Aort diseksiyonu nedir? Bu durum vücudun ana atardamarı olan aort duvarının içten yırtılmasıyla oluşan hayati bir acildir. En tipik diseksiyon belirtileri, aniden başlayan ve “yırtılır” gibi tarif edilen, göğüsten sırta yayılan çok şiddetli ağrıdır. Buna bayılma, felç veya organ hasarı bulguları eşlik edebilir. Aort diseksiyonu tedavisi, yırtığın yerine göre belirlenir. Kalbe yakın olan Tip A diseksiyonlar için tek çözüm acil açık kalp ameliyatı iken, daha uzak olan Tip B diseksiyonlar genellikle ilk olarak kan basıncını düşüren yoğun medikal tedaviyle yönetilir.
Tıbbi Adı | Aort Diseksiyonu |
Türü | Akut damar hastalığı |
Etkilenen Sistem | Kardiyovasküler sistem |
Yaygınlık | Nadir fakat ölümcül |
Nedenleri | Hipertansiyon, bağ dokusu hastalıkları (Marfan sendromu, Ehlers-Danlos), travma, aort anevrizması |
Belirtiler | Ani ve şiddetli göğüs veya sırt ağrısı, bayılma, nefes darlığı, felç belirtileri, düşük tansiyon |
Tanı Yöntemleri | Bilgisayarlı tomografi (BT) anjiyografi, Transözofageal EKO, Manyetik Rezonans (MR) anjiyografi |
Tedavi Yöntemleri | Tip A: Acil cerrahi; Tip B: Medikal tedavi (antihipertansif) ve gerektiğinde endovasküler girişim |
Komplikasyonlar | Aort rüptürü, organ iskemisi, inme, kalp tamponadı, ölüm |
İzlem | Sıkı tansiyon kontrolü, düzenli görüntüleme (BT/MR), yaşam boyu takip |
Prof. Dr. Yavuz Beşoğul
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı
2012 ve sonrası tv programları & Haberler
Aort Diseksiyonu Nedir ve Damar Duvarında Ne Olur?
Aort diseksiyonunu zihninizde daha iyi canlandırabilmek için, aort damarını evimizdeki ana su borusu gibi düşünelim. Kalbimizden pompalanan temiz kanı vücudumuzdaki en ücra köşelere kadar taşıyan bu devasa boru, muazzam bir basınca dayanacak şekilde tasarlanmıştır. Duvarı, iç içe geçmiş üç sağlam katmandan oluşur. En içteki katman pürüzsüzdür ve kanın rahatça akmasını sağlar. Asıl gücü ve esnekliği veren, kas ve elastik liflerden zengin olan orta katmandır. En dıştaki katman ise adeta koruyucu bir kılıf gibidir.
Aort diseksiyonu, genellikle yıllar içinde zayıflamış olan bu yapının iç katmanında küçük bir yıpranma veya yırtık oluşmasıyla başlar. Kalbin her atışında ortaya çıkan yüksek basınçlı kan, bu zayıf noktayı bulur ve bir bıçak gibi damar duvarının katmanları arasına sızar. Bu durum damarın yapısını adeta bir soğan gibi katmanlarına ayırır. Kan, normalde akması gereken ana yolun (“gerçek lümen”) yanında, kendine yeni ve anormal bir yol (“yalancı lümen”) açar.
Bu olayın iki büyük tehlikesi vardır. Birincisi, yeni oluşan bu sahte kanalın içindeki kan basıncı, asıl kanalı dışarıdan sıkıştırarak daraltabilir. Bu sıkışma, aorttan ayrılıp beyin, kalp, böbrekler, bağırsaklar gibi hayati organlarımızı besleyen daha küçük damarların kan akışını engelleyebilir. Bu duruma “malperfüzyon” diyoruz ve felç, kalp krizi gibi ciddi sonuçların ana nedenidir. İkinci ve en korkutucu tehlike ise, kan basıncının artık tek katmana inmiş zayıf dış duvarı da yırtmasıdır. Bu “rüptür” olarak adlandırılır ve kanın göğüs veya karın boşluğuna sızarak dakikalar içinde ölümcül bir iç kanamaya yol açması anlamına gelir. İşte bu yüzden aort diseksiyonu, zamana karşı bir yarıştır.
