Aort koarktasyonu, ana atardamar olan aortun bir bölümünde doğuştan gelişen darlık nedeniyle kan akışının kısıtlandığı bir kalp anomalisi olarak tanımlanır. Bu durum, özellikle yüksek tansiyon ve kalbin sol bölümünde artan yük ile ilişkilidir.
Belirtiler genelde yüksek tansiyon, bacaklarda soğukluk veya güçsüz nabız gibi bulgularla kendini gösterir. Bebeklerde nefes darlığı, beslenme zorluğu ve kalp yetersizliği riski artabilir. Yetişkinlerde ise baş ağrısı ve geç başlayan bacak krampı gibi semptomlara yol açabilir.
Tedavi yöntemi darlığın yerine ve şiddetine göre belirlenir: Balon anjiyoplasti ve stent yerleştirme gibi girişimsel işlemler hafif ve orta düzey olgularda tercih edilirken; daha ciddi darlıklarda cerrahi onarım öne çıkar.
| Tıbbi Adı | Aort Koarktasyonu (Coarctation of the Aorta) |
| Türü | Konjenital damar anomalisi |
| Etkilenen Sistem | Kardiyovasküler sistem |
| Yaygınlık | Doğumsal kalp hastalıklarının %5–10’unu oluşturur |
| Nedenleri | Embriyonik gelişim bozukluğu; sıklıkla diğer konjenital kalp anomalileriyle birlikte görülür (ör. biküspid aort kapağı) |
| Belirtiler | Bebeklerde solunum sıkıntısı, beslenme güçlüğü; çocuk ve erişkinlerde baş ağrısı, yorgunluk, bacaklarda soğukluk/zayıf nabız, hipertansiyon |
| Tanı Yöntemleri | Transtorasik EKO, BT anjiyografi, MR anjiyografi, kardiyak kateterizasyon |
| Tedavi Yöntemleri | Balon anjiyoplasti ve/veya stentleme, cerrahi rezeksiyon ve anastomoz |
| Komplikasyonlar | Yeniden daralma (rekürrens), hipertansiyon, anevrizma, inme |
| İzlem | Yaşam boyu kardiyoloji takibi, periyodik BT/MR görüntüleme, tansiyon kontrolü |
Prof. Dr. Yavuz Beşoğul
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı
Aort Koarktasyonu Nedir?
Aort koarktasyonu, aort damarının genellikle doğumsal olarak bir bölümünde daralma olması durumudur. Bu daralma, kalpten çıkan kanın vücuda yeterince iletilememesine ve özellikle kol ve bacaklar arasında tansiyon farkına neden olur. Bebeklikte ciddi kalp yetmezliğine yol açabilirken, erişkinlerde yüksek tansiyon, baş ağrısı ve bacaklarda yorgunlukla belirti verebilir. Tedavi, cerrahi düzeltme veya balon anjiyoplasti ve stent yerleştirme gibi girişimsel yöntemlerle yapılır.
Aort Koarktasyonu Çeşitleri Nelerdir?
Aort koarktasyonu, aort damarının doğuştan gelen daralmasıyla karakterize konjenital bir kalp hastalığıdır. Daralmanın yeri, yayılımı ve eşlik eden anomalilere göre farklı türleri bulunur:
- Preduktal Koarktasyon: Daralma, duktus arteriyozusun kalbe yakın (proksimal) kısmında bulunur; genellikle bebeklik döneminde belirti verir.
- Postduktal Koarktasyon: Daralma, duktus arteriyozusun distalinde yer alır; genellikle geç yaşlarda semptom verir.
- Juxtaduktal Koarktasyon: Darlık, duktus arteriyozusun tam hizasında yer alır; en sık görülen tiptir.
- Uzamış (Tüplü) Koarktasyon: Aortun uzun bir segmentini kapsayan daralma mevcuttur; cerrahi açıdan daha zorludur.
- Yalıtılmış Koarktasyon: Sadece aort darlığı ile sınırlıdır; diğer kalp defektleri eşlik etmez.
