Leriche sendromu, aortoiliyak tıkayıcı hastalık olarak da bilinen ve vücudun ana atardamarı olan aortun karın bölgesindeki son kısmı ile bacaklara kan taşıyan iliyak damarların damar sertliğine (ateroskleroz) bağlı olarak ileri derecede daralması veya tamamen tıkanmasıdır. Bu kritik tıkanıklık, kalpten pompalanan oksijen zengini kanın kalça, pelvis ve bacaklara yeterli miktarda ulaşmasını engelleyerek ciddi dolaşım sorunlarına yol açar. Esasen bir tür periferik arter hastalığı (PAH) olan bu durum altta yatan yaygın aterosklerozun önemli bir göstergesi olarak kabul edilir ve sadece bacak sağlığını değil genel kardiyovasküler sistemi de ilgilendiren ciddi bir sağlık sorunudur.

Tanım Aort ve/veya iliak arterlerin bifurkasyon bölgesinde aterosklerotik tıkanıklık nedeniyle gelişen periferik arter hastalığı formu
Neden Olan Etkenler Ateroskleroz, sigara kullanımı, hiperlipidemi, diabetes mellitus, hipertansiyon
Risk Faktörleri Erkek cinsiyet, 50 yaş üstü, kardiyovasküler hastalık öyküsü, sedanter yaşam tarzı
Belirtiler İntermittan kladikasyo (özellikle kalça ve uylukta), erektil disfonksiyon, bacaklarda soğukluk ve solukluk
Tanı Yöntemleri Anamnez ve fizik muayene (femoral nabız kaybı), Doppler ultrasonografi, BT anjiyografi, MR anjiyografi, anjiyografi
Komplikasyonlar İleri derecede iskemi, gangren, ülserasyon, amputasyon riski
Tedavi Yöntemleri Medikal tedavi (antiplatelet, statin, yaşam tarzı değişikliği), endovasküler girişimler (stent), cerrahi revaskülarizasyon (aortobifemoral bypass)
Takip ve İzlem Düzenli damar değerlendirmesi, semptom takibi, risk faktörlerinin yönetimi
Önleme Yolları Sigaranın bırakılması, egzersiz, sağlıklı beslenme, hipertansiyon ve diyabet kontrolü
istanbulda kapali kalp ameliyati yapan doktor yavuz besogul
turkiyedeki kalp damar cerrahlarindan profesor doktor yavuz besogul scaled

Prof. Dr. Yavuz Beşoğul

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı

1997 yılından bu yana minimal invaziv kalp cerrahisi alanında operasyonlar gerçekleştiren Prof. Dr. Yavuz Beşoğul, bu alandaki deneyimlerini ulusal ve uluslararası kongre ve dergilerde  paylaşmıştır.
 
Özgeçmiş Yayınlar Yorumlar

2012 ve sonrası tv programları & Haberler

YouTube Thumbnail
YouTube Thumbnail
YouTube Thumbnail
YouTube Thumbnail
YouTube Thumbnail
YouTube Thumbnail

Leriche Sendromu Nedir ve Vücudun Hangi Damarlarını Etkiler?

Vücudumuzdaki damar ağını, ülkenin dört bir yanına su taşıyan dev bir nehir sistemine benzetebiliriz. Bu sistemin ana kaynağı, kalpten çıkan ve tüm organlara oksijen ile besin dolu kanı pompalayan “aort” atardamarıdır. Aort, adeta bir ana nehir gibi göğüs kafesinden karın boşluğuna doğru ilerler. Göbek deliğimizin hemen arkasında ise kritik bir kavşağa gelir ve tıpkı bir ağacın gövdesinin iki kalın dala ayrılması gibi, sağ ve sol “ana iliyak atardamarlara” bölünür. İşte bu iki büyük dal, kanı leğen kemiği (pelvis) içindeki organlara ve hayatımızın her adımında bize destek olan bacaklarımıza taşır.

