul edilebilmektedir. Örneğin biraz daha yaşlı veya kontrol altında bazı kronik hastalıkları olan vericilerin kalpleri, risk ve fayda dengesi gözetilerek kritik durumdaki alıcılar için bir hayat şansı olabilir.

Kalbin korunması ve taşınması için kullanılan en yenilikçi teknoloji, “Normotermik Ex-Vivo Perfüzyon” sistemidir. Halk arasında “Kutu İçindeki Kalp” (Heart in a Box) olarak bilinen bu sistem, kalbi buzlu bir kapta bekletmek yerine, onu vücut sıcaklığında tutan, kanla besleyen ve çalışır halde kalmasını sağlayan bir makinedir.

Bu teknolojinin sağladığı temel avantajlar:

  • Kalbin canlılığını çok daha uzun süre korur.
  • Uzak mesafelerden organ getirilmesine imkan tanır.
  • “Sınırda” kabul edilen bir kalbin performansını nakil öncesi test etme şansı verir.
  • Kalpteki hasarı en aza indirerek ameliyat sonrası kalp nakli başarı oranı üzerinde olumlu etki yapar.

Peki, Kalp Nakli Nasıl Yapılır ve Ameliyatın Aşamaları Nelerdir?

Kalp nakli nasıl yapılır sorusunun yanıtı, büyük bir titizlik, tecrübe ve ekip çalışması gerektiren karmaşık bir cerrahi süreçte gizlidir. Nakil ekibine uygun kalp haberi ulaştığı anda, alıcı hasta hemen ameliyata hazırlanır.

Ameliyat süreci adım adım ilerler. Her aşama, bir sonrakinin başarısı için kritik öneme sahiptir.

Hazırlık ve Kalp-Akciğer Makinesi: Ameliyat, göğüs kafesinin orta hattan açılmasıyla başlar. Vücut dolaşımının devamlılığını sağlamak için hasta, kanı oksijenlendirip vücuda geri pompalayan kalp-akciğer makinesine bağlanır. Bu makine, ameliyat sırasında durdurulacak olan kalbin ve akciğerlerin görevini geçici olarak üstlenir.

Hastalıklı Kalbin Çıkarılması: Kalp-akciğer makinesi devreye girdikten sonra, cerrah hastanın yorgun ve hastalıklı kalbini dikkatlice yerinden çıkarır. Bu işlem sırasında, yeni kalbin dikileceği temel yapılar—yani akciğerlerden temiz kanı getiren damarların açıldığı sol kulakçığın arka duvarı ve vücudun alt ve üst kısımlarından kirli kanı toplayan ana toplardamarların uçları—korunur.

Yeni Kalbin Yerleştirilmesi: Bu ameliyatın en hassas ve sanatsal kısmıdır. Donor kalp, alıcının göğüs boşluğuna yerleştirilir ve damarlar birbirine dikilir. Günümüzde altın standart olarak kabul edilen “Bikaval Teknik” kullanılır. Bu teknikte, kalbin doğal anatomisi ve geometrisi en iyi şekilde korunur. Sırasıyla şu damarlar birbirine bağlanır:

  • Sol kulakçık (akciğerlerden gelen temiz kanın girdiği yer)
  • Alt ana toplardamar
  • Üst ana toplardamar
  • Akciğer atardamarı (Pulmoner Arter)
  • Ana atardamar (Aort)

Kalbin Yeniden Çalıştırılması: Tüm dikişler tamamlandıktan sonra, kalbin içindeki hava dikkatlice boşaltılır ve aort üzerindeki klemp kaldırılarak yeni kalbe kan gitmesi sağlanır. Genellikle kalp kendiliğinden atmaya başlar veya küçük bir elektrik şoku ile ritmi yeniden kazanır. Sinir bağlantıları kesildiği için yeni kalbin ritmi genellikle yavaş olabilir, bu nedenle geçici kalp pilleriyle desteklenir. Kalp güçlenip vücut dolaşımını tek başına sağlamaya başladığında, hasta yavaşça kalp-akciğer makinesinden ayrılır. Kanama kontrolü yapıldıktan sonra göğüs kafesi kapatılır ve hasta, yakın takip için yoğun bakım ünitesine alınır.

