El uyuşması, tıbbi adıyla parestezi, ellerde karıncalanma, iğnelenme, yanma veya his kaybı şeklinde kendini gösteren anormal bir duyudur. Elin uyuşmasının temelinde yatan iki ana mekanizma bulunur: Birincisi, sinirlerin geçtiği yollarda doğrudan bir baskı veya sıkışmaya maruz kalması; ikincisi ise sinirlerin beslenmesi için gerekli kan akışının damarsal bir problem nedeniyle yetersiz kalmasıdır. İster sağ el uyuşması ister sol el uyuşması şeklinde ortaya çıksın, bu durum genellikle geçici ve zararsız olabildiği gibi, tanı konulması gereken bir sağlık sorununun da önemli bir belirtisi olabilir.

El uyuşması ve karıncalanma hangi sebeplerden olur?

El uyuşmasının temelinde yatan mantığı anlamak için vücudumuzdaki iki önemli sistemi düşünelim: sinirler ve damarlar. Sinirleri, evin her odasına elektrik taşıyan kablolar gibi düşünebilirsiniz. Beyinden gelen komutları ve dokulardan gelen hisleri bu kablolar taşır. Damarlar ise bu elektrik sistemine ve diğer tüm dokulara enerji sağlayan yakıt hatlarıdır. Ellerimizin hissetmesi ve hareket etmesi için bu iki sistemin de kusursuz çalışması gerekir. El uyuşması da bu sistemlerden birinde bir aksaklık olduğunda ortaya çıkar.

Sorunun kaynağı genellikle iki ana başlıkta toplanır. Birincisi, sinir kablolarının bir yerde sıkışmasıdır. Tıpkı üzerinden ağır bir eşya geçen bir kablonun içindeki tellerin ezilmesi gibi, sinirler de kemik, kas veya tendonlar arasında sıkışarak görevini yapamaz hale gelebilir. İkincisi ise, o bölgeye yeterli kanın, yani yakıtın gitmemesidir. Damarlarda bir daralma veya tıkanıklık olduğunda, sinirler de dahil olmak üzere tüm dokular oksijensiz ve besinsiz kalır. Bu durum sinirlerin “uyku moduna” geçmesine ve uyuşma hissine yol açar. Genel olarak uyuşmanın arkasında yatabilecek olası nedenleri şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Sinir sıkışmaları
  • Damar problemleri
  • Sistemik hastalıklar
  • Vitamin eksiklikleri
  • Travmalar ve yaralanmalar

En sık görülen el uyuşması nedenleri nelerdir?

El uyuşması şikayetiyle karşılaştığımızda, aklımıza ilk olarak en yaygın görülen nörolojik, yani sinir sistemi kaynaklı nedenler gelir. Bunlar genellikle damarsal problemlere göre daha sık görülür ancak doğru teşhis edilmeleri, gereksiz endişe ve tetkiklerin önüne geçmek için kritik öneme sahiptir.

Karpal Tünel Sendromu

Bu el uyuşmalarının belki de en bilinen nedenidir. El bileğimizin iç kısmında, sinirlerin ve tendonların geçtiği dar bir kanal bulunur. Bu kanala “karpal tünel” diyoruz. Median sinir adını verdiğimiz, başparmak, işaret parmağı ve orta parmağın hissini sağlayan ana sinirlerden biri de bu tünelden geçer. Tünel içindeki dokularda bir ödem veya kalınlaşma olduğunda, median sinir sıkışır ve görevini yapamaz. Özellikle geceleri artan, insanı uykudan uyandıran bir uyuşma ve ağrıya neden olur. Hastalar genellikle rahatlamak için ellerini sallama ihtiyacı hissederler.

Karpal Tünel Sendromu’nun tipik belirtileri şunlardır:

  • Başparmakta uyuşma
  • İşaret parmağında uyuşma
  • Orta parmakta uyuşma
  • Yüzük parmağının başparmak tarafındaki yarısında uyuşma
  • Geceleri artan ağrı ve karıncalanma
  • İlerleyen vakalarda el kaslarında güçsüzlük
  • Küçük objeleri tutmada zorlanma

Kubital Tünel Sendromu

Dirsekte yaşanan bir sinir sıkışmasıdır. Telefonla konuşurken veya dirseğimizi masaya dayadığımızda ulnar sinir adını verdiğimiz başka bir önemli siniri sıkıştırabiliriz. Bu sinir, serçe parmağımızın ve yüzük parmağımızın yarısının hissinden sorumludur. Bu sendromda uyuşma daha çok bu parmaklarda ve elin dış kenarında hissedilir.