Leriche sendromu, bu hayati kavşak noktasında meydana gelen bir “trafik sıkışıklığıdır”. Yani sorun, aortun karın bölgesindeki son kısmı ile her iki ana iliyak atardamarın başlangıcını etkileyen ciddi bir daralma veya tam tıkanmadır. Bu hastalığın neredeyse her zaman arkasındaki temel neden, hepimizin “damar sertliği” olarak bildiği aterosklerozdur.

Ateroskleroz, sessiz ve yavaş ilerleyen bir süreçtir. Yıllar içinde kandaki kötü kolesterol, yağ parçacıkları, kalsiyum ve diğer atık maddeler, atardamarın pürüzsüz iç duvarına yapışarak “plak” adı verilen birikintiler oluşturur. Bu plakları, eski bir su borusunun içini kaplayan kireç tabakasına benzetebiliriz. Zamanla bu tabaka kalınlaşır, damarın iç çapını daraltır ve damarın esnek yapısını bozarak onu sert ve kırılgan hale getirir.

Bu plakların oluşturduğu iki temel tehlike vardır. Birincisi, damarı o kadar daraltırlar ki kanın geçişi ciddi şekilde engellenir ve özellikle efor sırasında bacaklara yeterli kan gitmez. İkincisi ve daha acil olan tehlike ise, bu plakların yüzeyinin aniden çatlamasıdır. Vücut bu çatlağı bir yara olarak algılar ve tamir etmek için o bölgeye kan pulcuklarını (trombosit) göndererek bir pıhtı oluşturur. Ancak bu iyi niyetli tamir çabası, zaten dar olan damarı aniden ve tamamen tıkayarak bacaklara giden kan akışını tamamen kesebilir. İşte bu durum acil müdahale gerektiren ve uzuv kaybı riski taşıyan tehlikeli bir tabloya yol açar.

Leriche Sendromu’nun Belirtileri Nelerdir?

Leriche sendromu, kendini her hastada aynı şekilde göstermez. Belirtilerin şiddeti, tıkanıklığın ne kadar ciddi olduğuna, ne kadar sürede geliştiğine ve vücudun bu duruma ne kadar uyum sağlayabildiğine bağlıdır. Tıkanıklık yıllar içinde çok yavaş ilerlerse, vücut bu duruma adapte olmak için zaman bulur ve “kollateral dolaşım” adını verdiğimiz küçük, alternatif damar yolları geliştirir. Bu yedek yollar, bir süreliğine bacaklara kan taşımaya devam edebilir ve bu sayede hasta uzun yıllar ciddi bir şikayet hissetmeyebilir. Ancak bu durum altta yatan sorunu ortadan kaldırmaz ve yanıltıcı bir güvenlik hissine neden olabilir.

Hastalığın en bilinen ve klasik belirtileri üç tanedir ve “Leriche triadı” olarak adlandırılır:

  • Yürümekle ortaya çıkan kalça ve bacak ağrısı (klodikasyon).
  • Erkek hastalarda sertleşme sorunu (erektil disfonksiyon).
  • Kasık nabızlarının zayıflaması veya hiç alınamaması.

Bu klasik üçlünün yanı sıra tıkanıklığın derecesi arttıkça veya farklı şekillerde kendini gösterdiğinde başka belirtiler de görülebilir. Bu belirtileri şu şekilde sıralayabiliriz:

  • İstirahat ağrısı.
  • Bacaklarda ve ayaklarda soğukluk.
  • Ciltte soluk veya morumsu renk değişiklikleri.
  • Bacaklardaki kılların dökülmesi.
  • Ayak tırnaklarında kalınlaşma ve yavaş uzama.
  • İyileşmeyen yaralar (arteriyel ülserler).
  • Kangren (doku ölümü).
  • Bacak kaslarında zayıflama ve erime (atrofi).