- Kompleks Koarktasyon: Aort darlığına biküspit aort kapağı, ventriküler septal defekt (VSD) gibi yapısal kalp hastalıkları eşlik eder.
Aort Koarktasyonu neden olur ve genetik bir bağlantısı var mıdır?
Aort koarktasyonunun gelişiminin ardındaki kesin nedenler hala aydınlatılamamış olsa da bu durumun neredeyse her zaman anne karnındaki gelişim sırasında ortaya çıkan doğuştan (konjenital) bir kalp kusuru olduğunu biliyoruz. Vakaların ezici çoğunluğu bu şekildedir.
En çok kabul gören teorilerden biri, bu durumun anne karnındaki dolaşımda önemli bir rol oynayan “duktus arteriozus” isimli damarla ilişkili olduğunu öne sürer. Bu damar, akciğer atardamarı ile aort arasında bir köprü görevi görür ve doğumdan sonraki ilk saatler veya günler içinde normalde kendiliğinden kapanır. İşte bu teoriye göre, duktus kapanırken, kendine ait dokulardan bir kısmının yanlışlıkla aort duvarına doğru uzanarak onu da büzmesi ve aortta bir daralmaya yol açmasıdır. Bu koarktasyonun neden hep o tipik noktada görüldüğünü de açıklar.
Peki, bu durumda genetiğin bir rolü var mıdır? Evet, vardır. Ailesinde, özellikle kalbin sol tarafını etkileyen kalp rahatsızlıkları olan kişilerde riskin bir miktar arttığı gözlemlenmiştir. Ayrıca aort koarktasyonunun bazı genetik sendromlarla güçlü bir birliktelik gösterdiği de bilinmektedir. Bu sendromların varlığı, koarktasyon riskini artırabilir.
Sıkça birlikte görülen genetik durumlardan bazıları şunlardır:
- Turner sendromu
- Noonan sendromu
- Williams-Beuren sendromu
- DiGeorge sendromu
Çok nadir de olsa, koarktasyon doğumdan sonra da gelişebilir. Bu “edinilmiş” durumlar genellikle aort damarını etkileyen ciddi bir travma, ileri derecede damar sertliği (ateroskleroz) veya Takayasu arteriti gibi damar duvarında iltihaplanmaya yol açan nadir hastalıklar sonucunda ortaya çıkabilir.
Aort Koarktasyonu ile birlikte sık görülen diğer kalp kusurları nelerdir?
Aort koarktasyonu, genellikle tek başına görülen bir anomali değildir. Çoğu zaman, ona eşlik eden başka doğuştan kalp kusurları da bulunur. Bu birliktelik, kalbin ve aortun gelişiminde ortak bir problem olabileceğini düşündürür. Bu nedenle koarktasyon tanısı konulan bir hastada, bu ek anomalilerin olup olmadığı mutlaka dikkatle araştırılmalıdır, çünkü bu durumlar hem tedavi planını hem de uzun dönemli takibi doğrudan etkiler.
Koarktasyona en sık eşlik eden durumlar aşağıdaki gibidir:
- Biküspit Aort Kapağı (BAV): Bu en sık rastlanan birlikteliktir. Normal bir aort kapağında üç yaprakçık varken, biküspit kapakta sadece iki yaprakçık bulunur. Koarktasyon hastalarının yarısından fazlasında bu durum mevcuttur. Bu kapak tipi, ilerleyen yaşlarda daralmaya veya yetmezliğe yol açarak ek bir ameliyat gerektirebilir.
- Ventriküler Septal Defekt (VSD): Kalbin alt iki odacığı (karıncıklar) arasındaki duvarda bir delik bulunmasıdır.
- Patent Duktus Arteriozus (PDA): Doğumdan sonra kapanması gereken fetal damar bağlantısının açık kalmasıdır. Ciddi koarktasyonlu yenidoğanlarda bu açıklık, vücudun alt kısmına kan gitmesini sağladığı için hayat kurtarıcı olabilir.
- Mitral Kapak Anormallikleri: Kalbin sol kulakçığı ve karıncığı arasındaki kapakta yapısal bozukluklar.
