İliak arter, ana damar olan aortun karın bölgesinde ikiye ayrılmasıyla oluşan ve alt karın, pelvis ve bacaklara kan taşıyan büyük atardamarlardır. Sağ ve sol olmak üzere iki tarafta bulunur ve dolaşım sisteminde hayati bir rol üstlenir.
İliak arter anatomisi ve dalları, iç iliak arter ve dış iliak arter olarak ikiye ayrılır. İç iliak arter pelvis organlarını ve bazı kas gruplarını beslerken, dış iliak arter bacaklara doğru uzanarak femoral artere dönüşür.
İliak arter hastalıkları arasında ateroskleroz, anevrizma, tıkanıklık ve travmatik yaralanmalar bulunur. Bu durumlar, bacaklarda ağrı, soğukluk, güçsüzlük ve yürüme mesafesinde kısalma gibi belirtilere neden olabilir.
İliak arter hastalıklarının tanı ve tedavisinde doppler ultrasonografi, BT anjiyografi ve MR anjiyografi gibi görüntüleme yöntemleri kullanılır. Tedavi, ilaç kullanımı, endovasküler girişimler veya cerrahi onarım şeklinde planlanabilir.
| Tıbbi Adı | İliak Arter |
| Anatomik Konum | – Karın aortasının alt kısmından çıkar, sağ ve sol olarak ikiye ayrılır- Leğen kemiği (pelvis) ve bacaklara kan taşır |
| Görevleri | – Pelvis ve alt ekstremitelere (bacaklar) oksijenli kan sağlar |
| Sık Görülen Hastalıklar | – İliak arter tıkanıklığı veya darlığı- Anevrizma (balonlaşma)- Ateroskleroz (damar sertliği) |
| Risk Faktörleri | – Hipertansiyon- Yüksek kolesterol- Diyabet- Sigara kullanımı- İleri yaş |
| Komplikasyonlar | – Alt ekstremitede dolaşım bozukluğu- Bacaklarda yürüme ağrısı (klodikasyo)- Doku kaybı ve ülser gelişimi |
| Tanı Yöntemleri | – Doppler ultrasonografi- BT anjiyografi- MR anjiyografi- Anjiyografi |
| Tedavi Yöntemleri | – İlaç tedavisi (kan sulandırıcılar, statinler)- Anjiyoplasti ve stent uygulaması- Bypass cerrahisi (ileri vakalarda) |
| Önleme Yöntemleri | – Sağlıklı beslenme- Sigara kullanmamak- Düzenli egzersiz- Kan basıncı ve kolesterolün kontrolü |
İliak Arter Nedir?
İliak arter, karın bölgesinde yer alan ve aorttan ayrılarak bacaklara kan taşıyan büyük atardamarlardan biridir. Sağ ve sol olmak üzere iki ana dala ayrılır; her biri pelvis ve alt ekstremitelere oksijenli kan sağlar. Damar sertliği (ateroskleroz) gibi durumlarda iliak arterde daralma veya tıkanıklık gelişebilir. Bu da bacaklarda ağrı, yürüme zorluğu ve dolaşım problemlerine neden olabilir.
İliak Arter ücudumuz İçin Neden Bu Kadar Hayatidir?
İliak arter, aort ana atardamarının son bölümünün çatallanmasıyla oluşan sağ ve sol bacak atardamarlarının başlangıç kısmına verilen isimdir. Şöyle düşünelim; büyük bir ağacın gövdesi (aort), topraktan aldığı suyu en tepedeki yapraklara kadar ulaştırmak için önce birkaç ana dala ayrılır. İşte iliak arterler, vücudumuzun alt yarısı için bu ana dallar görevini görür. Bu dallar sayesinde kan, hem leğen kemiğimizin (pelvis) içinde yer alan hayati organlara dağıtılır hem de bacaklarımızın en uç noktasına kadar kesintisiz bir şekilde ulaştırılır. Bu sistemin düzgün çalışması, günlük hayatımızdaki en basit hareketlerden en karmaşık fonksiyonlara kadar her şeyin temelini oluşturur.