Bu belirtileri biraz daha açalım. Yürümekle gelen ağrı, yani klodikasyon, hastalığın en tipik işaretidir. Kişi yürümeye başladığında, özellikle kalça, uyluk ve baldır kaslarında kramp şeklinde bir ağrı veya yorgunluk hisseder. Bu ağrı, hareket halindeki kasların artan oksijen talebinin, tıkalı damarlar nedeniyle karşılanamamasından kaynaklanır. Kişi durup birkaç dakika dinlendiğinde, kasların oksijen ihtiyacı normale döner ve ağrı tamamen geçer. Ancak yürümeye devam ettiğinde ağrı tekrar başlar. Ağrının kalça ve uyluk gibi üst kısımlarda olması, tıkanıklığın vücudun daha yukarılarında, yani tam da Leriche sendromunun etkilediği aortoiliyak bölgede olduğunun güçlü bir göstergesidir.

Hastalık ilerlediğinde ise “istirahat ağrısı” denilen daha ciddi bir durum ortaya çıkar. Bu kişi dinlenirken bile, özellikle geceleri yatağa uzandığında ayaklarda ve parmaklarda hissedilen sürekli, yanıcı ve şiddetli bir ağrıdır. Bu ağrı o kadar rahatsız edicidir ki hastalar genellikle ağrıyı bir nebze olsun hafifletmek için bacaklarını yataktan aşağı sarkıtma ihtiyacı hissederler. İstirahat ağrısı, dokuların artık yeterli oksijen alamadığının ve “kritik bacak iskemisi” adı verilen, uzuv kaybı riski taşıyan bir evreye girildiğinin alarm zilidir. Bu aşamada, ayakta açılan en ufak bir yara bile iyileşemez ve kangrene dönüşebilir.

Leriche Sendromu’nun Nedenleri ve Risk Faktörleri Nelerdir?

Leriche sendromunun temelinde yatan nedenin damar sertliği (ateroskleroz) olduğunu belirtmiştik. Ateroskleroz, sadece belirli bir bölgenin hastalığı değildir; tüm vücuttaki atardamarları etkileyebilen sistemik, yani yaygın bir sorundur. Bu yüzden aort ve iliyak damarlarında bu kadar ileri düzeyde bir tıkanıklık olması, genellikle vücudun diğer hayati damarlarında da (örneğin kalbi besleyen koroner atardamarlar veya beyni besleyen şah damarları) bir sorun olduğunun habercisidir. Bu bağlantı, Leriche sendromunu sadece bir “bacak damarı hastalığı” olmaktan çıkarır ve genel kalp-damar sağlığımız için çok ciddi bir uyarı işareti haline getirir.

Peki, bu damar sertliği sürecini ne tetikler ve hızlandırır? İşte burada risk faktörleri devreye girer. Bu faktörleri, müdahale edip edemeyeceğimize göre iki ana gruba ayırabiliriz.

Yaşam tarzı seçimlerimiz ve tıbbi tedavilerle kontrol altına alabileceğimiz, yani değiştirilebilir risk faktörleri şunlardır:

  • Sigara ve her türlü tütün ürünü kullanımı.
  • Yüksek tansiyon (hipertansiyon).
  • Yüksek kolesterol (hiperlipidemi).
  • Diyabet (şeker hastalığı).
  • Fazla kilo ve obezite.
  • Hareketsiz yaşam tarzı.

Bu listedeki en önemli ve en tehlikeli madde tartışmasız sigaradır. Sigara, damarların iç yüzeyini döşeyen ve onları koruyan hassas endotel tabakasına doğrudan zehir etkisi yapar. Bu tabakayı tahrip eder, iltihaplanmayı tetikler ve plak oluşumunu inanılmaz bir hızla artırır. Leriche sendromu ve diğer tüm damar tıkanıklıkları, sigara içenlerde içmeyenlere göre kat kat daha sık ve daha şiddetli görülür.

Kontrolümüz dışında olan ve değiştiremeyeceğimiz bazı risk faktörleri de vardır. Değiştirilemeyen risk faktörleri aşağıdaki gibidir:

  • İlerleyen yaş.
  • Erkek cinsiyet.
  • Ailede damar hastalığı öyküsü.

