Abdominal aort anevrizması, karın bölgesindeki ana atardamarın (abdominal aortanın) genişleyerek balonlaşmasına denir. Genellikle belirti vermez ve rutin kontroller sırasında tesadüfen tespit edilir. Risk faktörleri arasında ileri yaş, erkek cinsiyet, yüksek tansiyon, sigara ve ailesel yatkınlık yer alır.

Büyük anevrizmalar karın ağrısı, sırta yayılan ağrı hissi ya da nabızsı bir kitle oluşturabilir. En tehlikeli durumu ise rüptür—anevrizmanın yırtılması—oluşturur ki, bu durumda şiddetli ağrı, düşük tansiyon ve bayılma gibi acil belirtiler ortaya çıkar.

Tanıda ultrasonografi, BT anjiyografi veya MR gibi görüntüleme yöntemleri kullanılır. Küçük çaplı anevrizmalar düzenli takip ve tansiyon kontrolü ile izlenirken, belirli bir çapa (örneğin 5 cm üzeri) ulaşıldığında cerrahi onarım ya da endovasküler stent graft yerleştirme gibi girişimsel seçenekler değerlendirilir.

yavuz besogul banner

Prof. Dr. Yavuz Beşoğul

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı

1997 yılından bu yana minimal invaziv kalp cerrahisi alanında operasyonlar gerçekleştiren Prof. Dr. Yavuz Beşoğul, bu alandaki deneyimlerini ulusal ve uluslararası kongre ve dergilerde  paylaşmıştır.
Özgeçmiş Yayınlar Yorumlar
Tıbbi Adı Abdominal Aort Anevrizması (AAA)
Türü Anevrizmatik damar hastalığı
Etkilenen Sistem Kardiyovasküler sistem (abdominal aort)
Nedenleri Ateroskleroz (en yaygın), hipertansiyon, sigara kullanımı, ileri yaş, erkek cinsiyet, genetik yatkınlık
Belirtiler Genellikle asemptomatik; rüptürde ani karın/sırt ağrısı, hipotansiyon, bilinç kaybı
Tanı Yöntemleri Abdominal ultrasonografi (tarama), BT anjiyografi (detaylı görüntüleme), MR anjiyografi
Tedavi Yöntemleri Küçük anevrizmalar için izlem; >5,5 cm veya semptomatik olanlarda cerrahi müdahale: açık cerrahi veya endovasküler anevrizma onarımı (EVAR)
Komplikasyonlar Rüptür (yüksek mortalite), tromboz, distal embolizasyon, organ iskemisi
İzlem Anevrizma boyutuna göre 6-12 ayda bir görüntüleme, risk faktörlerinin kontrolü (sigara bırakma, hipertansiyon tedavisi), postoperatif takip (EVAR sonrası greft açıklığı kontrolü)

Yazı İçeriği

Abdominal Aort Nedir?

Abdominal aort, kalpten çıkan ana atardamar olan aortun, diyaframdan sonra karın bölgesinde devam eden kısmıdır. Bu damar, böbrekler, bağırsaklar ve bacaklara giden kanın büyük bölümünü taşır. Abdominal aort, vücudun en büyük damarlarından biridir ve bu bölgede oluşabilecek genişleme (anevrizma) veya tıkanıklıklar ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, abdominal aortun sağlığı, dolaşım sistemi açısından hayati önem taşır.

Abdominal Aort Anevrizması Çeşitleri Nelerdir?

Abdominal aort anevrizması, karın bölgesindeki aort damarının genişlemesiyle oluşur ve yırtılma riski nedeniyle ciddi bir durumdur. Anevrizmanın yerleşimi, şekli ve nedenine göre farklı türleri mevcuttur:

  • İnfrarenal Anevrizma: Böbrek damarlarının altındaki abdominal aortta gelişir; en sık görülen formdur.
  • Pararenal Anevrizma: Böbrek damarlarıyla aynı seviyede yer alır; cerrahi açıdan daha zorludur.
  • Suprarenal Anevrizma: Böbrek damarlarının üstünde oluşur ve daha karmaşık cerrahi teknikler gerektirir.
  • Fusiform Anevrizma: Aortun çevresel olarak simetrik genişlemesiyle oluşur; en yaygın yapısal formdur.
  • Sakküler Anevrizma: Aortun sadece bir tarafında balonlaşma olur; genellikle travma veya enfeksiyon kaynaklıdır.
  • Mikotik Anevrizma: Enfeksiyona bağlı gelişen nadir ve yüksek riskli bir anevrizma türüdür.
  • Rüptüre Anevrizma: Anevrizmanın yırtılmasıyla oluşan acil müdahale gerektiren hayati durumdur.

