Varis ameliyatı, toplardamar kapakçıklarının bozulması sonucu genişleyen ve işlevini yitiren damarların cerrahi yöntemlerle çıkarılması veya kapatılması işlemidir. Genellikle ileri derecede varislerde veya diğer tedavilere yanıt vermeyen hastalarda uygulanır.

Varis ameliyatı yöntemleri arasında stripping (damarın çıkarılması), endovenöz lazer ablasyon, radyofrekans ablasyon ve yapıştırma (yapışkan) tekniği yer alır. Yöntem seçimi, varisin tipi, damar çapı ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir.

Varis ameliyatı öncesi, doppler ultrasonografi ile damar yapısı detaylı olarak değerlendirilir. İşlem genellikle lokal veya genel anestezi altında yapılır ve çoğu hastada aynı gün taburculuk mümkündür.

Varis ameliyatı sonrası iyileşme sürecinde, kompresyon çorabı kullanımı, düzenli yürüyüş ve bacakları yüksekte tutma önerilir. Erken dönemde hafif morarma ve şişlik görülebilir, ancak çoğu hasta kısa sürede normal aktivitelerine döner.

Tıbbi Adı Varis Cerrahisi (Venöz Cerrahi, Varis Operasyonu)
Sık Kullanım Alanları – Yüzeyel toplardamarlarda ciddi genişleme ve yetmezlik- Diğer tedavilere yanıt alınamayan ileri varis hastalığı
Nedenleri – Yüzeyel toplardamar kapakçıklarının bozulması- Genişlemiş ve belirgin varisler- Şiddetli ağrı, şişlik, ülser oluşumu
Risk Faktörleri – Uzun süre ayakta kalmak- Ailede varis öyküsü- Obezite- Hamilelik- İleri yaş
Komplikasyonlar – Kanama- Enfeksiyon- Derin ven trombozu (DVT)- Sinir hasarı- Tekrar varis gelişimi
Tanı Yöntemleri – Doppler ultrason- Fizik muayene
Tedavi Yöntemleri – Stripping (damarın çıkarılması)- Lazer ablasyon- Radyofrekans ablasyon- Skleroterapi- Mikrocerrahi yöntemler
Önleme Yöntemleri – Düzenli egzersiz- Kilo kontrolü- Uzun süre ayakta kalmaktan kaçınmak- Kompresyon çorabı kullanımı

Varis Nedir ve Neden Oluşur?

Varisi, bacaklardaki toplardamarların bir nevi “bozulması” olarak düşünebilirsiniz. Normalde, bacaklarımızdaki toplardamarların içinde, kanın yer çekimine karşı koyarak aşağıya, yani ayaklara doğru geri kaçmasını engelleyen minik kapakçıklar bulunur. Bu kapakçıklar tek yönlü birer kapı gibi çalışır. Biz yürüdüğümüzde veya bacak kaslarımızı kullandığımızda, kan bu kapılardan geçerek kalbe doğru pompalanır ve kapılar arkasından kapanarak kanın geri akmasını önler.

Ancak “venöz yetmezlik” dediğimiz durum ortaya çıktığında, bu sistem arızalanır. Damar duvarının yapısı çeşitli nedenlerle zayıflar ve damar genişlemeye başlar. Genişleyen damar içinde, kapakçıkların kenarları birbirinden uzaklaşır ve artık kapanamaz hale gelirler. İşte bu noktada kan, olması gerektiği gibi yukarı akamaz ve yer çekiminin etkisiyle aşağı doğru geri kaçar. Tıpta bu geri kaçışa “reflü” diyoruz.

Sürekli olarak geriye kaçan kan, yüzeysel damarların içinde birikerek basıncı artırır. Bu yüksek basınç, damarların zamanla daha da esnemesine, genişlemesine, uzayıp kıvrılmasına neden olur ve cilt altında o bildiğimiz mor, şişkin varis görüntüsünü oluşturur. Yani varis, sadece bir görüntü sorunu değil altta yatan bir dolaşım bozukluğunun, bir kapakçık yetmezliğinin sonucudur. Bu süreci tetikleyen veya hızlandıran bazı temel faktörler vardır:

Bu durumu başlatan veya kötüleştiren başlıca etkenler şunlardır:

  • Genetik yatkınlık
  • Hormonal değişimler
  • İlerleyen yaş
  • Fazla kilo
  • Hamilelik
  • Uzun süre ayakta kalmak
  • Uzun süre hareketsiz oturmak

Varis Ameliyatı Çeşitleri Nelerdir?