Bu değiştirilemeyen faktörlere sahip olmak, kaderimizin kötü olduğu anlamına gelmez. Aksine, bu faktörlere sahip olan kişilerin, değiştirebilecekleri risk faktörlerini (sigara, tansiyon, kolesterol, şeker) çok daha sıkı bir şekilde kontrol altında tutmaları gerektiğini gösterir. Unutmayın bu risk faktörlerinin her biri tek başına tehlikelidir, ancak bir araya geldiklerinde damarlara verdikleri hasar katlanarak artar. Bu faktörleri yönetmek, sadece bacaklarınızı değil aynı zamanda kalbinizi, beyninizi ve hayatınızı kurtarır.

Leriche Sendromu Tanısı Nasıl Konur?

Leriche sendromundan şüphelenildiğinde, tanı koyma süreci genellikle basit ve ağrısız testlerden başlayarak, gerektiğinde daha ayrıntılı teknolojik görüntüleme yöntemlerine doğru ilerleyen mantıklı bir yol izler.

Adım 1: Doktorla Görüşme ve Fizik Muayene

Her şey, sizinle yapacağımız detaylı bir görüşme ile başlar. Şikayetlerinizi, özellikle yürüme ağrınızın karakterini, ne kadar mesafede ortaya çıktığını, dinlenince geçip geçmediğini dikkatle dinleriz. Risk faktörlerinizi (sigara, diyabet, tansiyon, aile öyküsü vb.) gözden geçiririz. Ardından fizik muayeneye geçeriz. Muayenenin en kritik noktalarından biri, kasık (femoral), diz arkası (popliteal) ve ayaktaki (dorsalis pedis, posterior tibial) nabızları elle kontrol etmektir. Leriche sendromunda, tıkanıklık kasık seviyesinin üzerinde olduğu için özellikle femoral nabızların zayıf veya hiç alınamıyor olması çok tipik bir bulgudur. Ayrıca bacaklarınızın rengini, ısısını, cildinizin parlaklığını, kılların durumunu ve olası iyileşmeyen yaraları dikkatle inceleriz.

Adım 2: Ayak Bileği-Kol İndeksi (ABİ)

Fizik muayenede damar tıkanıklığına dair bir şüphe oluştuğunda, ilk başvuracağımız test genellikle Ayak Bileği-Kol İndeksi’dir (ABİ). Bu test, periferik arter hastalığını teşhis etmek için kullanılan son derece basit, hızlı, ağrısız ve güvenilir bir tarama yöntemidir. Özel bir el Doppler cihazı ve tansiyon aleti kullanarak hem kollarınızdan hem de ayak bileklerinizden kan basıncınızı ölçeriz. Ardından ayak bileğinden ölçülen en yüksek tansiyonu, koldan ölçülen en yüksek tansiyona böleriz. Çıkan sonuç bize çok şey anlatır.

  • Normal Sonuç: Sağlıklı bir bireyde bu oranın 1.0 ile 1.4 arasında olması gerekir.
  • Anormal Sonuç: Oranın 0.9’un altına düşmesi, bacaklara giden kan akışında bir sorun olduğunu ve periferik arter hastalığı varlığını doğrular.
  • Hastalığın Şiddeti: Bu değer ne kadar düşükse, tıkanıklık o kadar ciddidir. Örneğin 0.4’ün altındaki bir değer, şiddetli hastalığa ve kritik bacak iskemisi riskine işaret eder.

Adım 3: Damarların Haritasını Çıkaran Görüntüleme Yöntemleri

ABİ testi ile damar hastalığını doğruladıktan sonra, en uygun tedaviyi planlayabilmek için tıkanıklığın nerede olduğunu, ne kadar uzun olduğunu ve ne kadar ciddi olduğunu görmemiz gerekir. Bunun için modern görüntüleme yöntemlerinden faydalanırız.

