Kalp spazmı (kalp sıkışması), kalbi besleyen koroner arterlerin duvarındaki kasların aniden kasılarak damarı geçici olarak daraltması veya tıkamasıdır. Bu fonksiyonel bozukluk, kalbe giden kan akışını anlık olarak kesintiye uğratarak genellikle dinlenme halinde ortaya çıkan şiddetli göğüs ağrısına neden olur. Kalp spazmı ile kalp krizi arasındaki en temel fark, spazmın kalıcı bir damar tıkanıklığından kaynaklanmamasıdır. “Kalp spazmı tehlikeli mi?” sorusunun yanıtı, durumun ciddiye alınması gerektiğidir, zira kontrol altına alınmazsa ciddi sonuçlara yol açabilir. Ancak modern tedavi yöntemleriyle bu durum etkili bir şekilde yönetilebilmektedir.
Tıbbi Terim | Koroner arter spazmı (Prinzmetal anjinası) |
Temel Özellik | Kalbi besleyen koroner arterlerin geçici olarak daralması sonucu oluşan göğüs ağrısı |
Belirtiler | Göğüste sıkışma veya baskı hissi, sol kola veya çeneye yayılabilen ağrı, terleme, nefes darlığı, çarpıntı |
Başlama Şekli | Genellikle dinlenme sırasında, özellikle gece veya sabah erken saatlerde |
Süre | Genellikle birkaç dakika sürer |
Tetikleyici Faktörler | Soğuk hava, stres, sigara, uyuşturucu kullanımı (özellikle kokain), alkol |
Tanı Yöntemleri | EKG, efor testi, koroner anjiyografi, Holter monitorizasyon |
Ayırıcı Tanılar | Stabil anjina, miyokard enfarktüsü, gastroözofageal reflü, anksiyete |
Tedavi Yöntemleri | Kalsiyum kanal blokerleri, nitratlar, yaşam tarzı değişiklikleri (sigaranın bırakılması, stresin azaltılması) |
Komplikasyonlar | Kalp ritim bozuklukları, miyokard enfarktüsü |
Acil Durum Belirtileri | Ağrı uzun sürüyorsa, dinlenme ile geçmiyorsa, nefes darlığı veya bilinç kaybı varsa acil müdahale gerekir |
Kalp Spazmı Nedir?
Kalp spazmını en basit haliyle, kalbinizi besleyen atardamarların (koroner arterlerin) bir tür “kramp” geçirmesi olarak düşünebilirsiniz. Normalde esnek olan ve kanın rahatça akmasını sağlayan bu damarların duvarındaki kaslar, bilinmeyen bir nedenle aniden ve şiddetli bir şekilde kasılır. Bu kasılma, damarı o kadar daraltır ki kalbe giden kan akışı ciddi şekilde azalır, hatta bazen tamamen durur.
Kan, kalp kasının çalışması için gereken oksijeni taşır. Bu akış kesintiye uğradığında, kalp kası oksijensiz kalır. Tıpkı uzun süre nefesinizi tuttuğunuzda hissettiğiniz gibi, kalp kası da “nefessiz” kalır ve bu durum anjina adını verdiğimiz o tipik, baskı tarzındaki göğüs ağrısıyla kendini gösterir.
Kalp spazmını, kolesterol plaklarının damarları yavaş yavaş tıkadığı klasik kalp damar hastalığından ayıran en temel nokta budur. Sorun, damarın içinde biriken bir “tortu” değil damar duvarının anlık olarak yanlış çalışmasıdır. Bu nedenle koroner anjiyografi gibi testlerde damarlarınız tamamen açık ve “tertemiz” görünebilir. İşte bu durum birçok hastanın kafasını karıştıran, “Madem damarlarım açık, bu ağrıyı neden yaşıyorum?” sorusunun cevabıdır. Kalp spazmı, damarlarınızda kalıcı bir tıkanıklık olmasa bile ciddiye alınması gereken, gerçek bir tıbbi durumdur.
Kalp Spazmı İçin Kullanılan Diğer Tıbbi İsimler Nelerdir?