İliak arterlerin sağladığı kan akışı sayesinde yerine getirdiğimiz bazı temel fonksiyonlar şunlardır:
- Yürüme ve koşma
- Merdiven veya yokuş çıkma
- Mesane (idrar torbası) fonksiyonları
- Bağırsak hareketleri ve dışkılama
- Cinsel fonksiyonlar
- Kalça ve bacak kaslarının beslenmesi
- Bacak derisinin ve kemiklerin sağlığı
Ana (Common) İliak Arter Ne Demek ve Dolaşımdaki Rolü Nedir?
Aortun çatallanmasından hemen sonra oluşan ilk ve en geniş damar bölümüne ana (common) iliak arter denir. Biri sağda, diğeri solda olmak üzere iki tanedir. Bu damarları, büyük bir otoyolun ilk ana çıkışları gibi düşünebilirsiniz. Görevleri, aorttan aldıkları yüksek basınçlı kanı, biraz ileride ayrılacak olan daha küçük yollara, yani iç ve dış iliak arterlere güvenli bir şekilde aktarmaktır. Bu damarlar vücudun oldukça derin bir noktasında, karın arka duvarına yakın bir yerde bulunur. Bu derin yerleşimleri ve etraflarındaki önemli yapılar bu bölgeye yapılacak herhangi bir müdahaleyi oldukça hassas kılar. Bir cerrah için bu bölgede çalışmak, adeta yoğun trafiğin ve kritik altyapı hatlarının olduğu bir kavşakta çalışmaya benzer.
Ana iliak arterin yakın komşuluğunda bulunan bazı kritik yapılar vardır:
- İliak toplardamarlar (venler)
- Üreter (böbrekten gelen idrar kanalları)
- Bölgesel lenf düğümleri
- Otonom sinir ağları
- Psoas kası (bel ve kalçayı birleştiren büyük kas)
Pelvisin Beslenmesinde Internal İliak Arterin Görevi Nedir?
Ana iliak arter, kısa bir mesafe ilerledikten sonra tekrar ikiye ayrılır. Bu yeni yollardan biri, leğen kemiği boşluğunun (pelvis) içine doğru yönelir. İşte bu damara iç (internal) iliak arter diyoruz. Bu damar, pelvis bölgesinin adeta can damarıdır. Pelvis içindeki tüm organların ve yapıların beslenmesinden sorumludur. Bu damar olmasaydı, üreme ve boşaltım sistemimiz çalışamazdı. Özellikle kadınlarda rahmi besleyen dalı olan “uterin arter”, gebelik sırasında bebeğin ihtiyaçlarını karşılamak için mucizevi bir şekilde genişleyip kan akışını artırır. Bu damarın ne kadar hayati olduğunu buradan da anlayabiliriz.
İç iliak arterin kan taşıdığı başlıca organ ve bölgeler şunlardır:
- Mesane (idrar torbası)
- Rektumun (kalın bağırsağın son kısmı) alt bölümü
- Prostat (erkeklerde)
- Rahim (kadınlarda)
- Vajina (kadınlarda)
- Kalça eklemi ve çevresindeki kaslar
- Perine (apış arası) bölgesi ve dış genital organlar
Bacaklara Giden Kan Akışında External İliak Arterin Önemi Nedir?
Ana iliak arterin diğer ve daha geniş olan kolu ise dış (external) iliak arter olarak adlandırılır. Bu damar, pelvisin içine girmek yerine, yoluna devam ederek kasık bölgesine doğru ilerler. Kasık bağının altından geçerek bacağa girdiği noktada ise adı değişir ve artık femoral arter olarak bilinir. Femoral arter, tüm bacağın ana atardamarıdır. Dolayısıyla dış iliak arter, bacaklarımıza kan taşıyan bu süper otoyolun başlangıç noktası, ilk ve en önemli kısmıdır. Yürüdüğümüzde, spor yaptığımızda kaslarımızın ihtiyaç duyduğu tüm oksijen ve enerji, bu damar sayesinde taşınır. Bu damardaki en ufak bir daralma bile, doğrudan yürüme kapasitemizi etkiler ve hayat kalitemizi ciddi şekilde düşürür.