Abdominal Aort Anevrizması Nedir?

Abdominal aort anevrizması, karın bölgesinde yer alan ana atardamar olan abdominal aortun duvarında oluşan anormal genişlemedir. Bu genişleme genellikle damar duvarının zayıflaması sonucu meydana gelir ve belirli bir çapa ulaştığında yırtılma riski taşır. Çoğu zaman belirti vermez ve tesadüfen saptanır; ancak karın veya bel ağrısı gibi şikayetlere yol açabilir. Erken tanı ve düzenli takip, ciddi komplikasyonların önlenmesinde kritik öneme sahiptir.

Abdominal Aort Anevrizması Neden ve Nasıl Oluşur?

Abdominal aort anevrizmasının yerleşim yeri görseli
Abdominal aort anevrizmasının yerleşim yeri görseli

Aort damarımızın duvarı, tıpkı bir lastiğin içindeki destekleyici katmanlar gibi, basınca karşı dayanıklılık ve esneklik sağlayan özel protein liflerinden (elastin ve kolajen) oluşur. Anevrizma, bu liflerin yapısının bozulmasıyla başlar. Bu bozulmanın arkasındaki en yaygın ve en önemli suçlu ise “ateroskleroz” yani hepimizin bildiği adıyla damar sertliğidir.

Damar sertliği, yıllar içinde damar duvarlarında yağ, kolesterol ve bazı diğer maddelerin birikerek “plak” dediğimiz yapılar oluşturmasıdır. Bu plaklar, damar duvarında kronik, düşük seviyeli bir iltihaplanma başlatır. Bu iltihabi ortam, damar duvarını sağlam tutan o değerli protein liflerini yavaş yavaş eriten enzimleri harekete geçirir. Damar duvarı zamanla zayıflar, incelir ve esnekliğini kaybeder. Kalbimizin her atışında oluşan kan basıncının sürekli etkisiyle, bu zayıf nokta tıpkı eski bir araba lastiğindeki balon gibi dışarı doğru genişlemeye başlar. Sağlıklı bir insanda yaklaşık 2 cm olan karın aortu çapının 3 cm’yi geçmesiyle anevrizma tanısı konulur. Bu genişleme 5.5 cm gibi kritik bir eşiğe ulaştığında ise yırtılma riski belirgin şekilde arttığı için tedavi gündeme gelir.

Kimler Abdominal Aort Anevrizması İçin Risk Altındadır?

Anevrizma gelişiminde bazı faktörler daha ön plana çıkar. Bu faktörleri, değiştirebileceklerimiz ve değiştiremeyeceklerimiz olarak iki grupta inceleyebiliriz. Kendi durumunuzu değerlendirirken bu listeler size yol gösterecektir.

Değiştirilemeyen, yani bizim kontrolümüzde olmayan risk faktörleri şunlardır:

  • Yaş (özellikle 65 yaş üstü)
  • Erkek cinsiyet
  • Ailede anevrizma öyküsü
  • Bazı genetik bağ dokusu hastalıkları (Marfan, Ehlers-Danlos)
  • Beyaz ırk

Değiştirebileceğimiz, yani yaşam tarzı seçimlerimizle doğrudan etki edebileceğimiz risk faktörleri ise aşağıdaki gibidir:

  • Sigara kullanımı
  • Yüksek tansiyon (Hipertansiyon)
  • Yüksek kolesterol (Hiperlipidemi)
  • Vücudun başka damarlarında mevcut olan damar sertliği

Bu listeler arasında bir faktör var ki diğer hepsinden daha fazla öne çıkıyor: Sigara. Sigara kullanımı, anevrizma gelişiminde rol oynayan en güçlü ve en önemli tek başına risk faktörüdür. Sigara dumanındaki binlerce zararlı kimyasal, damar duvarındaki o değerli yapısal proteinlere doğrudan zarar verir ve damar sertliği sürecini inanılmaz derecede hızlandırır. Bu nedenle sigara içen birinin anevrizma geliştirme riski, hiç içmemiş birine göre katbekat fazladır. Aile öyküsü de çok önemlidir. Eğer anne, baba veya kardeşinizde abdominal aort anevrizması tanısı varsa, sizin de bu duruma yatkınlığınız artmış demektir ve bu konuda daha dikkatli olmanız gerekir. Genç yaşta aort anevrizması görülmesi genellikle bu genetik yatkınlıklarla ilişkilidir.

Abdominal Aort Anevrizması Tehlikeli Midir?