- Subaortik Stenoz: Aort kapağının hemen altındaki bölgede ek bir darlık olması.
- Hipoplastik Aort Arkı: Aortun kavisli bölümünün yeterince gelişmemiş olması.
Aort Koarktasyonu’nun bebeklerde, çocuklarda ve yetişkinlerde belirtileri nelerdir?
Aort koarktasyonu belirtileri, aorttaki daralmanın ne kadar ciddi olduğuna ve kişinin yaşına bağlı olarak büyük farklılıklar gösterir. Bazı insanlar hafif bir darlıkla yıllarca hiçbir şey hissetmeden yaşarken, bazı bebekler doğumdan hemen sonra ciddi sorunlarla karşı karşıya kalabilir.
Bebeklerdeki Belirtiler
Ciddi koarktasyonu olan bebeklerde belirtiler genellikle doğumdan sonraki ilk hafta içinde, duktus arteriozus’un doğal olarak kapanmasıyla aniden ortaya çıkar. Bu durum vücudun alt kısmına giden kan akışını kritik seviyede azaltır ve hızla kalp yetmezliği tablosu gelişebilir. Bu ciddi durumun belirtileri oldukça tipiktir:
- Hızlı veya zorlu nefes alma
- Beslenirken çabuk yorulma
- Yetersiz kilo alımı
- Özellikle beslenirken aşırı terleme
- Sürekli huzursuzluk ve ağlama
- Ciltte solukluk veya grileşme
- Bacakların ve ayakların soğuk olması
Çocuk ve Yetişkinlerdeki Belirtiler
Daha hafif vakalarda vücut, zamanla darlığı bypass eden kollateral damarlar geliştirebildiği için belirtiler yıllarca gizli kalabilir. Genellikle tanı, rutin bir kontrolde yüksek tansiyon saptanmasıyla konur. Bu yaş grubundaki yaygın aort koarktasyonu bulguları daha sinsi olabilir:
- Özellikle kollarda ölçülen ve kontrol altına alınamayan yüksek tansiyon
- Nedeni açıklanamayan baş ağrıları
- Tekrarlayan burun kanamaları
- Egzersiz sırasında bacaklarda kramp, ağrı veya yorgunluk
- Bacaklarda kas güçsüzlüğü
- Ayaklarda sürekli soğukluk hissi
- Nadiren göğüs ağrısı
Aort Koarktasyonu tanısı nasıl konulur?
Aort koarktasyonu tanısı, genellikle deneyimli bir hekimin yaptığı dikkatli bir fizik muayene ile başlayan ve görüntüleme yöntemleriyle kesinleşen bir süreçtir. Ciddi vakalar doğumdan hemen sonra, hatta anne karnında bile teşhis edilebilirken, hafif formlar genellikle çocukluk veya genç yetişkinlikte, başka bir nedenle yapılan bir muayene sırasında tesadüfen saptanır.
Fizik muayene, tanı sürecinin temel taşıdır. Koarktasyondan şüphelenmek için güçlü ipuçları sağlayabilecek bazı kilit bulgular vardır.
- Kan Basıncı Farklılığı: Bu en klasik bulgudur. Koldan ölçülen tansiyon yüksekken, bacaktan ölçülen tansiyonun belirgin şekilde düşük olması tanı için çok yol göstericidir.
- Nabız Farklılığı: Kol ve boyun nabızları güçlü ve dolgun alınırken, kasık veya ayaklardaki nabızların zayıf, gecikmeli veya hiç alınamamasıdır.
- Kalp Üfürümü: Stetoskopla yapılan dinlemede, özellikle sırtta, kürek kemikleri arasında duyulan karakteristik bir üfürümün varlığıdır.
Yenidoğanlarda, doğum sonrası yapılan ve “pulse oksimetri” adı verilen basit bir tarama testi de tanıda yardımcı olabilir. Bebeğin elinden ve ayağından oksijen seviyesinin ölçüldüğü bu testte, ayaktaki değerin eldeki değerden düşük çıkması, koarktasyon gibi bir durumdan şüphelenmek için bir uyarı işaretidir.