Dış iliak arterin sağlıklı kan akışına doğrudan bağımlı olan bazı yapılar şunlardır:
- Femoral arter (doğrudan devamıdır)
- Uyluk ön ve arka grup kasları (Kuadriseps ve Hamstringler)
- Diz eklemi
- Baldır kasları
- Ayak bileği
- Ayak ve parmaklar
Abdominal Aorta ve İliak Arterlerde Kalsifik Aterom Plaklar Ne Demek?
Zamanla ve bazı risk faktörlerinin de etkisiyle, atardamarlarımızın iç duvarları pürüzsüz yapısını kaybedebilir. Tıpkı eski su borularının içinde biriken kireç ve pas gibi, damarlarımızın içinde de kolesterol, yağ, kalsiyum ve diğer hücresel atıklardan oluşan yapışkan bir tabaka birikmeye başlar. İşte tıp dilinde abdominal aorta ve iliak arterlerde kalsifik aterom plaklar olarak ifade edilen durum budur. Bu plaklar, damar duvarında bir tür iltihabi reaksiyonla birlikte yavaş yavaş büyür. Büyüdükçe damarın içindeki kan akış yolunu (lümen) daraltır ve kanın geçişini zorlaştırır. En sonunda bu plaklar yolu tamamen tıkayarak o bölgenin kanlanmasını durdurabilir. Bu sürece genel olarak damar sertliği veya ateroskleroz denir.
Bu plakların oluşumunu hızlandıran ve damar sağlığını tehdit eden başlıca risk faktörleri bulunmaktadır:
- Sigara ve tütün ürünleri kullanımı
- Yüksek tansiyon (Hipertansiyon)
- Kontrolsüz şeker hastalığı (Diyabet)
- Yüksek kan kolesterolü ve trigliserid seviyeleri (Hiperlipidemi)
- Ailede erken yaşta kalp veya damar hastalığı bulunması
- Hareketsiz yaşam tarzı
- Aşırı kilo ve obezite
- İlerleyen yaş
İliak Arter Tıkanıklığının Belirtileri Nelerdir?
İliak arterlerdeki bir darlık veya tıkanıklık, kendini genellikle hareket halindeyken belli eder. Kan akışı azaldığında, özellikle efor sırasında kaslar yeterli oksijeni alamaz ve bu durum bir dizi şikayete neden olur. Hastalarımızın bize en sık başvurduğu belirti, “vitrin hastalığı” olarak da bilinen ve tıp dilinde kladikasyo dediğimiz yürüme ağrısıdır. Bu belirli bir mesafe yürüdükten sonra kalça, uyluk veya baldır kaslarında ortaya çıkan, kramp tarzında, yorgunluk veya sıkışma hissidir. Bu ağrının en tipik özelliği, kişi durup birkaç dakika dinlendiğinde tamamen geçmesidir. Ağrının yeri, tıkanıklığın seviyesi hakkında bize önemli bir ipucu verir. Kalça ve uyluk ağrısı, genellikle sorunun daha yukarıda, yani iliak arterlerde olduğunu düşündürür.
Hastalığın ilerlemesiyle ortaya çıkabilecek belirtiler şunlardır:
- Kalça bölgesinde hissedilen yürüme ağrısı
- Uyluk kaslarında kramp veya yorgunluk
- Baldırda ağrı (tıkanıklık daha aşağıda da olabilir)
- Dinlenmekle geçen yürüme zorluğu
- Özellikle erkek hastalarda sertleşme sorunu (Erektil disfonksiyon)
- Bacaklarda ve ayaklarda sürekli bir üşüme veya soğukluk hissi
- Cildin soluk veya morarmış görünmesi
- Ayaklarda veya parmaklarda basit bir yaralanmanın bile iyileşmemesi
- Geceleri yatağa yatınca başlayan ve bacağı aşağı sarkıtınca rahatlayan şiddetli ayak ağrısı (istirahat ağrısı)
- En ileri evrede parmaklarda siyahlaşma (gangren)
Leriche Sendromu Nedir ve Hangi Belirtilerle Kendini Gösterir?