Doktorunuzla konuşurken veya tıbbi raporlarınızı okurken bu durum için farklı isimler duyabilirsiniz. Bu terimlerin hepsi aynı anlama gelir ve durumu daha iyi anlamanıza yardımcı olabilir. Karşınıza çıkabilecek bazı isimler şunlardır:
- Prinzmetal anjinası
- Vazospastik anjina
- Variant (değişken) anjina
Bu isimler, durumu ilk tanımlayan doktordan (Dr. Prinzmetal) veya durumun altında yatan mekanizmadan (Vazospastik, yani damar spazmına bağlı) esinlenilerek verilmiştir. Hangi isim kullanılırsa kullanılsın, hepsi kalbi besleyen damarların geçici olarak kasılmasıyla ortaya çıkan tabloyu ifade eder.
Kalp Spazmı ile Tipik Kalp Ağrısı (Anjina) Arasındaki Temel Fark Nedir?
“Kalp ağrısı kalp ağrısıdır” diye düşünebilirsiniz ama aralarında dağlar kadar fark vardır. Doğru teşhis ve tedavi için bu farkı bilmek hayati önem taşır. Kalp spazmı ile kalp krizi arasındaki fark da bu temelde yatar.
Klasik, yani damar sertliğine (ateroskleroz) bağlı anjinada durum şöyledir: Damarlarınız zamanla biriken plaklar yüzünden zaten daralmıştır. Siz merdiven çıktığınızda, hızlı yürüdüğünüzde veya strese girdiğinizde kalbiniz daha hızlı çalışır ve daha fazla oksijene ihtiyaç duyar. Ancak daralmış damar bu artan ihtiyacı karşılayamaz ve ağrı ortaya çıkar. Dinlendiğinizde kalbiniz yavaşlar, oksijen ihtiyacı azalır ve ağrı geçer. Bu yüzden bu ağrı genellikle eforla tetiklenir ve gündüz saatlerinde yaşanır.
Peki kalp spazmında durum nasıl? Kalp spazmı ise genellikle tam tersi bir senaryoda ortaya çıkar:
- Çoğunlukla dinlenme halindeyken, hatta sizi uykunuzdan uyandıracak şekilde gece yarısı ile sabaha karşı olan saatlerde görülür.
- Ağrının başlaması için kalbinizin daha fazla çalışmasına gerek yoktur; damar durup dururken kasılır.
- Anjiyografi yapıldığında, klasik anjinadaki gibi damarlarda ciddi bir darlık görülmez. Damarlarınız normal görünebilir.
- Her iki ağrı da dilaltı nitrogliserin ilacına cevap verse de spazm ağrısı zaten dinlenirken başladığı için, dinlenmek ağrıyı geçirmez. Ağrı ya kendiliğinden ya da ilaçla geçer.
- Bu temel farklar, göğüs ağrınızın nedenini anlamada ve doğru tedavi yolunu çizmede kilit rol oynar.
Kalp Spazmı Sırasında Hissedilen Göğüs Ağrısı Nasıl Tanımlanır?
Kalp spazmı yaşayan hastalar, ağrıyı genellikle çok şiddetli ve rahatsız edici olarak tanımlar. Bu sadece basit bir sızı değildir. Hissettiğiniz şey, göğüs kafesinizin tam ortasında yoğunlaşan bir baskı veya ağırlık hissidir. Sanki göğsünüzün üzerine biri oturmuş veya göğsünüz bir mengene ile sıkıştırılıyormuş gibi hissedebilirsiniz. Bazı hastalar bu durumu yanma, dolgunluk veya gerginlik olarak da tarif eder. Ağrının şiddeti genellikle kişiyi endişelendirecek düzeydedir ve bazen bıçak saplanır gibi keskin bir karakter de gösterebilir.
Kalp Spazmı Ağrısı Vücudun Başka Bölgelerine Yayılır mı?
Evet, bu çok sık görülen bir durumdur ve kalp kaynaklı ağrıların tipik bir özelliğidir. Göğüste başlayan o baskı hissi tek bir yerde kalmaz, vücudun başka bölgelerine de yayılabilir. Bu yayılım genellikle şu bölgelerde hissedilir:
- Sol kol (en sık görülen yayılım yeridir)
- Omuzlar
- Boyun
- Çene (hatta dişlerde bile ağrı hissedilebilir)
- Sırt (özellikle kürek kemiklerinin arasına)
- Üst karın bölgesi (mide ağrısıyla karışabilir)
Özellikle kadınlarda kalp spazmı belirtileri bazen daha farklı olabilir. Tipik göğüs ağrısı yerine, sadece kol, çene veya sırtta hissedilen keskin bir ağrı ön planda olabilir. Bu nedenle bu bölgelerde ortaya çıkan ve başka bir nedenle açıklanamayan ağrıları da ciddiye almak önemlidir.