Kubital Tünel Sendromu’nun belirtileri ise şunlardır:

  • Serçe parmağında uyuşma ve karıncalanma
  • Yüzük parmağının serçe parmak tarafındaki yarısında uyuşma
  • Dirseği bükülü tutunca artan şikayetler
  • İlerleyen durumlarda elin küçük kaslarında zayıflık

Boyun Fıtığı (Servikal Radikülopati)

Bazen sorun elde veya bilekte değil çok daha yukarıda, yani boyunda olabilir. Boyun omurları arasındaki disklerin fıtıklaşması veya kireçlenmeye bağlı kemik çıkıntılarının oluşması, kola ve ele giden sinir köklerini sıkıştırabilir. Bu durumda uyuşma, genellikle boyundan başlayıp omuz, kol ve elin belirli bir bölgesine yayılan bir karakterdedir. Uyuşmaya ek olarak boyun ağrısı, kolda güçsüzlük veya his kaybı da görülebilir. Hangi parmakların uyuştuğu, boynun hangi seviyesindeki sinirin sıkıştığı hakkında bize önemli ipuçları verir.

El uyuşması diyabet veya vitamin eksikliği gibi bir hastalığın habercisi olabilir mi?

Evet, kesinlikle olabilir. Bazen el uyuşmasının nedeni lokal bir sıkışma değil tüm vücudu etkileyen sistemik bir hastalıktır. Vücudumuz bir bütün olarak çalıştığı için, bir sistemdeki aksaklık başka yerlerde beklenmedik belirtilerle kendini gösterebilir.

Şeker hastalığı (Diyabet), bu durumun en tipik örneklerinden biridir. Yüksek kan şekeri, zamanla sinir liflerinin yapısını bozarak “periferik nöropati” adı verilen bir duruma yol açar. Bu durum klasik olarak ayaklarda “çorap” tarzında başlayıp daha sonra ellerde “eldiven” tarzında bir uyuşma ve his kaybına neden olur. Ayrıca diyabetin damar sertliği için de önemli bir risk faktörü olduğunu unutmamak gerekir. Bu nedenle diyabetli bir hastada el uyuşması hem sinir hasarından hem de dolaşım bozukluğundan kaynaklanıyor olabilir.

Uyuşmanın arkasında yatabilecek diğer bazı sistemik durumlar şunlardır:

  • B12 vitamini eksikliği
  • Tiroid bezinin az çalışması (Hipotiroidi)
  • Kronik böbrek yetmezliği
  • Romatoid artrit gibi romatizmal hastalıklar
  • Multipl Skleroz (MS) gibi merkezi sinir sistemi hastalıkları
  • Bazı enfeksiyonlar veya toksinlere maruz kalma

Sol veya sağ el uyuşması damar tıkanıklığı belirtisi midir?

Bu kalp ve damar cerrahisi pratiğinde en kritik sorulardan biridir. El uyuşmalarının çoğunluğu nörolojik olsa da az bir kısmı doğrudan damar problemlerinden kaynaklanır ve bu durumlar genellikle daha acil ve ciddi bir tabloya işaret eder. Bir damar cerrahı olarak bizim görevimiz, bu hayati öneme sahip azınlığı ayırt etmektir. Çünkü burada sorun sadece bir uyuşukluk değil uzuv kaybına veya daha büyük sistemik olaylara gidebilecek bir dolaşım bozukluğudur.

Kol Atardamarlarında Damar Sertliği (Periferik Arter Hastalığı)

Tıpkı kalp damarlarında veya bacak damarlarında olduğu gibi, kol atardamarlarında da zamanla kolesterol ve kireç birikmesine bağlı plaklar oluşabilir. “Ateroskleroz” dediğimiz bu durum damar duvarında daralmalara ve tıkanıklıklara yol açar. Bu da kolun ve elin yeterince kanla beslenememesine neden olur. Bu durumdaki bir hastanın şikayeti genellikle tipiktir: Kolunu kullandığında, örneğin bir eşyayı yukarı kaldırırken, yazı yazarken veya saçını tararken kolda ve omuzda başlayan bir yorgunluk, ağrı ve kramp hisseder. Bu ağrı dinlenince geçer. Bu duruma “kol kladikasyosu” diyoruz.