Leriche Sendromu, aortanın tam çatallanma noktasını ve her iki ana iliak arterin başlangıcını tıkayan, ileri evre ve ciddi bir damar tıkanıklığı formudur. Bu durumda kan, her iki bacağa ve pelvik bölgeye de yeterince ulaşamaz. Bu sendrom, kendini çok tipik bir belirti üçlüsü ile gösterir ve bu durumun varlığı, acil ve kapsamlı bir tedavi gerektirir.
Leriche Sendromu’nun klasik belirti üçlüsü (triadı) aşağıdaki gibidir:
- Her iki kalça ve uylukta yürümekle ortaya çıkan şiddetli ağrı
- Her iki kasıkta da nabızların elle muayenede alınamaması veya çok zayıf olması
- Erkek hastalarda tam sertleşme kaybı
Sessiz Tehlike Olan İliak Arter Anevrizması Nedir?
Damar tıkanıklığının aksine, anevrizma bir daralma değil tam tersine damar duvarının zayıflayarak anormal bir şekilde genişlemesi, yani balonlaşmasıdır. İliak arter anevrizması da bu damarların duvarının esnekliğini kaybedip bir balon gibi şişmesidir. Bu hastalığın en tehlikeli yanı genellikle tamamen sessiz ve belirtisiz olmasıdır. Çoğu zaman, başka bir nedenle yapılan karın ultrasonu veya tomografi gibi bir tetkik sırasında tesadüfen saptanır. Tehlikesi, bu balonun sürekli basınca maruz kalarak zamanla daha da büyümesi ve bir noktadan sonra patlamasıdır (rüptür). Anevrizmanın yırtılması, karın içine kontrolsüz bir iç kanamaya yol açan, ani ve şiddetli ağrıyla kendini gösteren, hayatı tehdit eden acil bir durumdur.
İliak arter anevrizması gelişme riskini artıran faktörler şunlardır:
- 60 yaşın üzerinde olmak
- Erkek cinsiyet (kadınlara göre daha sık görülür)
- Yoğun sigara kullanımı
- Kontrolsüz yüksek tansiyon
- Ailede başka bir bireyde anevrizma hastalığı olması
- Damar sertliği (ateroskleroz)
İliak Arter Hastalığı Şüphesinde Hangi Tanı Yöntemleri Kullanılır?
Bir hastamız yürüme güçlüğü veya bacak ağrısı şikayetiyle geldiğinde, sorunun kaynağını bulmak için adım adım ilerleyen bir tanı süreci izleriz. Bu süreç basit ve ağrısız testlerden başlayarak, gerektiğinde damarların detaylı bir haritasını çıkaran ileri teknoloji yöntemlere kadar uzanır. Amaç doğru teşhisi koyarak en etkili tedavi planını oluşturmaktır.
Tanı sürecinde başvurduğumuz temel yöntemler genellikle şu sırayı izler:
- Hastanın şikayetlerinin ayrıntılı bir şekilde dinlenmesi (hasta öyküsü)
- Fizik muayene (özellikle bacaklardaki nabızların kontrolü)
- Ayak bileği-kol basınç indeksi (ABİ) ölçümü
- Renkli Doppler Ultrasonografi ile kan akışının incelenmesi
- Bilgisayarlı Tomografi (BT) Anjiyografi
- Manyetik Rezonans (MR) Anjiyografi
- Gerekli durumlarda Konvansiyonel Anjiyografi (DSA – anjiyo)
Ayak Bileği-Kol İndeksi (ABİ) Testi Nasıl Yapılır ve Ne Anlama Gelir?