Kalp Spazmı Atakları Genellikle Ne Zaman ve Ne Sıklıkla Gerçekleşir?
Kalp spazmının en belirgin özelliklerinden biri, atakların zamanlaması ve düzenidir. Bu onu efora bağlı kalp ağrısından ayıran en önemli ipuçlarından biridir.
Zamanlama: Ataklar ezici bir çoğunlukla dinlenme sırasında meydana gelir. Özellikle gece yarısından sabah 8’e kadar olan saatler, spazmların en sık görüldüğü zaman dilimidir. Birçok hasta, gecenin bir yarısı şiddetli bir göğüs ağrısıyla uykusundan uyanır.
Süre: Bir spazm atağı genellikle çok uzun sürmez. Tipik olarak 5 ila 15 dakika arasında sürer ve sonra kendiliğinden veya ilaçla geçer. Bazen 30 saniye gibi çok kısa sürebileceği gibi, nadiren 30 dakikayı aşan ataklar da olabilir.
Sıklık: Atakların ne sıklıkla geleceği kişiden kişiye inanılmaz derecede değişir. Bazı insanlar yılda sadece bir veya iki atak geçirirken, bazıları bir gün içinde defalarca bu ağrıyı yaşayabilir. Bazen ataklar birkaç gün veya hafta boyunca kümelenir, yani sık sık tekrarlar ve sonra uzun bir süre hiç görülmez.
Kalp Spazmı ile İlişkili Diğer Belirtiler Nelerdir?
Kalp spazmı atağı sırasında vücudunuz sadece göğüs ağrısıyla sinyal vermeyebilir. Kalp kasının oksijensiz kalması, vücutta bir dizi başka tepkiye de yol açar. Göğüs ağrısına sıklıkla eşlik eden diğer belirtiler şunlardır:
- Nefes darlığı
- Soğuk terleme
- Mide bulantısı (bazen kusma ile birlikte)
- Baş dönmesi veya sersemlik hissi
- Ani gelen yorgunluk ve halsizlik
- Çarpıntı (kalbinizin çok hızlı, çok güçlü veya düzensiz attığını hissetmek)
- Bayılma (senkop)
Bayılma, spazmın kan akışını çok ciddi düzeyde azalttığının ve durumun tehlikeli olabileceğinin bir işaretidir.
Kalp Spazmı Belirtileri Yaşandığında Ne Zaman Acil Yardım Alınmalıdır?
Bu belki de en önemli sorudur. Cevabı ise çok nettir: emin olamadığınız her durumda. Yaşadığınız göğüs ağrısının basit bir spazm mı, yoksa hayatı tehdit eden bir kalp krizinin başlangıcı mı olduğunu o anda sizin veya bir yakınınızın anlaması imkansızdır. Şiddetli ve uzun süren bir kalp spazmı, gerçekten de bir kalp krizine veya ölümcül ritim bozukluklarına dönüşebilir. Bu yüzden risk almamak esastır. Kalp spazmı sonrası ne yapılmalı sorusunun ilk cevabı, durumu ciddiye almaktır.
Aşağıdaki durumlarda bir saniye bile beklemeden 112’yi aramalı veya en yakın acil servise başvurmalısınız:
- Göğüs ağrınız ani ve şiddetli bir şekilde başladıysa.
- Ağrı birkaç dakikadan (örneğin 5 dakikadan) uzun sürüyorsa.
- Dinlenmenize veya doktorunuzun verdiği dilaltı ilacı almanıza rağmen ağrı geçmiyorsa veya hafiflemiyorsa.
- Göğüs ağrınıza yukarıda saydığımız nefes darlığı, soğuk terleme, baş dönmesi veya bayılma gibi belirtiler eşlik ediyorsa.