Aort Koarktasyonu tanısında kullanılan görüntüleme yöntemleri nelerdir?
Fizik muayene ile aort koarktasyonundan şüphelenildiğinde, tanıyı kesinleştirmek ve tedaviyi planlamak için çeşitli görüntüleme testlerine başvurulur. Bu testler, darlığın tam yeri, uzunluğu, ciddiyeti ve kalbin durumu hakkında hayati bilgiler verir.
Tanıda kullanılan temel görüntüleme yöntemleri şunlardır:
- Ekokardiyografi (EKO): Ses dalgaları ile çalışan, radyasyon içermeyen bu test, genellikle ilk başvurulan yöntemdir. Kalbin ve aortun yapısını, darlık bölgesini ve kan akışını net bir şekilde gösterir. Kalp kasındaki kalınlaşma veya eşlik eden diğer anomaliler de bu testle saptanabilir.
- Kardiyak Manyetik Rezonans (MR): Aort damarını ve dallarını üç boyutlu olarak en detaylı gösteren, radyasyon içermeyen “altın standart” yöntemdir. Özellikle tedavi öncesi anatomik yapıyı haritalandırmak ve tedavi sonrası takibi yapmak için mükemmeldir.
- Bilgisayarlı Tomografi (BT): Çok hızlı ve yüksek çözünürlüklü görüntüler sunar. Özellikle acil durumlarda veya MR çekilemeyen hastalarda tercih edilebilir. Ancak radyasyon içerdiği için genç hastalarda tekrarlayan takiplerde ilk tercih değildir.
- Göğüs Röntgeni: Kalbin genel boyutu hakkında fikir verir ve uzun süreli koarktasyona bağlı gelişen “kaburga çentiklenmesi” gibi klasik bulguları gösterebilir.
- Kalp Kateterizasyonu ve Anjiyografi: Günümüzde daha çok tedavi amacıyla kullanılan invaziv bir yöntemdir. Darlık bölgesindeki basınç farkını en doğru şekilde ölçer ve aynı seansta tedaviye (balon/stent) olanak tanır.
Aort Koarktasyonu Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Aort koarktasyonu ameliyatı, daralmış aort segmentini düzeltmek ve kan akışını normale döndürmek amacıyla yapılır. Genellikle genel anestezi altında gerçekleştirilen bu işlemde, göğüs sol yanından yapılan bir kesiyle dar bölgeye ulaşılır. Cerrah, daralmış kısmı çıkararak aortun uçlarını birleştirir (rezeksiyon ve anastomoz), ya da dar bölgeyi genişletmek için yama plastisi veya greft kullanır. Bazı vakalarda, özellikle tekrarlayan darlıklarda balon anjiyoplasti veya stent uygulaması da tercih edilebilir. Ameliyat sonrası kan basıncı kontrolü ve düzenli takip önemlidir.
Aort Koarktasyonu’nun cerrahi onarımı nasıl yapılır ve hangi teknikler kullanılır?
Cerrahi onarım, özellikle bebekler ve küçük çocuklarda aort koarktasyonu için hala “altın standart” tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir. Ameliyat genellikle göğsün sol yanından, kürek kemiğinin altından yapılan bir kesi (sol torakotomi) ile gerçekleştirilir. Bu yaklaşım çoğu zaman kalbi durdurmadan ve kalp-akciğer makinesi kullanmadan doğrudan dar bölgeye ulaşmayı sağlar.
Yıllar içinde geliştirilmiş ve günümüzde başarıyla uygulanan çeşitli cerrahi teknikler mevcuttur.
- Uç Uca Anastomoz ile Rezeksiyon: Bu en sık kullanılan ve en ideal tekniktir. Daralmış olan hastalıklı aort segmenti tamamen çıkarılır ve aortun sağlıklı iki ucu tekrar birbirine dikilir.
- Genişletilmiş Uç Uca Anastomoz: Özellikle aort arkının da dar olduğu vakalarda, onarımı aort arkına doğru uzatarak daha geniş bir kan yolu oluşturmayı amaçlayan tekniktir.