Damar sertliğine bağlı el uyuşmasının belirtileri şunlar olabilir:

  • Eforla gelen kol ağrısı veya kramp
  • Kolda sürekli bir yorgunluk hissi
  • Etkilenen elde solukluk veya soğukluk
  • Parmak uçlarında iyileşmeyen yaralar
  • Etkilenen kolda nabzın diğer kola göre daha zayıf olması
  • İki kol arasında ölçülen tansiyon değerleri arasında belirgin fark olması

Pıhtı Atması (Akut Emboli)

Bu bir damar acilidir ve derhal müdahale gerektirir. Genellikle kalpteki ritim bozuklukları (atriyal fibrilasyon) veya daha proksimal bir damardaki anevrizma (balonlaşma) gibi bir kaynaktan kopan bir pıhtının aniden gelip kol atardamarını tıkamasıyla oluşur. Bu durumda belirtiler çok ani ve şiddetli başlar. Tıpta “6 P Kuralı” olarak bilinen klasik bulgular ortaya çıkar. Özellikle ani başlayan sol el uyuşması veya sağ el uyuşması, altta yatan böyle bir acil duruma işaret edebilir.

Acil pıhtı atmasının belirtileri şunlardır:

  • Pain (Şiddetli ve ani başlayan ağrı)
  • Pallor (Kolda ve elde belirgin solukluk, beyazlaşma)
  • Pulselessness (El bileğinde nabzın alınamaması)
  • Paresthesia (Hızla ilerleyen uyuşma ve his kaybı)
  • Paralysis (Kolda ve elde hareket kaybı, felç)
  • Poikilothermia (Kolun diğer uzuvlara göre belirgin şekilde soğuk olması)

Raynaud Fenomeni

Bu durum özellikle soğuk hava veya stres gibi tetikleyicilerle parmaklardaki küçük atardamarların aniden ve aşırı bir şekilde kasılmasıdır (vazospazm). Bu kasılma, parmaklara giden kan akımını geçici olarak keser ve çok tipik bir renk değişikliği döngüsüne neden olur. Atak sırasında parmaklar önce bembeyaz (kan akımı kesildiği için), sonra mor (oksijensiz kalan kan nedeniyle) ve son olarak kan akımı geri dönünce kıpkırmızı olur. Bu renk değişikliklerine uyuşma, iğnelenme ve ağrı eşlik eder. Raynaud tek başına bir durum olabileceği gibi, bazen altta yatan daha ciddi bir romatizmal veya damarsal hastalığın ilk habercisi de olabilir.

Torasik Çıkış Sendromu (TOS)

Bu köprücük kemiği, birinci kaburga ve boyun kasları arasındaki dar bir bölgede, kola giden damar ve sinir paketinin sıkışmasıdır. Adeta o bölgede bir trafik sıkışıklığı yaşanır. Eğer sıkışan yapı atardamar ise (Arteriyel TOS), hasta özellikle kolunu yukarı kaldırdığında (örneğin raftan bir şey alırken, perde asarken) elinde uyuşma, soğukluk, solukluk ve ağrı hisseder. Nabız o pozisyonda zayıflayabilir veya kaybolabilir. Kronik sıkışma, damarda hasara ve pıhtı oluşumuna zemin hazırlayabilir.

El uyuşmasının nedenini anlamak için hangi testler yapılır?

Doğru tedaviye giden yol, her zaman doğru teşhisten geçer. El uyuşması gibi birçok farklı nedeni olabilen bir şikayette, teşhis süreci bir dedektif gibi titizlikle çalışmayı gerektirir. Süreç hastanın hikayesini dinlemekle başlar ve adım adım ilerler.