Unutmayın “biraz bekleyeyim, geçer” düşüncesi kalple ilgili durumlarda en tehlikeli yaklaşımdır. Erken müdahale hayat kurtarır.
Kalp Spazmının Altında Yatan Temel Mekanizma Nedir?
Peki, bu damarlar neden durup dururken kasılır? Kalp spazmı neden olur? Bu sorunun cevabı oldukça karmaşıktır ve tek bir nedene bağlı değildir. Altta yatan temel sorun, damarın kendisinin “aşırı hassas” ve tepkisel hale gelmesidir. Bu hassasiyetin birkaç temel nedeni vardır.
Damarın İç Yüzeyindeki Bozulma (Endotel Disfonksiyonu): Atardamarların içini döşeyen ve endotel adı verilen çok ince bir hücre tabakası vardır. Bu tabaka, damarın ne zaman gevşeyeceğini ne zaman kasılacağını kontrol eden kimyasallar salgılar. Sağlıklı bir endotel, kan akışına göre damarı ustaca gevşetir. Ancak sigara, stres veya iltihaplanma gibi nedenlerle bu tabakanın fonksiyonu bozulduğunda, denge altüst olur. Gevşemesi gereken bir durumda tam tersine kasılabilir.
Damar Duvarı Kaslarının Aşırı Tepkisi: Damar duvarındaki düz kas hücreleri normalden daha hassas hale gelir. Normalde hafif bir uyarıya hafif bir tepki verirken, spazma yatkın damarlarda en ufak bir sinyale bile aşırı ve uzun süreli bir kasılmayla yanıt verirler.
Sinir Sistemi Dengesizliği: Vücudumuzun istemsiz fonksiyonlarını yöneten otonom sinir sistemindeki dalgalanmalar da spazmı tetikleyebilir. Özellikle geceleri vücut dinlenme moduna geçerken sinir sistemindeki bu doğal değişimlerin, atakların neden sıkça gece görülüğünü açıkladığı düşünülmektedir.
Kalp Spazmı Ataklarını Tetikleyebilecek Faktörler Nelerdir?
Damarlarınız spazma yatkın olsa bile, ataklar genellikle belirli bir “tetikleyici” ile başlar. Bu tetikleyicileri bilmek ve onlardan kaçınmak, tedavinin en önemli adımlarından biridir. İşte en sık karşılaşılan tetikleyiciler:
- Tütün ve sigara kullanımı (en güçlü ve en yaygın tetikleyicidir)
- Yoğun duygusal stres (öfke, üzüntü, aşırı heyecan)
- Soğuk havaya maruz kalmak
- Soğuk suya girmek (deniz, havuz) veya soğuk duş almak
- Kokain gibi yasa dışı uyarıcı maddeler
- Amfetamin içeren maddeler
- Esrar kullanımı
- Bazı migren ilaçları (özellikle triptan grubu)
- Efedrin içeren bazı burun açıcı spreyler veya soğuk algınlığı ilaçları
- Aşırı ve hızlı nefes alıp verme (hiperventilasyon)
- Alkol yoksunluğu
Kalp Spazmı İçin Bilinen Risk Faktörleri Nelerdir?
Kalp spazmı, klasik kalp hastalığından farklı olarak bazen bilinen hiçbir risk faktörü olmayan kişilerde bile görülebilir. Yani yüksek tansiyonunuz veya yüksek kolesterolünüz olmasa da kalp spazmı yaşayabilirsiniz. Ancak bazı durumlar bu riski belirgin şekilde artırır.
Sigara içmek: Bu değiştirilebilir risk faktörleri arasında açık ara en önemlisidir. Kalp spazmı teşhisi konan hastaların çok büyük bir bölümü ya sigara içiyordur ya da geçmişte içmiştir:
- Yüksek tansiyon (hipertansiyon)
- Yüksek kolesterol
- İnsülin direnci veya diyabet
Genetik yatkınlık: Ailede benzer öykülerin olması riski artırabilir. Özellikle Japon popülasyonunda daha sık görülmesi, genetik bir altyapı olabileceğini düşündürmektedir.
Diğer damarsal rahatsızlıklar: El ve ayak parmaklarında soğukla tetiklenen morarma ve beyazlaşma ile seyreden Raynaud fenomeni veya migren gibi diğer spazmodik (kasılmayla ilgili) bozuklukları olan kişilerde kalp spazmı riski daha yüksektir.