Abdominal aort anevrizması, erken dönemde belirti vermese de büyüdükçe ciddi riskler taşır ve hayatı tehdit edebilir. En büyük tehlikesi, damar duvarının yırtılmasıyla oluşan rüptürdür; bu durumda ani iç kanama gelişir ve acil müdahale olmazsa ölümle sonuçlanabilir. Anevrizmanın çapı büyüdükçe bu risk artar. Bu nedenle erken tanı, düzenli takip ve gerektiğinde cerrahi müdahale hayati önem taşır.

Abdominal Aort Anevrizması Gelişme Riski Nasıl Azaltılabilir?

Anevrizma riskini azaltmak veya mevcut küçük bir anevrizmanın büyümesini yavaşlatmak, temel olarak damar sağlığımızı bir bütün olarak korumaktan geçer. Bu sadece bir tavsiye değil aynı zamanda küçük anevrizmalar için tedavinin ta kendisidir. Atabileceğiniz en etkili adımlar şunlardır:

  • Sigarayı kesinlikle bırakmak
  • Kan basıncını ideal seviyelerde tutmak
  • Kolesterol seviyelerini kontrol altına almak
  • Tuz tüketimini azaltmak
  • Sağlıklı ve dengeli beslenmek
  • Düzenli fiziksel aktivite yapmak
  • İdeal kiloyu korumak
  • Stresi yönetmeyi öğrenmek

Bu yaşam tarzı değişiklikleri bir anevrizmayı ortadan kaldırmaz veya küçültmez. Peki o zaman neden bu kadar önemli? Çünkü bu adımlar, anevrizmanın oluşumuna ve büyümesine neden olan temel sorunları, yani damar sertliğini ve damar duvarındaki iltihaplanmayı frenler. Bu yanan bir ateşe odun atmayı bırakmak gibidir; ateş hemen sönmese de daha fazla büyümesi engellenmiş olur. Özellikle kan basıncını kontrol altında tutmak, anevrizma duvarına binen sürekli stresi azalttığı için büyüme hızını yavaşlatmada hayati bir rol oynar. Doktorunuzun bu amaçla size reçete edeceği tansiyon ve kolesterol ilaçlarını (statinler gibi) düzenli kullanmak, bu sürecin en önemli parçasıdır.

Abdominal Aort Anevrizması Belirtileri

Abdominal aort anevrizmasının en endişe verici yönü, yıllarca büyürken genellikle hiçbir belirti vermemesidir. Bu yüzden ona “sessiz katil” denir. Tanıların önemli bir kısmı, başka bir şikayetle (örneğin safra kesesi veya böbrek taşı) doktora giden hastalarda, yapılan ultrason veya tomografi sırasında tamamen tesadüfen konulur.

Ancak anevrizma büyüdükçe ve çevre dokulara baskı yapmaya başladıkça bazı belirsiz şikayetler ortaya çıkabilir. Karında aort anevrizması belirtileri arasında şunlar sayılabilir:

  • Karında, sırtta veya yan tarafta hissedilen sürekli, derin ve kemirici bir ağrı
  • Özellikle sırtüstü yatarken göbek çevresinde hissedilen, kalp atışıyla eş zamanlı bir nabız veya zonklama
  • Çok az yemekle bile hissedilen erken doyma veya tokluk hissi

Bu belirtiler her zaman görülmez ve genellikle anevrizma belirli bir boyuta ulaştıktan sonra ortaya çıkar. Özellikle zayıf yapılı kişilerde, karında ele gelen ve nabız gibi atan kitle hissi oldukça tipik bir bulgudur.

Abdominal Aort Anevrizması Fizik Muayene Bulguları Nelerdir?

Abdominal aort anevrizması (AAA) genellikle sessiz seyreder, ancak fizik muayenede bazı ipuçları verebilir. En belirgin bulgu, karın orta hattında, özellikle göbek çevresinde hissedilebilen pulsatil (atan) kitledir. İnce yapılı hastalarda bu daha kolay tespit edilir. Büyük anevrizmalar karın muayenesinde üfürüm şeklinde ses verebilir. Rüptür riski varsa hastada karın veya bel ağrısı, hipotansiyon ve hassasiyet görülebilir. Kesin tanı için görüntüleme gereklidir.

Yırtılmış Bir Abdominal Aort Anevrizmasının Belirtileri Nelerdir?

Anevrizma yırtılması (rüptür), damar cerrahisinin en acil ve en hayatı tehdit eden durumudur. Bu anevrizma duvarının artık kan basıncına dayanamayıp delinmesi ve kanın karın boşluğuna hızla boşalması anlamına gelir. Bu tabloyu tanımak ve bir saniye bile kaybetmeden tıbbi yardım istemek hayat kurtarır.