Aort Diseksiyonu İçin Başlıca Nedenler ve Risk Faktörleri Nelerdir?
Aort diseksiyonu, genellikle “durup dururken” meydana gelen bir olay değildir. Arkasında, aort duvarını yıllar içinde sessizce zayıflatan bir dizi neden ve risk faktörü yatar. Bu faktörleri bilmek, hem korunma hem de erken teşhis için kritik öneme sahiptir.
Aort duvarının direncini azaltan ve diseksiyon riskini artıran en önemli kronik durumlar şunlardır:
- Yüksek tansiyon (Hipertansiyon)
- Damar sertliği (Ateroskleroz)
- Önceden var olan aort anevrizması
Bu faktörlerin içinde, kontrolsüz yüksek tansiyon açık ara en yaygın ve en önemli nedendir. Hastaların dörtte üçünde yüksek tansiyon öyküsü bulunur. Sürekli yüksek basınç, aort duvarına aralıksız bir çekiç darbesi gibi etki ederek duvarın zamanla yıpranmasına ve sertleşmesine yol açar.
Bazı insanlar ise doğuştan gelen yapısal bozukluklar veya genetik mirasları nedeniyle bu hastalığa daha yatkındır. Bu gruptaki risk faktörleri aşağıdaki gibidir:
- Marfan sendromu
- Loeys-Dietz sendromu
- Ehlers-Danlos sendromu (Vasküler tip)
- Biküspit aort kapağı
- Ailede aort hastalığı öyküsü
Özellikle Marfan gibi bağ dokusu hastalıkları, aort duvarını oluşturan temel yapı malzemesini (elastin ve kolajen) kusurlu hale getirir. Bu damarın daha zayıf, esnek ve yırtılmaya eğilimli olmasına neden olur. Normalde üç yaprakçıklı olması gereken aort kapağının doğuştan iki yaprakçıklı olması (biküspit aort kapağı) ise aortun başlangıç kısmında anormal kan akımına ve strese yol açarak diseksiyon riskini artırır.
Yaşam tarzı ve diğer bazı durumlar da riski etkileyebilir. Bu gruptaki faktörler şunlardır:
- İleri yaş
- Erkek cinsiyet
- Kokain veya amfetamin kullanımı
- Yoğun ve zorlayıcı ağırlık kaldırma
- Göğüs bölgesine alınan şiddetli darbeler (trafik kazası gibi)
- Gebelik (nadiren, özellikle altta yatan bağ dokusu hastalığı varsa)
En Sık Görülen Aort Diseksiyonu Belirtileri Nelerdir?
Aort diseksiyonu, genellikle kendini çok ani ve dramatik belirtilerle belli eder. Bu belirtileri tanımak, hayat kurtarıcı olabilir. Hastaların neredeyse tamamı, şikayetlerinin bir anda ve çok şiddetli başladığını ifade eder.
En klasik ve uyarıcı aort diseksiyonu belirtileri şunlardır:
- Ani başlayan, çok şiddetli göğüs veya sırt ağrısı
- Yırtılır, kopar veya bıçak saplanır gibi tarif edilen ağrı karakteri
- Gezici nitelikteki ağrı (göğüsten sırta, boyuna veya karına yayılabilen)
- Ani bilinç kaybı veya bayılma (senkop)
- Soğuk terleme ve solukluk
- Şiddetli nefes darlığı
Bu ağrı, genellikle hastalar tarafından “hayatımda hissettiğim en kötü ağrı” olarak tanımlanır. Kalp krizinin ağrısı gibi yavaş yavaş artmaz; başlar başlamaz en tepe noktasına ulaşır. Ağrının, diseksiyonun aort boyunca ilerlemesine paralel olarak yer değiştirmesi (migratuvar ağrı) çok tipik bir bulgudur.