Doppler Ultrasonografi: Bu test, ses dalgaları kullanarak atardamarlarınızın içini görüntüler ve içindeki kan akışını değerlendirir. Zararsız, radyasyon içermeyen ve kolayca uygulanabilen bu yöntem genellikle ilk tercih edilen görüntüleme testidir ve bize tıkanıklığın yeri hakkında değerli ön bilgiler verir.

Bilgisayarlı Tomografi (BT) Anjiyografi: Bu yöntem Leriche sendromunun tanısında ve özellikle tedavi planlamasında günümüzün “altın standardı” olarak kabul edilir. Kolunuzdaki bir damardan kontrast madde (boyalı bir ilaç) verilirken, hızlı bir şekilde tomografi cihazı ile tarama yapılır. Elde edilen yüzlerce görüntü, gelişmiş bilgisayar yazılımları tarafından işlenerek damar sisteminizin üç boyutlu, son derece ayrıntılı bir haritası oluşturulur. Bu harita sayesinde tıkanıklığın tam başlangıç ve bitiş noktasını, damar duvarındaki kireçlenmenin miktarını, vücudun oluşturduğu kollateral damar yollarını ve tedavi için kullanabileceğimiz sağlıklı damar bölgelerini net bir şekilde görürüz. Bu cerrahi bir ameliyat veya anjiyo ile stentleme gibi bir girişim planlarken bize yol gösteren en önemli kılavuzdur.

Leriche Sendromu Nasıl Tedavi Edilir?

Leriche sendromunun tedavisi tek bir yönteme dayanmaz; bunun yerine, sizin kişisel durumunuza göre özenle hazırlanmış bir “terzi işi” yaklaşımdır. Tedavi kararını verirken birçok faktörü göz önünde bulundururuz:

  • Yaşınız ve genel sağlık durumunuz.
  • Kalp, akciğer, böbrek gibi ek hastalıklarınızın olup olmadığı.
  • Belirtilerinizin şiddeti.
  • Tıkanıklığın anjiyografideki anatomik yapısı (yeri, uzunluğu, yaygınlığı).

Tedavideki temel amacımız, bacaklara giden kan akışını yeniden sağlayarak şikayetlerinizi ortadan kaldırmak, yaşam kalitenizi artırmak ve uzuv kaybını önlemektir. Aynı zamanda, altta yatan sistemik damar sertliğinin ilerlemesini yavaşlatarak gelecekteki kalp krizi ve inme riskinizi azaltmayı hedefleriz. Tedavi seçeneklerini, en az müdahale gerektirenden en kapsamlı olana doğru üç ana kategoriye ayırabiliriz.

Yaşam Tarzı ve İlaç Tedavisi (Konservatif Tedavi)

Bu yaklaşım herhangi bir girişimsel müdahale yapılmadan, hastalığın ilerlemesini kontrol altına almayı ve semptomları hafifletmeyi amaçlar. Hafif şikayetleri olan veya ameliyat için çok yüksek risk taşıyan hastalarda birincil tedavi seçeneğidir. Aynı zamanda, anjiyo veya ameliyat olan tüm hastalar için de tedavinin vazgeçilmez ve ömür boyu sürecek temel taşıdır. Temel adımları şunlardır:

  • Sigarayı kesin olarak bırakmak.
  • Doktor gözetiminde yapılandırılmış yürüme egzersizleri yapmak.
  • Kalp dostu beslenme düzenine geçmek (Akdeniz diyeti gibi).
  • Kan sulandırıcı ilaçlar (Aspirin veya klopidogrel gibi).
  • Kolesterol düşürücü ilaçlar (Statinler).
  • Tansiyon düzenleyici ilaçlar.
  • Yürüme ağrısını azaltmaya yönelik özel ilaçlar (Silostazol gibi).
  • Endovasküler Tedavi (Anjiyo ile Balon ve Stentleme)

Bu modern yaklaşım büyük bir ameliyat kesisi yerine, genellikle kasıktaki veya bazen koldaki atardamardan bir iğne ile girilerek yapılan minimal invaziv bir işlemdir. Özellikle cerrahi riski yüksek olan yaşlı veya ek hastalığı bulunan hastalar için mükemmel bir alternatiftir. İşlem genellikle anjiyo laboratuvarında yapılır.