Yırtılmış bir anevrizmanın alarm veren belirtileri şunlardır:

  • Aniden başlayan, yırtılır veya bıçak saplanır tarzda, olağanüstü şiddetli karın veya sırt ağrısı
  • Tansiyonun tehlikeli derecede düşmesi
  • Kalbin durumu telafi etmek için çok hızlı atması
  • Şiddetli baş dönmesi veya bayılma
  • Cildin soğuk, soluk ve terli bir hal alması
  • Nefes darlığı
  • Mide bulantısı ve kusma

Bu belirtiler büyük bir iç kanamanın ve vücudun şoka girdiğinin işaretleridir. Böyle bir durumda yapılması gereken tek şey, derhal 112 acil yardım hattını aramaktır. Hastaneye ne kadar erken ulaşılır ve ne kadar erken ameliyata alınırsa, hayatta kalma şansı o kadar artar. Maalesef, anevrizması yırtılan hastaların önemli bir kısmı hastaneye ulaşamadan hayatını kaybetmektedir. Bu acı gerçek, anevrizmaların neden yırtılmadan önce, “sessiz” evredeyken saptanıp tedavi edilmesi gerektiğini en net şekilde ortaya koymaktadır.

Tedavi Edilmemiş Bir Abdominal Aort Anevrizmasının Diğer Komplikasyonları Nelerdir?

Yırtılma en korkulan sonuç olsa da tedavi edilmemiş bir anevrizmanın başka tehlikeleri de vardır.

  • Tromboembolizm (Pıhtı Atması): Anevrizma kesesinin içinde kan akışı yavaşlar ve türbülanslı hale gelir. Bu durum kese içinde pıhtıların oluşması için uygun bir ortam yaratır. Bu pıhtılardan kopan küçük parçalar kan dolaşımıyla bacaklara, böbreklere veya bağırsaklara giderek o bölgelerdeki damarları tıkayabilir. Bu da ilgili organda ani ve şiddetli ağrı, fonksiyon kaybı veya kangren gibi çok ciddi sonuçlara yol açabilir.
  • Aort Diseksiyonu: Daha nadir görülen bir durumdur. Aort duvarının en iç tabakasında küçük bir yırtık oluşur ve kan, bu yırtıktan girerek duvarın katmanlarını birbirinden ayırır. Bu durum da duvarı daha da zayıflatarak yırtılma riskini artırır ve kendisi de acil bir durumdur.

Komşu Organlara Baskı: Çok büyük boyutlara ulaşan anevrizmalar, omurgaya baskı yaparak kronik sırt ağrısına veya sindirim sistemi organlarına baskı yaparak beslenme sorunlarına neden olabilir.

Abdominal Aort Anevrizması Tanısı Nasıl Konulur?

Anevrizma tanısı koymak için günümüzde çok güvenilir ve pratik yöntemlerimiz var. Tanı süreci genellikle şu adımları içerir:

  • Hasta Öyküsü ve Fizik Muayene: Öncelikle hastanın şikayetlerini dinler ve risk faktörlerini (sigara, aile öyküsü vb.) sorgularız. Deneyimli bir hekim, özellikle zayıf bir hastada karın muayenesi sırasında göbek çevresinde nabızla genişleyen (pulsatil) bir kitle hissedebilir. Bu abdominal aort anevrizması fizik muayene bulguları arasında en bilinenidir ancak tek başına tanı için yeterli ve güvenilir değildir.
  • Abdominal Ultrason (USG): Tanı ve takipte en sık kullandığımız, ilk tercih ettiğimiz yöntemdir. Ses dalgaları ile çalıştığı için radyasyon riski yoktur, ağrısızdır, hızlıdır ve anevrizmanın varlığını ve çapını ölçmede son derece başarılıdır. Genellikle 10-15 dakikalık bir işlemle kesin tanı konulabilir.
  • Bilgisayarlı Tomografi (BT) Anjiyografi: Bu yöntem özellikle bir tedavi (ameliyat) planlandığında bizim için “altın standarttır”. Damardan özel bir boya (kontrast madde) verilerek çekilen bu tomografi, anevrizmanın üç boyutlu, son derece detaylı bir haritasını çıkarır. Anevrizmanın nerede başladığı, nerede bittiği, böbrek damarları gibi hayati yan dallarla olan ilişkisi ve bacaklara giden damarların durumu gibi kritik bilgileri bize sunar. Bu detaylı yol haritası, hangi tedavi yönteminin hasta için en uygun ve en güvenli olduğuna karar vermemizi sağlar.