- Subklavyen Flep Aortoplasti: Sol kola kan taşıyan damarın bir kısmının yama olarak kullanılarak darlığın genişletildiği, özellikle bebeklerde tercih edilen bir yöntemdir.
- Yama Aortoplasti: Darlığın sentetik bir yama kullanılarak genişletilmesidir. Uzun dönemde anevrizma riski nedeniyle kullanımı azalmıştır.
- Bypass Greft Onarımı: Darlığın çok uzun olduğu nadir durumlarda, darlığı bypass etmek için sentetik bir damar (greft) kullanılarak köprüleme yapılmasıdır.
Aort Koarktasyonu’nun endovasküler (kapalı) tedavisi nasıl yapılır?
Endovasküler tedavi, açık cerrahiye daha az invaziv bir alternatiftir ve özellikle daha büyük çocuklar, ergenler ve yetişkinlerde giderek daha fazla tercih edilmektedir. Bu işlem kasıktaki atardamardan küçük bir iğne girişi ile yapılır. Röntgen altında damarların içinden ilerletilen kateterler aracılığıyla dar bölgeye ulaşılır ve tedavi gerçekleştirilir.
İki ana endovasküler tedavi tekniği bulunmaktadır.
- Balon Anjiyoplasti: Dar bölgeye yerleştirilen bir balonun şişirilerek damarın genişletilmesi işlemidir. Özellikle daha önce ameliyat olmuş ve yeniden daralma gelişmiş hastalarda etkilidir.
- Stentleme: Günümüzde yetişkinlerde ve büyük çocuklarda en sık tercih edilen yöntemdir. Balonla genişletme sonrası, damarın tekrar daralmasını önlemek için bölgeye “stent” adı verilen metal bir kafes yerleştirilir. Stentler, “çıplak metal” veya anevrizma gibi ek riskleri de önleyen “kaplı” (stent-graft) tipte olabilir.
Aort Koarktasyonu tedavisinde cerrahi ve endovasküler yöntemler nasıl karşılaştırılır?
Her iki tedavi yöntemi de aort koarktasyonunu etkili bir şekilde tedavi eder, ancak her birinin avantajları, dezavantajları ve daha uygun olduğu hasta grupları vardır. Bu karar, hastaya özel olarak verilmelidir.
Cerrahi Onarım
Özellikle yenidoğanlar, bebekler ve küçük çocuklar için altın standarttır. Karmaşık veya uzun darlıklarda da tercih edilir.
Avantajları
- Uzun vadeli dayanıklılığı en yüksek yöntemdir.
- Hastalıklı doku tamamen çıkarılır.
- Yeniden daralma ve anevrizma riski daha düşüktür.
Dezavantajları
- Daha invaziv bir yöntemdir.
- İyileşme süresi daha uzundur.
- Göğüs kesisi gerektirir.
- Nadir de olsa cerrahiye özgü riskler taşır.
Endovasküler Tedavi (Stentleme)
Genellikle daha büyük çocuklar, ergenler, yetişkinler ve daha önce ameliyat olmuş hastalarda tercih edilir.
Avantajları
- Minimal invazivdir, büyük bir kesi yoktur.
- Hastanede kalış süresi çok daha kısadır.
- Normal hayata dönüş çok daha hızlıdır.
- Ağrı ve cerrahi riskler daha azdır.
Dezavantajları
- Büyüyen çocuklarda gelecekte ek girişimler gerektirebilir.
- Prosedüre özgü komplikasyon riskleri (stent kayması, kırılması vb.) vardır.
- Yeniden daralma ve yeniden müdahale oranları cerrahiye göre bir miktar daha yüksektir.
Aort Koarktasyonu onarımı sonrası uzun dönemde hangi komplikasyonlar görülebilir?