Diseksiyon, organlara giden kan akışını bozduğunda, o organa özgü belirtiler de ortaya çıkar. Bu durum diseksiyonun ne kadar geniş bir alanı etkilediğinin bir göstergesidir. Dikkat edilmesi gereken diğer önemli işaretler aşağıdaki gibidir:
- Felç benzeri bulgular (yüzde kayma, konuşma bozukluğu, kolda veya bacakta güçsüzlük)
- Kalp krizi benzeri göğüs ağrısı
- Bir koldaki nabzın diğerine göre zayıf veya hiç alınamaması
- İki kol arasında ölçülen tansiyon değerinde belirgin fark olması (genellikle 20 mmHg’den fazla)
- Şiddetli karın ağrısı
- Bacaklarda ani başlayan şiddetli ağrı, soğukluk, solukluk veya felç
Bazen, özellikle yaşlı hastalarda, diseksiyon ağrısız da olabilir ve sadece ani bir bayılma, felç veya nefes darlığı ile ortaya çıkabilir. Bu “sessiz” diseksiyonlar, tanıda gecikmelere neden olabildiği için daha da tehlikelidir.
Aort Diseksiyonu Nasıl Sınıflandırılır ve Bu Neden Hayati Önem Taşır?
Aort diseksiyonu tanısı konulduğunda, hekimlerin ilk yaptığı şey, yırtığın aortun hangi bölgesini etkilediğini belirlemektir. Bu hastanın tedavi planını ve hayatta kalma şansını doğrudan etkileyen en kritik bilgidir. Bu amaçla, tüm dünyada kabul görmüş olan Stanford Sınıflandırması kullanılır. Bu sınıflandırma, tedavinin aciliyetini belirleyen bir yol haritası sunar.
Bu basit ve pratik sınıflandırma, diseksiyonu iki ana tipe ayırır:
- Stanford Tip A
- Stanford Tip B
Stanford Tip A diseksiyonda yırtık, kalpten çıkan ve aort kavsini de içeren asendan aortayı (çıkan aort) etkiler. Bu en tehlikeli ve en acil tiptir. Çünkü kalbi besleyen koroner damarlar, aort kapağı ve beyne kan taşıyan ana damarlar bu bölgeden ayrılır. Yırtık bu yapıları etkilediğinde, kalp krizi, kalp yetmezliği veya felç gibi ölümcül sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle Tip A aort diseksiyonu tanısı, mutlak bir cerrahi acil durum olarak kabul edilir ve hasta derhal ameliyata hazırlanır.
Stanford Tip B diseksiyonda ise yırtık, sol kol damarının çıkış noktasından sonraki inen aort (desendan aorta) bölümündedir ve kalbe yakın olan çıkan aortu içermez. Bu tip, genellikle Tip A’ya göre daha az acil bir tehdit oluşturur. Komplikasyon gelişmediği sürece, başlangıçta yoğun bakımda ilaç tedavisi ile yönetilebilir. Ancak bu tehlikenin geçtiği anlamına gelmez. Eğer Tip B diseksiyon organ kanlanmasını bozar veya yırtılma riski belirirse, o da acil müdahale gerektiren bir duruma dönüşür.
Aort Diseksiyonu Tanısı İçin Hangi Yöntemler Kullanılır?
Aort diseksiyonu, belirtileri birçok başka hastalıkla (özellikle kalp krizi) karışabildiği için “büyük taklitçi” olarak da bilinir. Tanı süreci, hekimin hastanın anlattığı tipik öyküden (ani, yırtılır tarzda ağrı) ve muayene bulgularından (iki kol arası tansiyon farkı gibi) şüphelenmesiyle başlar.
Bu güçlü klinik şüphe varlığında, tanıyı kesinleştirmek ve tedaviyi planlamak için aortu detaylı bir şekilde görüntüleyen modern teknolojilerden yararlanılır. Tanıda kullanılan altın standart görüntüleme yöntemleri şunlardır:
- Bilgisayarlı Tomografi Anjiyografi (BTA)
- Transözofageal Ekokardiyografi (TÖE)
- Manyetik Rezonans Anjiyografi (MRA)
Bilgisayarlı Tomografi Anjiyografi (BTA), günümüzde acil durumlarda en sık başvurduğumuz, hızlı ve son derece güvenilir bir yöntemdir. Hastanın damar yolundan kontrast madde (boyalı bir ilaç) verilirken, çok hızlı bir şekilde bir dizi röntgen görüntüsü alınır. Bilgisayar bu görüntüleri birleştirerek aortun ve ondan ayrılan tüm dalların üç boyutlu, detaylı bir haritasını çıkarır. BTA, diseksiyonun varlığını, tipini ve yayılımını %100’e yakın bir doğrulukla gösterir.