Eskiden kullanılan ve daha basit olan “Biatrial Teknik” ile karşılaştırıldığında, modern Bikaval tekniğin hasta için birçok üstünlüğü kanıtlanmıştır.

Bikaval tekniğin sağladığı faydalar şunlardır:

  • Daha iyi kalp fonksiyonları
  • Ameliyat sonrası daha az ritim bozukluğu
  • Kalıcı kalp pili ihtiyacının azalması
  • Kalp kapakçıklarında daha az kaçak görülmesi
  • Uzun dönemde daha iyi sağkalım oranları

Kalp Nakli Sonrası Yaşam Süresi Ne Kadardır ve Başarı Oranı Nedir?

Kalp nakli sonrası hastaların en çok merak ettiği konulardan biri, onları nasıl bir gelecek beklediğidir. Kalp nakli sonrası yaşam süresi, son yıllarda tıptaki gelişmelerle birlikte önemli ölçüde artmıştır. Elbette bu süre her birey için farklılık gösterse de genel olarak oldukça umut verici bir tablo söz konusudur.

Günümüzde, başarılı bir kalp nakli operasyonu geçiren hastaların bir yıl hayatta kalma oranı %90’ın üzerindedir. Beş yıllık sağkalım oranı ise %70-75 civarındadır. Ortalama sağkalım süresi 12-15 yıl olarak kabul edilse de bu sadece bir ortalamadır. Nakil sonrası 20, 25, hatta 30 yılını deviren ve sağlıklı bir yaşam süren binlerce hasta bulunmaktadır. Dünyada en uzun yaşayan kalp nakli hastasının, nakilden sonra 30 yıldan fazla kaliteli bir hayat sürdüğü bilinmektedir. Bu rakamlar, bu tedavinin ne kadar etkili olduğunun en güzel kanıtıdır.

Kalp nakli başarı oranı ise birçok faktöre bağlıdır. Bunlar arasında şunlar sayılabilir:

  • Nakil yapılan merkezin tecrübesi ve teknolojik altyapısı
  • Hasta seçiminin ne kadar doğru yapıldığı
  • Kullanılan organ koruma teknolojileri
  • Hastanın tedaviye ve yaşam tarzı değişikliklerine uyumu
  • Ameliyat sonrası takip ve tedavinin titizliği

Özellikle ilk bir yıl, vücudun yeni organa alıştığı ve reddetme riskinin en yüksek olduğu kritik dönemdir. Bu dönem atlatıldıktan sonra riskler giderek azalır. Unutulmaması gereken en önemli nokta, kalp naklinin bir “tedavi” olduğudur, bir “iyileşme” değil. Yani ömür boyu sürecek bir takip ve sorumluluk gerektirir. Ancak bu sorumluluklar, hastaya bağışlanan ikinci bir hayatın yanında çok küçük bir bedeldir.

Kalp Nakli Olanların Yorumları Genellikle Nasıldır ve Günlük Yaşamda Nelere Dikkat Edilmelidir?

Kalp nakli olanların yorumları ve hikayeleri, bu zorlu süreci bekleyen diğer hastalara ilham ve umut verir. Genellikle bu yorumlar, “yeniden doğmak”, “derin bir nefes alabilmenin mutluluğu” veya “merdiven çıkabilmenin zaferi” gibi ifadelerle doludur. Hastalar, nakil öncesi yaşadıkları nefes darlığı, sürekli yorgunluk, vücutta şişlik ve sosyal hayattan kopma gibi kısıtlamalardan kurtulup, sevdikleriyle vakit geçirebildikleri, işlerine dönebildikleri, hatta spor yapabildikleri normal bir hayata geri dönerler.

Ancak bu yeni hayat, bazı kuralları da beraberinde getirir. Organ reddini (rejeksiyon) önlemek için kullanılan bağışıklık baskılayıcı ilaçlar, vücudu enfeksiyonlara karşı daha savunmasız hale getirir. Bu nedenle yeni bir yaşam tarzı benimsemek, naklin uzun vadeli başarısı için hayati önem taşır.