Kimler Abdominal Aort Anevrizması İçin Tarama Yaptırmalıdır?

Anevrizmaların “sessiz” doğası nedeniyle, risk altındaki kişileri hastalık belirti vermeden önce yakalamak çok önemlidir. Bu amaçla geliştirilmiş tarama programları, anevrizmaya bağlı ölümleri azaltmada kanıtlanmış bir başarıya sahiptir.

Uluslararası sağlık otoritelerinin önerdiği tarama kriterleri oldukça nettir.

  • Kuvvetle Önerilen Grup: Hayatı boyunca sigara içmiş (veya hala içen) 65 ila 75 yaş arasındaki tüm erkekler. Bu kişilerin, hiçbir şikayetleri olmasa bile, bir defaya mahsus karın ultrasonu ile taranması önerilmektedir.
  • Değerlendirilebilecek Gruplar: Hiç sigara içmemiş ancak ailesinde anevrizma öyküsü olan 65-75 yaş arası erkekler. Sigara içen veya ailesinde anevrizma öyküsü olan 65-75 yaş arası kadınlar. Bu gruplardaki kişiler, doktorlarıyla konuşarak kişisel risk değerlendirmesi yaptırabilir ve taramanın kendileri için uygun olup olmadığına birlikte karar verebilirler.

Tarama programının amacı basittir: anevrizmayı en tehlikeli ve ölümcül komplikasyonu olan yırtılma gerçekleşmeden önce, güvenli bir aşamada yakalamak. Erken teşhis, düzenli takip ve doğru zamanda yapılan planlı bir müdahale ile bu hastalığa bağlı ani ölümlerin büyük ölçüde önüne geçmek mümkündür.

Küçük Bir Abdominal Aort Anevrizması İçin “Aktif Gözlem” Ne Demektir?

Anevrizma tanısı alan her hastanın hemen ameliyat olması gerekmez. Hatta çoğu zaman gerekmez. Eğer anevrizma küçükse (genellikle erkeklerde 5.5 cm’den, kadınlarda 5.0 cm’den küçükse) ve herhangi bir belirtiye neden olmuyorsa, “aktif gözlem” veya “tıbbi izlem” adı verilen bir strateji izlenir. Bu “bekleyip görmek”ten çok daha fazlasıdır; hastanın ve anevrizmanın yakından ve proaktif bir şekilde yönetildiği bir süreçtir.

Bu süreçteki temel hedefler şunlardır:

  • Anevrizma Büyümesini İzlemek: Anevrizmanın boyutundaki değişiklikleri takip etmek için düzenli görüntüleme testleri yapılır. Bu genellikle, güvenli ve pratik olduğu için karın ultrasonu ile olur. Anevrizmanın çapına bağlı olarak bu kontroller 6 ayda bir veya 2-3 yılda bir tekrarlanır.
  • Risk Faktörlerini Agresif Şekilde Yönetmek: Bu süreçte anevrizmanın büyümesini yavaşlatmak için altta yatan nedenlere odaklanılır. Hastanın sigarayı kesinlikle bırakması, kan basıncının ve kolesterolünün ilaçlarla sıkı bir şekilde kontrol altına alınması sağlanır. Ayrıca kan basıncında ani yükselmelere neden olabilecek ağır kaldırma, ıkınma gibi aktivitelerden kaçınması önerilir.

Aktif gözlem, anevrizmanın yırtılma riskinin, büyük bir ameliyatın risklerinden daha düşük olduğu dönemde en güvenli yaklaşımdır. Düzenli kontroller sayesinde anevrizma tehlikeli bir boyuta ulaştığında veya beklenenden hızlı büyüdüğünde bunu hemen saptar ve tedavi adımına geçeriz.

Abdominal Aort Anevrizması Ameliyatına Ne Zaman Karar Verilir?

Ameliyat kararını verirken kullandığımız temel ilke, bir teraziye benzer. Terazinin bir kefesinde anevrizmanın kendi haline bırakıldığında yırtılma riski, diğer kefesinde ise planlı bir ameliyatın taşıdığı riskler vardır. Yırtılma riski, ameliyat riskinden daha ağır basmaya başladığı noktada ameliyat kararı alırız.

Bu kararı almamızı sağlayan objektif kriterler vardır.