Transözofageal Ekokardiyografi (TÖE) ise, özellikle durumu çok kritik olan ve tomografiye taşınamayan hastalar için paha biçilmezdir. Ucunda küçük bir ultrason probu olan esnek bir tüp, ağız yoluyla yemek borusuna indirilir. Yemek borusu, kalbe ve aorta çok yakın olduğu için, bu yöntemle aortun ve kalbin çok net, gerçek zamanlı görüntüleri elde edilir. Radyasyon içermemesi ve yatak başında yapılabilmesi en büyük avantajlarıdır.
Manyetik Rezonans Anjiyografi (MRA), radyasyon içermeyen bir diğer değerli görüntüleme yöntemidir. Mükemmel bir yumuşak doku çözünürlüğü sunar. Ancak çekim süresinin uzun olması nedeniyle acil durumlarda kullanımı sınırlıdır. Genellikle durumu stabil olan hastalarda veya kronik diseksiyonların uzun dönem takibinde tercih edilir.
Tip A Aort Diseksiyonu Tedavisi Nasıl Yapılır?
Stanford Tip A aort diseksiyonu tanısı konulduğu anda, zamanla yarış başlar. Bu durum tedavi edilmediği takdirde ölüm oranının ilk 48 saatte %50’yi bulduğu, mutlak bir cerrahi acildir. Bu nedenle tek ve tartışmasız tedavi seçeneği, acil açık kalp ameliyatıdır.
Ameliyat hazırlıkları sırasında hasta yoğun bakımda tutulur. Burada amaç kan basıncını ve kalp hızını agresif ilaç tedavisiyle düşürerek aort duvarındaki stresi azaltmak ve ameliyata kadar yırtığın ilerlemesini yavaşlatmaktır.
Ameliyatın temel hedefi, diseksiyonun başladığı ana giriş yırtığını ve hastalıklı çıkan aort segmentini tamamen çıkarmaktır. Çıkarılan bu bölümün yerine, Dacron gibi özel, dayanıklı ve sentetik bir malzemeden yapılmış bir tüp greft (yapay damar) dikilir. Bu işlem göğüs kemiğinin kesildiği bir açık kalp ameliyatıdır ve kalp-akciğer makinesi kullanımını gerektirir. Eğer diseksiyon aort kapağına zarar vermişse, bu ameliyat sırasında kapak onarılır veya değiştirilir.
Tip A aort diseksiyonu ameliyatları, kalp ve damar cerrahisinin en karmaşık ve en zorlu operasyonlarındandır. Bu nedenle bu tür ameliyatların yüksek vaka hacmine sahip, deneyimli cerrahların ve multidisipliner aort ekiplerinin (kardiyolog, radyolog, anestezi uzmanı) bulunduğu uzmanlaşmış merkezlerde yapılması, hastanın hayatta kalma ve başarılı bir sonuç elde etme şansını önemli ölçüde artırır.
Tip B Aort Diseksiyonu Tedavisinde Hangi Yaklaşımlar İzlenir?
Tip A diseksiyonun aksine, Tip B diseksiyonun tedavi yaklaşımı, hastanın durumunun “komplike” olup olmamasına göre belirlenir.
Komplike Olmamış Tip B Diseksiyon: Eğer hastanın genel durumu iyiyse, organlara giden kan akışında bir sorun yoksa ve ağrısı ilaçlarla kontrol altına alınabiliyorsa, bu durum “komplike olmamış” olarak kabul edilir. Bu hastalar için altın standart tedavi, optimal medikal tedavidir. Hasta, yoğun bakım ünitesinde çok yakın takibe alınır. Kan basıncını ve kalp hızını düşürmeye yönelik agresif ilaç tedavisi ve güçlü ağrı kesiciler kullanılarak aort duvarındaki stres en aza indirilmeye çalışılır.