Varis ameliyatı, bacaklardaki genişlemiş ve işlevini kaybetmiş toplardamarların tedavi edilmesi amacıyla uygulanır. Hastalığın yaygınlığı, damar yapısı ve hastanın genel durumu göz önünde bulundurularak çeşitli cerrahi teknikler tercih edilir:

  • Klasik Stripping Ameliyatı: Safen ven tamamen veya kısmen çıkarılır; açık cerrahi yöntemdir.
  • Mini Flebektomi: Ciltte küçük kesilerle varisli damarlar parça parça çıkarılır; genellikle lokal anestezi ile yapılır.
  • Endovenöz Lazer Ablasyonu (EVLA): Varisli damarın içine lazer probu yerleştirilerek damar içten kapatılır; minimal invaziv bir yöntemdir.
  • Endovenöz Radyofrekans Ablasyon (EVRF): Lazer yerine radyofrekans enerjisi kullanılarak damar kapatılır.
  • Yapıştırıcı (VenaSeal) / Damar Embolizasyonu Yöntemi: Kateter aracılığıyla damar içine özel bir tıbbi yapıştırıcı verilerek damar kapatılır.
  • Skleroterapi (Cerrahi Destekli): Ameliyat öncesi veya sonrası tamamlayıcı tedavi olarak damara sklerozan madde enjekte edilir.

Bacaklarımdaki Varisin Belirtileri Neler Olabilir?

Her varis aynı şikayete yol açmaz. Kimi insanlar bacaklarında belirgin damarlar olmasına rağmen hiçbir rahatsızlık hissetmezken, kimileri için bu durum günlük yaşamı çekilmez hale getirebilir. Eğer varisleriniz size bir şeyler anlatmaya çalışıyorsa, genellikle aşağıdaki belirtilerle konuşur.

En sık karşılaştığımız venöz yetmezlik belirtileri şunlardır:

  • Bacaklarda tarif etmesi zor bir ağrı ve sızlama
  • Özellikle akşama doğru artan ağırlık ve dolgunluk hissi
  • Ayak bileklerinde ve bacaklarda şişlik (ödem)
  • Yanma ve zonklama
  • Ciltte kaşıntı
  • Geceleri aniden giren ve uykudan uyandıran kas krampları
  • Huzursuz bacak sendromuna benzer hisler

Bu şikayetlerin en tipik özelliği, gün içinde ayakta kaldıkça veya oturdukça artması, bacakları yukarı kaldırıp dinlenince ise hafiflemesidir. Eğer siz de bu durumu yaşıyorsanız, şikayetlerinizin kaynağının büyük olasılıkla toplardamarlarınız olduğunu düşünebilirsiniz.

Kimler Varis İçin Daha Fazla Risk Altındadır?

Varis, herkeste görülebilse de bazı insanlar bu duruma daha yatkındır. Eğer ailenizde, özellikle annenizde veya babanızda varis varsa, ne yazık ki siz de genetik bir miras devralmış olabilirsiniz. Bu en güçlü risk faktörüdür. Ancak genetik tek başına suçlu değildir; yaşam tarzı ve diğer faktörler de denkleme dahil olur.

Varis gelişimi için riskinizi artıran durumları şöyle sıralayabiliriz:

  • Ailede varis öyküsü olanlar
  • Kadınlar (hormonal etkilerden dolayı)
  • Birden fazla hamilelik geçirenler
  • Fazla kilolu veya obez bireyler
  • Öğretmenler, cerrahlar, kuaförler gibi sürekli ayakta çalışanlar
  • Ofis çalışanları gibi sürekli oturanlar
  • İleri yaştaki kişiler
  • Daha önce bacağında pıhtı (derin ven trombozu) öyküsü olanlar

Bu risk faktörlerinden bir veya birkaçına sahip olmanız, mutlaka varis olacağınız anlamına gelmez, ancak damar sağlığınıza daha fazla özen göstermeniz için bir işarettir.

Doğru Varis Teşhisi İçin Hangi Yöntem Kullanılır?

Varis tedavisinin başarısı, tamamen doğru ve eksiksiz bir teşhise dayanır. Bu teşhisin altın standardı, olmazsa olmazı Renkli Doppler Ultrasonografi’dir. Bu yöntem ses dalgalarını kullanarak bacaklarınızdaki damar sisteminin adeta bir yol haritasını çıkarır. Sadece gözle görünen varislerin değil asıl sorunun kaynağı olan ve daha derinde seyreden damarların da durumunu bize gösterir. Bu inceleme kesinlikle ağrısızdır ve size hiçbir zararı yoktur.