  • Anevrizma Çapı: Bu en önemli kriterdir. Yırtılma riski, çap arttıkça logaritmik olarak artar. Genel olarak kabul edilen eşik değerler, erkekler için 5.5 cm, kadınlar için ise 5.0 cm’dir.
  • Büyüme Hızı: Anevrizma henüz ameliyat sınırına ulaşmamış olsa bile, eğer hızlı büyüyorsa (örneğin yılda 1 cm’den fazla), bu durum duvar yapısının zayıf ve dengesiz olduğunun bir işareti olarak kabul edilir ve ameliyat kararı aldırabilir.
  • Belirtilerin Varlığı: Boyutundan bağımsız olarak anevrizmaya bağlı olduğu düşünülen yeni başlamış ve geçmeyen karın veya sırt ağrısı, genellikle yakın bir yırtılma tehdidinin habercisidir. Bu durum acil veya çok kısa sürede planlanmış bir ameliyat gerektirir.

Her hasta için bu karar, kendi özel durumu (yaşı, genel sağlık durumu eşlik eden diğer hastalıkları) göz önünde bulundurularak, hasta ile birlikte tartışılarak verilir.

Abdominal Aort Anevrizması Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Abdominal aort anevrizması ameliyatı, karın bölgesinde genişleyen aort damarının yırtılmasını önlemek amacıyla uygulanır. İki ana cerrahi yöntem vardır: açık cerrahi ve endovasküler (EVAR) tedavi. Açık cerrahide karından yapılan kesiyle anevrizmalı damar çıkarılır ve yerine sentetik greft yerleştirilir. EVAR yönteminde ise kasık damarından girilerek anevrizma içine stent-greft yerleştirilir ve damar içinden desteklenir. Hangi yöntemin seçileceği anevrizmanın boyutu, yeri ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir.

Abdominal aort anevrizması ameliyatı Y greft yapılmış hali
Abdominal aort anevrizması ameliyatı Y greft yapılmış hali

Geleneksel Açık Cerrahi Onarım:

Bu yöntem on yıllardır uygulanan ve uzun dönemdeki başarısı kanıtlanmış, “altın standart” olarak kabul edilen bir tekniktir. Genel anestezi altında, karın duvarına yapılan bir kesi ile anevrizmalı aort segmentine doğrudan ulaşılır. Cerrah, anevrizmanın üstündeki ve altındaki sağlam damar bölgelerine cerrahi kıskaçlar koyarak kan akışını geçici olarak durdurur. Daha sonra anevrizma kesesi açılarak, bu hastalıklı ve genişlemiş damar parçasının yerine, Dacron gibi son derece dayanıklı sentetik bir malzemeden yapılmış yapay bir damar (greft) dikilir. Bu yapay damar, kanın akması için yeni, pürüzsüz ve sağlam bir yol oluşturur. İşlem bittikten sonra klempler kaldırılarak kan akışı yeni greft içinden yeniden başlatılır.

  • İyileşme Süreci: Açık cerrahi büyük bir girişimdir. Hastalar ameliyat sonrası birkaç gün yoğun bakımda kalır, toplam hastane yatış süresi genellikle 5 ila 10 gün sürer. Tam iyileşme ve eski güce kavuşma ise 2 ila 3 ay alabilir.
  • Riskleri: Her büyük ameliyatta olduğu gibi kalp, akciğer ve böbreklerle ilgili komplikasyon riskleri bulunur. Ayrıca kanama, enfeksiyon ve kesi yeri fıtığı gibi riskler de mevcuttur.

Endovasküler Anevrizma Onarımı (EVAR):

EVAR, son yirmi yılda geliştirilen minimal invaziv, yani “kapalı” bir yöntemdir. Bu teknikte karın açılmaz. Bunun yerine, kasık bölgelerindeki atardamarlardan küçük kesilerle veya iğne ile girilir. Kateter adı verilen ince ve esnek tüpler aracılığıyla, metal bir iskelete (stent) sahip kumaş kaplı bir yapay damar (stent-greft), röntgen görüntüleri kılavuzluğunda anevrizmanın içine kadar ilerletilir. Stent-greft, anevrizmanın içinde açıldığında, kan akışını kendi içine hapseder. Böylece kan, artık anevrizma kesesinin zayıf duvarlarına baskı yapmaz, doğrudan stent-greftin içinden güvenli bir şekilde akmaya devam eder. Basınçtan kurtulan anevrizma kesesi zamanla büzüşerek küçülür.