Komplike Tip B Diseksiyon: Aşağıdaki durumlardan birinin varlığı, diseksiyonu “komplike” hale getirir ve acil müdahaleyi zorunlu kılar:
- Rüptür (aortun yırtılması veya yırtılma tehdidi)
- Malperfüzyon (böbrek, bağırsak, bacak gibi organların kanlanmasının bozulması)
- İlaç tedavisine rağmen kontrol edilemeyen şiddetli ağrı
- İlaçlarla kontrol altına alınamayan yüksek kan basıncı
- Takip sırasında aort çapının hızla ve tehlikeli boyutlarda artması
Bu komplike durumlarda tedavi seçeneği, günümüzde genellikle Torasik Endovasküler Aort Onarımı (TEVAR) adı verilen minimal invaziv bir yöntemdir. TEVAR, açık ameliyatın aksine, kasıktaki atardamardan küçük bir kesi ile yapılan bir işlemdir. Bu kesiden girilerek, ucu kumaş kaplı metal bir iskelet (stent-greft) içeren bir taşıyıcı sistem, röntgen görüntülemesi altında aortun içine ilerletilir. Stent-greft, kanın damar duvarına sızdığı ana yırtığı içeriden kapatacak şekilde açılır. Bu kan akışını olması gereken ana kanala yönlendirerek hem organ kanlanmasını düzeltir hem de aortun yırtılma riskini ortadan kaldırır.
Aort Diseksiyonu Ameliyatı Sonrası İyileşme Süreci Nasıldır?
İyileşme Süresi | Yaklaşık 4-6 hafta sürebilir; yaş, genel sağlık durumu ve diseksiyonun yerine göre değişir. |
Fiziksel Aktivite | İlk 6-8 hafta hafif egzersizler önerilir; ağır kaldırmaktan kaçınılmalıdır. Uzun vadeli düzenli, hafif egzersizler teşvik edilir. |
Tansiyon Kontrolü | En kritik faktördür; hedef kan basıncı genellikle 140/80 mmHg altında tutulmalıdır. |
İlaç Kullanımı | Beta blokerler, ACE inhibitörleri ve diğer antihipertansif ilaçlar ömür boyu gerekebilir. |
Beslenme | Düşük sodyumlu, düşük kolesterollü, yüksek lifli ve dengeli bir diyet önerilir. |
Psikolojik Durum | Yaşamı tehdit eden bir durumdan sonra depresyon, kaygı görülebilir; psikolojik destek faydalıdır. |
Görüntüleme Takibi | Düzenli BT anjiyografi veya MR ile aortun izlenmesi gereklidir; yılda en az 1 kez. |
Komplikasyonlar | Tekrar diseksiyon, anevrizma gelişimi, protez yerinde sorunlar gibi riskler vardır. |
İş ve Sosyal Yaşam | Fiziksel zorlanma gerektirmeyen işlere doktor onayı ile dönülebilir; genelde 2-3 ay sonra. |
Cinsel Aktivite | Tansiyon kontrolü sağlandıktan sonra doktor onayı ile, genelde 4-6 hafta sonra mümkündür. |
Sigara ve Alkol | Kesinlikle yasaktır; damar sağlığı açısından ciddi risk oluşturur. |
Araç Kullanımı | 4-6 hafta sonra, konsantrasyon ve fiziksel yeti geri kazanınca başlanabilir. |
Aort diseksiyonu için yapılan büyük bir ameliyat sonrası iyileşme, sabır ve özen gerektiren bir süreçtir. Bu süreç sadece fiziksel değil aynı zamanda psikolojik bir toparlanmayı da içerir.
Hastalar genellikle ameliyat sonrası birkaç gün yoğun bakımda, toplamda ise ortalama 1-2 hafta hastanede kalırlar. Taburcu olduktan sonraki ilk birkaç ay, vücudun kendini onarmasına izin vermeye odaklanılır. Bu dönemde yorgunluk ve halsizlik hissetmek son derece normaldir. İyileşmenin ilk döneminde uyulması gereken bazı temel kısıtlamalar vardır:
- Araba kullanmaktan kaçınma (genellikle 4-6 hafta)
- 5 kilogramdan daha ağır nesneleri kaldırmama
- Ağır eşyaları itme veya çekme hareketlerinden sakınma
- Göğüs kemiğini darbelerden koruma
Hayatı tehdit eden böylesine ani bir olay yaşamak, hastalar üzerinde ciddi bir psikolojik etki bırakabilir. Travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete, depresyon ve her an tekrar diseksiyon olabileceği korkusuyla yaşama gibi durumlar yaygındır. Bu nedenle iyileşme sürecinin psikolojik yönü de göz ardı edilmemeli, gerekirse profesyonel destek veya hasta destek gruplarından yardım alınmalıdır. Unutmayın bu yolculukta yalnız değilsiniz.