Bir uzman tarafından, hasta ayaktayken yapılan bir Doppler ultrason, tedavi planını şekillendirecek kritik bilgileri verir.

Bu inceleme sırasında özellikle nelere baktığımızı bilmek isterseniz:

  • Damarların çapları
  • Kapakçıklarda geri kaçak (reflü) olup olmadığı
  • Geri kaçağın hangi damardan kaynaklandığı
  • Kaçağın ne kadar şiddetli olduğu
  • Derin damar sisteminin açık ve sağlıklı olup olmadığı
  • Derin damarlarda pıhtı (DVT) varlığı

Bu detaylı harita olmadan başlanan bir tedavi, karanlıkta yolunu bulmaya çalışmak gibidir ve genellikle başarısızlıkla veya sorunun tekrarlamasıyla sonuçlanır. Bu nedenle tedaviye karar vermeden önce mutlaka bu detaylı damar haritalaması yapılmalıdır.

Varislerimin Tedavi Edilmesi Gerektiğini Nasıl Anlarım?

Peki, bacağınızdaki varisler ne zaman “artık tedavi edilmeliyim” diye sinyal vermeye başlar? Eskiden “iyice ilerlesin, sonra bakarız” gibi bir yaklaşım vardı, ancak modern tıpta bu anlayışı tamamen terk ettik. Çünkü biliyoruz ki venöz yetmezlik zamanla ilerleyen bir hastalıktır ve erken müdahale, ileride karşılaşabileceğiniz çok daha ciddi sorunları önler.

Tedavi için bir kalp ve damar cerrahına başvurmanızı gerektiren bazı net durumlar vardır:

  • Ağrı, kramp, şişlik gibi günlük yaşamınızı etkileyen şikayetleriniz varsa
  • Bacaklarınızda gün sonunda belirgin bir yorgunluk ve ağırlık hissediyorsanız
  • Ayak bileğinizde cildin rengi koyulaşmaya veya kahverengiye dönmeye başladıysa
  • Cildinizde sertleşme, kuruluk ve geçmeyen kaşıntı (staz egzaması) ortaya çıktıysa
  • Ayak bileği çevresinde küçük, kendiliğinden iyileşmeyen bir yara (venöz ülser) açıldıysa
  • Daha önce yara açılıp kapandıysa (tekrarını önlemek için)
  • Varislerinizde aniden ağrılı, kızarık bir sertlik oluştuysa (pıhtılaşma)
  • Bir varisiniz en ufak bir çarpmayla kanamaya başladıysa

Bu belirtilerden herhangi biri varsa, artık durumu ertelememek ve ameliyatsız varis tedavisi seçeneklerini değerlendirmek için doğru zaman gelmiş demektir. Unutmayın varis çorabı şikayetleri geçici olarak bastırır ama altta yatan kapakçık sorununu çözmez.

Günümüzde Hangi Ameliyatsız Varis Tedavisi Yöntemleri Var?

Geldik en merak edilen kısma. Neyse ki teknoloji, varis tedavisinde devrim yarattı. Artık hastalarımızı narkozun risklerine, büyük ameliyat kesilerine ve uzun iyileşme süreçlerine mahkum etmiyoruz. Günümüzde kapalı varis ameliyatı olarak da bilinen minimal invaziv yöntemler tedavinin temelini oluşturuyor. Bu yöntemlerin hepsinin ortak mantığı, sorunlu damarı kesip çıkarmak yerine, onu içeriden kapatarak devre dışı bırakmaktır. Vücudumuz akıllıdır; kapatılan bu damarı zamanla kendiliğinden eritir ve yok eder. Kan akışı ise sağlıklı olan diğer damarlar üzerinden sorunsuz bir şekilde devam eder. Şimdi bu modern yöntemleri daha yakından tanıyalım.

Lazerle Varis Tedavisi (EVLA) Nasıl Yapılır?

Lazerle varis tedavisi (EVLA), dünyada ve ülkemizde en yaygın kullanılan ve başarısı kanıtlanmış yöntemlerden biridir. Sorunlu olan ana yüzeysel damarın (genellikle safen ven) içine çok ince bir lazer teli yerleştirerek, bu damarı ısıyla kapatma esasına dayanır. Tüm işlem lokal anestezi altında, yani sadece bacağınız uyuşturularak yapılır ve yaklaşık 30-45 dakika sürer.