Kalp nakli sonrası sağlıklı bir yaşam için dikkat edilmesi gereken bazı temel noktalar:

  • İlaçların zamanında ve düzenli kullanımı
  • Doktor randevularını ve kontrolleri aksatmamak
  • Kişisel hijyene azami özen göstermek
  • Kalabalık ve kapalı ortamlardan kaçınmak
  • Hasta kişilerle temastan uzak durmak
  • Güneşin zararlı ışınlarından korunmak (yüksek faktörlü güneş kremi kullanmak)

Beslenme düzeninde de bazı önemli değişiklikler gerekir. Genel olarak sağlıklı beslenme ilkeleri geçerlidir:

  • Tuz tüketimini kısıtlamak
  • İşlenmiş ve paketli gıdalardan uzak durmak
  • Bol miktarda taze sebze ve meyve tüketmek
  • Çiğ veya az pişmiş et, yumurta ve pastörize edilmemiş süt ürünlerinden kaçınmak
  • Greyfurt ve nar tüketmemek (bazı ilaçlarla etkileşime girebilirler)
  • Bol su içmek

Fiziksel aktivite de hayatın önemli bir parçasıdır. Nakil sonrası doktor onayı ile başlanan hafif egzersizler, zamanla artırılarak devam ettirilir. Düzenli yürüyüş, yüzme veya bisiklete binme gibi aktiviteler hem fiziksel hem de ruhsal sağlığa çok iyi gelir.

Sıkça Sorulan Sorular

Kalp nakli, ilaç ve diğer tedavilere yanıt vermeyen ileri evre kalp yetmezliği, ciddi kalp kası hastalıkları veya ağır doğumsal kalp bozuklukları olan hastalarda son çare olarak uygulanır.
Aktif enfeksiyonu, ciddi organ yetmezliği, kontrolsüz kanser veya ciddi psikiyatrik sorunları olan hastalar kalp nakli için uygun değildir. Ayrıca tedaviye uyumsuz kişilerde başarı şansı düşer.
Uygun donör bulunduğunda hastanın hasta kalbi cerrahi olarak çıkarılır ve yerine sağlıklı donör kalbi nakledilir. İşlem genel anestezi altında yapılır ve oldukça karmaşık bir cerrahi süreci içerir.
Nakil sonrası hastalar yoğun bakımda yakından izlenir. İlk haftalar kritik öneme sahiptir. İyileşme süreci birkaç ay sürebilir ve hastalar düzenli kontrollerle takip edilir.
Hastalara ömür boyu bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar verilir. Bu ilaçlar vücudun yeni kalbi reddetmesini engeller. Ayrıca enfeksiyonlardan korunmak için ek tedaviler uygulanabilir.
En önemli komplikasyon organ reddi ve enfeksiyonlardır. Ayrıca böbrek hasarı, tansiyon yüksekliği ve damar tıkanıklıkları da görülebilir. Düzenli takip komplikasyon riskini azaltır.
Evet, başarılı bir kalp nakli yaşam süresini belirgin şekilde uzatır. Hastaların çoğu nakil sonrası yıllarca sağlıklı şekilde yaşamlarını sürdürebilir ve günlük aktivitelerine dönebilir.
Hastalar düzenli ilaç kullanmalı, enfeksiyonlardan korunmalı, dengeli beslenmeli ve sigara ile alkolden uzak durmalıdır. Ayrıca doktorun önerdiği egzersizler yaşam kalitesini artırır.
Bazı kadınlar kalp nakli sonrası dikkatli takip ve uygun ilaç düzenlemeleriyle gebelik yaşayabilir. Ancak bu durum yüksek risklidir ve mutlaka uzman hekimler tarafından planlanmalıdır.
Takip, organ reddini erken fark etmek, ilaçların yan etkilerini izlemek ve yaşam kalitesini artırmak için zorunludur. Düzenli kontroller naklin uzun vadeli başarısının en önemli koşuludur.
Son Güncellenme: 6 September 2025
Call Now Button