Magnezyum eksikliği: Vücuttaki magnezyum seviyelerinin düşüklüğünün de spazm eğilimini artırabileceğine dair çalışmalar vardır.
Kalp Spazmı ve Damar Sertliği (Ateroskleroz) Arasında Bir İlişki Var mıdır?
Evet, vardır ve bu ilişki oldukça önemlidir. Kalp spazmı, damarın plakla tamamen tıkanması demek değildir, ancak çoğu zaman spazm, damar sertliğinin (ateroskleroz) başladığı veya hafif de olsa mevcut olduğu bölgelerde meydana gelir. Yani damar sertliği, spazm için adeta bir zemin hazırlar.
Plak oluşumunun en erken evreleri bile damarın iç yüzeyini (endotel) bozarak damarı daha hassas ve spazma yatkın hale getirir. Hatta anjiyoda “temiz” görünen damarlarda bile, daha hassas damar içi görüntüleme yöntemleriyle bakıldığında, spazm olan bölgelerde genellikle hafif bir plak veya iltihaplanma olduğu saptanır.
Bu bir kısır döngüye de dönüşebilir. Tekrarlayan şiddetli spazmlar, damar duvarına zarar vererek oradaki iltihabı ve plak oluşumunu hızlandırabilir. Bu nedenle tedavi planlanırken sadece spazmı önlemek değil aynı zamanda altta yatan damar sertliği risk faktörlerini (tansiyon, kolesterol, sigara vb.) de kontrol altına almak, uzun vadeli damar sağlığı için çok önemlidir.
Kalp Spazmı Şüphesiyle Doktora Başvurulduğunda Hangi Testler Yapılır?
Kalp spazmı teşhisi koymak bazen bir dedektiflik işi gibidir. Çünkü ataklar gelip geçicidir ve siz doktora ulaştığınızda her şey normal görünebilir. Bu nedenle teşhis, genellikle diğer olası nedenleri eleme ve spazmın varlığına dair kanıtları bir araya getirme sürecidir. İzlenen adımlar genellikle şunlardır.
- Detaylı Konuşma ve Muayene: Sürecin en önemli kısmı budur. Doktorunuz size ağrınızın nasıl olduğunu, ne zaman başlayıp ne kadar sürdüğünü, neyin tetiklediğini ve size neler hissettirdiğini çok ayrıntılı bir şekilde soracaktır. Verdiğiniz ipuçları, teşhisin ilk ve en önemli adımıdır.
- Elektrokardiyogram (EKG): Kalbinizin elektriksel aktivitesini kaydeden bu basit test, eğer bir atak sırasında çekilebilirse teşhis için altın değerindedir. Ancak ataklar arasında çekilen EKG genellikle tamamen normal çıkar.
- Kan Testleri: Şiddetli bir spazmın kalp kasına bir hasar verip vermediğini anlamak için troponin gibi kalp enzimlerine bakılır.
- Ekokardiyografi (EKO): Bu kalbinizin ultrasonudur. Kalp kasınızın ne kadar iyi çalıştığını, kapakçıklarınızın durumunu ve yapısal başka bir sorun olup olmadığını görmek için yapılır.
- Efor Testi (Stres Testi): Bu test genellikle eforla ortaya çıkan klasik anjinayı dışlamak için kullanılır. Kalp spazmı genellikle dinlenirken olduğu için bu testin sonucu normal çıkabilir, ancak ayırıcı tanıda önemlidir.
Kalp Spazmı Teşhisinde EKG ve Holter Cihazının Rolü Nedir?
EKG ve Holter, kalbinizin elektriksel dilini anlamamızı sağlayan temel araçlardır.
- EKG: Bir spazm atağı sırasında kalp kası oksijensiz kaldığında, bu durum EKG kaydında çok tipik değişikliklere yol açar. Özellikle “ST segmenti yükselmesi” adını verdiğimiz bulgu, spazm için çok karakteristiktir. Sorun şu ki bu değişiklik sadece spazm anında görülür ve spazm geçtiğinde EKG tamamen normale döner. Bu anı yakalamak her zaman mümkün olmaz.