Bu test, bacak damarlarınızdaki kan akışının genel durumu hakkında bize çok hızlı ve güvenilir bilgi veren, son derece basit bir tarama yöntemidir. Sırtüstü uzanır durumdayken, bir tansiyon aleti ve el tipi bir Doppler cihazı kullanarak hem kollarınızdaki hem de ayak bileklerinizdeki kan basıncını (sistolik basınç) ölçeriz. Daha sonra, her bir bacak için ayak bileğinden ölçülen en yüksek basıncı, kollardan ölçülen en yüksek basınca böleriz. Ortaya çıkan bu oran bacaklarınıza ne kadar kan gittiğinin objektif bir göstergesidir.
ABİ test sonuçlarının yorumlanması standarttır
1.0 ile 1.4 arası: Normal kan akışı
0.9 ile 1.0 arası: Sınırda kabul edilir, takip gerektirir
0.9’dan düşük: Periferik arter hastalığı (bacak damar tıkanıklığı) tanısını koydurur
0.7 – 0.9 arası: Hafif derecede hastalık
0.4 – 0.7 arası: Orta derecede hastalık
0.4’ten düşük: Ciddi derecede hastalık ve kritik kanlanma bozukluğu
İliak Arter Darlığı Tedavisinde Temel Yaklaşım Nedir?
İliak arter hastalığının tedavisi, sadece tıkalı bir damarı açmaktan ibaret değildir. Bu altta yatan sistemik bir sorun olan damar sertliğinin bir sonucudur. Bu nedenle hangi tedavi yöntemi uygulanırsa uygulansın, tedavinin temelini her zaman yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisi oluşturur. Bu adımlar, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak, vücudun diğer damarlarını (kalp, beyin) korumak ve tedavinin başarısını uzun ömürlü kılmak için mutlak bir zorunluluktur.
Tedavinin temelini oluşturan bu yaklaşımlar şunlardır:
- Sigarayı ve tüm tütün ürünlerini kesinlikle bırakmak
- Her gün düzenli olarak ağrı sınırında zorlayarak yürüyüş egzersizleri yapmak
- Tuz ve doymuş yağdan fakir, sebze ve meyveden zengin Akdeniz tipi beslenmeye geçmek
- İdeal kiloya ulaşmak ve bunu korumak
- Kan pıhtılaşmasını önleyici ilaçlar (Aspirin, Klopidogrel gibi)
- Kolesterol düşürücü ilaçlar (Statinler), kolesterol seviyesi normal olsa bile plakları stabilize etmek için kullanılır
- Yüksek tansiyonun ilaçlarla kontrol altına alınması
- Şeker hastalığı varsa kan şekeri seviyelerinin sıkı kontrolü
Kapalı Yöntem Olan Anjiyoplasti ve Stentleme Nedir?
Günümüzde, iliak arterlerdeki darlık ve kısa tıkanıklıkların tedavisinde ilk tercih edilen yöntem minimal invaziv, yani “kapalı” yöntemlerdir. Anjiyoplasti ve stentleme, bu kapalı yöntemlerin en bilinenidir. İşlem genellikle lokal anestezi altında, kasıktaki atardamardan küçük bir iğne ile girilerek yapılır. Bu giriş noktasından, damar içinden ilerletilen ince bir tel, darlık olan bölgeden geçirilir. Bu telin üzerinden kaydırılan ucunda küçük bir balon olan bir kateter, darlık bölgesinde şişirilerek oradaki plağı ezer ve damarı genişletir. Bu işleme balon anjiyoplasti denir. Damarın tekrar daralmasını önlemek ve ona kalıcı bir destek sağlamak için, çoğu zaman genişletilen bu bölgeye stent adı verilen, metal bir kafes yerleştirilir.
Bu yöntemin hastalar için sunduğu pek çok avantaj vardır:
- Büyük bir ameliyat kesisi olmaması
- Genellikle genel anestezi gerektirmemesi
- Hastanede kalış süresinin çok kısa olması (genellikle 1-2 gün)
- İşlem sonrası ağrının çok az olması
- Günlük hayata ve işe çok hızlı bir şekilde dönülebilmesi
- Komplikasyon riskinin açık cerrahiye göre daha düşük olması
Hangi Durumlarda Açık Cerrahi (Bypass Ameliyatı) Gerekir?