İşlemin adımlarını özetlemek gerekirse:

Haritalama: Önce ultrason ile sorunlu damarınız cilt üzerinde bir kalemle işaretlenir. Bu bizim yol haritamızdır.

Giriş: Diz altı veya ayak bileği seviyesinden cildiniz minicik bir iğneyle uyuşturulur. Buradan damarınıza iğne ile girilerek ince bir kılıf yerleştirilir.

Lazer Telinin Yerleştirilmesi: Lazerin ince teli (fiberi), bu kılıfın içinden kaydırılarak, sürekli ultrason kontrolü altında, sorunun ana kaynağı olan kasıktaki veya diz arkasındaki noktaya kadar ilerletilir.

Güvenlik Anestezisi (Tümesan Anestezi): İşlemin en önemli ve konforunuzu sağlayan adımı budur. Kapatılacak damarın etrafına, yine ultrason rehberliğinde, soğuk ve seyreltilmiş bir lokal anestezik sıvı enjekte edilir. Bu sıvı hem işlem boyunca hiçbir şey hissetmemenizi sağlar, hem de lazerin ısısının çevre dokulara (cilt, sinirler) zarar vermesini engelleyen bir kalkan oluşturur.

Damarın Kapatılması: Lazer cihazı aktive edilir ve lazer teli yavaşça geri çekilir. Lazerin enerjisi, damar duvarında kontrollü bir hasar oluşturarak damarın anında büzüşmesini ve kapanmasını sağlar.

İşlem Sonu: Tel çıkarılır, giriş noktasına sadece bir yara bandı yapıştırılır. Dikiş yoktur. Bacağınıza hemen bir varis çorabı giydirilir ve işlem biter bitmez ayağa kalkıp yürüyerek evinize gidebilirsiniz.

Radyofrekans ile Varis Ameliyatı Nasıl Gerçekleşir?

Radyofrekans ablasyonu (RFA), lazerle çok benzer bir mantıkla çalışan bir diğer popüler termal yöntemdir. Burada da amaç sorunlu damarı ısıyla içeriden kapatmaktır. Ancak enerji kaynağı olarak lazer ışığı yerine radyofrekans dalgaları kullanılır.

İşlem basamakları, hazırlık ve tümesan anestezi süreci lazerle neredeyse birebir aynıdır. Aradaki temel fark, enerjinin veriliş şeklidir. Lazer teli sürekli geri çekilirken, radyofrekans kateteri damarı 7 cm’lik bölümler halinde, standart bir sürede (genellikle 20 saniye) ve standart bir sıcaklıkta (120°C) tedavi eder. Bu daha otomatize bir sistemdir. Sonuçları, güvenliği ve varis ameliyatı sonrası iyileşme süresi açısından lazerle eşdeğerdir. Hangi yöntemin seçileceği genellikle hekimin tecrübesine ve damar yapınızın özelliklerine göre belirlenir. Kapalı varis ameliyatı olanların yorumları incelendiğinde, hem lazer hem de radyofrekans yaptıran hastaların memnuniyetinin çok yüksek olduğu görülür.

Hiç İğne Olmadan Yapılan Yapıştırıcı ile Varis Tedavisi Nedir?

Bu yöntem varis tedavisindeki en yeni ve en konforlu gelişmelerden biridir. Biyolojik bir yapıştırıcı (siyanoakrilat) kullanılarak sorunlu damarın basitçe “yapıştırılarak” kapatılması esasına dayanır. En büyük farkı, ısı kullanmaması (non-termal) ve işlem sırasında damar çevresine onlarca iğne yapılmasını gerektiren tümesan anesteziye ihtiyaç duymamasıdır.

İşlem şu şekilde ilerler.

Tek Bir İğne: Sadece damara girilecek nokta (genellikle diz altı) minicik bir iğneyle uyuşturulur. Bu tüm işlem boyunca hissedeceğiniz tek iğnedir.

Kateterin Yerleştirilmesi: Bu uyuşturulan noktadan, yapıştırıcıyı taşıyacak olan ince bir kateter damarınıza yerleştirilir ve ultrason ile doğru noktaya ilerletilir.