Aort koarktasyonunun başarılı bir şekilde onarılması, hayatı değiştiren bir gelişmedir, ancak bu durumun “tamamen iyileştiği” anlamına gelmez. Koarktasyon, aslında tüm damar sistemini etkileyen genel bir damar hastalığının parçasıdır. Bu nedenle onarım sonrası bile hastalar ömür boyu belirli risklerle karşı karşıyadır ve bu risklerin yakından izlenmesi gerekir.
Uzun dönemde en sık karşılaşılan sorunlar şunlardır:
- Sistemik Hipertansiyon: En yaygın sorundur. Darlık giderilse bile hastaların önemli bir kısmında yüksek tansiyon devam edebilir veya yıllar sonra ortaya çıkabilir.
- Rekoarktasyon (Yeniden Daralma): Onarım yapılan bölgede zamanla yeniden daralma meydana gelmesidir.
- Anevrizma Oluşumu: Onarım bölgesinde veya aortun başka bir yerinde damar duvarının zayıflayarak balonlaşmasıdır.
- Aort Kapak Hastalığı: Eşlik eden biküspit aort kapağının zamanla daralması veya yetmezlik geliştirmesidir.
- Erken Yaşta Kalp ve Damar Hastalıkları: Tedavi edilmiş hastalar, genel popülasyona göre erken yaşta koroner arter hastalığı, inme ve kalp yetmezliği açısından daha yüksek risk altındadır.
Bu potansiyel sorunlar, erken tanı, uygun tedavi ve en önemlisi ömür boyu düzenli takibin ne kadar hayati olduğunu göstermektedir.
Aort Koarktasyonu onarımı sonrası neden ömür boyu takip gereklidir?
Aort koarktasyonu onarımı, altta yatan ve tüm damar sistemini ilgilendiren hastalığı tamamen ortadan kaldırmaz. Bu nedenle hastalar “iyileşmiş” değil “onarılmış” olarak kabul edilmeli ve ömür boyu sürecek dikkatli bir kardiyoloji takip programına alınmalıdır. Maalesef, birçok hasta başarılı bir müdahale sonrası kendini iyi hissettiği için takibi bırakmakta ve yıllar sonra ciddi bir komplikasyonla hekime başvurmaktadır.
Ömür boyu takip, birkaç kritik nedenle kesinlikle zorunludur:
- Komplikasyonların erken tespiti ve tedavisi
- Kan basıncının (tansiyon) sıkı bir şekilde yönetimi
- Onarım bölgesinin görüntüleme (MR/BT) ile periyodik kontrolü
- Eşlik eden kalp kapak hastalığının izlenmesi
- Genel kardiyovasküler risklerin yönetimi
Bu takip, mutlaka doğuştan kalp hastalıkları konusunda uzmanlaşmış bir kardiyolog tarafından yapılmalıdır. Bu sadece bir tavsiye değil hastanın uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmesi için proaktif bir sağlık stratejisidir.
Aort Koarktasyonu olan veya onarımı yapılmış kadınlar için hamilelik güvenli midir?
Evet, modern tedavi yöntemleri sayesinde onarılmış ve komplikasyonsuz aort koarktasyonu olan kadınların büyük çoğunluğu için hamilelik genellikle güvenli ve başarılı bir şekilde yönetilebilir. Ancak hamileliğin kendisi, kalbe ve dolaşım sistemine önemli bir ek yük getirdiği için bu sürecin mutlaka dikkatli bir planlama ve takip ile yürütülmesi gerekir.
Hamilelik düşünen veya hamile olan bir hastanın bilmesi gereken temel noktalar vardır.
- Hamilelik Öncesi Danışmanlık: Hamilelik planlanmadan önce mutlaka bir yetişkin doğuştan kalp hastalıkları uzmanı tarafından kapsamlı bir risk değerlendirmesi yapılmalıdır.
- Multidisipliner Takip: Hamilelik süreci, bir perinatolog (yüksek riskli gebelik uzmanı) ve bir kardiyolog tarafından ortaklaşa takip edilmelidir.
- Riskler: Hamilelik sırasında yüksek tansiyon ve aort diseksiyonu (yırtılması) gibi riskler, normal popülasyona göre bir miktar artmıştır ve yakın takip gerektirir.