Kapalı yöntemlerin damar yapısı nedeniyle uygun olmadığı veya tıkanıklığın çok uzun ve karmaşık olduğu durumlarda, açık cerrahi yöntemler hala en güvenilir ve en uzun ömürlü çözümü sunar. En sık uygulanan açık cerrahi yöntemi aortobifemoral bypass ameliyatıdır. Bu ameliyatta amaç kan için yeni bir yol oluşturarak tıkalı bölgenin etrafından dolaşmaktır. Karın bölgesinden yapılan bir kesi ile aortun sağlam kısmına, “Y” şeklinde sentetik bir damar (greft) dikilir. Bu yapay damarın iki bacağı ise yine kasıklardan yapılan küçük kesilerle, tıkanıklığın altındaki sağlam femoral arterlere bağlanır. Böylece kan, tıkalı olan iliak arterleri tamamen devre dışı bırakarak bu yeni yol üzerinden bacaklara ulaşır.
Açık cerrahinin tercih edilebileceği durumlar şunlardır:
- Her iki iliak arteri de içine alan çok uzun ve tamamen tıkalı damar segmentleri
- Aortanın çatallanma noktasını da içeren ciddi tıkanıklıklar (özellikle Leriche Sendromu)
- Daha önce denenmiş kapalı yöntemin başarısız olduğu veya yeniden tıkandığı durumlar
- Damar yapısının veya kireçlenmenin kapalı yönteme teknik olarak izin vermediği anatomik koşullar
- Özellikle genç ve aktif hastalarda, en uzun ömürlü ve dayanıklı çözüm arayışı
Benim İçin En Uygun Tedavi Yöntemi Hangisidir?
Bu sorunun tek bir cevabı yok. Çünkü tedavi, parmak izi gibi kişiye özeldir. Sizin için en doğru tedavi yöntemi; yaşınıza, genel sağlık durumunuza, şikayetlerinizin şiddetine ve en önemlisi damarlarınızın anjiyografik görüntülerle ortaya konan yapısına göre belirlenir. Modern kalp ve damar cerrahisi, bize çok geniş bir tedavi yelpazesi sunmaktadır. Kimi hastamız için sadece ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişikliği yeterli olurken, kimisi için kapalı bir stentleme işlemi en doğru seçenek olabilir. Bazı hastalarımızda ise en iyi ve kalıcı çözümü sunacak olan tecrübe gerektiren bir bypass ameliyatıdır.
Burada önemli olan tüm bu tedavi seçeneklerine hakim, tecrübeli bir ekip tarafından değerlendirilmeniz ve size özel bir “yol haritası” çizilmesidir. Tedavinin amacı, kan akışını yeniden sağlayarak sizi ağrılarınızdan kurtarmak, yaşam kalitenizi yükseltmek ve en önemlisi bacak kaybı gibi ciddi sorunları önlemektir. Unutmayın ki doğru tanı ve size özel planlanmış bir tedavi ile bu sorunların üstesinden gelmek ve sağlıklı adımlarla hayata devam etmek kesinlikle mümkündür.
Sıkça Sorulan Sorular
İliak arter vücutta tam olarak nerede bulunur?
İliak arterin tıkanması hangi belirtilere yol açar?
İliak arter anevrizması neden tehlikelidir?
İliak arter darlığının risk faktörleri nelerdir?
İliak arter hastalıkları cinsel fonksiyonu etkiler mi?
İliak arter tıkanıklığı nasıl teşhis edilir?
İliak arter cerrahisi hangi durumlarda uygulanır?
İliak arter sorunları gebelikte risk oluşturur mu?
İliak arter yaralanmaları hangi durumlarda ortaya çıkar?
İliak arter sağlığı için hangi önlemler alınmalıdır?

Prof. Dr. Yavuz Beşoğul, 25 yılı aşkın deneyime sahip bir Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanıdır. Türkiye’de kapalı kalp ve atan kalpte bypass ameliyatlarının öncülerindendir. Bugüne kadar binlerce başarılı ameliyat gerçekleştirmiş, ulusal ve uluslararası dergilerde 100’den fazla bilimsel makale yayımlamıştır.