- Holter Monitörü: İşte bu noktada Holter devreye girer. Bu 24 veya 48 saat, hatta bazen daha uzun süre boyunca vücudunuzda taşıdığınız küçük bir EKG cihazıdır. Siz normal hayatınıza devam ederken o sürekli kayıt yapar. Eğer bu süre içinde bir atak yaşarsanız (ağrılı veya sessiz fark etmez), Holter bu anı yakalar ve doktorunuza spazmın kanıtını sunar. Ancak ataklarınız seyrekse, Holter taktığınız gün bir atak yaşamayabilirsiniz ve sonuç yine normal çıkabilir.
Kalp Spazmı Teşhisinde Koroner Anjiyografi Neden Önemlidir?
Koroner anjiyografi, kalp spazmı teşhisinde bir dönüm noktasıdır. Bu işlem kasıktan veya koldan ince bir tüp (kateter) ile girilerek kalp damarlarının boyalı bir madde verilerek filminin çekilmesidir. İki temel amaca hizmet eder.
- Ciddi Damar Tıkanıklıklarını Dışlamak: Anjiyografinin ilk ve en temel amacı, göğüs ağrınızın nedeninin damarlarınızdaki kalıcı ve ciddi bir darlıktan kaynaklanmadığından emin olmaktır. Eğer anjiyografide damarlarınız açık görünüyorsa ve sizin dinlenme sırasında gelen tipik ağrılarınız varsa, kalp spazmı şüphesi çok kuvvetlenir.
- Spazmı Kanıtlamak İçin Zemin Hazırlamak: Anjiyografi, şüpheyi kesinleştirmek için yapılan provokasyon (tetikleme) testinin yapıldığı yerdir. Bu test olmadan kesin tanı koymak çoğu zaman mümkün olmaz.
Kalp Spazmı Teşhisinde Provokasyon Testi Nasıl Uygulanır?
Eğer tüm testlere rağmen ağrınızın nedeni netleşmemişse ve kalp spazmından kuvvetle şüpheleniyorsa, tanıyı kesinleştirmek için “provokasyon testi” yapılır. Bu test, kalp spazmı tanısının “altın standardı” yani en güvenilir yöntemidir.
Bu test, anjiyografi işlemi sırasında, kontrollü ve güvenli bir ortamda yapılır. Anjiyografi kateteri kalp damarınızın içindeyken, damar içine asetilkolin gibi özel bir ilaç çok düşük dozlarda ve yavaşça verilir. Bu ilaç, spazma eğilimli olan damarı geçici olarak kasmak için tasarlanmıştır. Bu sırada üç şey aynı anda gözlemlenir.
- Hastanın Belirtileri: Hastanın o tipik göğüs ağrısının başlayıp başlamadığı sorgulanır.
- EKG Değişiklikleri: EKG’de spazmı gösteren o tipik elektriksel değişikliklerin (ST yükselmesi) ortaya çıkıp çıkmadığı izlenir.
- Anjiyografik Görüntü: Ekranda, ilacın verildiği damarın gerçekten de kasılıp kasılmadığı (%90’ın üzerinde daralıp daralmadığı) canlı olarak görülür.
Eğer bu üç bulgu bir araya gelirse, kalp spazmı teşhisi kesin olarak konulur. Test kulağa korkutucu gelse de deneyimli ellerde son derece güvenlidir. Spazm tetiklendiği anda, damar içine verilen nitrogliserin ile saniyeler içinde tamamen gevşetilir. Bu test, özel uzmanlık gerektirdiği için her merkezde yapılmaz ve bu durumun teşhisinin neden bir uzman tarafından yönetilmesi gerektiğini gösterir.
Kalp Spazmı Atağı Sırasında Acil Tedavi İçin Ne Kullanılır?
Bir spazm atağı başladığında, o anki hedef tektir: kasılan damarı en hızlı şekilde gevşetip kan akışını normale döndürmek ve ağrıyı dindirmek. Bunun için kullanılan en etkili silah, kısa etkili nitratlardır. Peki kalp spazmına ne iyi gelir?