Yapıştırma: Özel bir tabanca aracılığıyla, kateterden damarın içine damla damla tıbbi yapıştırıcı verilir. Her damladan sonra dışarıdan ultrason probu ile o bölgeye 30 saniye kadar hafifçe bastırılır. Bu damar duvarlarının birbirine yapışıp anında kapanmasını sağlar. Bu işlem sorunlu damar boyunca tekrarlanır.

İşlem Sonu: Kateter çekilir ve giriş deliğine bir yara bandı yapıştırılır. Hepsi bu kadar.

Bu yöntemin hastalar için sunduğu eşsiz avantajlar vardır:

  • Neredeyse tamamen ağrısız bir işlemdir.
  • Tümesan anestezi iğneleri yoktur.
  • İşlem süresi daha kısadır.
  • Varis ameliyatı sonrası genellikle varis çorabı giyme zorunluluğu yoktur.
  • İşlemden hemen sonra normal hayata dönülebilir.

Köpük Tedavisi (Skleroterapi) Hangi Varisler İçin Kullanılır?

Köpük tedavisi, damar büzücü bir ilacın (sklerozan) hava ile karıştırılarak köpük haline getirilmesi ve bu köpüğün ince bir iğneyle varisli damarların içine enjekte edilmesi işlemidir. Köpük, damarın iç yüzeyini tahriş ederek bir reaksiyon başlatır ve damarın kapanıp zamanla yok olmasını sağlar.

Köpük tedavisi, özellikle bazı durumlarda çok değerli bir yöntemdir:

  • Çok kıvrıntılı ve büklümlü damarlar (lazer veya radyofrekans kateterinin ilerleyemeyeceği damarlar)
  • Daha önce ameliyat olmuş ve tekrarlamış varisler
  • Lazer veya radyofrekans ile ana damar kapatıldıktan sonra geride kalan büyük yan dal varisleri
  • Cilde yakın seyreden yüzeysel damarlar

Köpük tedavisi, tek başına veya diğer yöntemlerle kombine olarak tedavinin eksik bir parçasını tamamlamak için sıklıkla kullanılır. Oldukça etkili ve pratik bir yöntemdir.

Geleneksel Açık Varis Ameliyatı Artık Yapılmıyor mu?

Hastalarımızın en çok merak ettiği konulardan biri de bu. “Açık ameliyat” olarak bilinen, kasıktan ve bilekten yapılan kesilerle damarın sökülerek çıkarıldığı (stripping) klasik yöntem artık neredeyse hiç uygulanmamaktadır. Modern tıp kılavuzları, bu yöntemi ancak lazer, radyofrekans, yapıştırıcı gibi yöntemlerin hiçbirinin uygulanamadığı çok nadir ve özel durumlarda son çare olarak önermektedir. Bunun sebebi, açık ameliyatın;

  • Genel veya spinal anestezi gerektirmesi,
  • Daha ağrılı bir yöntem olması,
  • İyileşme sürecinin daha uzun sürmesi,
  • Kesi yerlerinde iz kalması,
  • Sinir hasarı ve enfeksiyon gibi komplikasyon risklerinin daha yüksek olmasıdır.

Günümüzde, hastalarımızı bu zahmetli sürece sokmadan, çok daha konforlu ve etkili çözümler sunabiliyoruz.

Varis Ameliyatından Sonra Nelere Dikkat Edilmeli?

Tedavinin başarısı, sadece operasyonun kendisiyle değil sizin operasyon sonrası sürece ne kadar uyum gösterdiğinizle de yakından ilgilidir. Varis ameliyatı sonrası yapılması gerekenler oldukça basit ama bir o kadar da önemlidir.

Öncelikle, en temel kuralımız yürümektir:

Hemen Yürüyüşe Başlayın: İşlemden hemen sonra sizi yürütmeye başlarız. İlk hafta boyunca her saat başı 5-10 dakika veya günde toplamda en az 45-60 dakika tempolu yürüyüş yapmak, derin damarlarınızdaki kan dolaşımını destekler ve pıhtı oluşma riskini ortadan kaldırır.