Aort Diseksiyonu Sonrası Yaşam Boyu Hangi Değişiklikler Gerekir?
Aort diseksiyonu, akut dönemi atlatıldıktan sonra “kronik” bir hastalığa dönüşür. Bu hastanın “iyileştim ve bitti” diyemeyeceği, ömür boyu sürecek bir takip ve yönetim sürecine girdiği anlamına gelir. Tedavinin uzun vadedeki başarısı, hastanın kendi sağlığının yönetiminde aktif bir rol almasına bağlıdır.
Kan Basıncı Kontrolü: Bu en kritik ve vazgeçilmez kuraldır. Kan basıncı, ömür boyu sıkı bir şekilde genellikle büyük tansiyon 120-130 mmHg’nin altında olacak şekilde kontrol edilmelidir. Bunun için ilaçların her gün düzenli olarak alınması ve evde tansiyon takibi yapılması şarttır.
Kalp Dostu Beslenme: Beslenme alışkanlıklarınızı gözden geçirmek, aort sağlığınız için yapabileceğiniz en iyi şeylerden biridir. Temel prensip, kan basıncını ve kolesterolü kontrol altında tutmaya yardımcı olacak bir diyet benimsemektir.
Beslenme düzeninizde dikkat etmeniz gereken bazı noktalar şunlardır:
- Tuzu ve sodyumu azaltmak
- Doymuş ve trans yağlardan kaçınmak (kırmızı et, tereyağı, işlenmiş atıştırmalıklar)
- İşlenmiş gıdaları ve şekerli içecekleri sınırlamak
- Bol miktarda taze sebze ve meyve tüketmek
- Beyaz ekmek yerine tam tahılları tercih etmek
- Sağlıklı protein kaynakları seçmek (balık, derisiz tavuk, baklagiller)
Fiziksel Aktivite ve Egzersiz: Hareketsiz bir yaşam kesinlikle önerilmez. Düzenli ve orta düzeyde egzersiz hem fiziksel hem de ruhsal sağlığınız için faydalıdır. Ancak burada denge çok önemlidir.
Yapabileceğiniz güvenli egzersizler şunları içerir:
- Tempolu yürüyüş
- Yüzme
- Bisiklete binme (hafif ve orta tempoda)
- Hafif ağırlıklarla, çok tekrarlı direnç egzersizleri
- Kan basıncını aniden ve aşırı yükselten aktivitelerden ise kesinlikle kaçınılmalıdır.
Uzak durulması gereken aktiviteler aşağıdaki gibidir:
- Ağır halter ve yoğun ağırlık kaldırma
- Nefes tutarak ıkınmayı gerektiren hareketler (Valsalva manevrası)
- Depar atmak, zıplamak gibi patlayıcı güç gerektiren sporlar
- Rekabetçi ve temas içeren sporlar (futbol, basketbol, güreş gibi)
Ömür Boyu Takip: En önemli konulardan biri budur. Aortunuzun geri kalan kısımlarını izlemek ve olası geç komplikasyonları (yeni anevrizma gelişimi gibi) erken evrede saptamak için ömür boyu düzenli doktor kontrolü ve görüntüleme (yılda bir BTA veya MRA) yaptırmanız gerekir. Bu kontrolleri aksatmamak, gelecekteki bir felaketi önlemenin tek yoludur.
Ailesel Tarama: Son olarak aort diseksiyonu geçiren bir kişinin birinci derece akrabalarının (anne, baba, kardeşler, çocuklar), kendilerinde de genetik bir yatkınlık olabileceği için, mutlaka bir kalp ve damar cerrahisi uzmanı tarafından değerlendirilmesi ve bir ekokardiyografi ile taranması şiddetle tavsiye edilir.