Nitrogliserin: Bu ilaçlar, dilaltı tableti veya sprey formunda bulunur. Atak anında dil altına konulduğunda veya sıkıldığında, hızla kana karışarak saniyeler içinde damarları genişletir ve spazmı çözer. Kalp spazmı teşhisi konmuş her hastanın bu ilacı her an yanında taşıması hayati önem taşır.
Kalp Spazmını Önlemek İçin Hangi Uzun Dönemli İlaçlar Reçete Edilir?
Acil durum ilacı atağı durdurur, ancak asıl amaç bu atakların hiç yaşanmamasını sağlamaktır. Kalp spazmı tedavisi işte bu önleyici yaklaşım üzerine kuruludur. Tedavinin temelini iki grup ilaç oluşturur.
- Kalsiyum Kanal Blokerleri: Bu ilaçlar, kalp spazmı tedavisinin temel direğidir. Damar duvarındaki kas hücrelerinin kasılması için kalsiyuma ihtiyaçları vardır. Bu ilaçlar, kas hücrelerine kalsiyum girişini engelleyerek damarların daha gevşek kalmasını sağlar ve spazm riskini azaltır. Diltiazem, amlodipin, nifedipin gibi ilaçlar bu gruptadır. Genellikle spazmların sık olduğu gece saatlerini kapsayacak şekilde yüksek dozda ve yatmadan önce alınmaları önerilir.
- Uzun Etkili Nitratlar: Kalsiyum kanal blokerlerinin yetersiz kaldığı durumlarda tedaviye eklenirler. Vücutta daha uzun süre kalarak gün boyu damarları gevşek tutmaya yardımcı olurlar.
Bu ilaçlara ek olarak özellikle damar sertliği de saptanan hastalarda damar iç yüzeyinin sağlığını iyileştirmek için statinler (kolesterol ilaçları) veya tedaviye dirençli vakalarda başka özel ilaçlar da kullanılabilir.
Kalp Spazmı Tedavisinde Neden Bazı İlaçlardan (Örn. Beta Blokerler) Kaçınılmalıdır?
Bu hayati öneme sahip bir noktadır. Beta blokerler (beloc, concor, saneloc gibi), yüksek tansiyon, kalp yetmezliği ve klasik anjina tedavisinde çok sık kullanılan ve çok faydalı ilaçlardır. Ancak kalp spazmı durumunda, özellikle seçici olmayan türleri, durumu daha da kötüleştirebilirler. Çünkü bu ilaçlar, damarları gevşeten bazı sinyalleri bloke ederken, damarları kasan sinyallerin etkisinin daha baskın hale gelmesine neden olabilirler. Bu da spazm eğilimini artırır. İşte bu nedenle göğüs ağrısı olan bir hastaya doğru teşhis konulmadan rastgele bir kalp ilacı başlanması tehlikeli olabilir.
Kalp Spazmı Yönetiminde Yaşam Tarzı Değişikliklerinin Rolü Nedir?
İlaçlar ne kadar önemliyse, sizin yaşam tarzınızda yapacağınız değişiklikler de en az o kadar, hatta belki daha da önemlidir. İlaçlar semptomları baskılarken, yaşam tarzı değişiklikleri sorunun köküne inmenize yardımcı olur.
- Sigarayı Derhal Bırakmak: Eğer sigara içiyorsanız, yapabileceğiniz en önemli ve en etkili şey budur.
- Tetikleyicilerden Uzak Durmak: Spazmınızı neyin tetiklediğini biliyorsanız (stres, soğuk, belirli ilaçlar), bunlardan bilinçli olarak kaçınmalısınız.
- Stresi Yönetmeyi Öğrenmek: Meditasyon, yoga, düzenli egzersiz veya hobiler gibi stres yönetimi teknikleri atak sıklığını azaltabilir.
- Soğuktan Korunmak: Kış aylarında kat kat giyinmek, atkı ve bere kullanmak gibi basit önlemler çok faydalı olabilir.
- Beslenmeye Dikkat Etmek: Akdeniz diyeti gibi taze sebze, meyve, tam tahıllar ve sağlıklı yağlardan zengin bir beslenme planı genel damar sağlığınızı iyileştirir.
- Uyarıcı Maddelerden Kaçınmak: Kokain, amfetamin gibi maddeler kesinlikle kullanılmamalıdır. Enerji içecekleri ve bazı reçetesiz takviyeler konusunda da dikkatli olunmalıdır.