  • Uygunluk: EVAR, her hasta için uygun değildir. Hastanın damar yapısının (anatomisinin), stent-greftin güvenli bir şekilde yerleşmesine ve tutunmasına uygun olması gerekir. Bu uygunluk, ameliyat öncesi çekilen detaylı tomografilerle titizlikle değerlendirilir.
  • İyileşme Süreci: EVAR’ın en büyük avantajı, çok daha hızlı ve konforlu bir iyileşme süreci sunmasıdır. Hastalar genellikle 1 ila 3 gün içinde taburcu olur ve birkaç hafta içinde normal yaşamlarına dönebilirler.
  • Riskleri ve Takip: EVAR’a özgü en önemli risk, stent-greftin etrafından anevrizma kesesine kan sızmaya devam etmesi olan “endoleak” (endosızıntı) durumudur. Bu nedenle EVAR geçiren hastaların, bu cihazın düzgün çalıştığından emin olmak için ömür boyu düzenli olarak (genellikle yılda bir) ultrason veya tomografi ile takip edilmesi zorunludur.

Hangi Abdominal Aort Anevrizması Tedavisi Sizin İçin Daha İyidir?

Bu hastalarımızın en çok sorduğu sorudur ve cevabı kişiye özeldir. Bir “en iyi” yöntemden çok, “sizin için en uygun” yöntem vardır. Seçim, kısa dönemli konfor ile uzun dönemli dayanıklılık arasında bir denge kurmayı gerektirir.

Açık Cerrahi, daha zahmetli bir iyileşme sürecine sahip olmasına rağmen, genellikle ömür boyu süren, kalıcı bir çözüm sunar ve sonrasında rutin takip gerektirmez. Genç, genel sağlık durumu iyi ve uzun bir yaşam beklentisi olan hastalarda genellikle öncelikli olarak düşünülür.

EVAR, daha düşük ameliyat riski ve çok daha hızlı iyileşme avantajı sunar. Bu nedenle açık cerrahinin getireceği stresi kaldıramayacak durumda olan ileri yaştaki veya ciddi ek sağlık sorunları bulunan hastalar için genellikle daha güvenli bir seçenektir. Ancak bu konfor, ömür boyu takip sorumluluğunu ve gelecekte ek müdahale gerekme olasılığını beraberinde getirir.

Bu karar, sizin tıbbi durumunuz, anevrizmanızın yapısı ve sizin kendi öncelikleriniz doğrultusunda, cerrahınızla birlikte yapacağınız detaylı bir görüşme sonucunda verilecektir.

Abdominal Aort Anevrizması Onarımı Sonrası Hayat Nasıl Devam Eder?

İyileşme Süresi Açık cerrahi sonrası 2-4 hafta endovasküler (EVAR) girişim sonrası 10-15 gün sürebilir.
Ameliyat Yöntemi Açık cerrahi (greft yerleştirme) veya endovasküler stent greft (EVAR).
Fiziksel Aktivite İlk haftalarda sınırlı aktivite, sonrasında kademeli artış; ağır kaldırma ilk 6 hafta yasaktır.
İlaç Kullanımı Antihipertansifler, aspirin, statin ve gerekirse kan sulandırıcı ilaçlar düzenli alınmalıdır.
Tansiyon ve Kolesterol Kontrolü En kritik takip noktalarındandır; hedef değerler doktor tarafından belirlenir.
Görüntüleme ve Takip Açık cerrahi sonrası genellikle yılda bir kez; EVAR sonrası daha sık (3-6 ay aralıklarla BT anjiyo ile) kontrol gerekir.
Komplikasyonlar Açık cerrahide enfeksiyon, kanama, greft tıkanması; EVAR’da endoleak (kan sızması), stent kayması gibi riskler.
Yara Bakımı Kesi yerleri temiz ve kuru tutulmalı; enfeksiyon belirtilerine karşı dikkatli olunmalıdır.
Beslenme Damar sağlığını destekleyen, düşük yağ ve sodyum içeren dengeli diyet önerilir.
Sigara ve Alkol Sigara kesinlikle yasaktır; damar hastalığı riskini artırır. Alkol sınırlı tüketilmelidir.
Cinsel Aktivite Fiziksel iyileşme sonrası, genellikle 4-6 hafta sonra doktor onayıyla mümkündür.
Psikolojik Durum Yaşamı tehdit eden bir durum sonrası depresyon/anksiyete görülebilir; destek alınabilir.
Araç Kullanımı Genellikle 4-6 hafta sonra, dikkat ve fiziksel uygunluk sağlandıysa başlanabilir.
Kontroller Kardiyovasküler cerrahi ve radyoloji takibi ömür boyu düzenli şekilde devam etmelidir.