Aort Diseksiyonu Ameliyatı’nı Yapan Doktorlar ve Hastaneler
Aort Diseksiyonu Ameliyatı'nı kalp ve damar cerrahları ,KVC yoğun bakımı olan özel hastanelerde veya devlet hastanelerinde yapılır.
Aort Diseksiyonu Ameliyatı Fiyatları 2025
Ortalama Aort Diseksiyonu Ameliyatını online ortamda yazamıyoruz. Hastanın durumuna, ameliyatın yapılacağı hastane, İzmir İstanbul veya Ankara gibi ameliyatın yapılacağı şehirlere göre fiyatlar değişmektedir.
Aort Diseksiyonu Ameliyatı Olanların Yorumları
Prof. Dr. Yavuz Beşoğul'un hasta yorumları için Google Haritalar ve Doktor Takvimi 'ni ziyaret edebilirsiniz.
En iyi Aort Diseksiyonu Ameliyatı yapan doktorlara bile başvurursanız, kontrolleri ihmal ederseniz sorun yaşanabileceğini unutmamak gerekir.
Sıkça Sorulan Sorular
Özellikle kalpten çıkan damarı (Tip A) etkileyen diseksiyonlarda, tedavi edilmezse ilk 48 saatte ölüm riski her saat artar ve hastaneye ulaşamadan kayıp oranı yüksektir. Ancak erken teşhis ve acil cerrahiyle başarı oranı günümüzde yüksektir. Erken tanı hayat kurtarır.
Aort diseksiyonu, saniyelerin bile önemli olduğu, çok acil bir tablodur. Kalpten çıkan damarın yırtılması durumunda acil müdahale olmazsa yaşam saatlerle sınırlıdır. Vücudun diğer bölgelerinde bazen ilaçla zaman kazanılabilir. “Beklemek” seçeneği yoktur; acil müdahale şarttır.
Aort diseksiyonu ameliyatı karmaşık ve büyük bir operasyondur. Yırtığın yerine ve kapsamına göre genellikle 4 ila 8 saat, bazen daha uzun sürer. Kalp-akciğer makinesiyle ve gelişmiş teknolojilerle gerçekleştirilir.
EKG diseksiyonu doğrudan göstermez. Diseksiyon bazen kalp krizini taklit edebilir ve EKG’de kriz bulguları olabilir. Kesin tanı için ilaçlı tomografi (BT Anjiyografi) gibi gelişmiş görüntüleme yöntemleri gereklidir.
En tipik bulgu, aniden başlayan, yırtılır tarzda çok şiddetli göğüs ve sırt ağrısıdır. Ağrı yer değiştirebilir. Kollarda-bacaklarda nabız kaybı, tansiyon farkı, bilinç kaybı, felç benzeri bulgular ve ses kısıklığı görülebilir. Tümü acil müdahale gerektirir.
Kesinlikle hayır! Diseksiyonda damar duvarı yırtıldığı için aspirin ve benzeri kan sulandırıcı ilaçlar kanamayı artırır ve durumu ölümcül hale getirebilir. Ani göğüs ağrısında kendi kendinize ilaç almayın, acilen doktora başvurun.
Anevrizma, aortun balon gibi genişlemesidir ve genellikle yavaş büyür. Diseksiyon ise damar duvarının aniden yırtılması ve kanın duvarın katmanları arasına sızmasıdır. Her anevrizma yırtılmaz ama çoğu diseksiyonun altında zayıf bir damar duvarı vardır.
Yükselebilir. Yırtık kalp damarlarını etkilerse, kalp krizi gelişir ve troponin yükselir. Bu durum tanıyı zorlaştırabilir. Bu yüzden troponin yüksekliğinde sadece kalp krizine odaklanmamak gerekir.
Tansiyonu mutlaka kontrol altında tutun, sigarayı bırakın, sağlıklı Akdeniz tipi beslenin, düzenli yürüyüş yapın. Aile öyküsü varsa veya risk altındaysanız, hiçbir şikayetiniz olmasa bile bir kalp damar cerrahına düzenli kontrol yaptırın. Erken önlem hayat kurtarır.