Diğer önemli noktalar ise şunlardır:

  • Varis Çorabını İhmal Etmeyin: Yapıştırıcı yöntemi dışında, diğer tüm tedavilerden sonra hekiminizin önerdiği süre boyunca (genellikle 1-2 hafta) varis çorabınızı düzenli olarak giymeniz çok önemlidir. Çorap, ağrıyı ve morarmayı azaltır, bacağınızın daha hızlı toparlanmasını sağlar.
  • Bacağınızı Yüksekte Tutun: Otururken veya yatarken, ilk birkaç gün bacağınızı bir yastıkla destekleyerek kalp seviyesinden yukarıda tutmak, şişliğin azalmasına yardımcı olur.
  • Bol Su İçin: Vücudun kendini onarması ve kan dolaşımının sağlıklı olması için bol sıvı tüketimi önemlidir.
  • Ağrı Kontrolü: İşlem sonrası genellikle çok az ağrı olur. Bacağınızda bir gerilme veya sızlama hissetmeniz normaldir. Bu durum için hekiminizin önerdiği basit ağrı kesicileri kullanabilirsiniz.
  • Kontrollerinizi Aksatmayın: Hekiminiz sizi işlemden sonra belirli aralıklarla (genellikle 1. hafta ve 1. ay gibi) kontrole çağıracaktır. Bu kontrollerde yapılan Doppler ultrason, tedavinin başarısını teyit etmek ve her şeyin yolunda olduğundan emin olmak için gereklidir.

Peki, varis ameliyatından sonra nelere dikkat edilmeli ve nelerden kaçınmalısınız?

Kaçınmanız gereken bazı durumlar şunlardır:

  • Ağır kaldırmak
  • Yoğun efor gerektiren sporlar (koşu, fitness vb. ilk 1-2 hafta)
  • Uzun süre hareketsiz ayakta durmak veya oturmak
  • Kaplıca, sauna, hamam gibi sıcak ortamlar (ilk birkaç hafta)
  • Uzun süreli araba veya uçak yolculukları (ilk 2-4 hafta, gerekliyse hekiminize danışın)
  • İşlem yapılan bölgeyi kaşımak veya ovmak.

Sıkça Sorulan Sorular

Varis ameliyatı, bacaklarda belirgin damar genişlemesi, şiddetli ağrı, ödem, ciltte renk değişiklikleri ve iyileşmeyen yaralar görüldüğünde uygulanır. İleri evrelerde komplikasyonları önlemek için cerrahi gerekir.
Geleneksel damar çıkarma, lazer ablasyon, radyofrekans tedavisi ve köpük skleroterapisi en sık kullanılan yöntemlerdir. Hangi tekniğin seçileceği hastalığın yaygınlığına ve damarın durumuna göre belirlenir.
İleri yaşta, obez, diyabetli, kan pıhtılaşma bozukluğu olan ve hamile kişilerde varis ameliyatı daha riskli olabilir. Bu hastalarda cerrahi öncesi detaylı değerlendirme yapılması gerekir.
Gebelik sırasında varis ameliyatı önerilmez, çünkü damarlar doğumdan sonra kendiliğinden gerileyebilir. Ancak ciddi komplikasyon varsa doğum sonrası dönemde cerrahi planlanır.
Ameliyatın yöntemine bağlı olarak hastalar genellikle birkaç gün içinde günlük aktivitelerine dönebilir. Tam iyileşme süreci ise 2 ila 6 hafta arasında değişir. Düzenli kontroller süreci hızlandırır.
Evet, ameliyat edilen damarlarda genellikle sorun tekrarlamaz, ancak başka damarlar zamanla varisleşebilir. Bu nedenle yaşam tarzı değişiklikleri ve düzenli takip önemlidir.
Hastaların varis çorabı kullanması, uzun süre ayakta durmaktan kaçınması, düzenli yürüyüş yapması ve doktorun verdiği ilaçları aksatmaması gerekir. Bu önlemler hem iyileşmeyi hem de kalıcı başarıyı destekler.
Ameliyat sonrası hafif ağrı ve morarma görülebilir, ancak bu şikayetler genellikle kısa sürede kaybolur. Ağrı kontrolü için doktorun önerdiği ilaçlar kullanılır ve bacakların yüksekte tutulması fayda sağlar.
Enfeksiyon, kanama, sinir hasarı ve damarda pıhtı oluşumu nadir de olsa görülebilir. Modern teknikler ve deneyimli cerrahlarla bu riskler oldukça düşük seviyededir.
Varis ameliyatı bacaklardaki şişlik, damar çıkıntıları ve cilt renk değişikliklerini azaltarak estetik görünümü belirgin şekilde iyileştirir. Uygun teknikle yapılan işlemlerde izler genellikle çok küçüktür.
Son Güncellenme: 5 November 2025
Call Now Button