  • Anjiyoplasti: İnce bir tel üzerinden ilerletilen ve ucunda sönük bir balon bulunan özel bir kateter, tıkalı damar bölgesine ulaştırılır. Bu noktada balon şişirilerek, damarı tıkayan plağı damar duvarına doğru ezer ve damarı genişletir.
  • Stentleme: Balonla damarı açtıktan sonra, bu açıklığın kalıcı olmasını sağlamak için “stent” adı verilen, genellikle metalden yapılmış ağ benzeri bir tüp (kafes) aynı bölgeye yerleştirilir. Stent, bir iskele gibi damarı içeriden destekleyerek açık kalmasını sağlar.
  • “Kissing Stent” (Öpüşen Stentler) Tekniği: Aortun iki iliyak artere ayrıldığı çatal (bifurkasyon) noktasındaki tıkanıklıklar için uyguladığımız özel bir tekniktir. Her iki kasıktan girilerek, sağ ve sol iliyak arterlerin başlangıç noktalarına aynı anda iki stent yerleştirilir. Bu stentler, aortun sonunda birbirine “değiyormuş” gibi durduğu için bu ismi alır ve kan akışının doğal yapısını en iyi şekilde taklit eder.

Endovasküler tedavinin iyileşme süreci açık cerrahiye göre çok daha hızlı ve konforludur. Hastalar genellikle hastanede 1-2 gün kalır ve kısa sürede normal yaşamlarına dönerler.

Cerrahi Tedavi (Aortobifemoral Bypass Ameliyatı)

Bu yöntem Leriche sendromu tedavisinde, özellikle yaygın, uzun ve ileri derecede kireçli tıkanıklıkları olan daha genç ve genel sağlık durumu iyi hastalar için geleneksel “altın standart” tedavi olmaya devam etmektedir. Endovasküler tedavinin uygun olmadığı veya başarısız olduğu durumlarda da tercih edilir. Ameliyatın temel mantığı, tıkalı damar bölümünü tamamen devre dışı bırakarak kan için yepyeni bir yol, bir “köprü” oluşturmaktır.

Ameliyat Tekniği: Genel anestezi altında, karın bölgesine yapılan bir kesi ile tıkalı bölgenin üzerindeki sağlıklı aorta ulaşırız. Genellikle polyester (Dacron) gibi sentetik bir malzemeden yapılmış, ters “Y” şeklinde bir yapay damar (greft) kullanırız. Bu yapay damarın tek olan üst ucunu sağlıklı aortaya, ikiye ayrılan alt bacaklarını ise her iki kasıktaki femoral atardamarlara, yani tıkanıklığın altındaki sağlıklı damar bölgelerine dikeriz. Böylece kan, tıkalı bölgenin etrafından bu yeni yapay damar yoluyla dolaşarak doğrudan bacaklara ulaşır.

Aortobifemoral bypass, büyük bir karın ameliyatı olması nedeniyle iyileşme süreci daha uzundur. Ancak sağladığı sonuçlar son derece başarılı ve uzun ömürlüdür. Bu ameliyatın on yıllar boyunca sorunsuz çalıştığı kanıtlanmıştır ve bu nedenle özellikle genç hastalar için kalıcı bir çözüm sunar.

Leriche Sendromu Tedavi Edilmezse Ne Gibi Sonuçlar Doğurur?

Leriche sendromu, kendi haline bırakıldığında sürekli ilerleyen ve kötüleşen bir hastalıktır. Tedavi edilmediğinde veya ihmal edildiğinde, hastanın geleceği hem bacakları hem de genel sağlığı için oldukça risklidir.

Tedavisiz bir seyrin olası sonuçları şunlardır:

  • Kritik bacak iskemisi.
  • İstirahat ağrısı.
  • İyileşmeyen yaralar ve ülserler.
  • Kangren (doku ölümü).
  • Ampütasyon (bacağın kesilmesi).
  • Kalp krizi.
  • Kalp yetmezliği.
  • İnme (felç).
  • Erken ölüm.