Başarılı bir anevrizma onarımının en temel ve en güzel sonucu, hastanın anevrizma yırtılması nedeniyle aniden hayatını kaybetme riskini ortadan kaldırmasıdır. Planlı (yırtılmamış) bir anevrizma için yapılan başarılı bir ameliyat sonrası, özellikle ilk 3 aylık kritik süreci atlatan hastaların uzun dönem yaşam beklentisi, kendi yaş ve cinsiyet grubundaki genel nüfusun yaşam beklentisine oldukça yaklaşır.

Ameliyat sonrası hastaların büyük çoğunluğu normal, aktif ve kaliteli bir yaşam sürdürebilir. Ancak unutulmaması gereken çok önemli bir nokta vardır: Ameliyat, aort damarınızdaki “mekanik sorunu” çözer, ancak bu soruna yol açan altta yatan “damar sertliği” hastalığını tedavi etmez. Bu nedenle ameliyattan sonra da damar sağlığınızı korumak için yaşam boyu bazı önlemlere uymanız, sadece yeni anevrizmaları önlemek için değil aynı zamanda kalp krizi ve inme gibi diğer tehlikeli damar hastalıkları riskinizi de azaltarak genel yaşam beklentinizi ve kalitenizi artırmak için hayati öneme sahiptir.

Ameliyat sonrası yaşam boyu uymanız gereken temel prensipler şunlardır:

  • Sigaradan ve tüm tütün ürünlerinden uzak durmak
  • Doktorunuzun verdiği tansiyon ve kolesterol ilaçlarını aksatmadan kullanmak
  • Sağlıklı ve kalp dostu bir beslenme düzeni benimsemek
  • Kilonuzu ideal aralıkta tutmak
  • Düzenli ve yorucu olmayan egzersizler yapmak (yürüyüş gibi).

Abdominal Aort Anevrizması İçin Hangi Doktora Gidilir?

Abdominal aort anevrizması tanı ve tedavisi için öncelikle kalp ve damar cerrahisi uzmanına başvurulmalıdır. Ayrıca tanı aşamasında dahiliye veya aile hekimliği gibi branşlara başvuran hastalar, muayene ve görüntüleme sonrası ilgili cerrahi bölüme yönlendirilir. Anevrizmanın boyutu ve durumu, tedavi sürecini belirler; bazı durumlarda girişimsel radyoloji veya damar cerrahisi ekipleri de sürece dahil olur.

Sıkça Sorulan Sorular

Anevrizma yırtılması, karın içindeki ana damarın patlaması gibidir ve dakikalar içinde ciddi iç kanama başlatır. Ani karın/sırt ağrısı, göz kararması, bayılma ve şok gelişir. Bu, tıbbın en acil ve hayati risk taşıyan durumlarından biridir. Hastanın en hızlı şekilde hastaneye ulaştırılması ve acil ameliyat hayat kurtarır.

Her büyük ameliyatın riski vardır, ancak anevrizma yırtılmadan yapılan planlı ameliyatlarda risk oldukça düşüktür. Acil, yırtılma sonrası yapılan ameliyatlarda ise risk çok daha yüksektir. Erken teşhis ve planlı ameliyatla bu riski en aza indiriyoruz.

Açık ameliyat genellikle 3-4 saat, kapalı (endovasküler) yöntem ise ortalama 2 saat sürer. Her hastada durum farklıdır, ama önemli olan süreden çok işlemin güvenli ve başarılı yapılmasıdır.

Bu hastalığın teşhis, takip ve tedavisinden Kalp ve Damar Cerrahları sorumludur. Tanı bazen radyolojiyle tesadüfen konur, ama tedavi ve takibi mutlaka bu branş tarafından yürütülmelidir.

Yırtılmadan, planlı ameliyatlarda ölüm riski tecrübeli merkezlerde %2-5’tir. Anevrizma yırtıldıktan sonra yapılan acil ameliyatlarda ise bu oran %40-50’lere çıkar. Erken teşhisin ve zamanında ameliyatın önemi burada gizlidir.

Aort damarı, karın boşluğunda omurganın hemen önünde, genellikle göbek deliği hizasında yer alır. Tüm karın içi organlara ve bacaklara kanı dağıtan vücudun ana atardamarıdır.

Aort damarının böbrek damarlarını verdikten sonraki bölümünde (infrarenal bölge), yani göbek deliğinin biraz altında en sık görülür. Anevrizmaların %95’i bu bölgede ortaya çıkar.

Rüptür, anevrizmanın duvarının yırtılmasıdır. Damar duvarı incelip balonlaşınca, basınca dayanamayarak patlar ve karın içine ani kanama başlar. Bu durum çok hızlı şekilde hayatı tehdit eder ve acil müdahale gerektirir.

Son Güncellenme: 14 October 2025

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Call Now Button