- Doğum Şekli: Doğumun vajinal yolla mı yoksa sezaryenle mi olacağına, annenin ve bebeğin durumuna göre bireysel olarak karar verilir.
- Bebek İçin Risk: Koarktasyonlu bir ebeveynin çocuğunda doğuştan kalp hastalığı riski hafifçe arttığı için, genellikle fetal ekokardiyografi ile bebeğin kalbinin anne karnında incelenmesi önerilir.
Aort Koarktasyonu Ameliyatı Sonrası
| İyileşme Süresi | Ortalama 10-15 gün; çocuk ve erişkin hastalarda değişkenlik gösterebilir. |
| Ameliyat Yöntemleri | Rezeksiyon ve uç uca anastomoz, yama aortoplasti, interpozisyon grefti veya bypass greft uygulama. |
| Fiziksel Aktivite | İlk haftalarda sınırlı aktivite; ağır egzersiz ve ağırlık kaldırma birkaç ay yasaktır. |
| Tansiyon Takibi | En önemli kontroldür; yüksek tansiyon riski devam edebilir ve ömür boyu izlem gerekebilir. |
| İlaç Kullanımı | Antihipertansif ilaçlar (beta bloker, ACE inhibitörü vb.) sıkça kullanılır. |
| Görüntüleme ve İzlem | Düzenli ekokardiyografi, BT/MR anjiyografi ile koarktasyon bölgesi ve kolateral damarlar izlenir. |
| Komplikasyonlar | Yeniden daralma (rekürens), anevrizma oluşumu, hipertansiyon, aort diseksiyonu riski vardır. |
| Beslenme | Tansiyon kontrolünü destekleyen düşük tuzlu ve dengeli beslenme önerilir. |
| Psikolojik Destek | Özellikle çocuklukta ameliyat olan hastalarda yaşam boyu sağlık kaygıları gelişebilir. |
| Cinsel Aktivite | Erişkin hastalarda tansiyon kontrolü sağlandıktan sonra doktor onayı ile mümkündür. |
| Sigara ve Alkol | Kesinlikle önerilmez; damar sağlığı açısından zararlıdır. |
| Araç Kullanımı | 2-4 hafta sonra, dikkat ve fiziksel yeterlilik sağlandığında başlanabilir. |
| Kontroller | Kardiyoloji ve gerektiğinde kalp damar cerrahisi tarafından ömür boyu takip gerekir. |
Aort Koarktasyonu Ameliyatı’nı Yapan Doktorlar ve Hastaneler
Aort Koarktasyonu Ameliyatı'nı kalp ve damar cerrahları ,KVC yoğun bakımı olan özel hastanelerde veya devlet hastanelerinde yapılır.
Türkiye’nin En İyi Aort Koarktasyonu Ameliyatı Yapan Doktorlara Sahip Olmasının Nedenleri
- Uzman kalp ve damar cerrahları: Türkiye’de Aort Koarktasyonu Ameliyatı cerrahisinde deneyimli, yurt içi ve yurt dışı eğitim almış çok sayıda uzman hekim görev yapmaktadır.
- Gelişmiş cerrahi teknikler: Robotik cerrahi, minimal invaziv (küçük kesili) yöntemler ve açık kalp cerrahisi gibi birçok teknik başarıyla uygulanmaktadır.
- Yüksek başarı oranı: Operasyonlarda ölüm ve komplikasyon oranları düşüktür; hastaların çoğu sağlıklı şekilde normal yaşamlarına dönebilmektedir.
- Donanımlı kalp merkezleri: Üniversite ve özel hastanelerde, ileri teknolojiyle donatılmış ameliyathane ve yoğun bakım üniteleri bulunmaktadır.
- Erken tanı ve hızlı müdahale: Tetkik, tanı ve operasyon planlaması hızlı ilerler; hastaya özel, zamanında müdahale imkânı sunulur.
- Kapsamlı hasta takibi: Ameliyat sonrası bakım, düzenli kontroller ve kardiyolojik izlem süreçleri titizlikle yürütülmektedir.