Her şeyden önce hastayı dikkatle dinlemek gerekir. Uyuşmanın ne zaman başladığı, hangi parmakları etkilediği, neyin tetiklediği (hareket, pozisyon, soğuk), gece artıp artmadığı gibi soruların cevapları, olası nedenleri elememize yardımcı olur. Sonrasında detaylı bir fizik muayene yapılır. Bu muayene, şüphelenilen nedene yönelik özel kontroller içerir:

Muayene sırasında özellikle şunlara dikkat edilir:

  • Her iki koldan nabızların kontrolü (şah damarı, koltuk altı, dirsek ve el bileği)
  • Her iki koldan tansiyon ölçümü (arada fark olup olmadığını görmek için)
  • Stetoskop ile köprücük kemiği üzeri gibi bölgelerin dinlenerek anormal damar sesi (üfürüm) aranması
  • El ve parmakların rengi, sıcaklığı ve tırnak yataklarının durumu
  • Kas gücü ve reflekslerin kontrolü

TOS’tan şüpheleniliyorsa, kolu belirli pozisyonlara getirerek şikayetlerin tetiklenip tetiklenmediğini gösteren provokatif testler

İleri Tetkikler: Sorunun Kaynağını Görüntülemek

Muayene bulgularına göre, tanıyı kesinleştirmek veya altta yatan nedeni netleştirmek için bazı testler istenebilir.

İstenebilecek temel testler ve görüntüleme yöntemleri şunlardır:

Kan Testleri: B12 vitamini, tiroid hormonları, kan şekeri gibi değerlere bakılarak sistemik bir neden olup olmadığı araştırılır.

Doppler Ultrasonografi: Bu damar hastalıklarının teşhisinde en sık kullandığımız, ses dalgalarıyla çalışan, zararsız ve hızlı bir yöntemdir. Kol atardamarlarındaki kan akımını, darlık veya tıkanıklık olup olmadığını, pıhtı varlığını net bir şekilde gösterir.

EMG (Elektromiyografi): Özellikle sinir sıkışmalarından şüphelenildiğinde istenir. Sinirlerin elektrik sinyallerini ne hızda ilettiğini ölçerek sinirdeki hasarı veya sıkışmanın yerini tespit etmeye yarar.

BT Anjiyografi (Bilgisayarlı Tomografi): Damardan kontrast madde verilerek çekilir ve kolun atardamar ağının üç boyutlu detaylı bir haritasını çıkarır. Özellikle kemik yapıları da gösterdiği için TOS teşhisinde çok değerlidir.

MR Anjiyografi (Manyetik Rezonans): BT anjiyografiye bir alternatiftir. Özellikle damar duvarındaki iltihaplanmayı (vaskülit) veya yumuşak dokuları daha iyi gösterir.

Kateter Anjiyografi: Altın standart olarak kabul edilen bu yöntemde kasıktan veya koldan ince bir kateterle girilerek damarların filmi çekilir. Genellikle sadece teşhis için değil aynı seansta tedavi (balon/stent) planlandığında kullanılır.

El uyuşması nasıl geçer ve tedavi yöntemleri nelerdir?

El uyuşmasının tedavisi, tamamen altta yatan nedene bağlıdır. Nasıl ki baş ağrısı için tek bir tedavi yoksa, el uyuşması için de “şunu yap geçer” diyebileceğimiz sihirli bir formül yoktur. Tedavi, sorunun kaynağına yönelik olarak planlanır. Eğer neden bir vitamin eksikliği ise takviye verilir; karpal tünel sendromu ise ona yönelik tedaviler uygulanır. Biz burada özellikle damar kaynaklı uyuşmaların tedavi yöntemlerine odaklanacağız.

Yaşam Tarzı Değişiklikleri ve İlaç Tedavisi

Damar sertliği saptanan her hastada ilk ve en önemli adım, risk faktörlerini ortadan kaldırmaktır. Bu hastalığın ilerlemesini yavaşlatır ve genel kalp-damar sağlığını korur.

Bu kapsamda yapılanlar şunlardır:

  • Sigaranın kesin olarak bırakılması
  • Diyabet varsa kan şekerinin sıkı kontrol altında tutulması
  • Yüksek tansiyonun tedavi edilmesi
  • Kolesterol düşürücü ilaçların (statinler) kullanılması
  • Kanın pıhtılaşmasını önleyici ilaçlar (aspirin, klopidogrel gibi)
  • Raynaud fenomeni için damar genişletici ilaçlar
  • Vaskülit (damar iltihabı) saptanmışsa bağışıklığı baskılayıcı ilaçlar ve kortizon

Endovasküler (Kapalı) Tedaviler

Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte birçok damar darlık ve tıkanıklığını büyük ameliyat kesileri olmadan, anjiyo yöntemiyle tedavi edebiliyoruz. Bu minimal invaziv yöntemler hastanın daha hızlı iyileşmesini sağlar.