Kalp Spazmı Tedavisinde Girişimsel Yöntemler (Stent) veya Cihazlar Gerekli midir?
Kalp spazmı bir fonksiyon bozukluğu olduğu için, genellikle stent veya ameliyat gibi girişimsel yöntemlerle tedavi edilmez.
- Stent: Sorun, damarın bir noktasındaki kalıcı bir darlık değil damarın genel olarak kasılma eğilimi olduğundan, bir noktaya stent takmak genellikle çözüm olmaz. Spazm, stentin hemen yanında veya bambaşka bir damarda tekrarlayabilir. Sadece çok nadir durumlarda, spazmın hep aynı noktadaki hafif bir darlık üzerinde meydana geldiği kanıtlanırsa stent düşünülebilir.
- ICD (Takılabilir Şok Cihazı): Bu tedaviden çok bir güvenlik önlemidir. Eğer bir kalp spazmı atağı sırasında hayatı tehdit eden tehlikeli bir ritim bozukluğu (ventriküler taşikardi/fibrilasyon) yaşandığı kanıtlanırsa, gelecekteki benzer bir durumda hayati tehlikeyi önlemek için bir ICD (implante edilebilir kardiyoverter-defibrilatör) takılması gerekebilir. Bu cihaz, tehlikeli ritmi algılayıp kalbe şok vererek hayat kurtarır.
- Kalp Pili: Çok nadiren, spazmın kalbin aşırı yavaşlamasına (bradikardi) veya durmasına neden olduğu vakalarda, kalbin çalışmasını desteklemek için kalp pili takılması gerekebilir.
Kalp Spazmı Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Kalp spazmı, kalbi besleyen koroner damarların ani olarak daralması sonucu oluşan, geçici göğüs ağrısı veya sıkışma hissidir. Genellikle birkaç dakika sürer ve kalp kasında kalıcı hasar bırakmaz.
Kalp krizi, damarın tamamen tıkanmasıyla kalp dokusunun zarar görmesidir. Kalp spazmı ise geçici bir daralmadır ve genellikle kalıcı hasar bırakmaz. Ancak sık tekrarlayan spazmlar riski artırabilir.
Göğüste sıkışma, baskı hissi, sol kola yayılan ağrı, nefes darlığı, terleme ve çarpıntı gibi belirtiler olabilir.
Stres, aşırı sigara kullanımı, soğuk hava, damar sertliği ve bazı ilaçlar kalp spazmına neden olabilir.
Evet, zamanla kalp krizine dönüşebilir ya da kalp ritmini bozabilir. Özellikle tekrarlayan spazmlar ciddiye alınmalıdır.
EKG, efor testi, anjiyo ve kan testleri ile tanı konulabilir. Spazm anında EKG’de değişiklikler izlenebilir.
Bazı durumlarda geçici olabilir, ancak sık tekrar ediyorsa mutlaka bir uzmana başvurmak gerekir.
Kişi sakinleştirilmeli, açık hava sağlanmalı ve gerekiyorsa dil altı hapı verilmeli. Şikayetler devam ederse 112 acil çağrılmalıdır.
Daha çok 40 yaş üstünde görülse de, risk faktörleri taşıyan gençlerde de ortaya çıkabilir.
Evet, yoğun stres ve duygusal travmalar damarların geçici olarak daralmasına yol açabilir.
Kadınlarda bazen klasik göğüs ağrısı yerine yorgunluk, mide bulantısı, sırt veya çene ağrısı gibi atipik belirtiler görülebilir.
Nitratlar, beta blokerler, kalsiyum kanal blokerleri gibi damar genişletici ve ritim düzenleyici ilaçlar sık kullanılır.
Sigara ve stresi bırakmalı, sağlıklı beslenmeli, düzenli egzersiz yapmalı ve doktor kontrollerini aksatmamalıdır.
Bu konuda kardiyoloji uzmanına başvurmak en doğrusudur.
Uygun yaşam tarzı değişiklikleri ve düzenli ilaç kullanımı ile kalp spazmı büyük oranda kontrol altına alınabilir ve ataklar önlenebilir. Erken teşhis hayat kurtarır!