Bu tablo korkutucu görünse de altını çizmek istediğim en önemli mesaj umuttur. Modern tıp, Leriche sendromunun tanı ve tedavisi için son derece etkili ve güvenli yöntemler sunmaktadır. Başarılı bir tedavi sonrası hastaların klodikasyon ve istirahat ağrıları tamamen geçer. Yürüme kapasiteleri ve genel hareket kabiliyetleri önemli ölçüde artar, bu da yaşam kalitesinde dramatik bir iyileşme sağlar. En önemlisi, uzuv kaybı riski neredeyse tamamen ortadan kalkar.

Leriche Sendromu Ameliyatı Sonrası

İyileşme Süresi Ortalama 10-15 gün; ameliyatın türüne (aortobifemoral bypass, endovasküler girişim) ve hastanın genel sağlık durumuna bağlıdır.
Fiziksel Aktivite İlk haftalarda hafif yürüyüşler önerilir; 4-6 hafta içinde kademeli olarak günlük aktivitelere dönüş mümkündür.
İlaç Kullanımı Kan sulandırıcılar (örneğin aspirin, klopidogrel) ve antihipertansif ilaçlar düzenli olarak kullanılmalıdır.
Beslenme Düşük sodyumlu, az yağlı, sebze ve meyve ağırlıklı bir diyet önerilir; kolesterol ve kan şekeri kontrolü önemlidir.
Tansiyon ve Kolesterol Kontrolü Düzenli olarak kan basıncı ve kolesterol seviyeleri izlenmeli; hedef değerler doktor tarafından belirlenmelidir.
Yara Bakımı Cerrahi kesi yerleri temiz ve kuru tutulmalı; enfeksiyon belirtileri (kızarıklık, akıntı, ateş) izlenmelidir.
Enfeksiyon Önleme Özellikle protez greft kullanıldıysa, enfeksiyon riski yüksektir; hijyen kurallarına dikkat edilmelidir.
Cinsel Aktivite Fiziksel kapasiteye göre genellikle 4-6 hafta sonra, doktor onayıyla başlanabilir.
Psikolojik Destek Anksiyete ve depresyon görülebilir; gerekirse psikolojik destek alınmalıdır.
Kontroller İlk ayda sık, sonrasında yılda 1 veya 2 kez kardiyoloji ve damar cerrahisi kontrolleri önerilir.
Sigara ve Alkol Kesinlikle önerilmez; damar sağlığı açısından ciddi risk oluşturur.
Araç Kullanımı Genellikle 2-4 hafta sonra, reflekslerin ve dikkat düzeyinin uygun olması şartıyla başlanabilir.

Leriche Sendromu Ameliyatı’nı Yapan Doktorlar ve Hastaneler

profesör doktor yavuz beşoğul ameliyat sırasında
profesör doktor yavuz beşoğul Leriche Sendromu Ameliyatı sırasında çekilmiş fotoğrafı

Leriche Sendromu Ameliyatı'nı kalp ve damar cerrahları ,KVC yoğun bakımı olan özel hastanelerde veya devlet hastanelerinde yapılır.

Leriche Sendromu Ameliyatı Fiyatları 2025

Ortalama Leriche Sendromu Ameliyatını online ortamda yazamıyoruz. Hastanın durumuna, ameliyatın yapılacağı hastane, İzmir İstanbul veya Ankara gibi ameliyatın yapılacağı şehirlere göre fiyatlar değişmektedir.

Leriche Sendromu Ameliyatı Olanların Yorumları

Prof. Dr. Yavuz Beşoğul'un hasta yorumları için Google Haritalar  ve Doktor Takvimi 'ni ziyaret edebilirsiniz.

En iyi Leriche Sendromu Ameliyatı  yapan doktorlara bile başvurursanız, kontrolleri ihmal ederseniz sorun yaşanabileceğini unutmamak gerekir.

Call Now Button