En sık uygulanan kapalı yöntemler şunlardır:

Balon Anjiyoplasti: Daralmış damar bölgesinin ince bir telle geçilip özel bir balonla genişletilmesi işlemidir.

Stent Yerleştirilmesi: Balonla genişletme sonrası damarın tekrar daralmasını önlemek için, o bölgeye metal bir kafes (stent) yerleştirilmesidir.

Pıhtı Eritici Tedavi (Tromboliz): Damarı aniden tıkayan bir pıhtı olduğunda, anjiyo ile pıhtının içine kadar ulaşıp pıhtıyı eriten özel ilaçların verilmesidir.

Açık Cerrahi Yöntemler

Kapalı yöntemlerin uygun olmadığı durumlarda (çok uzun segment tıkanıklıklar, damarın yapısının uygun olmaması gibi) veya TOS gibi dış bası durumlarında açık cerrahi gerekir.

Başlıca cerrahi seçenekler şunlardır:

Bypass Ameliyatı: Tıkanıklığın ilerisine kan taşımak için, tıkanık bölgenin üzerine bir köprü kurma işlemidir. Bu köprü, hastanın kendi bacak damarı veya sentetik bir damar (greft) kullanılarak yapılır.

Endarterektomi: Damarın açılarak içindeki kireçlenmiş plağın kazınıp temizlenmesi ve damarın yama ile onarılmasıdır.

Birinci Kaburganın Çıkarılması: Torasik Çıkış Sendromu’nun (TOS) tedavisinde, damar ve sinirlere bası yapan birinci kaburganın cerrahi olarak çıkarılması işlemidir. Bu bölgedeki sıkışıklığı kalıcı olarak ortadan kaldırır.

Evde el uyuşmasına ne iyi gelir?

Bu hastaların en çok merak ettiği sorulardan biridir. Ancak bu soruya çok dikkatli cevap vermek gerekir. Eğer el uyuşmanız basit bir pozisyonel sıkışmaya bağlı ve geçici ise, bazı basit önlemler rahatlama sağlayabilir. Fakat unutmayın bu yöntemler altta yatan ciddi bir hastalığı tedavi etmez, sadece geçici olarak belirtileri hafifletebilir.

Geçici ve basit uyuşmalar için evde rahatlama sağlayabilecek bazı öneriler:

  • El ve el bileğini yavaşça hareket ettiren esneme egzersizleri yapmak
  • Uyurken bileği bükmemeye özen göstermek, gerekirse yumuşak bir yastıkla desteklemek
  • Uzun süre aynı pozisyonda kalmaktan kaçınmak
  • Bilgisayar kullanırken ergonomik klavye ve fare destekleri kullanmak
  • Stresi yönetmek (özellikle Raynaud tipi uyuşmalarda)

Eğer uyuşmanız sık tekrarlıyorsa, şiddetliyse veya aşağıda sayacağımız alarm belirtileri eşlik ediyorsa, “evde ne iyi gelir” diye düşünmek yerine mutlaka bir hekime başvurmalısınız.

El uyuşması ne zaman tehlikelidir ve acilen doktora gidilmelidir?

El uyuşması genellikle yavaş yavaş gelişen bir sorun olsa da bazı durumlar acil tıbbi müdahale gerektiren bir tehlikeye işaret eder. Bu “kırmızı bayrak” belirtilerini bilmek hayati önem taşır.

Aşağıdaki durumlardan herhangi biri el uyuşmasına eşlik ediyorsa, derhal en yakın acil servise başvurmalısınız:

  • Uyuşmanın aniden ve çok şiddetli bir şekilde başlaması
  • Uyuşma ile birlikte konuşma bozukluğu, yüzde kayma veya bilinç bulanıklığı olması
  • Göğüs ağrısı, nefes darlığı veya şiddetli baş dönmesi eşlik etmesi
  • Kolda belirgin güç kaybı veya hareket ettirememe (felç) durumu
  • Kolda ani başlayan şiddetli şişlik, morarma ve soğukluk
  • Yakın zamanda geçirilmiş bir kaza veya yaralanma sonrası ortaya çıkması.
Call Now Button