- Erişilebilir maliyetler: Kaliteli sağlık hizmeti, Avrupa ve Amerika’ya göre çok daha uygun fiyatlarla sunulmaktadır.
Aort Koarktasyonu Ameliyatı Fiyatları 2025
Ortalama Aort Koarktasyonu Ameliyatını online ortamda yazamıyoruz. Hastanın durumuna, ameliyatın yapılacağı hastane, İzmir İstanbul veya Ankara gibi ameliyatın yapılacağı şehirlere göre fiyatlar değişmektedir.
Aort Koarktasyonu Ameliyatı Olanların Yorumları
Prof. Dr. Yavuz Beşoğul'un hasta yorumları için Google Haritalar ve Doktor Takvimi 'ni ziyaret edebilirsiniz.
Sıkça Sorulan Sorular
Aort koarktasyonu en sık nerede görülür?
Aort koarktasyonu en tipik olarak, kalpten çıkan ana aort damarının, beyne ve kollara kan götüren damarların ayrıldığı yerin hemen sonrasında, “ductus arteriosus” kalıntısının bağlandığı bölgede görülür. Bu kritik noktadaki darlık, kan akışında ciddi sorunlara yol açabilir.
Aort koarktasyonu ameliyatı ne zaman gerekir?
Darlık ciddi ise ve kollarla bacaklar arasında 20 mmHg’den fazla tansiyon farkı varsa, ya da kalp aşırı yoruluyorsa ameliyat gerekir. Bebeklerde kalp yetmezliğine yol açabilir; ileri yaşlarda ise tansiyon yüksekliğini ve aort hasarını önlemek için ameliyat yapılır.
Aort koarktasyonu hangi üfürüm?
Aort koarktasyonunda genellikle iki kürek kemiği arasında, sırtta duyulan sistolik (kalp kasılırken) bir üfürüm vardır. Bu, dar bölgeden geçen kanın türbülanslı akımıyla oluşan, karakteristik bir sestir.
Aort koarktasyonu genetik mi?
Tek bir genetik nedene bağlı değildir, fakat ailede doğumsal kalp hastalığı olanlarda risk artar. Turner Sendromu gibi bazı genetik sendromlarla ilişkili olabilir. Yani genetik bir yatkınlıktan söz edebiliriz ama doğrudan kalıtsal geçiş her zaman olmaz.
Aort koarktasyonu nasıl hipertansiyon yapar?
Darlık bir baraj gibi üst vücutta yüksek tansiyona neden olurken, alt vücutta kan basıncı düşük kalır. Böbrekler, az kan aldığı için kan basıncını artıran hormonlar salgılar ve bu da tansiyonu daha da yükseltir; kısır döngüye neden olur.
Preduktal aort koarktasyonu nedir?
Preduktal, darlığın ductus arteriosus damarının kalbe daha yakın, öncesindeki bölümde olduğu anlamına gelir. Bu tip genellikle doğumdan hemen sonra ciddi belirtiler verir ve acil müdahale gerektirebilir.
Aort darlığı üfürümü sistolik mi?
Evet, aort darlığında üfürüm kesinlikle sistoliktir. Kalp kasılırken kanın dar alandan geçişiyle ortaya çıkar. Bu zamanlama, tanıda önemli bir ipucudur.
Aort koarktasyonu siyanotik mi?
Hayır, aort koarktasyonu asiyanotik yani morarma yapmayan bir kalp hastalığıdır. Temiz kanın karışımı olmadığı için morarma olmaz; sorun, temiz kanın alt vücuda yeterince ulaşamamasıdır. Çok nadiren, başka kalp anomalileriyle birlikte siyanotik tablo görülebilir.

Prof. Dr. Yavuz Beşoğul, 25 yılı aşkın deneyime sahip bir Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanıdır. Türkiye’de kapalı kalp ve atan kalpte bypass ameliyatlarının öncülerindendir. Bugüne kadar binlerce başarılı ameliyat gerçekleştirmiş, ulusal ve uluslararası dergilerde 100’den fazla bilimsel makale yayımlamıştır.
